LABORATUVARDAKİ PATLAMA?…
Eklenme: 11/15/2019 12:00:00 AM

Meçhul... İdarenin tavrıyla; gizemli bir hal aldı. Şu, D.Ü. Diş Hekimliği Fakültesi Laboratuvarındaki patlama.. Denilene göre, öğrenciler ders deneyi yaparken, yanıcı maddenin parlamasıyla patlama oluşuyor.. Öğrencilerden ikisi ağır yaralanıyor.. Diğerleri kısmi olarak hafif yaralı

***

İki öğrenci dışındakiler ilk tedavileri Tıp Fakültesinde yapıldıktan sonra taburcu ediliyor.. Ama ağır yaralı iki öğrenci, Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk ediliyor.. Buradaki, yanık servisinde tedaviye alınıyorlar

***

Şaşırdınız değil mi?.. Koca bir üniversite hastanesinde.. Yarım asrı aşan köklü bir geçmişe sahip, araştırma hastanesinden, ki üniversitede öğrenim gören iki öğrenci, yanık ünitesi yetersiz, diye başka bir hastaneye sevk ediliyor.. Hal böyle olunca, nasıl olur denilmez mi?

***

Ne yazık ki denilir?.. Ama velakin; kime denilir.. çünkü, Diclenin öte yakasında; her faaliyet noktasında görmedik, duymadık, bilmiyoruz stratejisi uygulanıyor..

***

Şimdi! Bölgeye hitap eden hastanede yanık ünitesinin yetersizliğine getirilebilecek gerekçe nedir? Yer mi, yatak mı, hekim mi, yoksa ekonomiksel sıkıntıda, araç, gereç ve ilaç temini yapılamayışından mı?.. Malum, yanık tedavisi yüksek masraf içermektedir

***

Muhtemelen son satırlardır, hadiseye gizemlik kazandıran.. Aylarca yazdım; hastane ekonomik buhran geçiriyor, battı batacak diye.. İlaç ve medikal firmalarının borçlarını ödemiyor.. Kimse mal satmıyor.. Hekimlerin döner sermayeleri ödenmiyor Beri yanda fuzuli harcamalar alabildiğine baş döndürüyor diye.. Bir çok hekim, bırakıp gitti?...

***

Yani, saymakla bitmez bir olumsuzluklar zinciri, Diclenin öte kıyısında, yaşandı, yaşatılıyor Yoksa, SODESin inşa ettiği hasta yakınlarının bekleme salonu bile, ticari alana dönüştürülüp, birilerine ihale edilmezdi

***

Hasta yakınları da, kampüs alanı içerisinde göçebe misali, çadır kurmaz, yatak, döşek sermez, yağmurda, soğukta, kışta çileli bekleyişe hasta yakınları mahkum edilmezdi? Ne hazin ki, gören yok

***

Bilemiyorum, rektör, yönetimindekiler oturdukları odadan, hiç pencerelerinin perdelerini çekip ya da camlarını açıp dışarıya bakmışlar mı?.. Hastane bahçesinde, otopark alanında, Acil servisin önündeki yaşanan hal-i perişanlığı, göçebe çadırlarını andıran manzarayı görmüşler mi?.. Yoksa; perdeler ve pencereler hep kapalı.. Tıpkı, makam araçlarındaki, siyah camlar gibi Yazık!. Bir üniversite hastanesi böylesi bir hal-i yaşamaması gerekir...

***

Gelirsek; ağır yaralanan iki öğrenci vakıasına dair, patlamanın gizemliğine, yani meçhul hal! Yerel gazetemiz, işin iç yüzünü öğrenmek üzere Diş Hekimliği Fakültesinden, bilgi istemiş.. Yani, açıklama yapar mısınız diye?.. Verilen cevap nedir? Bilgi edinme yasası kapsamında başvurun..

***

Ne demek bu, bir dilekçe yazın, bize gönderin..Eee bir ay içerisinde size cevap veririz, ya da vermeyiz!.. İşte, Diclenin öte yakasındaki hal-i durum bu minvalde.. Gerisini siz düşünün.. Neyse; biz değil bu kentin siyasi abileri, yöneticileri, ilgili ve yetkili zevatı ile, oda başkanları ve STKları!

***

AZICIK HUZUR VERİN YA!

Dün de ifade ettim.? Ki bu minvalde kaç kez yazıp, çizdiğimi ben bile bilemez haldeyim.. Lakin, çark hep bildiği yönde dönüyor.. Yenileyeyim!.. Dediğim şu.. Ey menfaatini her şeyin üstünde tutan siyasilerimiz.. Ey onların etrafında çember kurup, menfaatperest aveneleri.. Ey, rant mekanizması oluşturan, her dönemin şebekleri olan oluşumlar..

***

Hele ki, iktidar gücünün sülükleri Sizler yüzünden siyasetçiye, ailelerine güven kalmadığı gibi; hakkıyla, hukukuyla, emeğiyle kazananlar da şüpheli görülür hale geldi

***

Yeter artık sizden çekilenler.! Bu kent üzerinde nemalanma haliniz, hortumlama, menfaatperestliğiniz yetmedi mi? Yetimin, öksüzün, dulun, hakkını, hukukunu gasp ettiğiniz gibi; devletin malını deniz misali kendi gölünüze, akıtmanız yeter artık

***

İlin bürokratları üzerinde kurduğunuz hegemonya otoriteniz; şehrin geleceğini karartıyor?.. Dün olduğu gibi bugün de; aynı travmatik hal yaşanıyor

***

Size biat edicileri, biliyoruz.. Ki kent ahalisi de; kimin kimin arka bahçesinde, iş tutuğunu biliyor. Zaten ceket ilikleyici halleriyle, ne bu şehre, ne de şehrin ahalisine bir hayırları olmadığını biliyoruz

***

Lakin sizden istediğimiz, şehri düşünen, hakka, hukuka riayet eden, yetimin, dulun, öksüzün hakkını yedirmeyen, biat edici olmayan, kent ahalisini önceleyen, hizmeti ilke edinenleri bari rahat bırakın

***

İdeolojiniz size, siyasetiniz size, rantınız size, kurduğunuz çıkar çarkının işleyişi size, yani azıcık huzur verin yeter diyoruz ya! Halk deyimiyle; düşün artık bu milletin, bu kentin yakasından yetmedi mi?!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Menfaatçiler kuş gibidir. Yerde elinizden beslenirler, uçunca üstünüze pislerler!

***

HAYIRLI CUMALAR