ÖZ KIZINA CİNSEL İSTİSMAR!...
Eklenme: 3/15/2018 12:00:00 AM

Biliyorum..

Yazının başlığıyla sizler de; kurşun vurulmuşa dönmüşsünüzdür..

Şahsen ben..

Haber önüme ilk geldiğinde..

Kayseriyle görüşmem..

Detayıyla ilgilenmeye başladığım an itibariyle beynimden vurulmuşa döndüm..

Sanki üzerime kaynar sular döküldü..

Damarlarımdaki kan çekildi..

Acziyet içerisinde

Ruh halim tarumar olmuş bir karaktere dönüştü..

Gergin..

Sinirli..

Saldırgan

Her türlü şiddeti ruhi derinlikle hisseder noktada; öfke patlaması yaşadım..

Ki hala yaşıyorum

Pimi çekilmiş bomba gibi

Vakıanın üzerinden, iki gün geçmesine rağmen..

İnanın ki, hala ilk an gibiyim..

Bilgisayarın klavyesi..

Ve ağzımdaki sözcükler..

Yazıya dair, kelimeler birbiriyle kavgalı, çarpışıyor..

Dağınık..

çünkü şu sözcüğü söyletiyor

Biz ne ara bu kadar cani ve sapık bir toplum haline geldik?..

Biri söylesin

Ne yazık ki!..

Beter bir noktadayız!

En derin çukurdayız

Baksanıza sadistliğe..

İğrençliğe..

İnsani çürümüşlüğe..

Rezil..

Kepaze..

Sapıklığın en derin, tinetliğini yaşıyor, yaşanıyor, yaşatılıyor...

Canilikten öteye bir durum..

Düşünün..

Akla ziyan bir vakıa

9 yaşındaki bir kız çocuğu

42 yaşındaki öz babası tarafından cinsel istismara uğruyor..

Sapıkça..

Alçakça

Namussuzca

Şerefsizce; cinsel istismar saldırısına maruz kalıyor öz babası tarafından

Ve bu iğrençlik; evinde, aile ortamında yaşanıyor

Kimse de bir şey söylemiyor..

Belki anne..

Belki diğer kardeşi..

Belki komşular da duruma vakıf..

Ama; herkes suskun..!

Tıpkı dilsiz şeytan gibi.

Bilinmez

Ne zamandan beridir; kızın üzerine çöken bu kabus!..

Ki bu iğrençlik hal

Ta ki durumundan şüphelenen öğretmenin kızla konuşmasına kadar..

Kız çocuğu

Yaşadıklarını tüm detayıyla; öğretmenine anlatıyor..

Nasıl bir yaşamın içerisinde olduğuna dair..

Belki öğretmen konuşmasaydı..

Şüphelenmeseydi..

Kız da, anlatmasaydı; sapıklık hep devam ederdi..

İnsan müsveddesi baba..

Ki baba demeyeceğim, rezilin teki diyeceğim!..

Rezilin teki...

İki çocuğu var..

42 yaşında

Temizlik işçisi..

Olayın ortaya çıkması üzerine gözaltına alındı; önceki gün itibariyle tutuklandı..

Yani cezaevine konuldu..

İçerde adalet nasıl tecelli eder bilmem..

Ama ilahi adalet tecelli edecektir

Ya bu dünyada..

Ya da ahirette..

Er ya da geç; hesabını soracaktır bu rezilin tekine!..

Peki, beşeri adalet..

Ne yazık ki, bu sapık ruhlular korunup kollanmaktadır..

Neymiş; İnsan hakları..

Neymiş, hukuk devleti..

Neymiş, çağdaşlık..

Neymiş modernleşme..

Ama kimse..

Mağdurun..

O beçarenin..

Körpecik kızın..

Ki onun gibi daha nicelerinin hakkını, hukukunu, insan haklarını düşünmüyor..

Hiç kuşkusuz ki..

Bu cani babayı Devlet cezaevinde besleyecek..

El bebek, gül bebek misali..

Tek kişilik oda tahsis edecek..

Üç öğün yemek verecek...

Mahkeme de iyi hal uygulayacak..

Öyle ya, takım, kravat takana veriliyor...

Bir kaç yıl sonra rezilin teki serbest olacak..

Toplumun arasına insan(!) diye çıkacak..

Kendine baba diyecek..

Ve sanki hiç böyle bir sapıklığı o yapmamış gibi elini kolunu sallayacak!..

Belki de yeni sapıklıkları deneyecek..

Öyle ya...

Nasıl olsa; ucunda ölüm yok ya diyecek?

Nasıl bir dünya..

Nasıl bir toplum..

Nasıl bir inanç..

Nasıl bir müslümanız, nasıl bir ümmet noktasındayız?

Doğrusu anlamak zor..

Akıl sır erdirmek de mümkün değil

Daha üç hafta önce, Gaziantepde yaşanan iğrençlik.

Düğün evinde

Uykuda olan üç yaşındaki kız çocuğuna; tecavüz edilmek istendi..

Nasıl bir sapıklık..

Evet, sözün bittiği noktadayız!

Ama nokta koyamıyoruz...

Nitekim, vaziyeti hiç bir kelime, ne çözüm, ne de tarif edebiliyor!..

Söylenecek söz şu!..

Kim ne der bilmem..

Ama hakikat bu..

Ey siyasiler..

Ey vekiller..

Ey Meclisin mebusları..

İktidar..

Muhalefet..

Diyanet..

Adalet..

Kendini, toplumun öncüsü sananlar..

Sizler..

Sahi sizler ne için varsınız?!..

Koltuk için..

Rant için..

Menfaat çarkınızı döndürmek için mi varsınız?..

Galiba öyle..

Yoksa

Toplum için..

Ülke için..

Milletin bekaası için..

Sağlığı..

Ahlakı..

Dini..

İnancı..

Aile..

Millet..

Varlık değerlerine yönelik, biz varız demiş olsaydınız..

Mekanizma işletseydiniz..

Saygıyı..

Sevgiyi..

Aile kutsiyetini, aşılamış, işletmiş olsaydınız..

Deyin bakalım hal böyle mi olurdu?

Maalesef?

Neyse siz çukur dünyanızda, debelenmeye devam edin..

Ahali nasıl olsa, çukurunuza yuvarlanıp, gidiyor

Baksanıza..

Dubai dönüşü, uçak kazası geçirip ölenlere..

Bazı kesimler..

Akla ziyan şekilde; oh oh ne güzel olmuş diyorlar

Zenginmiş..

Bilmem neymiş denilerek

İşte, insani hal böylesi bir şekilde çukurun dibinde debeleniyor..

Yoksa, 11 kişinin ölümüne; sevinilirmiydi?

Ne mümkün?

Yazık oldu..

Vicdani bir üzüntü hasıl olurdu?

Ama nerde?

çünkü, insan olma vasfını, karakterini kaybettik!..

Demek ki

İdam şart..

SARI İNEK!...

Sarı İnek hikayesi!..

Vakıfsınızdır..

Ki bir çok kez; burada aktarmıştık..

Tekrar hatırlarsak..

Özetle..

Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış.

çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş.

Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış.

Aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler.

Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.

Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış:

Bütün suç hep o Sarı Öküzde.

Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor.

Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz.

Sizle bir sorunumuz yok.

Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım.

Düşünmüşler teklifi haklı bularak, Sarı Öküzü vermişler aslanlara.

Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış

Aslanlar yine aynı yöntemle gelmişler

Bu kez Uzun Kuyruku istemişler

Benekli Öküz yine karşı çıkmış.

Ama Kuyruklu Öküz verilmiş..

Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle.

Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış.

Verin bize şunu, yoksa karışmayız demeye başlamışlar.

Birer birer öküzler alınmış,,,

Derken, bir kaç öküz kalmışlar..

İçlerinden biri liderlerine, Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük diye sormuş.

Boz Öküz, Benekli Öküzün sözlerini hatırlayarak, şöyle der

Biz demiş, Sarı Öküzü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı..

Ne yazık ki..

***

Şimdi niye aktardım bu hikayeyi!

Şunun için..

Son günlerde, İslam güncellemesi eksenindeki tartışmalar..

Bakınız..

Nurettin Yıldız Hoca..

İhsan Şenocak..

Ahmet Keser

Ve daha bir çok; din adamı..

Ulema..

Molla..

Gibi ümmet olabilmenin mihmardarları; feda edildi.

Dindarlar sahipsiz bırakıldı..

Kemalistlerin..

Sekülerlerin..

Laikçilerin..

Sosyalistlerin

Nam-ı hesabına feda edilerek, vahşilerce paramparça edildi..

Ne yazık ki elimizle, teslim ediyoruz..

Ve bunlar ha bire iştahlanarak, saldırıyorlar

Tıpkı, aslan sürüsünün Öküz sürüsünden sarı ineği alması gibi..

Bugün de; laikçilik adına;

Din..

İnanç..

İbadet..

Ve dindarlar bunlara lokma haline getiriliyor

Peki yetti diyorlar mı?

Ya da; tamam diyerek, çekiliyorlar mı?..

Veyahut biz kurtulduk diyebiliyor muyuz?

Hayır

Bizzat daha bir iştahlanıyorlar..

Baksanıza, artık alimler bile muhafazakarım, dindarım demekten çekiniyor..

Korkuyor..

Tıpkı, 28 Şubattaki gibi..

Peki kurtuluş..

İşte o bir hayli zor..

çünkü, biz hadi işinize diyecek cesareti ortaya koyamıyoruz..

Kendimizle samimi değiliz..

Onun için de kör zihniyetten; kurtulamıyoruz..

Şimdi; bizi bize kırdırıyorlar..!

Muhafazakar kesim içinde kaotik ortam yaratılıyor..