PALMİYE AĞAÇLARI; HER ŞEYİ BİLEN BENİM!...
Eklenme: 5/17/2021 12:00:00 AM

Vallahi ne diyeyim!

Kendimi yüksek bir moralle motive etmiştim..

Bilgisayarın başına geçeyim..

Klavyenin tuşlarına, Palmiye Ağaçlarının ruhi yansımasını, dillendireyim diye!

Şöyle yaldızlı, bol kelimeleri methiyeler halinde halkalarla, zincirleyip, kadim şehrimin göbeğine dikilen Palmiye ağaçlarına, asayım diye yoğunlaştım!!..

Ne güzel olmuş, şehrime yakışır bu tropikal coğrafyaların vazgeçilmez ağacı olan Palmiye ağaçlarının dikimi!.

Dahası yok mu, diye de not düşecektim; şehrimin her tarafına dikilsin diye!

***

Malum, şehir yeşile, ağaca hasret beton yığınına dönüştü mübarek belde!!..

Mevcut hali, kişi başına düşen yeşil alan oranında, ülkenin en fakir kenti Diyarbakırım..

Kaldırıma, orta refüjlerin böylesi bir şekilde süslenilmesi yeşilliğin kazanımı, ağaçların dikimi takdire şayandır diyecektim!..

Her ne kadar milyonlarca lira harcanmışsa da helali hoş olsun, gibisinden cümleyi kafamda, kurgulamıştım

Birileri, spekülasyonla bu güzellikleri karalamaya çalışıyorsa da, ben önünü alırım, yok öyle ucuz algı üretimi diyerek, cümle kurma hazırlığı içerisindeyken

***

Yerel yöneticilerde tempolu alkışın koduyla, ahaliyi de motive etmenin düşüncesini, seslendirmenin planını kurmuştum!

Küt diye bir sesle, irkildim, dahası gezip baktığımda, hayal kırıklığıyla yüz yüze geldim!..

Özellikle, Palmiye ağaçlarıyla alakalı..

Diğer çiçekler, çimler, cam ağaçları güzel görüntü veriyor, lakin Palmiye sonbaharın solmuş renkleriyle, beni uyandırdı

***

Sanki makineliye maruz kalmış cephedeki asker misali, kurşunlar o biçim üzerime yağdı

Aman ha dur bir saniye diyerek, olup bitene, kurşunların mahiyetine baktım!

STKlar mı, Odalar mı, çevreciler mi, Uzmanlar mı?..

Ha bir de, bizim mahalleden bazıları!

Yok arkadaş, yok bildiğin gibi değil!..

O palmiyeler iyi hoş, güzel ama velakin Diyarbakırın havasına, doğal ve coğrafik dokusuyla barışık değil

Daha önce de çok kez denendi; hepsi heba olup, kurudu?

İşte size, o refüjlere konulan ve kuruyup, atıl hale gelen palmiye ağaçlarının hal-i durumu!

Şimdi sökülüyor, yeni ağaçlar konuluyor?

çiçeklere de, çimlere de diğer ağaçlara da, tıpkı kaldırımlara yönelik boz yap uygulanıyor gibisinden üretilen laflar da, sokuldu?

***

Özetle denilen şu!

Kamu kaynağı heba oluyor..

çevre düzenlemesi, peyzaj, refüjler, yeşillik, ağaçlandırma, çiçek dikimleri, belli bir bilimsellik ölçüsünde olması gerekmez mi?

Diyarbakırın havasını da, suyunu da, doğal yapısını da, göz önüne alıp, ona uygun bir yeşillendirmeye gidilemez mi?..

İşte böylesi sorular o makinalıdan çıkan kurşunların üzerine yazılı

Elbette ki, gidilir.. Gidilmeli.?

Ve hassasiyet gösterilerek, projeler hayat bulmalı?..

Ki, spekülasyonlara meydan verilmesin..

İnsanların zihni bulandırılmasın, vicdanlara kuşkular düşürülmesin.

Yapılan ve yapılması planlanan projelere, yürütülen hizmetlere gölge düşürücüsü haller yaşanmasın..

***

Nitekim, Yonca kavşağındaki peyzaj çalışmalarıyla alakalı ortaya çıkan, ucube heykeller, bunun bariz örneği olmadı değil?

Günlerce konuşuldu, tartışıldı!

Diyarbakıra yakışmayan, sanatsal hiç bir değeri olmadığı gibi, özensiz ve sorgusuz yapılan heykelcikler, gelen ağır eleştiriler üzerine kaldırıldı..

Şimdi yeni bir çalışma yürütülecek?..

çünkü, hassasiyetler göz ardı edildiği gibi, biz her şeyi biliriz aklıyla, hareket edilince ortaya çıkan tablo oldu

Kafalardaki soru, 170 dönümlük alanın peyzajı değil, 4.5 milyon liraya üç-dört ucube heykel yaptırıldı?

Bir dizi şaibeyi de beraberinde getiren bu sorunun hal-i pür melali, bir deli kuyuya taş attı, 40 akıllı çıkaramıyor? hesabına dönüştü!

Peki suçlu kim, dost acı söyler hakikatine gözlerini ve kulaklarını kapatan, kalbine ön yargıyla perde çekenler..

çünkü; her şeyi ben bilirim deyip; herkesi potansiyel hasım, görenler!!

***

Yoksa, Kamışlı, Selahattini Eyyubi ve Dicle kent bulvarları, Ekinciler, Elazığ ile Hatboyu caddelerine, vilayet çevresi ve Hz. Süleyman Parkına peyzaj düzenlemesi kapsamında değişik çeşit ve renkte 360 bin mevsimlik çiçek dikimi alkışlanmaz mıydı?..

Belediyenin, kendi serasında ürettiği 40 bin mevsimlik çiçeği ilçe belediyelerine hibe etmesine işte yerel dayanışma denilmez miydi?

Hele ki, Ashab-ı Kehf, Hani Pir Aziz Türbesi, Fuar alanı, Keçi Burcu ve Sanat Sokağında devam eden, peyzaj düzenleme çalışmalarını gıpta ile, dile getirmez miydi?

Edilirdi?..

Ama bizdeki hesap hep ben bilirimdir...

***

ÜMMET.. ÜMMET.. ÜMMET

Ne yazık ki, her canımız yandığında!..

Her İsrail vahşeti Filistinde kan akıttığına..

Küresel, Emperyalist, Faşist güçler İslam coğrafyasına her zulümkrlıklarında..

Kısacası, İslam alemi katliama, soykırıma, cinayetlere, zulme ve sömürgelere maruz kaldığında, nerde bu ümmet, nerde İslam dünyası deyip duruyoruz

***

Peki, o ümmet dediğimiz, bildiğimiz, inandığımız yüce kudretin iman ediciliğiyle yekvücut olan beşeriyet bugün söz konusu mu?.. Sizce

Hiç tartışmasız, böyle bir ümmet hal-i hazırda yer yüzünde yok..

Eğer ki olmuş olsaydı?

Suriyede insanlar birbirini tavuk keser gibi, öldürür müydü?..

Ve öldürürken de, Allahu Ekber der miydi?

***

İşte Afganistan

İşte Pakistan.

Yıllar yılıdır; oluk gibi kan akıtılıyor..

Taliban Müslümanlık adına, okula, öğrencilerin, çocukların bulunduğu alanı bombalar mıydı?..

Yüzlerce kişinin, ölümüne rıza gösterir miydi?..

Kendi vatanında, kendi milletine düşman kesilip, elin gavurundan, beter bir zulmü, yaşatır mıydı?

***

Ya Yemendeki savaşın yakıcılığı?..

Suudi Arabistan, dünya emperyalizminin emir komutasıyla Yemenli Müslüman Husilerin üzerine bomba yağdırıp, insanları katleder miydi?..

Açlığa, yoksulluğa, sefalete mahkum ettirip, İslam coğrafyasında bir neslin soykırımına yeltenir miydi?..

Ölen de, Allahu Ekber, öldüren de Allahu Ekber der miydi?

***

Kısacası, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistanın birbirini boğazlaması mı, İranın Irak ve Suriyedeki akan kanın faaliyetlerinde, rol üstlenici olur muydu?..

İç çatışmaların odağında, İslam dünyasıyla hasım kesilen, müstevli ülkelerin piyonu olmaktan kendini kurtaramayan Mısır mı?..

Lübnan mı?

Ürdün mü?

Yani alev topuna dönen, terör örgütlerinin membasına dönüşen

Kanın, gözyaşının, ölümün, barutun, vahşetin, dehşetin, katliamların sıradanlaştığı, günlük yaşamın bir parçasına dönüştüğü, Ortadoğunun batak haline sürekli, atık su akıtılır mıydı?

***

Kendi içinde; ümmet olamayan bir İslam dünyası söz konusu iken!..

Nasıl olabilir de, haçlı, siyonist, emperyalist küresel güçlere karşı ümmet olabilme noktasında, direnç gösterir

Ne mümkün?..

İsrail İslamın ilk kıblesi Mescid-i Aksayı işgal ediyor...

Filistinli halkı katlediyor?

Arakanda Budistler Müslümanları soykırımdan geçiriyor

Doğu Türkistanda Müslümanlara yapılan saldırılar

Sineye çekilerek, yaşanmamış gibi bir tavrın gafletine kapılan bir ümmet olunabilir miydi?

***

Demem o ki, İslam dünyası için, Müslümanlar için ifade edip, iki asırdır hayat tanımadığımız ümmet kimliği, ne yazık ki bugün zerre-i miskal, vaki değil

Olmadığı içindir ki, kendi akıttığı kanda ğark olmakla yüz yüze gelen İslam dünyasıdır

Olmadığı içindir ki, dökülen kandan vampir misali beslenen, büyüyen Haçlı dünyasıdır?

Ama yine de; ümmet, ümmet, ümmet diyoruz..

çünkü, kurtuluş reçetesi ve çaresi; İslam birliğidir!

O da, zor da zor!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Namusuna bu kadar düşkün bir toplumda, bu kadar çok namussuzun bilinmesi, sizce neye delalettir?..