SİYASETTE; HASET VE NANKÖRLÜK!…
Eklenme: 10/12/2021 12:00:00 AM

Her biri başlı başına bir gaflet halkasıdır.. İkisi bir olup, birlikte hareket edince; gafletin ötesinde, delaleti, ihaneti, yıkımı getirmesi kaçınılmazdır Felaketler zinciri oluşturur.. Ne yazık ki, Türkiyenin siyasi hayatında bu ikili son yıllarda hayli aktif ve bela bir fitneyle kulvar genişletiyor! Ki bu hal-i vahamet, yaşamın diğer alanlarını da, maalesef giderek kapsıyor

***

Neyse; muhabbetimiz siyasetin mahallesiyle alakalı olacağı için, diğer alanlara girmeyelim! Ki mevzu dağılmasın, meram net anlaşılsın Tabi, haset kin ve nefreti besliyor.. Nankörlükte vefasızlığı, samimiyetsizliği, kalleşliği, sırttan vurmayı, körüklüyor? İkisi de, bir zihinde, ruhta ve karakterde buluştu mu; gerisini siz düşünün..

***

Yıllarca bir yuvadasınız!.. Gelişmenizi, büyümenizi, yol yürümenizi, yaşam şeklinizi, siyasi ve ideolojik fikriyatınızı, çevresel tüm etkenleri burada görüyor, burada yaşıyor, burada tecrübe ediniyorsunuz.. Yani; o yuva sizi halk deyimiyle adam etmiş, söz sahibi durumuna getirmiş..! Kısacası, semizlemiştir, büyütmüştür sizi!

***

Nam sahibi olmuşsunuz.. Makam, mevki, şan, şöhret, servet o biçim imkanlar elde etmişsiniz Kariyer kazanmışsınız Ve tüm bunları da, yuvanın, o yuvanın yönetiminin sayesinde, kazanıp, sahip olmuşsunuzdur! Sizi, bir makamdan alıp en tepe makamlara getiren bir yuva burası!

***

Ve bir gün, nasıl oluyorsa ihtilafa düşüyorsunuz, anlaşmazlıklar oluşuyor, tepe isimle! Tabi ki yuvanın diğer evlatlarıyla da.. Ki bu anlaşmazlıkların ekseriyeti de, ihtiras odaklı Netice itibariyle, yuvadan kopma, ayrılma, çekilme, artık burada kalamam deyip kapıyı vurup çıkıyorsunuz!.. Elbette ki, doğal ve olabilir, mümkün bir hal-i vaziyettir!

***

Hele ki, bu gidişte helallik alınma var ise! Peki ne oluyor da, dava adamlığı, yol arkadaşlığı en haşin şekilde; haset ve nankörlüğün girdabına yakalanıyor.. Ve bu girdap, sürekli dibe çekiyor tüm tarafları?.. Ne vefa, ne ahde vefa, zerre-i miskal kalmıyor Vur da vur; kötülemek mi, ihanet mi, kalleşlik mi, yerme mi, enva-i türlüsü bulundukları çemberde cirit atıyor!

***

Ve; varlıkları da, oluşumları da, zihinleri, fikirleri ile siyasi hareketleri de, bu ülkenin, bu milletin tüm değerlerini batılın ve batının nam-ı hesabına dejenere edip, vesayet oluşturma gayreti içerisinde olanlara göz kırpmaya başlıyorsunuz Dün hasım iken bugün sarmaş-dolaş oluyorsunuz.. Günün ifadesiyle, kan-ka oluyorsunuz Ve biliyorsunuz ki, bir asırdır düşüncene, inancına, fikriyatına hasım bunlar.. Hiçbir zaman dost, yol arkadaşı olmayacağını bile bile Peki kime karşı saf oluşturuyorsun; ayrıldığın baba ocağına, yuvana karşı!

***

Ayrılışlarını, kapıyı vurup gitmelerini, haset ve nankörlüğü körükleyen etkenlerde, kim haklı kim haksız, gelinen aşama itibariyle pek anlam içermiyor.. çünkü, mazide kaldı.. Ki ona da girmek istemiyorum Söylenecek bir laf var ise; siyasi ihanet yaşam alanındaki en büyük ahlaksızlığı ihtiva ettiği için, zamanla ecdat düşmanı yapar... İşte buna siyasilerimizin kendilerini kaptırmaması gerekir Hele ki, yaşadığımız zaman ve çağ açısından!

***

Neyse ki, ahali böylesi tüm olumsuzluklara rağmen, böylesi bir siyasetin peşinden gitmiyor? Nitekim bu siyasetin gördüğü itibar, sıfırlarda Bir halk deyimi vardır; kendin ettin, kendin buldun?...

***

FENA BİR ALGI HARBİ VAR?

Tabi ki, muhalefetin benimsediği psikolojik harp taktiği, fena bir algı üretimiyle, korku atmosferi yaratıyor Kaygılar yüksek?.. Konuşulan ne; ülke batıyor, millet, aç-perişan, insanlar açlık yüzünden birbirini vuruyor.. Fahiş fiyatlar, zamlar, hayat pahalılığı.. Sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve ideolojik; bir hizip atmosferiyle, Türkiye iç ve dış harbe giriyor?.

***

Dikkat edilirse, kurulan her cümle, yapılan her etkinlik, düzenlenen her görüşme ve istişare adıyla yapılan toplantılarda bir ümitsizlik bombardımanıyla, ülke ve millet karşı karşıya getiriliyor.. Sokağın sinir uçlarıyla oynanıyor.. Tabi, iktidarın da körüklemede esinti oluşturma payı yok değil?.. Özellikle; ekonomik piyasanın kontrol altına alınmayışı!

***

Aslında, tüm bunlar iki noktayı gizliyor.. Bir, dış orjinli senaryonun ülkeyi komşu ülkelerin hal-i durumuna düşürme gayretinin siyasi kulvarda üstlenilen misyonun yerine getirilmesini gizlemek.. İkincisi ise, seçmene, CHP, İyi Parti ve HDPnin üst aklın koduyla oluşan saklı siyasetlerini hissettirmeyip, örtmek! Tabi bu kulvarda., sosyal medyada hayli mahirler..

***

Yapılan ısmarlama anketler.. Ki, artık yurtdışı şirketler dahi Türkiyedeki siyasi seyri, partilerin oy oranlarını, seçmenin tercihlerini anketleriyle belli bir rotaya soktuklarını da görüyoruz.. Ve ne hikmetse, bir kesim iman etmiş gibi, onlara inanıyor Elin gavuru yalan mı atacak misali bir gaflet..

***

Eğer ki, anketlere ki kendi anketlerine inanıyor ve güveniyorlarsa! AK Parti hala birinci parti mi? Evet birinci parti.. Oy yüzdeliği yüzde 35lerin üzerinde.. Peki en yakınındaki CHPnin oy oranı kaç Yüzde 21lerde.. Ki 2018deki seçimde aldığı oy oranından daha düşük.. yine onların deyimiyle, HDP, MHP kan kaybediyorsa, İyi Partide bir kıpırdama var ise; yüzde 20leri bulan kararsızlar neyin hikmeti?

***

Ki son anket Optimarın.. AK Partinin liderliğindeki Cumhur İttifakının oy oranı, hala yüzde 50lerin üzerinde Rakip olan Millet İttifakının ise yüzde 34, 35lerde.. Sahi aradaki fark nerde?.. İşte bu farka, AK Partinin çok ama çok iyi çalışması, kulvar geliştirmesi lazım

***

O da, üretilen yalanlara, algılara, sinir bozucu söylemlere, ümitsizlik pompalayan etkenlere karşı; milleti güven ve samimiyet noktasında, sindirtmemesi gerekir.. Sahiplenmeli, sorunlara çözüm üretici olmalı..

***

Şikayetten çok, yeni ufuklara yönelmesi lazım.. En büyük, zafiyet ve kaybı da, toplumsal mutabakat, toplumsal bir barış sürecinin hala elzem ve ivedilikle yerine getirilmesi gereken, değişime ve dönüşüme radikal adımlara zihin yormamasıdır Yani taarruza geçmesi lazım!

***

GÜNÜN SÖZÜ

Akıl, seyirci koltuğundan kalkıp, yaşama dahil edildiğinde değer bulur?