SORUN YARATICI KİM?..
Eklenme: 5/11/2021 12:00:00 AM

Önce safımızı netleştirelim..

Ve hadisenin ismini de, doğru koyalım!..

Ortadoğudaki ateşin körükleyicisi kim?..

Sömürge oluşturup, iktidar devşirenler kim?..

Demokrasi, insan hakları, özgürlük diye kavramları kullanıp, bölen, parçalayan sonra da yutup, virane edenler kim?..

Dil, ırk, din, inanç ve mezhep üzerinden ayrıştırıcı roller biçenler?

Hizipleşme körüklemesiyle, kardeşin kardeşin kanına girmesine zemin hazırlayanlar kim?

Değerleri, kutsalları, birlik ve dirlik olabilmenin tarihini, ecdatların mirasını, çağdaşlık ve modern yaşam, kültür gibi, inkar ve asimilasyonla medeniyetleri, tarumar edenler kim?..

Evet tüm bunlar, içimizdeki devşirmelerin, dışarıdaki haçlı emperyalizmin, Siyonizmin, küresel sömürgeci güçlerin, icra ettiği, tarihsel intikam odaklı, operasyonel faaliyetlerdir..

çünkü, Ortadoğuda, İslam dünyasında; yıkım var?..

Patlayan her bomba, akan her damla kan, oluşan her öfke, geliştirilen tüm terör, şiddet, iç çatışmaların yarattığı yıkımlar, onlara güç kazandırıyor

***

Nitekim, son 100 yıla bakılırsa!..

Hal-i alem orta yerde kendisini ifade ettiği gibi, çağlığını da atmaktadır

Daha ne zamana kadar ecdat düşmanından umut ve medet bekleme gaflet ile delaleti içerisinde olunacak, o işte meçhul!!

Binlerce yıllık tarih göz ardı edilerek, deve kuşu misali kafalar toprağa gömülü, hakikatlere ırak kalınıyor

Osmanlının yıkılışı!..

Sonrasındaki devletçikler..

Ve gelinen, tarih itibariyle

Yüz yılı aşkın zaman tüketildi..

Siyonizmin, haçlının, emperyalizmin dünyasına bir bakalım..

Beri yanda, İslam dünyası..

Kim gelişip, büyüdü, küresel oldu?..

Kimler, iç çatışmaların, bölünüp, parçalanmanın tuzağında gark oldu?..

İşgal edilen ülkeler, toprakları elinden alınanlar, liderlerine idam sehpası çektirenler, bunlara kul köle olup, el pençe duran devşirme ve piyon iktidarlar

Ama ne yazık ki tüm bu hakikatlerimize fransız tavrı takındığımız gibi; üç maymunu oynamaya da devam ediyoruz.

İşte, Filistin..

İşte İsrail..

Tarihin hiç de o kadar derinliklerine gitmeye gerek yok..

Sadece, coğrafik yapısına bakılırsa yeter, resim kendini gösterir!..

İsrailin haritadaki yüz ölçümü dün neydi, bugün hangi orandadır..

Filistin, toprakları kim ve kimler tarafından, nasıl da elde edilerek, işgal edildi?..

***

Demem o ki!

Ortadoğuda bir Filistin ya da şu ülkenin, bu bölgenin bir sorun oluşu yok..

Sorun Haçlı Emperyalizmidir?..

Sorun Siyonist İsrailin ta kendisidir

Onun için, Filistin diye bir sorun yok diyorum!..

Hazin olan şudur ki, 70 yıldır zihin fukaralığıyla, batıya düşkün hayranlıkla, hep ifade edildi Ortadoğuda bir Filistin sorunu var diye

Nitekim, böyle denildiği sürece kaybeden hep Filistin oldu?..

Ve tabi ki, Filistinin bulunduğu coğrafya ile onunla dindaş olan Müslüman halklar oldu.

çünkü Filistin Sorunu ifadesi, terimi mevzuyu baştan itibaren kriminalize ediyor..

Gerçeğin göz ardı, hakikatin de çarptırılmasına, operasyonel siyonizmin değirmenine su taşımaktadır?

İşte önceki gün Mescid-i Aksadaki devlet terörü..!

Ve dün sabah saatlerindeki, girişilen insanlık dışı saldırı..

Bombalı saldırıda, 3ü çocuk 9 Filistinlinin şehit edilişi..

Bir kez daha, Türkiye dahil olmak üzere, İslam ve inanç nokta-i nazarındaki herkes, odaklandı..

Kalpler acı doldu, zihinler alev topu, öfke ise sel gibi!..

Peki, havanda su dövmenin ötesine geçtiği var mı?.. Yok

***

Mevzuya dair girişilen diplomasiye? bakın!

Dün olduğu gibi bugün de; Uluslararası ilişkiler, BM dahil..

Kendi medyamızda bile, mevzuya bakış Filistin Sorunu? diye başlıyor

Yani başta kaybediyoruz!?..

Sorgulamıyoruz!..

Yahu, şu İsrail nerden geldi, nasıl Ortadoğunun kalbine oturdu!..

Bugünkü, topraklar dün kimindi?..

Siyonizmin Ortadoğuda, İslamın kalbinde varlık gösterip gelişmesi, büyümesi öyle 1948lerde başlamış değil, diyen yok?

Geçmişi, 19. yüzyıla dayanıyor..

Ki, Osmanlının son dönemine, yıkılış evresine giden bir operasyonel plandır..

Kudüsün işgali..

Kudüsün İsrailin Başkenti diye, ABDnin kabul etmesi...

Mescid-i Aksanın siyonizmin çizmeleri altında inlemesi, bugüne özgü değildir..

Kudüsü kaybediş aslında 1948 bile değil.

O gün işgal edildiyse de hikayesi eski!.

Bunun tescili, mührü de, Lozanda imza altına alındı

Şöyle tarihin sayfasına bakılırsa, Kudüs 1847de Suriyenin vilayetinden alınmış, İstanbula bağlanmıştı..

Lozan sonrası ne oldu?..

1922de, resmi verilere göre Kudüsün nüfusu, 50 bin bile değildi?..

Nasıl oldu da, 1948e kadar katlamalı oldu..

Yani İsrailin kuruluş itibariyle, nüfus 4 kat artarak, 200 binlere dayandı..

çünkü bu evrede siyonizmin diasporası, dört bir koldan Yahudileri taşıdı..

Tarihe düşen nota göre, Rusya bu alanda, hayli mahirlik yaptı..

Rusyadaki yahudiler, Kudüse götürüldü

***

Hasılı kelam!..

Şu tarihsel bir gerçektir ki!..

Büyük Ortadoğu projesi, ilmik ilmik siyonizm endeksli gerçekleşiyor..

İslam topraklarında, dökülen her damla kan, akıtılan kardeş kanı, yere düşen her can, atılan her kurşun; İslamı yaralıyor

Demokrasiyi, insan haklarını, özgürlüğü, eşitliği, milli ve yerli kutsallıkların yara aldığı her olayın kaybedeni, Müslüman halkı olmuştur..

Kazanan, siyonizm olmuştur!

çünkü, İslam dünyası ilk gün İsrailin sorun oluşunu değil, Filistin Sorunu diye, hadiseye odaklandığında, kaybeden olmuştur..

Denir ya, Sarı İnek hikayesi!..

Diriliş, tarihsel ruhun ayağa kalkması, Selahattin Eyyubinin iman kudretiyle, bir ikindi vakti Mescid-i Aksada, secdede olmuş oluruz..

Mümkün mü mümkün?..

Ama velakin, hal-i hazır için hayal!

Bir kaç gün daha bağırıp, çağırıp, bildiriler icra edeceğiz..

Sonrası mı?..

Yine vahşi siyonizmin bir hadisesiyle, irkileceğiz..

Sonra yine uyuyacağız..

Öyle ya; yüz yıldır bu kodun dışına çıkıldı mı?..

Hayır..

Onun için, ağlarım halimize, ağlarım İslam dünyasının vah haline?..

***

YAPILMASI GEREKEN!?..

Elbette yapılması gereken çok!

Öncelikle bu gerçeklerimize vakıf olmamız gerekir..

Tarihimizle..

Kültürümüzle..

Medeniyetimizle

Doğrular ile yanlışlarımızla yüzleşmeliyiz!

Neden, İslam dünyası böylesine bir ezilmişliğin içerisine düştü

Bizi bizden eden etkenleri bilelim

Ve bilelim ki, çözüm, üstünlük güç birliğindedir?

çünkü, bugünkü eziklik tamamen bölünüp parçalanmanın yarattığı güçsüzlükten geliyor..

Güç depolanmalı..

İslam dünyasının her şeyden önce bir büyük gücü diriltmesi gerekiyor..

Hiç kuşkusuz ki, işbirliği ancak başat bir gücün etrafında kurulur.

Başka da sihirli bir formül yok.

Bu gerçeği anlamalıyız ve bu yolda bir gelecek inşa ederek yol almalıyız..

Ki bu yolda, en salih ülke de Türkiye diyorum..

Lakin, İslam ülkelerinin diğer liderleri piyon

Eğer ki bu diriliş ve başat bir güç çatısı oluşturulmazsa, bilelim ki yarınlarımız da olmayacak?

Kudüs gibi..

İslamın son kaleleri de, siyonizmin boyunduruğu altına girer..

Ki girmesi de an meselesi

Son söz gidişat çıplak ve çirkin gerçekliğe bir yetmiş yıl sonra bizim torunlarımız da katlanmış olacak?..

***

GÜNÜN SÖZÜ

Bilgide, inanmak isteyenler için yeterli ışık, kör olmak isteyenler için yeterli gölge vardır.