Geçtiğimiz yıl aynı bugün, yeni sürece dair şöyle bir fikri beyanı kaleme almıştım!.. Nihayet silahlar susacak, eller tetikten çekilecek, kan ve gözyaşı sarmalından kurtulacak, barışı, kardeşliği, birliği ve diriliği tesis edecek yola girildi.. Coğrafik iklim ve siyasi konjonktür!.. Ülke ve millet.. Tüm bileşenlerin ortak paydası bu prangadan kurtulalım uzlaşıyla, zemin süper uygun!.. Ve umutlar yeniden yeşerdi!
***
Zaman, zemin, mekan, şartlar el verişli ve herkes yaşanan, yaşatılanlardan, geçmişten, etki-tepkinin doğuracağı hadiselerden ders çıkarmış!.. Mevzu güvenlik kategorisinden, genele taşınmış!.. İki kesimin, derdi olmaktan ve görüşmesinden çıkarılmış, tarafgillikle değil, toplumun tüm katmanlarıyla!.. Siyasi mekanizmanın tüm dişlileriyle!.. İktidar, muhalefet, ana muhalefet, küçük, büyük, hepsi!..
***
En önemlisi de; üçüncü göz, ya da kol veyahut bir başka devlet yok!.. Kendi göbek bağını kendin kes gerçeğiyle, çözümün tek adresi Türkiye Büyük Millet Meclisi!.. Seçilmiş irade sahipleri!.. Rotası nihayi barışı ve kardeşliği tesis etmek, terör denilen beladan kurtulmak, pek tabi ki Kürtlerin taleplerine odaklı, Anayasal güvenceye odaklanmak!.. İşte bu nihayi mutabakatı, akamete uğratmamak gerekir!..
***
Ve şunu ifade ederek, yazıya nokta koymuştum!.. Hedefe ulaşmak için yola çıkanların samimiyetiyle bütünleşmek, bizler gibi onlara destek verenler?. Bilaistisna barışı inşa etmek adına, bizim tek bir sorunumuz, tavır koyucu, tepki veren kesim olacaktır!.. O da, bu doğumu karşıtlı hizipleşmeyle boğmak adına ellerinden geleni yapmaya çalışan muhterislerdir!
***
Sorumluluktan kaçan, çözümsüzlüğe biad eden, beşpara etmez siyasi popülizmle umutları karartanlar!. En çok da, sürece zerre miskal katkı sunmayıp, bilakis sorunu daha bir katmerleştirerek, işinden çıkılmaz, hale getirip buradan siyaset devşirenlerle, bizim sorunumuz olmalı!.. Algısal operasyonla girişenleri de atıla düşürmemek gerekir!.. İşte bir yıl oldu, bu fikri beyanın, deklare edilişi!..
***
Peki çıkılan yolda, alınan mesafe.. Elbette ki mevcut hal-i durum, hiç ama hiç yabana atılacak değil, gelinen aşama itibariyle!.. çok büyük hendekler, barikatlar, denir ye nice dehlizler aşıldı.. Şimdi kıyıya ulaşmak için, kısa bir mesafe kaldı.. Onun için de, bizim sorunumuz bu işi nihayi sonuca ulaştıranlar değil, iki taraflı hizipleşmeyle akamete uğratmak isteyenlerle olma durumunu devam ettirelim!..
***
GALATADAKİ YÜRÜYÜŞ!
Sene-i devri bu akşam ikmal edeceğiz!.. Yarın da, yılın ilk günü.. Zaman değişmez, takvimden başka?. Ki hayat maratonu da.. Dün nerdeysen, bugün kaldığın yerden koşansın.. Ancak bugünün anlam ve önemi, Galata Köprüsündeki halk iradesi ve orada ortaya konulacak olan, eylem ile söylem!..
***
Büyük bir yürüyüş var.. Günün ilk saatlerinde başlayacak bir yürüyüş!.. Bu yürüyüş, soy kırımcı siyonist İsrailin, Gazzedeki zulmünü protesto etmek.. Bu yürüyüş, Gazzede katedilen, açlıktan, sefaletten, donarak ölen bebekleri anlam ve unutturmamak adına, yapılıyor!..
***
Bu yürüyüş insanlığı toprağa gömen vahşete, zulme karşı susan, pısırık kalan, kafasını kuma gömen, anlayışın, devletlerin, küresel emperyalist, kan emici vampirlere karşı insanlık ölmedi, demek için!.. Bu yürüyüş, Filistin halkının yalnız olmadığını, yanlarında Türkiyenin ve kardeşlerin var olduğunu hissettirmek adına yapılıyor.
***
Yürüyüşü kim organize ediyor!.. İnsanlık ittifakı.? Ne yazık ki ülkemizde bu insanı, vicdani ve rahmani organizasyonu bile, siyasi hizip, ihtiras, çekemezlik, ırkçı, söven anlayışla, hazmedemeyenler var!. İşte onların bağnazlığına karşı bu yürüyüşe kimler katılabilir noktasında, derim ki?
***
Fikrim, zikrim, ırkım, rengim fark etmez!.. Ben yer yüzünde yaşayan bir insan olarak kendimi görüyorsam, bu yürüyüşe katılmalıyım!!.. Zulmün her çeşidine, ayırımcılığın, soykırımın tüm katmanlarına, kimden gelirse gelsin, karşıyım, tepkiliyim ve bu yürüyüşün efradıyım!..
***
Ve insan haklarına, adalete, barışa her koşul ve ortamda sahiplenip, bayrağını dalgalandırmaya yeminli biriyim!.. Bu bağlılık hakikatıyla, ben bu yürüyüşe, katılırım.. Sloganım da, Yaşasın zulme karşı bayrak açan insanlığa.. Kahrolsun insanlığı katleden siyonizm!!!..
***
YILBAŞI KUTLAMASI
Önce şunu bir net ifade edelim!.. Ve de ayrıştıralım.. Noel ile Yılbaşı kutlamaları, ne birdir ne de medeni, kültür ve anlayış özüyle, bütünleşendir!.. Tamamen farklıdır.. Önce bunu bilmeliyiz!..
Kaldı ki, bizdeki kutlama ki her kişi kendi meşrebine göre, dozajında özgür.. Ama yılbaşı kutlaması, bizdeki kültür şekli, bellidir.. O da şudur..
***
Yılbaşı gecesi, aile efradı herkes bir arada.. Fındık, fıstık, badem, çay şeker, allah ne verdiyse, nimet sofrada yer alır.. Televizyonun karşısına geçilir, eğlenceli bir gece geçirilir..
***
Pijamasıyla, terliğiyle, koca bir yıl bitti, yeni bir yıl geldi demek ve o gecenin keyfiyle saf ve masum bir şekilde ağzının tadıyla, eğlenmenin ne sakıncalı, ya da günahı olabilir ki..?! Kendine göre bir bahane!
***
Neyse!.. Yeni yılınız kutlu ve musmutlu yıllar dilerim!.. 2026 yılı için de dileğimiz; hayat pahalılığının sona erdiği, fahiş zamlar yapanların aman dilediği, işçinin, emeklinin, asgari ücretlinin hak ettiği yaşam gelirine sahip olduğu!.. Siyasi çekişmelerin sonlandığı, dostlukların, gelip, gitmelerin, el sıkışmaların, kucaklaşmanın egemenleştiği!..
***
Ve kötülüklerin, bağnazlıkların, şirretliğin iyilikler karşısında aforoz olduğu, şiddetin, öfkenin, kin ve nefretin terki diyar ettiği, sevginin, saygının, muhabbetin ve de hoşgörünün üstün kılındığı!.. Hizipleşmenin, ötekileştirmenin, siyasi ve ideolojik kutuplaşmanın bozguna uğradığı dostluk bayraklarının dalgalandığı, bir yıl olması dileğiyle!..
***
GÜNÜN SÖZÜ..
Sevgiyi muhabbetle yeşertki, şirretliğin kökü kurusun!..