Yazının birinci bölümü internet sitemizde mevcuttur.
Bugün farklı isimler uydurdukları tüm uygulamalar, yöntemler, hayat reçeteleri bin yılar önceki el yazması İslam ve tasavvuf kayıtlarında mevcut.
Mesela yine marjinaller çakralardan bahseder, çakralar vücudumuz ki enerji merkezlerini işaret eder.
Sakral çakra; karın bölgesi
Boğaz çakrası,
Üçüncü göz; beynimizdeki hipofiz bezini,
Taş çakra; başın üst kısmını vs.
İnsanın soyut ve somut sağlıklı bir hayat sürmesi için bu çakra merkezlerinin açık ve dengeli kalması gerekir, enerjisel olarak yani doğru manyetik enerji dağılımı.
Ve bu konu tasavvuf da mevcuttur. Hatta her bir çakranın bir esması vardır.
Doğru ve dengeli çalışması için esmalar tekrarlanarak okunur bir takım nefes egzersizleri yapılır.
Bir şey daha meditasyon sadece Budizm öğretisi değil esasen İslam ve tasavvuf kaynaklarında da mevcuttu, derin tefekkür ismiyle.
Hep söylerim eski insanlar daha ileri görüşlü düşünmeye ve araştırmaya daha fazla vakit ayıran insanlardı.
Günlük hayatta kullanabileceğimiz sayısız reçeteler verdiler.
Ama biz zaman içinde yorularak, yozlaşarak fani dünyanın sorunlarıyla boğuşarak temel ve detaylı İslam ve tasavvuf öğretilerinden uzaklaştık.
Bu şekilde ki soyut felsefelerle uğraşmayı yerinde görmediklerinden.
Yasakları, ayıpları, günahları süsleyip yazdıkları kadar, ilmi teknikleri psikolojik öğreti ve yolları yazmadılar üzerinde durmadılar.
(Eski değiştirilmemiş sahih kaynakları bulmak da güçleşti.) elimizde kala kala 5 tane imanın şartı
5 tane İslamın şartı kaldı. Sizce islam bu kadar mı?
Yine kalemim açıldı. Karma yasasına dönecek olursak, karma diyor ki
bir yerde birine kötülük etmişsen bir vade sonunda evren tarafından aynı kötülük bir başkası vesilesi ile seni bulacak.
Benim de demek o ki bunu idrak edebilmek için illa astrologların söylemesine gerek yoktu. Tüm İslam kaynakları hatta atasözlerimiz bu mesajı çok önceden vermiştiler zati.
Ne ekersen onu biçersin. Ama karma felsefesi evrene ne gönderirsen evrende sana onu verir. Açıklaması daha zararsız geliyor herhalde.