Trumpun başkan yardımcısı Vence, yine çok önemli açıklamalar yaptı geçenlerde; dedi ki Vence, İsraili ve politikalarını eleştirmek, İsraili sevmemek antisemitizm değildir. İsrail Gazzede sergilediği vahşeti kınayanları damgalıyor. Biz siyonizmi desteklemek zorunda değiliz! Tumpun da dediği gibi, bundan 15 sene evvel Amerikada yahudilere karşı bir nefret dalgası yayılacağını söyleseler inanmazdım. Ama bugün gerçekleşen şey, bu! İsrail, Amerikada ve dünyanın hemen hemen her bölgesinde yükselen Yahudi karşıtlığına karşı ne yapsa bir işe yaramıyor. Yine de rüzgarı tersine çevirmek için elinden geleni ardına koymuyor. Geçen hafta Avustralyanın Sidney şehrindeki Bondi Plajında meydana gelen terör saldırısının bu amaca yönelik olduğunu zannediyorum. Daeş mensubu olduğu söylenilen 2 kişi plajdaki sivillere rastgele ateş etmiş ve çoğunluğu yahudi olmak üzere 15 kişinin ölümüne, yaklaşık 40 kişinin de yaralanmasına sebep olmuştu. Daha saldırının üzerinden kısa bir zaman geçmişken Netenyahu Avustralya hükümetini suçlamış ve Filistin devletini tanıdığı için işler bu noktaya geldi demiş! Terör saldırısını bir yahudi(!) vatandaşın önlediğini söylemeyi de ihmal etmemiş! Kısa zaman sonra ortaya çıktı ki, terör saldırısını Ahmed el Ahmed isimli ortadoğu kökenli bir Müslüman canını ortaya koyarak önlemişti. Adam şimdi Avustralyada milli kahraman! Yahudilerin 2000 yıldır savaştığını kim duymuş, perde arkasından dünyayı karıştırmak ve masum çocuk ve kadınları katletmekten başka ne cesaretini görmüş dünya?! Kaldı ki, çıplak elleriyle kurşunların üzerine üzerine yürüyecek?! Her ne kadar, saldırının ardından neredeyse bütün devletler (İngiltere, Almanya, Belçika, İspanya, İtalya, Türkiye, Lübnan, Arabistan, Ürdün, Katar, Mısır, Kuveyt vs.) kınama yarışına girseler de herkes bu saldırının ardında kimlerin olduğunu çok iyi biliyor. Netenyahunun, Avustralya hükümeti bağımsız Filistin devletini tanıdığı için bu terör saldırı gerçekleşti. şeklindeki sözleri asıl suçluyu ve suçun sebebini yeterince ifşa etmiyor mu?! Fakat kınama yarışına giren devletlerin ışık hızındaki açıklamaları insanı düşündürmüyor değil; Gazzede ateşkesten sonra bile hız kesmeyen, her gün 10larca masum sivili katletmeye devam eden İsrail terör devletini yarım ağız kınayanların, 10-15 tane yahudinin öldürülmesiyle ardı ardına açıklamalar yapması, İsrailin hala devletler düzeyindeki etkinliğini gösteriyor maalesef. Fakat ne yaparlarsa yapsınlar, hangi gerçeklerin üzerini örtmeye çalışırlarsa çalışsınlar; ortada bir Ahmed el Ahmed gerçeği var ve o gerçek bütün oyunları bozuyor, planları suya düşürüyor. Avustralya halkı -yahudi olmalarına rağmen- masum sivilleri kurtarmak için bir müslümanın kendini tehlikeye attığını ve saldırıyı önlediğini biliyor artık! Daeş denilen bu kapı kilidinin 1 hafta önce de Suriyede Amerikan askerlerine saldırdığını ve 2 kişinin öldüğünü de düşünürsek bütün bunların ardında -diplomatik dile gerek duymadan- İsrail devletinin olduğunu açık bir şekilde görürüz! Amerikan başkanı Trump Suriyedeki saldırının ardındaki gerçeği ve sebeplerini gayet bildiği için, olayı büyütmedi ve Suriye Devlet başkanı Şrya güveniyorum, elinden geleni yapıyor dedi. Trump ısrarla ortadoğudan çekilmeyi, İsrail ise Amerikanın bölgede kalmasını istiyor.
Trump artık Amerikan askerlerinin ve milyarlarca Amerikan dolarının İsrail için feda edilmesini istemiyor, İsrail ise Amerikan halkının kanını emmeye devam etmek istiyor! Netenyahu bunun için 29 Aralıkta Amerikaya Trumpla görüşmeye gidiyor. Görüntüde İranın nükleer faaliyetleri ve İrana olası bir saldırı gibi lanse edilse de gerçekte Netenyahunun 1. gündemi Suriye, 2. gündemi ise Gazzede konuşlandırılacak olan bir barış gücü! 2 terör saldırısıyla elini güçlendirmiş(!) olarak gitse de istediğini alacağını zannetmiyorum. İsrailin amacı Türkiyenin Gazze ve Suriyede etkin olmaması. Netenyahu, Trumpu bu konuda ikna etmeye gidiyor! Türkiye, kendi içinde ve bölgesinde terörsüz bir coğrafya projesini hayata geçirmeye çalışırken, İsrail varlık sebebi olan terörü ısrarla yaşatmaya çalışıyor. Trumpun ve onun ortadoğu sözcüsü Tom Barrackın özellikle Suriye konusunda Türkiye ile paralel hareket ettiklerini göz önünde bulundurursak günün sonunda İsrailin değil, Türkiyenin kazanacağını söyleyebiliriz. Bunun için de Israilin elindeki Sdg kartının bir an önce alınması şart. Dış işleri bakanı Hakan Fidanın, silahla yol almaya çalışana silahla karşı durulur şeklindeki sözleri bu bakımdan çok önemli. Türkiye, kendi içindeki teröre son verdiği gibi Suriyede de terörün bitmesini ve Sdgnin elindeki silahları teslim edip kansız -ve yeni kan davalarına sebep olmayacak- bir şekilde Suriye devleti ile entegre olmasını istiyor. Fakat Sdg, İsrailin talimatlarıyla hareket etmekte ısrar ederse; hem kendisinin hem bütün coğrafyanın anlaması gereken en önemli yeni gerçek şu ki, Amerika bölgeden çekiliyor, İsrail tükeniyor ve Türkiye etkisi coğrafyada giderek yükseliyor. Adımlar buna göre atılsın, planlar buna göre yapılsın!