Papa Leonun 27-30 Kasım tarihleri arasında Türkiyede gerçekleştirdiği ziyaret nedeniyle birçok yorum ve tartışmalar yapıldı. Komplo teorileri havada uçuştu desek yalan olmaz. Hepsini burada zikretmeye değer bulmasak da genelde olumsuz yönden bakanların, bu ziyaretin sanki memleket Hıristiyanlık tarafından işgal ediliyormuş gibi bir hava oluşturmasına şahid olduk! (Sanki daha önce memlekete hiç Papa gelmemiş gibi ve sanki muhalefetin ve iktidar kesiminden bazılarının derin Müslümanlık kaygıları varmış gibi!) Papanın devlet töreni ile karşılanması bile tartışmalara sebep oldu. Oysa Papa hem dini lider hem de Vatikanın devlet başkanı vasfını birlikte taşıması nedeniyle askeri tören yapıldı. (Tabi laikçi beylerin anlamayacağı, anlasa da sindiremeyeceği bir şey bu! Batıdan aldıkları Din ile Devlet işlerinin ayrılması işi pek zannettikleri gibi değilmiş anlaşılan!) Papanın programında ana eksen, İznikte bir Bazalika(bir çeşit kilise) önünde bir yin yapılmasıydı. İznik Hırıstiyanlar için neden önemli peki; milad 325 yılında o dönemin Doğu Roma imparatoru Konstantin himayesinde Hırıstiyanları birleştirmek ve otoritesini sağlamlaştırmak için toplanan çok sayıda piskoposun uzun tartışmalar sonucunda birçok İncil(!) içerisinden 4 tane seçip diğerlerini yaktıkları ve bugünkü Hırıstiyanlığın temellerini attıkları yerdir. Tabi seçtikleri İncillerin içine imparatorun inancına uygun olarak bazı Paganist unsurlar eklemeyi de ihmal etmemişlerdir bu arada! (İsa(as)ın doğum tarihi, tanrının 3(?!) olması, bazı Hıristiyanlık sembollerinin bire bir eski Mısır pagan inançlarıyla örtüşmesi gibi.) Kısacası Hz. İsanın getirdiğiyle ilgisi olmayan, tamamen o zamanki paganist imparatorluğun menfaatlerine hizmet edecek şekilde sınırları çizilmiş içi boş, kimseye hayrı dokunmayacak dünyalık bir din meydana getirilmişti.
Günümüzde imparatorluklar yok ama onların yerine, yine onların inancına sahip dünyayı nüfuz ve para ile yöneten küreselci paganlar var. Vatigana oturtacakları Papayı da bu küreselci paganlar belirler ve istemedikleri kimse o koltuğa oturamaz. Dünya siyasetine uçkurundan tuttuklarının eliyle yön veren bu paganist küreselciler Vatikanı da çoğunlukla uçkurundan tutup yönlendirmektedir.( Zira Dünyanın birçok ülkesinde kiliselerin çocuk tacizi ve tecavüz vakaları ayyuka çıkmıştır. Ki bu da kiliseleri küreselcilerin oyuncağı yapmıştır.)
Papanın ziyaretine dönecek olursak; Mekke müslümanlar için ne anlam ifade ediyorsa, Türkiyedeki kiliseler de(özellikle 7 kilise) Hırıstiyanlar için o anlamı ifade ediyor. İstanbul Ortodoksların, Anadolu Katoliklerin merkezi sayılır. Dolayısıyla Türkiye bütün hırıstiyanlar için çok çok önemli bir ülkedir. Bu açıdan bakıldığında Türkiyeye sahip olmak istediklerini düşünebiliriz. Ancak istemek başka, elde etmek çok daha başkadır! Rusyada Putinin, Amerikada Trumpun son zamanlarda sık sık hırıstiyanlığa vurgu yaptıklarını dikkate alırsak eğer, ( mesela Trumpun yardımcısı Vencein Missisipide yaptığı konuşmada, bizim yahudilikle teolojik olarak problemlerimiz var demesi; Amerikada ünlü bir gazeteci olan Tucker Carlsonun, İsraili desteklemek teolojik bir aldatmacadır -evanjelikleri kastedediyor- Hıristiyanlık öğretisi masum insanların öldürülmesine karşıdır, şeklinde açıklamaları yahudiliği dışlayan, hırıstiyanlığı öne çıkaran açıklamalardır. Putin de ortodoksluk vurgusu yapıyor sık sık.) evet, bu verileri dikkate alırsak Papanın Türkiye ziyaretinin kodlarını az çok anlamış oluruz. Papa şu an devam eden Ukrayna-Rusya savaşında (her 2 ülke ortodoks olsa bile) Avrupanın düştüğü zor durum karşısında Ortodoksluk ve Katolik hıristiyanlık arasındaki derin ayrılıkları gidermek ve Hırıstiyanlar arasında bir birliktelik sağlama amacıyla da Türkiyeye gelmiş olabilir. Ortodoks kilisesiyle bu yönde görüştüğünü düşünüyorum.
Hırıstiyanların genel olarak Türkiyeye sahip olmak istediklerini fakat istemekle sahip olmanın farklı şeyler olduğunu söyledik. Ne Vatikanın ne de bütün bir Avrupanın Türkiyeye karşı yapabilecekleri bir şey yok. Buna ne güçleri ne de orduları yeter. Buna rağmen endişe edeceğimiz şeyler yok değil. Fiili bir işgal imkansız desek de, kültürel işgali yok sayamayız bu noktada. Nitekim yaklaşık 300 yıldır devam eden batılılaşma hareketlerinin geldiği noktada epeyce mesafe alındığını ve halkımızın önemli bir kesiminin hayali bir muasır medeniyet(!) etkisi altına girdiğini ve kendi değerlerinden uzaklaştığını görüyoruz. Tam bu noktada, Papayı Külliyenin kütüphane salonunda karşılama öncesi çalınan müzik de batılılaşmaya karşı sözde kendi değerlerimizi öne çıkarmaya çalışan iktidar için hiç de iyi bir sınav olmamıştır. Ya cahillikten ya da hoş görünmekten kaynaklandığını zannettiğim bu karşılama tam bir fiyasko olmuştur. Hz. Peygamberin( Allahın elçisi ve müslümanların ebedi önderi) Medineye hicretinde, Medineli müslümanların kendisini karşılarken söylediği Talaal bedru isimli ezgiyi(ilahi değil ezgi!) Papanın gelişinde söylemek nedir yahu?! Nasıl bir işgaldir bu, nasıl bir kafadır, hangi akıldan çıkan bir fikirdir; anlamadık gitti!