Kudüs’te 1000 Yıllık Oyun!
Eklenme: 5/22/2018 12:00:00 AM

Değerli Diyarbakır Söz okurları, uzun yıllar bu sütunlardan sizlere sağlık ile ilgili yazılar sundum. Toplum sağlığını tehdit eden hastalıklardan bahs ettim. Aslında yine sağlığımızı tehdit eden durumları kaleme almak niyetindeyim. Ancak bu sefer daha çok ruh ve akıl sağlığımız doğrudan etkileyen ve her anlamda ayarlarımızı bozmaya çalışan toplumsal konuları gündeme almak niyetindeyim. Serbest Kürsü sizin yeriniz. Lütfen her türlü konu ile ilgili olarak bana ulaşın. serbestkursu21@hotmail.com

Ortadoğunun kanayan yarası Jerusalem!

Kudüsün işgal edildiği 15 Temmuz 1099 tarihinden kırk gün sonra, Şamın saygıdeğer kadısı Ebu-Said el-Herevinin beraberindeki Kudüs mültecileri ile, dönemin Halifesi el-Mustazhirbillahın makamına izinsiz girerek, İslamın karşı karşıya olduğu büyük tehlikeyi ifade etmesi sahnesiyle başlamaktadır. El-Herevinin Bağdatta yaşayacağı hayal kırıklığı aslında Haçlı Seferleri karşısında Müslümanların çözülmesinin de bir habercisidir.

Haçlılar, 21 Ekim 1097de Yağsıyanın yönetiminde bulunan Antakyaya ulaşır. Bu şehir 40 yıl önce Bizanslılardan Selçuklulara geçmişti. Erzak stoku zenginliği ve surlarının sağlamlığı ile içeriden bir ihanet olmadığı müddetçe ele geçirilmesi zor bir şehirdi Antakya.

Aynı dönemde Suriyede iki kardeşin savaşı devam etmektedir. Ne büyük benzerlik ki yaklaşık 1000 yıl sonra yine bu coğrafyada aynı senaryo ve savaş hüküm sürmektedir. Halep Sultanı Rıdvan ve Şam Sultanı Dukak birbirlerine o kadar kin beslemektedirler ki ortak bir tehlike karşısında birleşmeyi bile düşünmezler. Bununla beraber Rıdvan, Haşşaşiyun Tarikatının etkisi altındadır. Yağsıyan önce Şam Sultanından yardım ister. Ancak Dukakın miskinliği ve korkaklığı yüzünden Rıdvana yönelmek zorunda kalır. Yardımdan çok Antakyayı ele geçirme hevesiyle harekete geçen Rıdvan, sayısal üstünlüğüne rağmen, yanlış tertiplenmesi ve çekingenliği sebebiyle Haçlılarla göğüs göğüse çarpışmak zorunda kalır ve ordusu şövalyelerin zırhları altında ezilerek 1098 yılında Antakya Haçlıların eline geçer.

İslam dünyası, Bağdattaki Abbasi Halifeliğini sürdüren Sünniler ile Kahiredeki Fatımi Halifeliğini sürdüren Şiiler arasında bölünmüştür. Bizans ile bir ittifak halinde olan Kahire veziri El-Efdal en üstün Şehinşah, Frenk istilası karşısında memnundur. Ancak Basileusunda artık Frenkler üzerinde bir denetimi kalmamıştır. Bunun üzerine, El-Efdal Frenklerden önce davranarak Kudüsü ele geçirir. Kudüsin savunmasını İftiharüddevle Devletin gururu adlı bir komutana bırakır. Ancak Haçlılar, Temmuz 1099da Kudüsü ele geçirir. Müslümanlar bir hafta boyunca katledilir. Frenkler, büyük bir saygı beslediklerini iddia ettikleri şehri vahşice talan ederler.

1180de Şam ile Kudüs arasında, bölgede serbest mal ve insan dolaşımını güvence altına alan bir anlaşma imzalanmıştır. Ancak, özellikle Renaud adlı şövalyenin başını çektiği bir kısım Frenkler bu anlaşmayı sıklıkla bozarlar. Sultan Selahaddin uygun zamanı kollar. Frenklerin kendi içi kavgalarına da katılır ve çeşitli ittifaklar yapar. Ancak bir yandan da dalga dalga müslümanları cihada çağırır. Artık yeteri kadar güçlenmiş olan Müslüman ordusunun Frenkler ile bir meydan savaşına tutuşması gerekmektedir. Yapılan savaşta Selahaddin belirleyici bir zafer kazanır.

Peki günümüzde durum nedir? Tunusta başlayan ve tüm Ortadoğu coğrafyasını saran Arap Baharının amacı Büyük İsrail Devletinin Kudüsü işgaline giden yolun önünü mü açmaktı. Ne hikmetse DAEŞ ya da IŞİD denilen radikal İslamcı bu örgüt yapısı İsraile hiç bulaşmadı. Geldiği gibi de apansız kayboldu. Kaybolduğu günlerde de İsrail Kudüsü yeni başkenti yaptı. Ve ne hikmetse İlk elçiliğini taşıyan da hamisi oldu. Yine Kudüsü başkent yapıp elçiliği açtıkları günde katliam yaptılar. Bin sene önceki gibi Demek ki hiç bir şey değişmedi. Selahaddin Eyyubi farkı dışında her şey aynı.

Oyun çok büyük, artık devletler yok işin içinde. Büyük şirketler ve CEOları tüm oyunları yönetmektedir. Bu işgal ve katliam karşısında hiç kimse bir şey yapmıyor veya yapmak istemiyor. Sanki herkes ve her kurum oyunun parçası gibi

Başka bir soru?

Hitler neden 6 milyon Yahudiyi öldürdü. Bazılarına göre Hitler, Yahudileri, Alman ekonomisinin çöküşünden ve Rusyadaki Bolşevik devriminden sorumlu tuttuğu için, iktidara gelince, onları bir numaralı hedef olarak seçti.

Eski teoriye göre, Hitlerin içindeki anti-semitizm duyguları, 1914te, Viyananın arka sokaklarında yeşermişti. Oralarda gördüğü, saçları iki yandan örgülü, uzun siyah paltolu aşırı dinci Yahudilere karşı antipatisi düşmanlığa dönüşmüştü.

Bir başka teoriye göre de, annesi Yahudi bir doktorun ellerinde ölmüştü.

Ancak tarihçi Ralf-George Reuthin yeni tezine göre Hitler, Yahudileri, 1. Dünya Savaşından sonra çöken alman ekonomisinden sorumlu tuttuğu için Yahudi nefreti en uç noktaya kadar gelişti. O dönemde, Alman ekonomisinde büyük ağırlığı olan Yahudi işadamları, borsayı yönlendirecek kadar güçlüydüler. Ayrıca Alman bankalarının yüzde 50sinin ve Alman gazetelerinin yüzde 80inin sahipleri Yahudi kökenliydi. Peki bugün? Trumpun seçilmesini kim sağladı. Suriyede bu kadar kargaşanın olduğu son 6 yıllık dönemde neden hiç İsraile karşı dolaylı veya dolaysız bir sorun yansımadı.

Havada kapalı ve maalesef havada kötü kokular var