“İfade-i Meram” devamıdır-6
Eklenme: 13.07.2024 00:00:00

5 Enbiyanın ekseri Şarkta ve hükemanın ağlebi Garpta gelmesi kader-i ezelnin bir remzidir ki, Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalbdir, akıl ve felsefe değildir. Madem şarkı intibaha getirdiniz; fıtratına muvafık bir cereyan veriniz. Yoksa, sayiniz ya heben-mensura gider, veya sath kalır.

6 Hasmınız ve İslmiyet düşmanı İngiliz, dindeki kayıtsızlığınızdan pek fazla istifade ettiler ve ediyorlar. Hatt diyebilirim ki, Yunan kadar İslma zarar veren, dinde ihmalinizden istifade eden insanlardır. Maslahat-ı İslmiye ve selmet-i millet namına, bu ihmali amle tebdil etmeniz gerektir. Görülüyor ki, İttihatçıların o kadar azm ve sebat ve fedakrlıklarıyla, hatt İslmın şu intibhına da sebep oldukları halde, bir kısmı dinde lüblilik tavrını gösterdikleri için, dahildeki milletten nefret ve tezyif gördüler. Hariçteki İslmlar dindeki ihmallerini görmedikleri için onlara takdir ve hürmet verdiler ve veriyorlar.

7 lem-i küfür, bütün vesaitiyle, medeniyetiyle, felsefesiyle, fünunuyla, misyonerleriyle lem-i İslma hücum ve maddeten uzun zamandan beri galebe ettikleri halde, lem-i İslma dinen galebe edemedi. Ve dahil bütün fırak-ı dlle-i İslmiye, birer kemmiye-i kalile-i muzırra suretinde mahkm kaldığı; ve İslmiyet metanetini ve salbetini sünnet ve cemaatle muhafaza eylediği bir zamanda, lübliyne, Avrupa medeniyet-i habisesinden süzülen bir cereyan-ı bidakrne, sinesinde yer tutamaz. Demek, lem-i İslm içinde mühim ve inkılpvri bir iş görmek, İslmiyetin destirini inkıyad ile olabilir, başka olamaz. Hem olmamış, olmuşsa da çabuk ölüp sönmüş.

8 Zaaf-ı dine sebep olan Avrupa medeniyet-i sefihanesi yırtılmaya yüz tuttuğu bir zamanda ve medeniyet-i Kurnın zaman-ı zuhuru geldiği bir anda, lkaydne ve ihmalkrne, müsbet bir iş görülmez. Menfce, tahripkrne iş ise, bu kadar rahnelere mruz kalan İslm zaten muhtaç değildir.

9 Sizin muzafferiyetinizi ve hizmetinizi takdir eden ve sizi seven cumhur-u müminndir. Ve bilhassa tabaka-i avmdır ki, sağlam Müslümanlardır. Sizi cidd sever ve tutar ve size minnettardır ve fedakrlığınızı takdir ederler. Ve intibaha gelmiş en cesim ve müthiş bir kuvveti size takdim ederler. Siz dahi, evmir-i Kurniyeyi imtisalle onlara ittisal ve istinad etmeniz, maslahat-ı İslm namına zarurdir. Yoksa, İslmiyetten tecerrüt eden, bedbaht, milliyetsiz, Avrupa meftunu frenk mukallitlerini avm-ı Müslimne tercih etmek maslahat-ı İslma münfi olduğundan, lem-i İslm nazarını başka tarafa çevirecek ve başkasından istimdat edecektir.

10 Bir yolda dokuz ihtimal-i helket, tek bir ihtimal-i necat varsa, hayatından vazgeçmiş, mecnun bir cesur lzım ki o yola sülk etsin. Şimdi, yirmi dört saatten bir saati işgal eden namaz gibi zaruriyat-ı diniyenin imtisalinde yüzde doksan dokuz ihtimal-i necat var. Yalnız, gaflet ve tembellik hasiyetiyle, bir ihtimal, zarar-ı dünyev olabilir. Halbuki ferizin terkinde, doksan dokuz ihtimal-i zarar var. Yalnız gaflete ve dallete istinad, tek bir ihtimal-i necat olabilir. Acaba dine ve dünyaya zarar olan ihmal ve ferizin terkine ne bahane bulunabilir? Hamiyet nasıl müsaade eder?

Bhusus, bu müchidn kumandanlar ve Büyük Meclis taklid edilir. Kusurlarını millet ya taklit veya tenkit edecek; ikisi de zarardır. Demek onlarda hukukullah, hukuk-u ibdı da tazammun ediyor. Sırr-ı tevatür ve icmı tazammun eden hadsiz ihbaratı ve delili dinlemeyen ve safsata-i nefis ve vesvese-i şeytandan gelen bir vehmi kabul eden adamlarla hakik ve cidd iş görülmez.

Şu inkılb-ı azmin temel taşları sağlam gerek. Şu meclisin şahsiyet-i mneviyesi, sahip olduğu kuvvet cihetiyle, mn-yı saltanatı deruhte etmiştir. Eğer şeir-i İslmiyeyi bizzat imtisal etmek ve ettirmekle mn-yı hilfeti dahi vekleten deruhte etmezse, hayat için dört şeye muhtaç, fakat anane-i müstemirre ile günde lakal beş defa dine muhtaç olan şu fıtratı bozulmayan ve lehviyat-ı medeniyeyle ihtiyct-ı ruhiyesini unutmayan milletin hct-ı diniyesini Meclis tatmin etmezse, bilmecburiyye mn-yı hilfeti, tamamen kabul ettiğiniz isme ve resme ve lfza verecek. O mnyı idame etmek için kuvveti dahi verecek. Halbuki, Meclis elinde bulunmayan ve Meclis tarikiyle olmayan öyle bir kuvvet, inşikak-ı sya sebebiyet verecektir. İnşikak-ı s ise Allahın dinine ve Kurna hep birlikte sım sıkı sarılın yetine zıttır. Zaman cemaat zamanıdır. Cemaatın ruhu olan şahs-ı mnev daha metindir. Ve, tenfiz-i ahkm-ı şeriyeye daha ziyade muktedirdir. Halife-i şahs, ancak ona istinad ile vezifini deruhte edebilir. Cemaatin ruhu olan şahs-ı mnev eğer müstakim olsa, ziyade parlak ve kmil olur. Eğer fena olsa, pek çok fena olur. Ferdin iyiliği de, fenalığı da mahduttur. Cemaatin gayr-ı mahduttur. Harice karşı kazandığınız iyiliği, dahildeki fenlıkla bozmayınız. Bilirsiniz ki, ebed düşmanlarınız ve zıtlarınız ve hasımlarınız İslmın şeirini tahrip ediyorlar. Öyleyse, zarur vazifeniz, şeiri ihy ve muhafaza etmektir. Yoksa, şuursuz olarak şuurlu düşmana yardımdır. Şeirde tehvün, zaaf-ı milliyeti gösterir. Zaaf ise, düşmanı tevkif etmez, teşci eder.

Bu mebusana hitap, namaz kılanlara altmış mebus daha ilve eder. Namazgh olan küçücük odayı, büyük bir odaya tebdil ettirir.

Bu parça, mebuslara ve umum kumandanlara ve ulemalara okutturulmakla, Reisle şiddetli bir münakaşaya sebebiyet verir. Birgün divan-ı riyasette, elli-altmış mebus içinde, karşılıklı fikir teatisinde, M. Kemal Paşa,

Sizin gibi kahraman bir hoca bize lzımdır. Sizi, yüksek fikirlerinizden istifade etmek için buraya çağırdık. Geldiniz, en evvel namaza dair şeyleri yazdınız, aramıza ihtilf verdiniz der.

Bu söz üzerine, Bediüzzaman, birkaç mkul cevabı verdikten sonra, şiddetle ve hiddetle iki parmağını ileri uzatarak,

Paşa! Paşa! İslmiyette, imandan sonra en yüksek hakikat namazdır. Namaz kılmayan haindir, hainin hükmü merduttur der. Fakat Paşa tarziye verir, ilişemez.

Devam edecek