“İlk Hayatına Kısa Bir Bakış” Devamıdır
Eklenme: 1.06.2024 00:00:00

Bunu dinlediğinde, kendisinden bahsettiğini ve bir sene evvelki kendi vukuatının şimdi civar köylerde şüy bulduğunu anlayarak geriye döner, dvete icabet etmez.

Bilhare Siirte bağlı Tillo kasabasına gitti. Meşhur bir türbeye kapandı. Orada harika olarak Kmus-u Okyanusu Bbüs-Sine kadar hıfzetti. Ne fikre binaen Kmusu hıfzettiği sorulduğunda,

Kmus, her kelimenin kaç mnya geldiğini yazıyor. Ben de bunun aksine olarak, her mnya kaç kelime kullanıldığını gösterir bir kmus vücuda getirmek merakına düştüm cevabında bulundu.

Mezkr türbeye kapandığı vakit küçük biraderi Mehmed yemeğini getiriyordu. Yemek içindeki taneleri, kubbenin etrafında bulunan karıncalara vererek, kendisi ekmeğini yemeğin suyuna batırarak kanaat ediyordu.

Neden dolayı taneleri karıncalara veriyorsun? denildiğinde,

Bunlarda hayat-ı içtimaiyeye malikiyet ve fevkalde vazifeşinaslık ve çalışma bulunduğunu müşahede ettiğim için, cumhuriyetperverliklerine mükfaten kendilerine muavenet etmek istiyorum cevabında bulunmuştur.

Tilloda iken, bir gece Şeyh Abdülkadir-i Geyln (k.s.) Hazretlerini rüyasında görür. Geyln Hazretleri (k.s.) kendisine hitaben, Molla Said! Mran aşireti reisi Mustafa Paşaya gidiniz ve kendisini tarik-i hidayete dvet ediniz. Yaptığı zulümden vazgeçerek namaza ve emr-i mrufa müdavim olmasını tavsiye ediniz. Aksi takdirde öldürünüz.

Molla Said, bu rüyayı görür görmez, hemen tedarikini yaparak Mran aşiretine doğru Tillodan hareket eder, doğruca Mustafa Paşanın çadırına girer. Paşa orada bulunmadığından, biraz istirahat eder. Sonra Mustafa Paşa içeri girer. Orada hazır olanların hepsi kıyam ettikleri halde Molla Said yerinden bile kımıldanmaz. Paşanın nazar-ı dikkatini celb edince, aşiret binbaşılarından Fettah Beyden kim olduğunu sorar. Fettah Bey, meşhur Molla Said olduğunu bildirir. Halbuki Paşa, ulemadan hiç hoşlanmazdı. Şüphesiz bunun üzerine daha fazla kızmış ise de, izhar etmemişti. Molla Saide niçin buraya geldiğini sorunca, Molla Said cevaben,

Seni hidayete getirmeye geldim. Ya zulmü terk edip namazını kılacaksın veyahut seni öldüreceğim demesinden, Paşa hiddetlenerek dışarı çıkar. Biraz dolaştıktan sonra yine çadıra girer ve Molla Saide niçin geldiğini tekrar sorar. Molla Said,

Sana söyledim ya, onun için geldim der.

Mustafa Paşa çadırın direğinde asılı bulunan Saidin kılıcına işaret ederek,

Bu pis kılınçla mı?

Bediüzzaman,

Kılıç kesmez, el keser cevabında bulunur.

Mustafa Paşa, tekrar dışarıya çıkarak biraz gezindikten sonra içeriye girer. Bediüzzamana,

Benim Cezirede çok limlerim var. Eğer hepsini ilzam edebilirsen senin dediğini yaparım. Eğer ilzam edemezsen seni Fırat Nehrine atarım.

Molla Said,

Bütün ulemayı ilzam etmek benim haddim olmadığı gibi, beni de nehre atmak senin haddin değildir. Fakat ulemaya cevap verince sizden birşey isterim ki, o da mavzer tüfeğidir. Şayet sözünde durmazsan, seni onunla öldüreceğim der.

Bu muhavereden sonra Paşa ile birlikte atlarla Cezireye giderler. Yolda, Paşa katiyen Molla Saidle konuşmaz. Bani Hanı dedikleri mevkie gelince, yorgunluğundan Molla Said orada biraz yatar. Uykudan uyanır uyanmaz etrafında bütün Cezre limlerinin, kitapları ellerinde beklediklerini görür. Biraz görüştükten sonra çay ikram edilir. Cezire limleri Molla Saidin şöhretini işittikleri için, mebht ve hayran bir vaziyette çaylarını bile unutarak Molla Saidin sualine intizar etmekte idiler. Molla Said ise kendi çayını içtikten sonra, dalgın dalgın karşısında bulunan bir-iki limin çayını da içer, onlar fark edemezler. Mustafa Paşa, hocalara hitaben,

Ben okumuş değilim; fakat Molla Said ile mücadelenizde mağlp olacağınızı şimdi anlıyorum. Zira bakıyorum ki, siz düşünmekten çaylarınızı unuttuğunuz halde, Molla Said kendi çayını içtikten başka, iki-üç bardak da sizin çayınızı içti.

Bunun üzerine, biraz ltife ettikten sonra Molla Said bu limlere karşı,

Efendiler! Bendeniz vaad etmişim, hiç kimseye sual sormam. Binaenaleyh, suallerinize muntazırım der.

Bu hocalar kırk kadar sual sorarlar. Umumuna cevap verdikten sonra, her nasılsa Molla Said bir sualin cevabını yanlış söylediği halde karşısındakiler doğru telkki ederek tasdik etmişlerdi. Meclis dağılınca Molla Said hatırlar; hemen arkalarından koşarak, Affedersiniz, bir sualin cevabını yanlış söylediğim halde farkına varmadınız diyerek cevabını tashih eder.

Hocalar dediler:

İşte şimdi hakkıyla bizi tam ilzam ettiniz!

Sonra o hocalardan bir kısmı Molla Saidden ders almaya gelirler.

Bundan sonra Mustafa Paşa, ahdettiği mavzer tüfeğini hediye eder ve namaz kılmaya başlar.

Molla Said, ilimdeki emsalsiz harika istidadı derecesinde vücutça da gayet idmanlı ve kuvvetli idi. Güreş tutmaktan pek hoşlanırdı. Medreselerde bulunan umum talebelerle güreşirdi. Hiçbirisi güreşte bile onu mağlp edemezdi.

Devam edecek