BEDİÜZZAMAN'IN MÜNÂZARAT'I
Eklenme: 27.10.2025 00:00:00

4. Kitleler mbeynindeki rabıtası, hari yutmakla beslenen unsuriyet ve menfi milliyettir. O ise, şeni müthiş bir tesdümdür.

5. Cazibedar hizmeti, hev ve hevesi teşc ve arzuları tatmindir. O hev ise, insanın mesh-i mnevsine sebeptir.

Şeriat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) tazammun ettiği ve emrettiği medeniyet ise:

Nokta-i istinadı, kuvvete bedel, haktır ki, şeni adalet ve tevzündür.

Hedefi de, menfaat yerine fazilettir ki, şeni muhabbet ve teczüptür.

Cihetül-vahdet de, unsuriyet ve milliyet yerine, rabıta-i din ve vatan ve sınıfdir ki, şeni samim uhuvvet ve müsalemet ve haricin tecavüzüne karşı yalnız tedfüdür.

Hayatta, düstur-u cidal yerine düstur-u tevündür ki, şeni ittihad ve tesanüttür.

Hev yerine hüddır ki, şeni insaniyeten terakki ve ruhen tekmüldür.

Mevcudiyetimizin hmisi olan İslmiyetten elini gevşetme, dört elle sarıl. Yoksa mahvolursun.

62. Musibet-i mme, ekseriyetin hatasından terettüp eder. Musibet, cinayetin neticesi, mükftın mukaddimesidir.

63. Şehid, kendini hayy bilir. Feda ettiği hayatı, sekertı tatmadığından, gayr-ı münkatı ve bki görüyor; yalnız, daha nezih olarak buluyor.

64. Adalet-i mahz-yı Kurniye, bir msumun hayatını ve kanını, hatta umum beşer için de olsa heder etmez. İkisi nazar-ı kudrette bir olduğu gibi, nazar-ı adalette de birdir. Hodgmlık ile, öyle insan olur ki, ihtirasına mni herşeyi, hatta elinden gelirse dünyayı harap ve nev-i beşeri mahvetmek ister.

65. Havf ve zaaf, tesirat-ı hariciyeyi teşc eder.

66. Muhakkak maslahat, mevhum mazarrata feda edilmez.

67. Şimdilik İstanbul siyaseti, İspanyol hastalığı gibi bir hastalıktır.

68. Deli adama İyisin, iyisin denilse iyileşmesi, iyi adama Fenasın, fenasın denilse fenalaşması nadir değildir.

69. Düşmanın düşmanı, düşman kaldıkça dosttur. Düşmanın dostu, dost kaldıkça düşmandır.

70. İnadın işi: Şeytan birisine yardım etse, Melektir der, rahmet okur. Muhalifinde melek görse, Libasını değiştirmiş şeytandır der, lnet eder.

71. Bir derdin dermanı, başka bir derde zehir olabilir. Bir derman, haddinden geçse, dert getirir.

72. Tesanüd içindeki bir cemiyet, atleti harekete tebdil eden bir vasıtadır. Birbirlerini kıskanma içindeki bir cemaat ise, hareketi atlete çevirmeye vasıtadır.

73. Cemaatte vahid-i sahih olmazsa, cem ve zam, kesir darbı gibi küçültür.

74. Adem-i kabul, kabul-ü ademle iltibas olunur. Adem-i kabul: Adem-i delil-i sübut, onun delilidir. Kabul-ü adem, delil-i adem ister. Biri şek, biri inkrdır.

75. İman meselelerde şüphe, bir delili, hatta yüz delili atsa da, medlle iras-ı zarar edemez. çünkü binler delil var.

76. Sevd-ı zama ittib edilmeli. Ekseriyete ve sevd-ı zama dayandığı zaman, lkayt Emevlik, en nihayet Ehl-i Sünnet cemaatine girdi. Adetçe ekalliyette kalan salbetli Alevlik, en nihayet az bir kısmı Rfızliğe dayandı.

77. Hakta ittifak, ehakta ihtilf olduğundan, bazan hak, ehaktan ehaktır; hasen, ahsenden ahsendir. Herkes kendi mesleğine Hüve hakkun demeli, Hüvel-Hakku dememeli. Veyahut Hüve hasen demeli, Hüvel-Hasen dememeli.

78. Cennet olmazsa, Cehennem tzip etmez.

79. Zaman ihtiyarlandıkça Kurn gençleşiyor, rumzu tavazzuh ediyor. Nur, nar göründüğü gibi, bazan şiddet-i belgat dahi mübalğa görünür.

80. Hararetteki mertip, burudetin tahallülü iledir. Hüsündeki derecat, kubhun tedahülü iledir. Kudret-i ezeliye ztiyedir, lzımedir, zaruriyedir. Acz tahallül edemez, mertip olamaz, herşey ona nisbeten müsavidir.

81. Şemsin feyz-i tecellsi olan timsali, denizin sathında ve denizin katresinde aynı hüviyeti gösteriyor.

82. Hayat, cilve-i tevhiddendir; müntehsı da vahdet kesb ediyor.

83. İnsanlarda vel, Cumada dakika-i icabe, Ramazanda Leyle-i Kadir, Esm-i Hüsnda İsm-i zam, ömürde ecel meçhul kaldıkça, sair efrad dahi kıymettar kalır, ehemmiyet verilir. Yirmi sene müphem bir ömür, nihayeti muayyen bin sene ömre müreccahtır.

84. Dünyada msiyetin kıbeti, ikab-ı uhrevye delildir.

DEVAM EDECEK