İnşâallah muvaffak olamazlar.
* * *
Kardeşlerim! Şimdi tam tahakkuk etti ki; resmen bana ihânet ve hakaret etmek, onunla, teveccüh-ü âmmeyi hakkımda kırmak için gizli bir tedbir kurulmuş. Benim bütün dostlarımı -perde altında- soğutmak ve ürkütmeye çalışıyorlar. Halbuki, Sikke-i Tasdîk-ı Gaybî onların bütün proagandalarını zîr ü zeber ediyor. Gerçi, böyle dinsizlik hesabına bana olan hakaret, bir derece beni sıkıyor; eski Saidden kalma bâzı damarlarıma dokunuyor. Fakat Risale-i Nurun hârika fütuhatı ve şâkirdlerinin ehl-i hakikat nazarında ve ruhânî ve melâikeler yanında hürmet ve merhametle karşılanmaları, benim şahsıma gelen ihanet ve hakaretlerin sivrisinek kanadı kadar ehemmiyeti kalmaz. O bedbaht ehl-i ihanet, dindarlık cihetiyle, ehl-i din ve ehl-i ulûm-u dîniyenin hürmetini kırmak dine bir ihanet olduğu cihetinde, ruhânî ve melâikelerin ve ehl-i îman ve ehl-i hakikatın nazarında melun olduğu gibi; binden ancak bir-iki serserinin veya zındığın âferinini kazanırlar. O bedbahtlar bana hakaret etmekle, güya Risale-i Nurun nüfuzunu kırıyor; şahsımı menbazannedip beni çürütmekle, Risale-i Nur sukut edecek gibi ahmakane bir zan ile şahsıma tecavüz oluyor. Ben de derim: Ey bana dinsizlik hesabına ihanet ve hakaret eden bedbahtlar! Katiyyen size haber veriyorum; yakında -tevbe etmemek şartiyle- hiç çare-i halâs yok ki, ecel cellâdiyle sen, idam-ı ebedî ile ölüm darağacı ile asılacaksın! Şeraretli ruhun dahi ebedî bir haps-i münferitte mahkûm olmakla beraber, ehl-i îman ve ruhânîlerin nefret ve lânetini kazanacaksın! -Tevbe etmemek şartiyle- benim intikamım, senden, pek muzaaf bir suretle alınıyor bildiğimden, hiddet değil hattâ sana acıyorum!... Amma Risale-i Nurun, senin gibi sinekler kadar ehemmiyeti olmayanların perde çekmesi, zerre kadar nüfuzunu kıramaz. Yüzbinler adam onunla îmanlarını kurtardıkları için, ruh u canla hürmet ve perestiş ederler. Amma şahsımın teessürü ise katiyyen size haber veriyorum ki; bir-iki dakika asabiyetle, bir teessüratıma mukabil, birden öyle bir teselli buluyorum ki, bin derece sizlerin hakaret ve ihaneti ziyadeleşse o teselliyi kıramaz. Çünkü, Risale-i Nurun keşf-i katîsiyle, dinsizlik hesabına bize hücum edenler, ebedî azablar ve haps-i münferidde ve îdam-ı ebedî ile ihanetini gördükleri gibi; Risale-i Nurla îmanını kurtaran şâkirdleri, ölümle, terhis tezkeresi ve saadet-i ebediye vesikasını alıp, ebedî bir hürmet ve merhamet ve ikrama mazhar olacaklarını, feylesofları susturan binler hüccetlerle beyan etmişiz. Hem bu Yeni Said, Eski Said gibi kendine hürmet ve teveccüh kazanmak ve şân u şeref bulmak, katiyyen aleyhindedir; katiyyen kabul etmez. Onun için, yirmi senedir inzivayı tercih etmiş. Eğer, âsâyiş ve idare hesabına nüfuzunu kırmak ve umumun nazarında çürütmek için yapıyorsanız, pek büyük bir hatâ ediyorsunuz. İki sene üç mahkeme, yirmi senelik hayatımın yüzyirmi eserinde, yüzyirmi bin Risale-i Nur şâkirdlerinden, mûcib-i ihtilâl ve medâr-ı mesuliyet ve vatan ve millet aleyhinde hiçbir şey bulmadıklarına, beraetimizle ve Risale-i Nur eczalarının bütününü iade etmeleriyle gösterdiği cihetle, katiyyen size beyan ediyorum ki; dinsizlik hesabına bizi ezen sizler; vatan ve millet, âsâyiş ve idare aleyhinde ve anarşilik lehinde ve müthiş bir ecnebi hesabına beni sıkıştırıp, bir sarsıntı çıkarıp, o cereyanın müdahelesini istiyorsunuz... Onun için, bütün ihanet ve hakaretlerinize beş para kıymet vermem; âsâyiş, idâre lehinde, sabır ve tahammüle karar verdim. Elbette dünya daimî olmadığı gibi, hâdisatı da fırtınalı, daima değişir. Birkaç saat cinayetlerle, dünyevî ve uhrevî binler zakkum ve azab neticeleri var. O zaman, faidesiz yüzbinler teessüf diyeceksiniz. Ben, resmî makamata ve bizimle tam alâkadar vazifedarlara yazdığım gibi, sizin gibi bedbahtlara dahi derim: Biz, Risale-i Nurla, bu memleketin ve istikbâlinin en büyük iki tehlikesini defetmeye çalışıyoruz ve bilfiil çok emarelerle, hattâ mahkemede de kısmen isbat etmişiz. Birinci Tehlike: Bu memlekette, hariçten kuvvetli bir surette girmeğe çalışan anarşiliğe karşı sed çekmek. Devam edecek