Risale-i Nur, herşeyin hakikatını beyan etmiş. Başka izahata ihtiyaç bırakmamış. Risale-i Nur onlara kfidir. Fakat Nur talebesi olmayanların aynı muhaberede; ahkm-ı şeriat ve Sünnet-i seniyye esasatına muhalif telkinatı dinlememeleri lzım ve elzemdir. Yoksa büyük hat olur.
BİR İHTAR: Bu mektuptaki ruhlarla muhabere meselesine karşı edilen şiddetli tenkid; Ecnebden fen ve felsefeden ve manyetizma ve ispirtizmadan gelen ve mnev bir şekli giyen bir meşrebe karşıdır. Yoksa İslmiyetten ve tasavvuf ve ehl-i tarkattan gelen ve bir derece ruhlarla muhabereye benzeyen ve naehillerin girmesiyle bir derece su-i istmal edilen ve pek az olan bir kısım sofuların sofliğine karşı değildir. Gerçi onlarda da bir cihette bzılara zarar olabilir. Fakat öteki gibi hiçbir cihette aldatıcı değil ve İslmiyete hiçbir cihette zarar niyeti yok. Hem o ecnebden gelen meşreb ise, hem tarkat ve hem İslmiyet aleyhinde olduğu gibi o sofuların mesleğini de sukut ettirmeğe çalışıyor. Ve dileştiriyor. Ehl-i tasavvufun zaif ve tam sünneti yerine getirmeyen kısmı dikkat etsinler, kendilerini onlara benzetmesinler.
Said Nurs
* * *
Mahkeme Reisine:
pekçok uzun ve mazlumne macera-yı hayatıma dair şu gayet kısa ifademi dinlemenizi rica ediyorum. Yirmisekiz sene emsalsiz ihanetlerin, tarassutların, hapislerin ileri sürdükleri sebeplerinden
Birincisi: Beni rejimin aleyhindedir, diye ittiham etmişler. Buna cevaben deriz ki:
Her hükmette muhalifler bulunur. sayişe, emniyete ilişmemek şartiyle herkes vicdaniyle, kalbiyle kabul ettiği bir metodu, bir fikri ile mesul olamaz. çünkü dininde en mutaassıp ve cebbar bir hükmet olan İngilizlerin yüz sene hkimiyeti altında bulunan yüz milyondan ziyade Müslümanlar, İngilizlerin küfr rejimlerini Kurn ile reddettikleri ve kabul etmedikleri halde, İngliz mahkemeleri şimdiye kadar onlara, o cihette ilişmemiştir. Hem bu millette ve bu hükmet-i İslmiye içinde eskiden beri bulunan Yahudiler ve Nasranler, bu milletin dinine ve kuds rejimlerine muhalif ve zıd ve muteriz oldukları halde, hiçbir zaman mahkeme, kanunlariyle onlara o cihette ilişmemiştir.
Hem Hazret-i Ömer (R.A.) hilfeti zamanında bir di Hıristiyan ile mahkemede beraber muhakeme olmuşlar. Halbuki o di Hıristiyan, Müslümanların hem mukaddes rejimlerine, hem dinlerine, hem kanunlarına muhalif iken o mahkemede onun hli nazara alınmaması gösteriyor ki, mahkeme hiçbir cereyana let olamaz, hiçbir tarafgirlik içine giremez ki; Halife-i r-yi zemin, di bir kfirle muhakeme olmuşlar.
İşte ben de yüzer yt-ı Kurniyeye istinaden Kurnın kuds kanunlarının yerine, medeniyetin bozuk kısmından anarşilik hesabına ve bir nevi bolşeviklik namına istibdad-ı mutlak mnasında Cumhuriyetteki hürriyet perdesi altında dindarlar hakkında eşedd-i zulme let olabilen muvakkat bir rejime, değil yalnız ben, belki bütün ehl-i vicdan muhaliftir. Hem muhalefet, hiçbir hükmette bir suç sayılmıyor.
Devam edecek