Benimle görüşmek isteyen aziz kardeşlerime beyan ediyorum ki:
İnsanlarla görüşmeye zaruret olmadıkça tahammülüm kalmadığından, hem şimdi tesemmümden, zafiyetten, ihtiyarlıktan ve hasta bulunmuş olmaktan dolayı fazla konuşamıyorum. Buna mukabil, katiyyen size haber veriyorum ki: Risale-i Nurun her bir kitabı bir Saiddir. Siz hangi kitaba baksanız benimle karşı karşıya görüşmekten on defa ziyade hem faydalanır, hem hakiki bir surette benimle görüşmüş olursunuz. Ben şuna karar vermiştim ki: Allah için benimle görüşmek isteyenleri görüşmediklerine bedel her sabah okuduklarıma, dualarıma dahil ediyorum ve etmekte devam edeceğim.
Şimdi bir iki aydır Üstadımız bir hizmetkrıyla dahi konuşamıyor. Konuştuğu vakit bir hararet başlıyor. Bunun hikmetini bir ihtara binaen söyledi ki: Risale-i Nur bana hiç ihtiyaç bırakmıyor. Konuşmaya lüzum kalmadı. Hem ben ciz şahsımla binler dostlarımdan yirmi-otuz dostla konuşabilirim. Yirmi adamın hatırı için binler adamın hatırını rencide etmemek için konuşmaktan menedildim ihtimali kavidir. Hususi görüşmediğim için mazur görsünler. Hatt bayramda musafaha etmek ve ona bakmaya tahammül edemiyor. Onun için hatırları kırılmasın.
Dört sene evvel Üstadımız hastalığı yüzünden beni Ankarada Risale-i Nurun mahkemeleri ile alkadar işlerini tevkil ettirdiği zaman, bazı mebuslara gönderdiğimiz ilişik mektubumuzu yeniden sizlere ve muhterem mebusların nazar-ı irfanlarına takdim ediyoruz.
Buna sebep, aynı meselenin devam etmesidir. Bilhassa son aylarda şark vilyetlerinde kurulması için teşebbüse geçilen yeni üniversitedir.
Risale-i Nurun bu otuz senelik zamanda dhil ve hriçteki fevkalade intişariyle her tarafta hüsn-ü tesiri ve şark vilayetlerinde ellibeş seneden beri büyük bir darülfünunun kurulmasına çalışması, birbirini takip eden ve birbirini tamamlayan bu zamanda alem-i İslmı şiddetli alakadar eden iki mühim meseledir. Bu iki netice-i azime; hem bu milleti, hususan şark vilayetlerini hem dörtyüz milyon İslm milletlerini, hem sulh-u umumiye muhtaç Hıristiyanlık dünyasını da alakadar edip ve tesirini gösteren medar-ı iftihar iki ehemmiyetli hadisedir. Ve İslm dininin ve Kurn hakikatlerinin külli ve umumi iki naşiri ve ilancısıdır.
Üstadımız ellibeş seneden beri azami gayretle ve müteaddid vesilelerle şarki Anadoluda Camiül-Ezhere muvafık Medresetüz-Zehra namıyla bir İslm üniversitesinin kurulması için çalışmış ve bunun kati üzumunu daima ileri sürmüştür. Reisicumhura ve Başvekile hitaben onları bu meseleden tebrik eden Üstadımızın yazısında denildiği gibi, Şark darülfünunu lem-i İslmın bir nevi merkezinde olarak beynel-İslm medr-ı iftihar bir makam kazanacaktır. O vilayetlerde medfun çok aziz ve mübarek binlerle ulema ve arifin, şüheda ve muhakkıkn ecdatlarımızın mazideki pek kıyetli ve kudsi hizmet-i diniyeleri, manevi, baki hasletleri bu darülfünunla dahi tecessüm ederek vazife-i imaniyelerini daha geniş bir sahada yapacaklardır. Devam Edecek