Emirdağ Lahikası
Eklenme: 17.01.2012 00:00:00

EMİRDAĞI ZABITASIYLA BİR HASBİHAL

Hem insaniyet namına istediğim bir hukukuma karşı yapılan, hayretimi mucüb acib bir muamelenin sebebi nedir? diye bir sualim var.

Birincisi: Bir seneden beri sakladığım şekvamı vermedim. Şimdi zbıtanın vasıtasiyle Ankara makamatına vermek üzere bir zta gönderdik. Dedim: Afyon Emniyet Müdürü insaflıdır. Ona da bir suret elden gönderdim.Ondan istirahatıma dair bir eser beklerken, bilkis beni sıkıştıran ztlara yazmış: Bu güzel yazı onun değil. Kim yazmışsa tahkik ediniz. Acaba çok kuvvetli ve ayn-ı hakikat o şekvayı nazara almayıp lüzumsuz, ehemmiyetsiz, zararsız bir yazıyı merak etmek, benim istirahatımı bozmak; bin liraya ehemmiyet vermemek, beş paraya çok ehemmiyet vermek gibi olmaz mı? Yüzotuz risalelerden binler nüshaları ayrı ayrı yazılarla üç mahkeme inceden inceye tedkikten sonra ve onları yazanların mühim bir kısmı benimle beraber mahkemede bulunmaları ve zerre kadar medr-ı mesuliyet olmadığı halde, Kim ona yazıyor diye tahkik ediniz demek yüzündne bir kanun, bir maslahat var mı? Bir bçareyi bu bahane ile karakola çağırmak, endişe vermek; ve bilhassa benim ihbarımla istemek ne lüzumu var? İşte ben size haber veriyorum:Eğer arzu etsem, binler adam yazılarımı yazacaklar; hem her tarafta millet ve vatan menfaatine yazıyorlar.

İkincisi: İnsaniyet namına sizden isterim ki, t bayrama kadar benim yüzümü dünyaya çevirmeyiniz. Ben sizi düşünmediğim gibi; siz dahi beni unutunuz. Bu mübarek aylarda benim gibi dünyadan küsmüş bir bçareyi hiret zararına gayet ehemmiyetsiz dünya işleriyle meşgul etmeye mecbur etmeyiniz.

Bu mnidar yeni zelzeleyi merak ettim.Kalben dedim:Eğer sair yerlerde bu şiddetle olmuşsa, her halde Nur şkirdlerine dahi yine bir tecavüz var. Yoksa benim yalnız mektubumla alkadardır? diye sordum. Dediler: Yalnız Ankara hafif, Afyon ve Eskişehir ve bu Emirdağında ve en şiddetlisi bu kasabada olmuş. Fakat medr-ı hayrettir ki, dört defa şiddetli olduğu halde, hiçbir zarar olmadı. Bunun bir hikmeti budur: Kat emir verilmiş ki: Said cebren hükmete getiriniz

Bekçiler ve bir onbaşı gelmişler. Kapımı kapamıştım, kilitlemiştim. Onlar demişler: Biz istifa ederiz, onun kapısını kırmayacağız. Dönmüşler, gitmişler. Demek bu husus zelzele müdafaatımdaki zelzeleler gibi Risale-i Nurla alkadardır ki, bu defa husus kaldı, hem şiddetiyle beraber zararsız geçti.

Eğer Nurun buradaki küçücük medresesinin kapısını kırsaydılar, elbette tokat cidd olacaktı; yalnız ihtar için olmayacaktı.Gerçi bu taarruz cüz ve hafif idi, fakat ben gizlemem ki, hiç bu defa gibi damarıma dokunmamıştı.Fakat Nur ve Nurcuların hatırı için, hrika tahammül ettim. çünkü o bedbaht, hükmette, vazife sandalyesinde bana şetmedip hizmetçime der: Git, ona söyle. Hükmetin nüfuzunu serseri şahsına mlederek meydan okumuş ve eski Saidin bende irsiyet kalan damarıma çok ilişti. Fakat fevkalde ehemmiyetli olan sükn ve temkin ve itidal-i dem ve sabır ve tahammülün kat lüzumu beni teskin etti.

Slisen: Marangoz merhum Barlalı, hrika sadakatli Mustafa çavuşun tam yerine geçen Medrese-i Nuriyenin tam çalışkan kahramanlarından Marangoz Ahmedin benim için Savanın Davraz Dağında berzah ve uhrev bir menzil, bir mezar düşünmesi ve yazması, beni çok sevindirdi ve haznane ağlattırdı.

Aziz, Sıddık Kardeşlerim!

Tekrar mübarek Ramazanınızı tebrik ederiz. İki kahraman kardeşin ve Mucizat-ı Ahmediyede yedi çocuğunu bir cihette bir sekizincisi hükmüne geçen Süleyman Rüştünün mübarek kerimesinin makine ile Zülfikar Mucizata çalışmasını ve Husrev ve Tahirnin şirin ve dikkatli yazılarını teksir etmeğe fedakrane deruhde etmelerini bütün ruh u canımızla onları tebrik ederek, şimdiye kadar pek fevkalde Nurlara ettikleri kıymetdar ve meyvedar sbık hizmetlerine karşı, Risale-i Nur hesabına binler Mşallah ve Brekllah ve Veffakakümullah deriz. (Hşiye: Ltif bir tevafuktur ki, bir aydanberi burada hiç yağmur gelmiyordu ve kalbimiz dahi mlum taarruzdan Nurculara gelen füturdan ağlıyordu.

Devam edecek