Pek çok alkadar olduğum ve Risale-i Nurun gayet ehemmiyetli bir merkezi ve az zamanda pek çok Nur işini gören Denizli Husrevi ve gayet cidd ve sadık rüfekaları, hususan hkim-i dil ve Muharrem ve Hfız Mustafa vesairenin nmına bayram tebrikiyle, Hasan Feyzinin şiddetli ve tehlikeli hastalığını beyan eden bir mektubu, çok ehemmiyetli bir kardeşimiz olan Muharremden aldım. Kanaat-ı katiyem geldi ki; Hasan Feyzi, aynen şehid Hfız Ali (Rahmetullahi Aleyh) gibi, benim musibetimin kısm-ı zamını kendine alıp mnev bir fedakrlık eylemiş. Hfız Ali, benim bedelime birkaç emare ile berzaha gittiği gibi, bu hasan Feyzi de aynı hastalığım zamanında, aynı vakitte, aynı müdette, aynı tarzda, aynı sıkıntılı dışarıya çıkmamakta tevafuku, kuvvetli bir emaredir ki; bana çok acıyan ve şefkat eden o kardeşimiz, mnen hastalığımı kısmen kendine aldı. Bu dört cihetle tevafuk içinde yalnız bir fark var. Benimki zehirden, tesemmümden; onunki soğuktan gelmiştir. Elbette Hastalar Risalesi bizim bedelimize onu teselli edip iyadetül-mariz gibi keyfini sormuş ve hastalıktaki büyük sevaplar ve sıkıntılarını sürura kalbetmiş. Cenb-ı Hak, şifa-i cil ihsan eylesin, min!
Bir zaman Barlada temsil için yazdığım bir risalede:İki adam, İstanbula gidecek. Birisinin yüzde doksan dokuz dostu İstanbuldadır. Onun için oraya iştiyakla gider. Öteki, onun aksi. İl hir... melinde birşey yazılmış.
Şimdi, aynen bu hastalığımın ihtariyle geçmiş zamana geçtim; ve o zamanlarda hayatımı geçirdiğim memleketlerde de haylen gezdim. O şirin hayatımın devirlerinde, her memlekette yüz dostumdan ancak bir ikisini görebildim.Ötekiler, berzah memleketlerinde... Hatt kendi Nurs Köyümde, bir tek amucazadem ve talebem Molla Dvud da (R.H.) eski ahbablarım, akrabalarım yanına berzaha gittiğini gördüm. Yirmi seneki ayrı ayrı ikinci vatanım sayılan Barla, Kastamonu gibi yerlerde, üç kısım dosttan ancak iki kısmını gördüm; ötekiler de gitmek üzeredirler.
Bu hayal hakikata binaen, hakikaten Nurların ışığıyle nuran gördüğümüz berzaha gitmek, bana değil ağır gelmek; belki bir iştiyak verdi. Benim bedelime hem vazifemi görüp, hem sevap kazandıracak yüzer Husrevler, Tahirler, Mustafalar, Nazifler, Osmanlar, Abdurrahmanlar, Aliler, Sabriler, Feyziler, Ahmedler, Mehmedler, Atıflar, Mustafalar, Sadıklar, Osmanlar ve hkez... Nurların bahadırları dünyada arkamda kaldıkları, ölümü bana çok hafifleştiriyorlar. Yalnız günah cihetinde ölüyorum, hasenat cihetinde yaşıyorum diye Allaha hadsiz şükrediyorum.
Evvelen: Risale-i Nurun kahramanlarından ve Hfız Alinin makamına geçen merhum Hasan Feyzinin vefatı, Denizliye, Risale-i Nur dairesine ve bu merhum Hasan Feyzinin vefatı, Denizliye, Risale-i Nur dairesine ve bu memlekete ve lem-i İslma büyük bir zayiattır. Fakat kendisi, pek samim ve hlis ve fevkalde beyanatiyle ve dersleriyle, inşallah, kendi yerinde çok Hasan Feyzilerin yetişmesine bir zemin ihzar etmiş, sonra gitmiş.Aynen biraderzadem Abdurrahman gibi, bir-iki senede on sene kadar Nurlara kıymetli hizmet etti. Güya o da, Abdurrahman da çabuk dünyadan gideceğiz diye on senelik vazifeyi bir-iki senede gördüler.
Ben, merhum Hasan Feyzinin vefatını onun şahsı itibariyle tebrik ediyorum ve Denizliyi ve Nur dairesini ve bu memleketi cidden taziye ediyorum; bu çeşit zülcenheyn ve hakik mümin ve müdakkik birlim ve yüksek bir edip, muallim ve tesirli bir viz ve müderrisi kaybettiği için, büyük bir musibettir. Cenb-ı Hak, inşallah, Denizli gibi kahramanlar ocağından çok Hasan Feyzi ruhunda Nurlara sahip ve nşir çıkaracak. Bir tane, toprak altına girer, vefat eder; fakat yüz tane sünbüller meydana geldiği gibi; rahmet-i İlhiyeden ümidvarız ki, Hasan Feyzi de öyle kuds bir sünbül verecek, çok Hasan Feyziler Nur dairesinde yetişecekler, vazifesini daha ziyade yapacaklar.
Devam Edecek