Emirdağ Lahikası
Eklenme: 1.02.2012 00:00:00

Fakat birden kalbime ihtar edildi ki: Bu zalimlere hiddet değil, acımalısın.Onların herbirisi, pek az bir zaman sonra, sana muvakkaten verdikleri azab yerinde bin derece fazla bki azablara ve madd ve mnev cehennemlere mruz kalacaklar. Senin intikamın, bin defa ziyade onlardan alınır. Ve bir kısmı; aklı varsa, dünyada da kaldıkça, geberinceye kadar vicdan azabı ve dam-ı ebed korkusuyla işkence çekecekler. Ben de onlara karşı hiddeti terkettim, onlara acıdım. Allah ıslah etsin dedim.

Hem bu azab ve işkencelerinde pek büyük sevap kazanmakla beraber, Risale-i Nur şkirdleri yerine ve onların bedeline benimle meşgul olup yalnız beni tzib etmeleri, Nurculara büyük bir faide ve selmetlerine hizmet olması cihetinde de Cenb-ı Hakka şükrediyorum ve müthiş sıkıntılarım içinde bir sevinç hissediyorum.

Dördüncüsü: Senin mektubunda benim istirahatimi ve eğer iktidarım olsa, benim Şam ve Hicaz tarafına gitmeme dair sizin hükmet-i hzıraya müracaat maddesi ise:

Evvel: Biz, manı kurtarmak ve Kurna hizmet için, Mekkede olsam da buraya gelmek lzımdı. çünki, en ziyade burada ihtiyaç var. Binler ruhum olsa, binler hastalıklara müptel olsam ve zahmetler çeksem, yine bu milletin manına ve saadetine hizmet için burada kalmağa Kurndan aldığım dersle karar verdim ve vermişiz.

Saniyen: Bana karşı hürmet yerine hakaret görmek noktasını mektubunuzda beyan ediyorsunuz. Mısırda, Amerikada olsaydınız, tarihlerde hürmetle ydedilecektiniz. dersiniz.

Aziz, dikkatli kardeşim! Biz, insanların hürmet ve ihtiramından ve şahsımıza ait hüsn ü zan ve ikram ve tahsinlerinden mesleğimiz itibariyle cidden kaçıyoruz. Hususan acib bir riyakrlık olan şöhretperestlik ve czibedar bir hodfüruşluk olan tarihlere şaşaalı geçmek ve insanlara iyi görünmek ise, Nurun bir esası ve mesleği olan ihlsa zıddır ve münafidir. Onu arzulamak değil, bilkis şahsımız itibariyle ondan ürküyoruz. yalnız Kurnın feyzinden gelen ve icz-ı mnevsinin lemeatı olan ve hakikatlarının tefsiri bulunan ve tılsımlarını açan Risale-i Nurun revacını ve herkesin ona ihtiyacını hissetmesini ve pek yüksek kıymetini herkes takdir etmesini ve onun pek zhir mnev keramatını ve man noktasında zındıkanın bütün dinsizliklerini mağlb ettiklerini ve edeceklerini bildirmek, göstermek istiyoruz ve onu rahmet-i İlhiyeden bekliyoruz.

Şahsıma ait ehemmiyetsiz ve cüz bir maddeyi hşiye olarak beyan ediyorum:

Mdem Receb Bey ve Kara Kzım seninle dost ve zannımca eski Saidle de münasebetleri var; onlardan iyilik istemek değil; belki bana karşı selefleri gibi mnsız, lüzumsuz tazyik ve zulme meydan vermesinler. Hakikaten buranın madd ve manev havasiyle imtizaç edemiyorum. Sıkıntılarım pek fazla. İkametghımı hem dışarıdan, hem içeriden kilitliyorum.Her cihetle yalnızım. Ve bir cihette de komşusuz, sıkıntılı bir odada, hasta bir halde hayatımı geçiriyorum.Bzan bir günü, Denizlide bir ay hapisten fazla beni sıkmış.Bu yirmi sene dehşetli zulüm ile hürriyetime ve serbestiyetime ilişmek artık yeter. Zten iki sene mahkemelerin tedkikatiyle ve aleyhimdeki münafıkların plnları akm kalmasiyle katiyen tebeyyün etmiş ki, şahsımda ve Nurlarda bu vatan ve millete zarar tevehhüm etmekle daha kimseyi kandıramazlar. Ben de herkes gibi hürriyetime sahip olsam, belki tebdil-i hava için mutedil havası bulunan bu kazanın bzı köylerine gitmeme müsaadekr bir işar burada olsa, münasip olur. Size ve oradaki Nur dostlarıma çok selm ve dua ediyoruz.

Said Nurs

Hakikaten merhum Hasan Feyzi gibi az zamanda çok hizmet eden ve Nurlara karşı pek çok cidd alkadar olan Mustafa Osmanın, hizmetinin makbuliyetine bir delil olarak, Hasan Feyzinin ve onun ruhlarında ve sadakatlerinde iki muallim olan Ahmed Fuad ve Mustafa Sungur ve iki yüksek talebe olan Mustafa Oruç ve Rahmiyi bulması ve Risale-i Nurun o kuvvetli ellerle hizmetine çalışması, o havali için büyük bir saadettir.

Devam Edecek