Ey nefis! Ey zevke mübtel bedbaht kör hissiyat! Binler dünyev zevki alsan, şu vaziyette yine bozulur, o zevk ayn-ı elem olur. Mdem yüzde doksan mazideki ahbab deta -güya- beni berzaha çağırıyorlar. Bu hazır zamandaki on dosttan ben kaçmağa mecbur oluyorum. Elbette bu ihtiyarlık ve yalnızlık hayata, berzah hayat-ı mneviyesi bin derece müreccahtır.. diye bu iki hakikatla hadsiz şükürler olsun o ikinci nef-i emmare tam susturuldu, kalb ve ruhdan gelen zevke razı oldu, şeytan dahi sustu, hatt damarlarımdaki madd hastalık da gayet hafifleşti.
Elhasıl: Ölsem, vazife-i Nuriye daha ziyade ihls ile rekabetsiz, ittihamsız inkişaf eder.
Hem, bu zamanda aramadığım cüzi, muvakkat zevk; ve bu hayat ve dünya gözüyle fütuhat-ı Nuriyeden gelen lezzet bedeline; çok ağır, soğuk ve nhoş tekellüf elemlerinden ve hodfüruşluk zahmetlerinden ve tasannu zararlarından kurtulmak vardır. Hem, bu senede bir defa ey nefis! Ruh ve kalb ile beraber çok müştak olduklarınız eski, zevkli ve hayatımdaki yaşadığım memleketleri ve ünsiyet ettiğim ahbabları ve müfarakatlerinden çok mahzun olduğum kardeşleri görmek için, beraber, kısmen hakikaten, kısmen haylen o geçmiş mazide gezdin.Sen de gördün ki, o sevimli, müteaddid vatanlarımda, yüzde ancak bir iki ahbabı bulabildin. Ötekiler, bütün berzah lemine göçmüşler ve o sevimli hayat levhaları değişmiş, elm ve hazin bir vaziyet almış. Daha o ahbabsız yerleri görmek istenilmez. Onun için, bu hayat ve bu dünya bizi kovmadan evvel ve haydi dışarıya demeden, biz keml-i izzetle, Allaha ısmarladık deyip izzetimizle bu fni zevklerimizi bırakmalıyız.
Elbakihuvelbaki
Umum kardeşlerimize binler selm ve dua eden
hasta, fakat tam mesrur kardeşiniz.
Said Nurs
Sizleri ve umum Risale-i Nur şkirdlerini ve bilhassa medrese-i Nuriyenin talebelerini ve bilhassa o merhumun akrabalarını, medrese-i Nuriyenin mübarek üstadı Hacı Hfız Mehmedin vefatı münasebetiyle tziye ediyoruz. Ve Nurlar hesabına bütün ruh u canımızla biz dünyada kaldıkça ona dua-yı rahmet etmeğe ve Hfız Ali ve Hasan Feyzi ortasında daima bütün mnev kazançlarımıza hissedar etmeğe kat karar veerdik. O çok ehemmiyetli ve Nur hizmetinde muvaffakıyetli merhum o mübarek zt, mükemmel vazifesini bitirip yüzer mnev evld ve hayrül-halef bırakıp gittiği ve terhis olduğu rahmet ve istirahat lemine çekildiği aynı zamanda, büyük üstadlarımın dairesine kazançlarımı bağışladığım zaman, Hfız Ali, Hfız Mehmed, Mehmed Zühtü ve Savlı Ahmed ve Hasan Feyzi içinde ihtiyarım olamadan Hacı Hfız Mehmed daha hayatta iken on günden beri onların içinde görüyordum. Derdim: Vefat edenler içinde bu da bulunsun... İlişmedim. Hem hayatta olanlar içinde, hem üstadlar dairesinde bulunmasına hayret ederdim.
Şimdi bu mektubunuzdan anlaşıldı ki; onun hlisane kuds hizmetinin bir kerameti olarak vefatını ihsas ediyordu. Hfız Ali, Hasan Feyzi ortasında makamım var, diye işar ediyordu. Cenb-ı Hak, onun defter-i amline Sava medrese-i Nuriyede okunan ve yazılan risalelerin harfleri adedince ruhuna rahmetler ve kabrine nurlar ihsan eylesin... min. Ve aynı sistemde tam hayrül-halef mahdumu Hfız Mehmed ve hafdi Ahmed Zekiyi onun vazifesinin idamesine muvaffak eylesin, min!.. ve onların umumuna sabr-ı ceml ihsan eylesin... min.
Aziz, Sıddık Kardeşlerim ve Nur Şkirdlerinin Küçük Pehlivanları!
As-yı Msa hirlerinde -bzı nüshalarında- mübarekler pehlivanı büyük ruhlu Küçük Ali namında bir kardeşimizin sualine karşı verdiğim bir cevap var. Onu okuyunuz ki, o zta bzı muterizler Risale-i Nurun kıymetini bir derece kırmak için demişler: Herkes Allahı bilir. di bir adam, bir veli gibi Allaha man eder diye Nurların pek yüksek ve pek çok kıymetdar ve gayet lüzumlu tahşidatını ziyade göstermek istemişler. Şimdi, İstanbulda -daha dehşetli bir fikirde- anarşi fikirli küfr-ü mutlaka düşmüş bir kısım münafıklar, Risale-i Nur gibi, ekmek ve suya ihtiyaç derecesinde herkes muhtaç olduğu man hakikatlarına ihtiyacı düşürmek desisesiyle diyorlar ki: Her millet, herkes Allahı bilir. Onu, daha yeni ders almağa ihtiyacımız çok yok. diye mukabele etmek istiyorlar.
Devam edecek