Hatt Ehl-i Sünnetin ve İlm-i Kelmın azm imamlarından meşhur Sadeddin-i Taftazan, Yezid ve Velid hakkında telin ve tadile cevaz vermesine mukabil Seyyid Şerif Cürcan gibi Ehl-i Sünnet Velcemaatin allmeleri demişler: Gerçi Yezid ve Velid, zalim ve gaddar ve fcirdirler, fakat sekeratta mansız gittikleri gaybdir. Ve kat bir derecede bilinmediği için, o şahısların nass-ı kat ve delil-i kat bulunmadığı vakit, manla gitmesi ihtimali ve tevbe etmek ihtimali olduğundan, öyle husus şahsa lnet edilmez. Belki gibi umum bir ünvan ile lhanet caiz olabilir.Yoksa zararlı, lüzumsuzdur. diye Sadeddin-i Taftazanye mukabele etmişler.
Senin müdakkikane ve limane mektubuna karşı uzun cevap yazmadığımın sebebi, hem ehemmiyetli hastalığım ve ehemmiyetli meşgalelerim içinde acele bu kadar yazabildim.
Said Nurs
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Evvel: Cennetül-Firdevsin meyveleri ve Medresetüz-Zehranın heyet-i falesinin sahaif-i amelleri ve defter-i haseneleri olan Zülfikar ve arkadaşlarını, selmetle cuma gecesi serçe kuşunun verdiği müjdeden iki saat sonra keml-i sürurula aldık. Sizlere onların harfleri adedince deyip ruh u canımızla sizi tebrik ettiğimiz gibi; bu memleketi de tebrik ederiz. Ve Zülifkarın zuhurunun mukaddemeleri başlaması ile din lehinde kuvvetli cereyanların ve aleyhindeki tecavüzün durması ve bir kısmı rücu edip eski hatatın tmirine çalışması işaretiyle, şimdi bilfiil tezahür ve neşrolması, inşallah memleket için İslmiyet cihetinde büyük bir faidesi olacak ve zulmetleri dağıtacak işaretini veriyor.
Evet, şimalden gelen küfr-ü mutlak cereyanını durduracak, yalnız Risale-i Nurdur. Siyaset, diplomatlık, bu vazifeyi göremez. Onun için, vatanperver ve milliyetçi ve siyasetçiler, Nurlara sarılmağa mecburiyet var. O Zülfikarın zuhura gelmesi için çalışanların şahs-ı mnevsinin, belki herbirisinin kıyametteki defter-i hasenatına yediyüz sahifesiyle birtek sahife-i hasenat olmasını rahmet-i İlhiyeden niyaz ediyoruz.
Mdem o man hakikatları yüksek bir ibadet ve hasenedir ve onunla çokların manını kurtarmak binler hasene hükmündedir; onun zuhuruna çalışanların herbirisi onu okuyup ve dinleyip tikad etmesiyle, aynen işlediği sair hayratın defteri gibi bir uhrev senedidir. Elbette onların ve şahs-ı mnevsinin hirette defter-i hasenatından yediyüz sahifesiyle bir tek sahife olarak Zülfikar aynen neşrolmak ve bir sahifesi hükmüne geçmek hadsiz bir rahmetin şenidir.
Saniyen: Gerçi Nurlar girdikleri her yerde galebe eder, fakat mütemerrid ve muannid zındıklar, maddiyunlar, ellerinden geldiği kadar fütuhatına fütur vermek için desiselere ve ehl-i siyasete evham vermeğe çabalıyorlar. İnşallah bir halt edemezler. Fakat ihtiyat, her vakit iyidir. (Sırren tenevveret) düsturu devam ediyor.T bunun gibi bir kaç mecmua çıkıncaya kadar temkinli ve ihtiyatlı bulunmak lüzumu var. Hatt bu defa sırr-ı İnnaateynanın remizli risalesini onüç seneden beri görmediğim halde buraya göndermek bir derece ihtiyat kaidesine muhalif olduğu gibi, herkes anlamaz; hem tevil ve tefsir lzımdır.çünkü Lhikada bir mektupta yazmıştım ki, iki hakikat mecmülen bana ihtar edilmişti:
Birisi: Bir derece dar bir dairede bir nur gösterilmişti; geniş bir dairede mn verip, kırk sene evvel Bir nur göreceğiz diye müjde veriyordum. Hatt hürriyetten evvel, eski talebelerime de o müjdeyi mükerrer söylüyordum. Zannederim ki; geniş siyaset dairesinde olacak. Halbuki bu memleketin en ziyade muhtaç olduğu man ve İslm ve hayat-ı içtimaiye-i İslmiye dairesinde Risale-i Nuru göreceksiniz diye hakikattan bana ihtar edilmiş; bir hiss-i kablelvuku ile musırrane ve tekrar ile ben de haber veriyordum, o hak ve hakikatlı meselenin suretini değiştiriyordum.
İkincisi: Şeir-i İslmiyeye ve siyaset-i İslmiyeye darbe vuranlar oniki, onüç, ondört, onaltı sene zarfında büyük darbeler yiyecekler diye bana ihtar edildi. Evvelki meselenin aksine olarak, geniş dairede vuku bulan o hdisatı ve büyük cemaatlere gelen o tokatları, küçük bir dairede şahıslara gelecek tokatlar suretinde mn vermiştim ki, tam aynen iki dairede, hem küçük, hem büyük oniki sene sonra en müdhişi dünyayı terkettiği gibi; büyük dairede de onun gibi dehşetli cemaatler; oniki, onüç, ondört, onaltı tarihlerinde aynı tokatları yediler ve yiyecekler diye ihtar edildi.
Ben, tevilim ile bu büyük daireyi yalnız küçükte tatbik ettiğim gibi; evvelki nur meselesinde de bilkis küçük daireyi ve sırf man hadise-i Nuriyeyi pek geniş daire-i siyasiyede tevilimle mn vermiştim.
Devam Edecek