Emirdağ Lahikası
Eklenme: 9.02.2012 00:00:00

Onun için, sırr-ı İnnateynayı herkes birden anlamaz. Hem şahs isimleri böyle mesail-i ilmiyeye girmemek lzım olduğundan, o risale hatt onüç seneden beri elime geçmediğinde isabet var; kardeşlerim dahi onu merak etmesinler. Biri eğer çok merak etse, o sırr-ı İnnaateynanın başında Şimdiki saniyen ile başlayan fıkrayı ve Lhikada geçen aynı meseleye dair fıkrayı okumak lzımdır, yoksa hiç bakmasın.

O ikinci Harb-i Umum o dehşetli şahsın dünyadan gitmesiyle ve şimdi de onun mesleği geri çekilmesi ve bir kısmı o mesleğin aksine din lehinde resmen çalışması ve ehl-i manın istibdad-ı mutlakadan bir derece kurtulması ve az bir tevil ile o risaleceğin verdikleri haber aynı tarihlerde vuku bulması, o srenin bir lema-i icazıdır. Fakat heyecanlı tevillerim perde çekmişti, hakikat gizlenmiş.

Aziz, Muhterem Kardeşim!

Bin üçyüz seneden beri lem-i İslmı ağlatan ve bütün ehl-i hakikata Eyvahlar! Yazıklar olsun!dediren lem-i İslmın en dehşetli büyük yarasını deşmek, düşünmek; benim husus meşrebimde tahammülüm fevkınde elem veriyor. Hususan yirmibeş seneden beri ihls ile hakik hismet-i maniye, beni her nevi siyasetten çektiği ve yirmibeş sene zarfında bir gazeteyei okutturmadığı gibi; yirmi sene bu işkenceli esaretimde hayat-ı siyasiyeye bakmamak için hükmete müdafaat-ı hapsiyeden başka müracaat etmeyen ve vazife-i maniyeye noksan gelmemek ve ihls kırılmamak ve siyasete bulaşmamak için on sene bu dehşetli harb-i umumye bakmayan, baktırmayan bir hlet-i ruhiyeyi taşımağa mecburiyetim varken; şimdi dehşetli ejderhalar hakaik-ı maniye cephesinde ehl-i mana gözümüz önünde saldırmalarından ve çokları ısırmalarından, ehl-i manı kurtarmak mecburiyeti Kurnın emriyle varken, bu zamanı bırakıp, eski zamana gidip, Ehl-i Beyte gelen dehşetli zulümleri temşa etmek, daha ziyade ruhumu ezer ve kuvve-i mneviyeyi kurup ruhuma azab azab üstüne gelmektir.

Zlim siyasetin gaddarne bir düsturu olan cemaat için ferd fed edilir diye çok zlimane pek çok vukuatı, ehvenüş-şer diye bir nevi adalet-i izafiye namında hkimiyetine bir maslahat göstermişler. Hatt bu asırda, o gaddar düsturun hükmüyle, bir adamın hatsiyle bir köyü mahveder. Beş-on adamın, onların siyasetine zarar vermek tevehhümiyle, binler adamı perişan eder.

İşte, eski zamanda bir derece, siyasetin bu gaddar düsturu İslmlar içine girdiğinden; siyasette, bu müdhiş düsturlar karşısında -mecburiyetiyle- selef-i salihn sükut ile ve Ehl-i Sünnet Velcematın imamları o kapları kapamak deyip o kapıları açmıyorlar.

Mdem, Ehl-i Beyte zulmedenler şimdi hirette cezasını öyle bir tarzda görüyorlar ki, bizim onlara hücumla yardımımıza bir ihtiyaç kalmıyor. Ve mazlum Ehl-i Beyt, muvakkat bir azab ve zahmet mukabilinde o derece yüksek bir mükfat görmüşler ki, aklımız ihta etmiyor.Değil şimdi onlara acımak, belki onları o hadsiz rahmete mazhariyetleri noktasında binler tebrik etmek gerektir ki; birkaç sene zahmetle, milyonlar mertebeler ve bki saadetler hirete kazandıkları gibi; dünyada da kaldıkları zamanda, ehemmiyetsiz, dünyanın fni saltanatı ve muvakkat hkimiyeti ve karışık siyasetine bedel mnev birer sultan ve hakikat leminde birer Şh, birer mnev Padişah makamını kazandılar. Valiler yerine, evliyalar, aktablara kumandan oldular. Kazançları, bire bin değil, milyonlardır.

İşte bu sır içindir ki; Yeni Saidin husus üstadı olan İmam-ı Rabbn, Gavs-ı zam ve İmam-ı Gazl, Zeynelbidin (R.A.) hususan Cevşenül-Kebr münctını bu iki imamdan ders almışım. Ve Hazret-i Hüseyin ve İmam-ı Ali Kerremallahü Vecheden aldığım ders, otuz seneden beri, hususan Cevşenül-Kebrle daima onlara mnev irtibatımda, geçmiş hakikatı ve şimdiki Risale-i Nurdan bize gelen meşrebi almışım. Zlimlerin gaddarlıklarını değil deşmek, bakmak; belki düşünmek de meşrebimize gelmiyor. çünkü onlar müczatını; ve mazlumlar mükfatını, aklımızın fevkınde görmüşler. Omeseleler ile meşgul olmak, şimdiki bu hazır musibet-i dniyeye karşı mükellef olduğumuz vazife-i Kurniyeye zarar verir.

Devam Edecek