Onun için, ekseriyet değil; belki yalnız fevklade bir cesaret ve gayret taşıyan bir kısım hocalar, Nurlar dairesine girip, girmeyenleri de bir derece affettirdiler.
Üçüncü Mna: Şimdilik tehir edildi.Bzı hocalar, Minare kadar yüksek bir adamı, hem Alnında okunacak bir yazı bulunacak hem Birden eli bir su ile delinecek gibi hakikatın perdesi olan teşbihleri hakikat zannetmek bahanesiyle, Nurun bzı ihbarat-ı gaybiyesi, sath nazarlarına muvafık gelmiyor.. ona daha yanaşmıyor. Cenb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, bu zamanda Risale-i Nurda, nokta-i istinad olarak avm-ı müminnin en ziyade muhtaç oldukları ve Nurda buldukları öyle bir hakikattır ki; hiçbir şeye let olmayacak ve hiçbir garaz ve maksad, içine girmeyecek ve hiçbir şüphe ve vesveseye meydan vermeyecek ve hiçbir düşman ona bahane bulup çürütmeyecek ve yalnız hak ve hakikat için ona çalışanlar bulunacak; dünya maksadları ona karışmayacak; t ki, uzakda olan ehl-i man, o hakikata ve sdık nşirlerine tam timad edip manlarını, zındıkların ve dinsizlerin, din aleyhindeki dehşetli feylesofların itirazlarından ve inkrlarından kurtarsınlar.
Evet, o ehl-i man, lisan-ı hal ile diyecek ki: Mdem bu hakikatı, bu kadar şiddetli düşmanları çürütemediler ve itiraz edemiyorlar; ve şkirdleri, haktan başka onun hizmetinde hiçbir maksad taşımıyorlar; elbette o hakikat, ayn-ı hak ve mahz-ı hakikattır diye bin bürhan kadar bir delil hükmünde manını kuvvetlendirir ve kurtarır; ve İslmiyette bi hakikatsızlık mı var? diye daha evhama düşmeyecekler.
İki defadır, himmeti uzun, eli kısa Abdurrahman Salddin, As-yı Msayı ve Zülfikarın bir kısmını Cmiül-Ezhere göndermek istemiş, hilf-ı memul olarak, o lüzumlu ve ehemmiyetli yere bzı esbaba binaen gitmemiş. Kaidesince, belki ben o iki nüshaya bakmadığım ve tashih edemediğim için; o inceden inceye herşeyi tedkik eden ulema heyetine, tam bir tashih gördükten sonra, hem tam Zülfikar ve As-yı Msa beraber olarak gitmek münasiptir diye kalbime geldi. Belki ehemmiyetli ve ulemanın itirazını celbedecek sehivler içinde var. Onun için, o iki risaleyi, Salhaddin bana göndersin ki, ben bakacağım. Sonra inşallah, hem tam Zülfikarı, hem As-yı Msa ile, hem Tılsım Mecmuası ile, ehemmietli bir beyanname ile beraber göndereceğiz.
Üstadlarımdan birisi olan Mevln Celleddin-i Rumnin (K.S.) mensuplarından olduğu anlaşılan eczacı Hacı Abdüllatifin mektubundan anlaşılıyor ki, bilerek, tam takdir ederek Nurlara hizmet edecektir. Zaten ben bekliyordum ki, Mevlevlerden bazı Nur kahramanları çıksın. İnşallah birisi bu olacak. Ona çok selm ederim.Husus mektup yazmağa hlim müsaade etmediği için gücenmesinler. Orada, Sabri ve mahdumları ve Nur şkirdlerine ve başta Hoca Vehbi Hazretleri olarak hocalarına çok selm eder ve dualarınızı bekleriz.
Size hayatımda vefattan sonra elinize geçecek mnev malımı ve hukukumu size vermeğe ve mutukablentuvutu sırrına binaen, ölümden evvel sizi bilfiil vris yapmağa dair bir Nur şkirdi sordu ki:
Hikmet nedir? Sizi daha çok zaman aramızda görmek istiyoruz. İnşallah öyle kalacaksınız.
Ben de dedim ki:
Eğer vefattan sonra bu hakik ve hakikatlı vrislerin eline bu malım geçse, dünya malı gibi bir derece taksim olur; derecesine göre herbisi maldan bir kısmına hakik malik olur, umumuna mlik olamaz. Fakat ölümden evvel vrislere verilse; emvl-i uhrev gibi herbirisi, umum o mala, o nur lmbasına derecesine göre mlik sayılır; herbirisi, küçük birer Said olur; bir nöbetçi yerine, binler nöbetçiler olur; Saidin,irsiyette yalnız binden bir hisse sahibi bir Nurcu olmaz; belki tam bir genç Said olur.
Mesel o emval, emvl-i Nuriye, faraza bir hazine kadar olsa, binler Nurculara tevziatta, taksimatta yirmişer, yüzer altın düşebilir; fakat vefat etmeden onları onlara vermek, bir sırr-ı azme binaen, herbirine istidadına göre, haslara bir milyon birden düşebilir. Bu sırrın bir sırrı var, şimdi izah edemem.
Devam Edecek