Nurların birinci medresesi olan ve ben ruhen çok alkadar olduğum Barlanın ehemmiyetli genç şkirdlerinden, aynen Denizliden bana gelen Ahmed gibi, Mehmed gibi; bir Ahmed ve Mehmed buraya geldiler ki; o eski zamanda en ziyade alkadar olduğum ve bana sekiz sene sadakatle hizmet eden muhacir Hfız Ahmed, merhum pederi hesabına; ve berber Mehmed ise, kayınpederi merhum muhacir Hfız Ahmed bedeline ve Barladaki Nur şkirdleri namına yanıma geldiler. Hakikaten ben, Barlaya ve o zamana gitmiş kadar sevindim. Mşallah Barla, birinci medrese-i Nuriye olduğunu hissetmeğe başlamış.Cidd bir intibah, bir alkadarlık gösteriliyor. Hatt eskiden Onuncu Sözü tabeden Hacı Bekir, benim orada oturduğum odayı, herbir masrafını deruhde edip, satmaktan menetmiş. Nur şkirdlerinin bir misafirhanesi hükmünde muhafaza edilmesini Barlaya haber göndermiş.
Nur santralı kardeşimiz Hoca Sabrinin, eskiden beri onun gibi Nurcu refikasının ve mübarek mahdumu Nureddinin (Yaşar) küçük bir mektuplarını aldım.Cenb-ı Hak, onlara sıhhat ve fiyet ve saadet ihsan eylesin.. min.
Gariptir ki; müstesna olarak her tarafta, yağmura ihtiyaç var iken, bu Emirdağına mahsus şiddetli bir yağmur ve emsali görülmemiş fındık kadar taneleri büyük ve ekinlere çok faideli bir dolu geldi. Şimdi yanımda iki Nurcu kardeşler diyorlar ki: Hem mucizatlı Kurnın gelmesi ve Afyondan bir nüsha Zülfikarın müsaderesi münasebetiyle ehemmiyetli bir hücum beklenirken, takdir ile emniyet müdürü tarafından okunmuş; ve üçü, İsmail namında üç ehemmietli memurun, aynı vakitte Nurlara tam şkird ve nşir omaları bu yağmura vesile oldu.
çünkü, şimdiye kadar çok tecrübelerle, Risale-i Nurun serbest intişariyle belların refi ve ona ilişmek ve susturulmakla belların gelmesi sbit olmuş.Hatt mahkemede isbat edilmiş. Anlaşılıyor ki; bu bahar fırtınasında iki haric, iki dahil dört cereyan, herbiri bir maksada göre ve Nurcuların şevkine ve saylerine ilişmek ve yüzlerini dünyaya ve siyasete çevirmek istemelerinden kuraklık başladı, inşallah yakında ref olur.
Aziz, Sıddık Kardeşlerim!
Bütün tarih-i beşeriyede, katiyyen misli görülmemiş ve kavm-i Ltun başına yağan semav taşlardan daha müdhiş taşlar, dinsizlik hesabına milyonlarla ehl-i manı ve msumları edyan-ı semaviye ve kavnin-i İlhiye haricine dehşetli vasıtalarla sevkeden bir memleketi semav taşlarla tokatlamasının bir mukaddemesi olarak, resm gazetelerin kat haber verdikleri bir hadise-i semaviyeyi, detime muhalif olarak bir Nur şkirdi bana haber verdi. Dedim: Yirmibeş sene gazetelerin kat haber verdikleri bir hadise-i semaviyeyi, detime muhalif olarak bir Nur şkirdi bana haber verdi. Dedim: Yirmibeş sene gazetelerin havadislerini merak etmedim. Fakat bu taşlar, Risale-i Nurun dinsizlere mnev tokatlarını temsil ettiği cihette ve beş-altı sene evvel ondan haber verdiği için o şkirde dedim: Git, yalnız o hadiseyi tamamiyle oku, tahkik et. O tahkik etti, geldi. Diyor ki: Bu baharda, Rusyanın Vildivostok ormanlarına, zemin yüzünde hiç emsali görülmeyen büyüklükte semadan taşlar düşmüş. Ve en büyüğü, yirmibeş metre uzunluğunda ve on metre boyundadır. Düştüğünde etrafındaki ağaçları devirmiş ve otuz kadar büyük çukurlar husule getirmiş. Tedkik edilen parçalarında; demir, çelik ve başka maddeler, karışık olarak mzansız bulunmaktadır.
İşte resm gazetelerin kat verdikleri bu haber, bin üçyüz altmış sene evvel Sre-i Flin mucizane cümlesi ile bin üçyüz ellidokuz tarihinde dünyayı dine tercih eden ve dinsizliği esas tutan, bir nevi medeniyet hesabına beşeri yoldan çıkaranların başlarına, ebbil kuşları gibi, semav tayyarelerden bombalar başlarına inecek ve semav taşlar yağdırmasına mukaddemesi olacak diye haber veriyor.
Devam Edecek