Emirdağ Lahikası
Eklenme: 8.03.2012 00:00:00

Rbian: Nur kahramanlarından Refet kardeşimiz, kendi sisteminde gayet ehemmiyetli Abdülehad namında bir büyük hocayı, Risale-i Nura tam bağlı bir kardeşi İstanbulda bulmuş. Cenb-ı Hak, ikisini de daima muvaffak eylesin, min!

Hmisen: Bir mikdardır hiç görmediğim bir tarzda pek şiddetli bir alka ile, çoktan görmedikleri peder, validelerine hararetli bir iştiyak ile ellerine sarılmaları gibi, iki yaşından on yaşına kadar msum çocuklar, faytonla gezdiğim vakit beni görünce, aynan öyle uzaktan koşup benim ellerime sarıldıklarının ne hikmeti var diye hayret ediyordum.birden ihtar edildi ki:

Bu küçücük msumlar taifesi, bir hiss-i kablelvuku ile ileride Risale-i Nur ile saadeti bulacaklarını ve tehlike-i mnevden kurtulacaklarını, belki de içinde çokları şkird olacaklarını ve buranın madd-mnev havasına imtizaç edemediğim için menflere verilen serbestiyet münasebetiyle buradan gitmemekliğim için lkayd olan büyüklerin bedeline, Bizler nur dairesindeyiz, bizi bırakma, gitme gibi bir mn var, hissettim.

Kardeşlerim, H lafzında, mütlaasıyla ni bir surette görünen bir zarif nükte-i tevhidde, meslek-i maniyenin hadsiz derece kolay ve vücub derecesinde suhuletli bulunmasını; ve şirk ve dalletin mesleğinde hadsiz derecede müşkültlı, mümteni binler muhal bulunduğunu müşahede ettim. Gayet kısa bir işaretle, o geniş ve uzun nükteyi beyan edeceğim.

Evet; nasılki bir avuç toprak, yüzer çiçeklere nöbetle saksılık eden kabında, eğer tabiata, esbaba havale edilse, lazımgelir ki: Ya o kabda küçük mikyasta yüzer, belki çiçekler adedince mnevi makineler, fabrikalar bulunsun veyahut o parçacık topraktaki her bir zerre, bütün o ayrı ayrı çiçekleri, muhtelif hsiyetleriyle ve hayattar cihazatiyle yapmalarını bilsin. deta bir ilh gibi hadsiz ilmi ve nihayetsiz iktidarı bulunsun.

Aynen öyle de: Emir ve iradenin bir arşı olan havanın, rüzgarın her bir parçası ve bir nefes ve tırnak kadar olan H lafzındaki havada, küçücük mikyasta bütün dünyada mevcut telefonların, telgrafların, radyoların ve hadsiz ve muhtelif konuşmaların merkezleri, santralları, hize ve nkileleri bulunsun ve o hadsiz işleri beraber ve bir anda yapabilsin. Veyahut o H daki havanın, belki unsur-u havanın her bir parçasının her bir zerresi, bütün telefoncular ve ayrı ayrı umum telgrafçılar ve radyo ile konuşanlar kadar mnevi şahsiyetleri ve kabiliyetleri bulunsun ve onların umum dillerini bilsin ve aynı zamanda başka zerrelere de bildirsin, neşretsin. çünkü, bilfiil o vaziyet kısmen görünüyor ve havanın bütün eczasında o kabiliyet var. İşte ehl-i küfrün ve tabiiyyun ve maddiyyunların mesleklerinde değil bir muhal, belki zerreler adedince muhaller ve imtinlar ve müşkiltlar şikre görünüyor.

Eğer Sn-i-i Zülcelle verilse, hava bütün zerratiyle onun emirber neferi olur. Birtek zerrenin, muntazam birtek vazifesi kadar kolayca hadsiz küll vazifelerini Hlıkının izniyle ve kuvvetiyle ve Hlıka intisab ve istinad ile ve sniinin cilve-i kudreti ile bir anda, şimşek süratinde ve H telffuzu ve havanın temevvücü suhletinde yapılır. Yani, kalem-i kudretin hadsiz ve hrika ve muntazam yazılarına bir sahife olur. Ve zerreleri o kalemin uçları ve zerrelerin vazifeleri dahi, kalem-i kaderin noktaları bulunur. Birtek zerrenin hareketi derecesinde kolay çalışır. İşte, bendeki hareket-i fikriye ile seyahatimde, hava lemini temşa ve o unsurun sahifesini mütalaa ederken, bu mücmel hakikatı tam vzıh ve mufassal aynelyakn müşahede ettim ve Hnun lfzında, havasında böyle parlak bir bürhan ve bir lema-yı Vhidiyet bulunduğu gibi, mnsında ve işaretinde gayet nuran bir cilve-i Ehadiyet ve çok kuvvetli bir hüccet-i Tevhid ve H zamirinin mutlak ve müphem işareti, hangi zta bakıyor? işaretine bir karine-i taayyün o hüccette bulunması içindir ki, hem Kurn-ı Mucizül-Beyan, hem ehl-i zikir; makam-ı tevhidde bu kuds kelimeyi çok tekrar ederler, diye ilmelyakn ile bildim.

Devam Edecek