Cenab-ı Hak, insan ve keremiyle Nurları ve Nurcuları himaye edip, o hadise ve o bombanın patlaması bize zarar vermedi. Kati kanaatimiz gelmiş ki, bu bir keramet-i Nuriyedir.
Hem o adam Nurların bir parçasını okuduğu cihetiyle, onun kerametiyle hayatını kurtardığı gibi, ondan aldığı cüzi bir ders-i hakikat hissiyle, o elim vaziyetinde ve inatçı tabiatında, yine Nurlara zarar gelmemek için susturuldu. Ne mahkemeye, ne akrabasına söylettirilmedi. Fakat benim yanıma bir defa geldiği ve istikamete söz verdiği halde, yanlış hareket ettiği için tokat yedi. Hatt ittihama mruz olabilir şkirdin de, keml-i sadakat ve ihls içinde bzı lkaytlıkları yüzünden bir şefkat tokadı yediğini anladık.
Gördüm ki; lem-i misl, nihayetsiz fotoğraflar ve her bir fotoğraf, hadsiz hdisat-ı dünyeviyeyi aynı zamanda hiç karıştırmayarak alıyor. Binler dünya kadar büyük ve geniş bir sinema-i uhreviye ve fniyatın fni ve zil hallerini ve vaziyetlerini ve geçici hayatlarının meyvelerini sermedi temşaghlarda ve Cennette saadet-i ebediye ashablarına da dünya maceralarını ve eski htıralarını levhalariyle gözlerine göstermek için pek büyük bir fotoğraf makinesi olarak bildim.
Hem Levh-i Mahfuzun, hem lem-i mislin iki hücceti ve iki küçücük nümunesi ve iki noktası, insanın başında olan kuvve-i hfıza ve kuvve-i hayaliye, mercimek küçüklüğünde iken, hiç karıştırmayarak keml-i intizamla içlerinde bir büyük kütüphane kadar malumatın yazılması kati isbat eder ki, o iki kuvvenin nümune-i ekber ve zamları lem-i misal ile Levh-i Mahfuzdur. Hava ve su unsurlarının, hususan nutfelerin suyu ve hava unsuru toprak unsurunun pek fevkınde daha ziyade hikmet ve irade ile ve kalem-i Kader ve Kudret ile yazıldıkları ve tesadüf ve kör kuvvetin ve sağır tabiatın ve cmid, hedefsiz esbabın karışması yüz derece muhal ve hiçbir cihetle mümkün olmadığını Hakm-i Zülcellin kalem-i Kader ve Hikmetinin sahifesi olduğu ilmelyakn ile kat bilindi. (Mütebakisi şimdilik yazdırılmadı.)
Kardeşiniz
Said Nurs
Aziz, Sıddık Kardeşlerim ve Hizmet-i Kurniyede Faal, Sebatkr Arkadaşlarım!
Evvel: Bu sene hacc-ı ekber mnasını taşıyan leyali-i aşerenizi ruh u canımızla tebrik ederiz.
Saniyen: Hem dahilde, hem hariçte Nurun fütuhatı devam ediyor. Fakat gizli düşmanlarımız olan ehl-i dallet ve sefahet, ehemmiyetsiz bzı hadiselerle Nur talebelerine telş vermeğe ve habbeyi kubbe yapıp sarsıntı veriyorlar.
Bu günlerde ekser kitaplarım ve üç senelik muhabere mektuplarım meydanda bulunan ehemmiyetli bir şkirdin hanesine yakın, gecede bir vukuat oldu. Ondan istifade ile o şakirdin hanesini taharri etmek yüzde doksan ihtimal-i kavi varken, Cenb-ı Hak, inayetiyle ve hıfz ve himayetiyle o haneyi taharriden kurtardı. Eğer sabahleyin safdil iki kardeşimizi ciddi ikaz etmeseydim ve kitap ve mektupları oradan kaldırmasaydım, yine Nur dairesi içinde büyükçe bir mesele olacaktı.
O vukuatta bir nevi siyaset korkusu da görünüyor. Gerçi inayet-i İlhiye bizi muhafaza etti; fakat bu sırada ki, mecmualar çıkıyor ve intişar ediyor ve biz de pek çok süknete ve ihtiyata mecbur olduğumuz halde böyle heyecanlı bir hadise, habbeyi kubbe yapan düşmanlarımız bize telş ve sarsıntı verecekti. İnayet-i İlhiye, o plnı da defetti, bizi muhafaza etti.
Fakat o hilf-ı meml birden bu hadiseden ruhuma gelen heyecan ve mnevi darbe ve Nur hizmetine ehemmiyetli zarar gelmek düşünmesiyle, hiç ömrümde görmediğim bir sıkıntı ve sbımda mnevi yaralar açıldı. İhtiyarsız teessürat beni çok eziyordu.
Devam Edecek