EMİRDAĞ LAHİKASI - I
Eklenme: 20.09.2023 00:00:00

Mektup:5

DENİZLİ MAHKEMESİNİN İTTİFAKLA VERDİĞİ KARAR SURETİDİR

Şahitler ifadelerinde, maznunlara atıf ve isnad olunan suçu işledikleri hakkında adem-i mlumat beyan etmişler; bilhassa Ankara Ağır Ceza Mahkemesinden Emin Bükenin riyaseti altında ehl-i vukuf intihap olunan Ankara Diyanet İşleri Müşavere Heyeti zsından dersim ve Profesör Yusuf Ziya Yörükhan ve Ankara Dil-Tarih Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü Müdürü Necati Lügal ve Türk Tarih Kurumu ve Türk-İslm Kitapları Derleme Heyeti zsından Yusuf Aykut tarafından tanzim kılınan evrak arasında mevcut raporlarında: Said Nursnin yegn yegn tetkik olunan risale ve kitaplarında, halkı, dini ve mukaddesatı let ederek devletin emniyetini ihlle teşvik etmek veya cemiyet kurmak kasdinde olduğunu gösterir bir sarahat, emre olmadığı...

Mevkuflardan Said Nursnin mensuplarına gelince: Onlar, Said Nursnin ilm ve vakıfne eserlerine, din meselelerini ve Kurn hakikatlerini öğreneceğiz diye peşine düşmüşler ve bunlar, hüsn-ü niyet sahibi olup, sırf din itikad yönünden Saide ve okudukları risalelere bağlılık göstermişler. Bu maksatla yaptıkları muhabere mektuplarının münderecatında, hükmete karşı kötü maksat beslemedikleri ve bir cemiyet veya tarikat kurmak fikriyle hareket etmedikleri anlaşılmış olduğuna mütedair olduğu görülmüş; ve her ne kadar evrak arasında mevcut sorgu hakimliğince Denizli ehl-i vukuf raporunda Said Nursnin bazı srından istidll tarikiyle ve mesnetsiz olarak kendisinin ve mensuplarının hükmete karşı kötü bir maksat besledikleri beyan olunmakta ise de, evrak-ı tahkikiye münderecatında ve şuhdun, maznunlara atfen ve isnad olunan efl hakkında adem-i malmat beyan etmelerine ve Ankara Ağır Ceza Mahkemesince yaptırılan ehl-i vukuf raporu mahiyet ve münderecatına göre şyn-ı ihticac ve iltifat görülmemiş; ve esasen, maznunların ekseriyet-i zamsi okumak, yazmaktan ciz bulunmuş, diğer kısmı da kendilerini ibadet ve tate vermiş oldukları, binaenaleyh devletin emniyetini ihll edecek mhiyet arz edecek şerait ve evsafı hiz kimselerden olmadıkları tezahür ve tahakkuk etmiş ve mahkemenin kanaat-ı vicdaniyesi de bu merkezde tecell ve tahassül etmiş olmakla, müddeiumumnin tecziyeleri hakkındaki mütalası, zikir ve tdd olunan delile karşı gayr-ı vrit görüldüğünden, reddiyle, zan altına alındıkları eflden beraatlerine, başka sebeple mevkuf değillerse tahliyelerine müttefikan karar verildi. 15.6.944.

Aza Aza Reis

Ali Rıza

(Rahmetullahi Aleyhi)

Denizli Ağır Ceza Mahkemesi, ittifakla beraatlerine kararlarını hükmüyle imza ediyorlar.

Mektup:6

KENDİ KENDİME BİR HASBİHALDİR

Bu hasbihali Ankara makamatına işittirmeyi, ıslahtan sonra sizin tensibinize havale ederim.

Hkim, kendisi müdde olsa, elbette Kimden kime şekv edeyim, ben dahi şaştım, benim gibi biçarelere dedirtir. Evet, şimdiki vaziyetim hapisten çok ziyade sıkıntılıdır. Bir günü, bir ay haps-i münferit kadar beni sıkıyor. Bu gurbet ve ihtiyarlık ve hastalık ve yoksulluk ve zafiyetle, kışın şiddeti içinde herşeyden men edildim. Bir çocukla bir hastalıklı adamdan başka kimse ile görüşmem. Zaten ben, tam bir haps-i münferitte yirmi seneden beri azap çekiyorum. Bu halden fazla bana tecrit ve tarassutlarıyla sıkıntı vermek ise, gayretullaha dokunup, bir belya vesile olmasından korkulur. Mahkemede dediğim gibi, nasıl ki dört defa dehşetli zelzeleler, bize zulmen taarruzun aynı zamanında gelmesi gibi pek çok vukuat var... Hatt tahmin ederim ki; benim hukukumu muhafaza ve beni himaye etmek için çok güvendiğim Afyon Adliyesi, Denizli Mahkemesindeki Risale-i Nur hakkında müracaatıma bilkis ehemmiyet vermedi, beni meyus etti, adliyenin yangınına bir vesile oldu ihtimali var.

Ben derim ki: Benim hakkımda vicdanlı ve insaniyetli olan bu kazanın hükmeti, zabıta ve adliyesiyle beraber beni tam himaye etmek, en ehemmiyetli bir vazifesidir. çünkü, yirmi senelik bütün eserlerimi ve mektuplarımı üç adliye ve merkez-i hükmet dokuz ay tetkikten sonra beraatimize ve tahliyemize karar verdi. Fakat, ecneb menfaati hesabına ve bu millet ve bu vatanın pek büyük zararına çalışan bir gizli komite, bizim beraatimizi bozmak için, her tarafta, habbeyi kubbe yaparak bir kısım memurları aleyhime evhamlandırdılar. Bir maksatları, benim sabrım tükensin, artık yeter dedirtsinler. Zaten onların şimdi benden kızdıklarının bir sebebi, süktumdur, dünyaya karışmamaktır. det Niçin karışmıyorsun? T karışsın, maksadımız yerine gelsin diyorlar

Aleyhime hükmetin bir kısım memurlarını evhamlandırmakta istimal ettikleri bir iki desiselerini beyan ediyorum.

Derler: Saidin nüfuzu var. Eserleri hem tesirli, hem kesretlidir. Ona temas eden, ona dost olur. Öyleyse, onu herşeyden tecrid etmek ve ihanet etmekle ve ehemmiyet vermemekle ve herkesi ondan kaçırmakla ve dostlarını ürkütmekle nüfuzunu kırmak lzımdır diye hükmeti şaşırtır, beni de dehşetli sıkıntılara sokarlar.

(Devamı Yarın)