EMİRDAĞ LAHİKASI - I
Eklenme: 26.09.2023 00:00:00

Mektup:12

BU İSTİDA, Üç MAKAMATA GÖNDERİLMİŞTİR

Oradaki kardeşlerime bir mehaz olmak için gönderildi

Yirmi seneden beri sabredip sükt eden bir mazlumun şekvsını dinlemenizi istiyorum.

Hürriyetin en geniş suretini veren cumhuriyet hükmetinde herbir hürriyetten men edilmekle beraber, düşmanlarım, benim aleyhime her cihetle serbest olarak beni eziyorlar. Hürriyet-i vicdan ve hürriyet-i fikr-i ilmiyeyi temin eden cumhuriyet hükmeti, ya beni tam himaye edip, garazkr, evhamlı düşmanlarımı sustursun veyahut bana, düşmanlarım gibi hürriyet-i kalem verip, müdafaatıma yasak demesin. çünkü, resmen, perde altında her muhabereden menim için postahanelere gizli emir verilmiş. Su ve ekmeğimi getiren birtek çocuktan başka kimseyle beni görüştürmemek için tenbihat verildiği bir zamanda, eskiden beri benim muarızlarım fırsat bulup, tam Mahkeme-i Temyizin beraatimizi tasdik ederek, mahkemedeki ehl-i vukufun tahsin ettikleri kitaplarımı almayı beklerken, o düşmanlarım, hiç münasebetim olmayan bir-iki mahrem risalelerimi verdirip, sonra meslekçe benim aleyhimde bir-iki ehl-i vukufun eline geçirip, aleyhimde fena bir rapor hazırladıklarını işittim. Daha sabır ve tahammülüm kalmadı. Ben hükmet-i cumhuriyenin bütün erknlarına, belki dünyaya iln ediyorum ki:

Kurn-ı Hakmin sırr-ı hakikatiyle ve iczının tılsımıyla, benim ve Risale-i Nurun programımız ve mesleğimiz ve bilfiil semeresini gördüğümüz ve çalıştığımız ve gaye-i hareketimiz ve hedefimiz, ölümün idam-ı ebedsinden iman-ı tahkik ile biçareleri kurtarmak ve bu mübarek milleti de her nevi anarşilikten muhafaza etmektir.

İşte Risale-i Nur, üç ehl-i vukuf heyetinin ve üç mahkemenin incelemesinden geçtiği halde, bu iki vazife-i kudsiyeden başka, kasd olarak dünyaya, idareye, syişe dokunacak ciheti olmadığına, yirmi senelik hayatım ve yüz otuz Risale-i Nur, meydanda, cerh edilmez bir hüccettir. Evet, mahkemece dv ettiğim ve benimle münasebettar bütün dostlarımın tasdiki altında, yirmi seneden beri hiç bir gazeteyi okumayan, dinlenmeyen ve bu kadar muhtaç olduğu halde istirahati için hiç müracaat etmeyen ve on seneden beri hükümetin erknlarınıbirkaçı müstesna olarakbilmeyen ve dört seneden beri Dünya Harbinden ve hdistından hiç haber almayan ve merak etmeyen bu biçare mazlum Said, hiç imknı var mı ki, ehl-i siyasetle uğraşsın ve idareye ilişsin ve syişin ihlline meyli bulunsun? Eğer zerre miktar bulunsaydı, Karşımda kimler var, dünyada neler oluyor, bana kim yardım edecek? diye soruşturacaktı, merak edecekti, karışacaktı, hilelerle büyüklere hull edecekti.

En elm cüz bir hadise şudur ki: Bir tecrid-i mutlak içinde, her muhabereden kesilmiş vaziyetimden kurtulmak için hapse girmeye bir bahane bulunuz ki beni hapse alsınlar, bu azaptan kurtulayım diye bazı dostlarıma bir gizli mektup elden göndermiştim. T, benim hayatımın sermayesi ve neticesi ve gayet ziynetli bir surette tezyin edilmiş Risale-i Nurdan, Denizlide mahkemede bulunan kitaplarıma yakın olayım ve teslim almaya çalışayım. Maatteessüf, aleyhime olan oradaki ehl-i vukuftan birtek adam beni müdafaa ederken, o dahi mektubumu görüp, hapse girmem için aleyhime hüküm vermeye mecbur olmuş.

Beni hapislere sokan muarızlarımın bir bahaneleri deo mahkemede ondan beraat kazandığımtarikatçılıktır. Halbuki, Risale-i Nurda daima dv edip demişim: Zaman tarikat zamanı değil, belki imanı kurtarmak zamanıdır. Tarikatsiz Cennete gidenler çoktur, imansız Cennete giden yoktur diye bütün kuvvetimizle imana çalışmışız. Ben hocayım, şeyh değilim. Dünyada bir hanem yok ki, nerede tekkem olacak? Bu yirmi sene zarfında, bir tek adam yok ki, çıksın desin: Bana tarikat dersi vermiş. Ve mahkemeler ve zabıtalar bulmamışlar. Yalnız eskiden yazdığım tarikatlerin hakikatlerini ilmen beyan eden Telvihat Risalesi var ki, bir ders-i hakikattir ve yüksek bir ders-i ilmdir, tarikat dersi değildir.

Hürriyet-i vicdanı esas tutan hükmet-i cumhuriyenin, elbette bu milletin milyarlar ecdadının ruhları bağlandığı bir hakikate ve onun yolunda dünyaya meydan okudukları ve iman-ı tahkikyi galibne felsefeye karşı ispat eden bir eseri ve hdimlerini himaye etmek, ehemmiyetli bir vazifesidir. Yoksa, o zaif hdimin ellerini bağlayıp, binler düşmanlarını ona saldırtmaya, hiçbir vecihle o cumhuriyetin düsturları müsaade etmez. Cumhuriyet beni dinleyecek diye şekvmı yazdım. Evet, Allah bize yeter, O ne güzel Vekldir. l-i İmrn Sresi, 3:173 derim.