EMİRDAĞ LAHİKASI - I
Eklenme: 21.11.2023 00:00:00

Mektup: 88

Bu istida, yirmi seneden beri hiç müracaat etmediğim halde, bir hiddet zamanında bir defa olarak beni tzip eden Dahiliye Vekili Hilmiye hitaben yazılmış, ber-yı malmat Afyon Emniyet Müdürüne gönderilmiş. Mnsız, lüzumsuz dört beş defa bana sıkıntı verdiler. Senin yazın böyle değil; kim sana böyle yazmış? diye resmen beni karakola çağırdılar. Ben de dedim: Böylelere müracaat edilmez; yirmi sene süktum haklı imiş!

Ey Emirdağı hükmeti ve zabıtası! Bu hasbihali bir sene evvel yazmıştım. Fakat vermedim, sakladım. Şimdi, beş cihetle kanunsuz beni husus ikametghımda bir hizmetçiden men ve müdahale etmeleri gibi dünyada emsalsiz bir tarzda beni istibdad-ı mutlak altına alıyorlar. Kanun namına kanunsuzluk edenleri, insafa gelmek fikriyle izhar ediyorum.

Dahiliye Vekili ile hasbihalden bir parçadır

Hiçbir tarihte ve zemin yüzünde emsali vuku bulmayan bir zulme ve on vecihle kanunsuz bir gadre ve tazyike hedef olmuşum. Şöyle ki:

Hem şiddetli suikast eseri olarak zehirlenmeden hasta;

hem gayet zaif, yetmiş bir yaşında ihtiyar; hem kimsesiz, acınacak bir gurbette,

hem sako ve fanil ve pabucunu satmakla maişetini temin eden fakrül-hal,

hem yirmi beş sene münzev olmasından, binden ancak tam sadık bir adamla görüşebilen bir merdumgiriz, mütevahhiş,

hem yirmi sene hayatını ve eserlerini üç mahkeme ve Ankara ehl-i vukufu inceden inceye tetkikten sonra bilittifak beraatine ve eserleri vatana, millete zararsız olarak menfaatli olmasına karar verilmiş bir msum,

hem eski Harb-i Umumde ehemmiyetli hizmet etmiş bir evld-ı vatan,

hem şimdi bu milleti, bu vatanı, anarşilikten ve ecneb ifsadlarından kurtarmak için meydandaki tesirli srıyla bütün kuvvetiyle çalışan bir hamiyetperver; ve mahkemede yetmiş şahitle ispat edildiği gibi, yirmi beş senede bir gazeteyi okumayan, merak etmeyen ve yedi sene Harb-i Umumye bakmayan, sormayan, bilmeyen ve eserlerinde kuvvetli delillerle siyasetten bütün bütün alkasını kestiğini ispat eden ve dünyanıza karışmadığını adliyeleriniz resmen itiraf ettiği bir zararsız adam;

hem hiretine ve ihlsına zarar gelmemek için şiddetle teveccüh-ü mmeden kaçan ve kardeşlerinin onun hakkındaki hüsn-ü zanlarından ve medihlerinden çekinen, beğenmeyen bu biçare Saide, başta Dahiliye Vekili olan sen, Afyon Valisini ve Emirdağ zabıtasını musallat edip, hergün bir ay haps-i münferid azbını çektirmek ve tecrid-i mutlak içinde tek başıyla bir haps-i münferitte durmaya mecbur etmek, hangi maslahatınız iktiza eder? Hangi kanun bu dehşetli gadre müsaade eder diye, hukuk-u umumiyeyi muhafaza eden adliyenin yüksek dairesi vasıtasıyla Dahiliye Vekiline beyan ediyorum.

Zulmen bütün hukuk-u medeniyeden ve insaniyeden ve yaşamak hakkından mahrum edilen

Said Nurs

Mektup: 89

Aziz, sıddık kardeşlerim ve benim hakkımda bu gurbette samim akrabalarım Osman, Mehmed, Hasan efendiler,

Sizin hlisane bana ve Risale-i Nura karşı hiç unutulmayacak hizmetinize bir mükfat-ı cile olarak Hasan Feyzi ve sair talebelerin, çalışkan hanedanına karşı fevkalde teveccühleri ve umum memlekette sizin şerefinizi neşretmeleri ve ehl-i hakikati size dost yapmakları cihetiyle, benden ziyade Risale-i Nur ve şakirtlerini himaye ve muhafaza etmek ve ehl-i siyasetin ve beni zehirleyen düşmanlarımın desiselerinden kurtarmak için gayet derecede bir ihtiyat, tam bir sadakat ve benim yerimde tam bir dikkatle mükellefsiniz. Yoksa az bir hat, yalnız bana değil, belki binler msum şakirtlere ve şimdi parlayan şerefinize dokunacak. Benim vaziyetim ve verilen sıkıntılar altı vecihle kanunsuz olmasından, ileride mesuliyetten kurtarmak için insafsız ve kanunsuz beni tzip edenler, kendilerine bir bahane, bir vesile arıyorlar. Pek çok dikkatli olmanız lzımdır.

Mektup: 90

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Evvel: Bir iki gün evvel hasbihalin bir parçası size gönderilmiş.t, siz onu esas tutup, lüzum olduğu zaman ya istida veya o Vekile ve mahkemeye vermek veya başka makamata o parça ile müracaat etmek ve kardeşlerimiz dahi o esas üzerine kendilerini münafıklara karşı müdafaa etmek için size gönderilmiş. Demek, şimdiye kadar bana garazla işkenceli sıkıntıları verdiren, en başta o imiş. Her ne ise. Siz, meşveretle ne lzımsa yaparsınız. Fakat ihtiyatla, telşsız, velveleye vermemek lzım.

Saniyen: Bu defa görüşmediğim buranın korkak müftüsü vasıtasıyla, Hulsinin Karstan bir mektubunu biraderzdem Nihadın mektubuyla aldım. Elhak, o kardeşimiz, daima fevkalde sadakatini ve Nurlara kuvvetli alkasını muhafaza ediyor. Mnidar bir tevafuktur ki, bilmediği halde, Nihadın orada bulunması ihtimaliyle, Sabriye ait fıkrada demiştim ki: Nihad Karsta ise Hulsi ile görüşür, melinde burada söylediğim ve sonra size yazdığım aynı zamanda, o ikisi şimdiye kadar sükt ettikleri halde, beraber bana mektup yazıyorlar.

Salisen: Refet kardeşimizin kemal-i sadakat ve alkasını ve Hulsi gibi Nurların bir kumandanı olduğunu gösteren mektubu, Hulsinin mektubunu aldığım zamanına tevafuku, ltif ve sürurlu oldu. O ikisi Lhikaya girsin. Ve Refetin msumlara Kurn okutması ve kendisi Lemalar ile, yazmak ve okumakla meşgul olması ve benim hastalığımın şifsına o msumlarla dua etmeleri, bir merhem gibi hastalığıma ferah ve hiffet verdi.

Ve Rabian: Yazıda, merhum sıma benzeyen Yakup Cemalin hayatta olduğunu; ve hayatta ise Nurlarla, o güzel kalemi ile hizmet ediyor mu, bilemediğim için, çok defa haznane ve müteessifane düşünüyordum. Hadsiz şükür olsun ki, hem hayatta, hem Nurlara hizmette, hem sadakatte olduğunu gösteren bir mektubunu aldım, elhamdülillh dedim.