Emirdağı Hayatı Devamıdır-16
Eklenme: 28.11.2024 00:00:00

çünkü bu milletin yüzde doksanı, bin seneden beri anane-i İslmiye ile, ruh ve kalb ile bağlanmış. Zahiren muhalifi, fıtratındaki emre itaat cihetiyle serfür etse de, kalben bağlanmaz.

Hem, bir Müslüman, başka milletler gibi değil. Eğer dinini bıraksa anarşist olur, hiçbir kayıt altında kalamaz; istibdad-ı mutlaktan, rüşvet-i mutlakadan başka hiçbir terbiye ve tedbirle idare edilmez. Bu hakikatin çok hüccetleri, çok misalleri var. Kısa kesip sizin zekvetinize havale ediyorum.

Bu asrın Kurna şiddet-i ihtiyacını hissetmekte İsveç, Norveç, Finlandiyadan geri kalmamak size elzemdir. Belki onlara ve onlar gibilere rehber olmak vazifenizdir. Siz, şimdiye kadar gelen inkılp kusurlarını üç dört adamlara verip şimdiye kadar umum harp ve sair inkılpların icbarıyla yapılan tahribatlarıhususan anane-i dniye hakkındatamire çalışsanız, hem size istikbalde çok büyük bir şeref ve hirette büyük kusuratlarınıza kefaret olup, hem vatan ve millet hakkında menfaatli hizmet ederek milliyetperver, hamiyetperver namına müstehak olursunuz.

Rabian: Madem ölüm öldürülmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor. Ve madem siz de herkes gibi kabre koşuyorsunuz. Ve madem o kat ölüm ehl-i dallet için idam-ı ebeddir, yüz bin cemiyetçilik ve dünyaperestlik ve siyasetçilik onu tebdil edemez. Ve madem Kurn, o idam-ı ebedyi, ehl-i iman için terhis tezkeresine çevirdiğini güneş gibi ispat eden Risale-i Nur elinize geçmiş ve yirmi seneden beri hiçbir feylesof, hiçbir dinsiz ona karşı çıkamıyor, bilkis dikkat eden feylesofları imana getiriyor ve bu on iki sene zarfında dört büyük mahkemeniz ve feylesof ve ulemadan mürekkep ehl-i vukufunuz Risale-i Nuru tahsin ve tasdik ve takdir edip, iman hakkındaki hüccetlerine itiraz edememişler. Ve bu millet ve vatana hiçbir zararı olmamakla beraber, hücum eden dehşetli cereyanlara karşı sedd-i Zülkarneyn gibi bir sedd-i Kurn olduğuna Türk milletinden, hususan mektep görmüş gençlerden yüz bin şahit gösterebilirim. Elbette benim size karşı bu fikrimi tam nazara almak, ehemmiyetli bir vazifenizdir. Siz dünyev çok diplomatları her zaman dinliyorsunuz; bir parça da hiret hesabına konuşan, benim gibi kabir kapısında, vatandaşların haline ağlayan bir biçareyi dinlemek lzımdır.

Bu istida, yirmi seneden beri hiç müracaat etmediğim halde, bir hiddet zamanında bir defa olarak beni tzip eden Dahiliye Vekili Hilmiye hitaben yazılmış, ber-yı malmat Afyon Emniyet Müdürüne gönderilmiş. Mnsız, lüzumsuz dört beş defa bana sıkıntı verdiler. Senin yazın böyle değil; kim sana böyle yazmış? diye resmen beni karakola çağırdılar. Ben de dedim: Böylelere müracaat edilmez; yirmi sene süktum haklı imiş!

Ey Emirdağı hükmeti ve zabıtası! Bu hasbihali bir sene evvel yazmıştım. Fakat vemedim, sakladım. Şimdi, beş cihetle kanunsuz beni husus ikametghımda bir hizmetçiden men ve müdahale etmeleri gibi dünyada emsalsiz bir tarzda beni istibdad-ı mutlak altına alıyorlar. Kanun namına kanunsuzluk edenleri, insafa gelmek fikriyle izhar ediyorum.

* * *

Aziz, sıddık kardeşim ve bu fni dünyada hamiyetli ve cidd bir arkadaşım,

Evvel: Bütün dostlarım ve hemşehrilerimden en ziyade ztınız ve bazı Erzurumlu zatların, benim bu işkenceli ve mazlumiyet hletimde şefkatkrane cidd alkadarlığınıza ve imdadıma fikren koşmanıza cidden çok minnetdarım; hir ömrüme kadar unutmayacağım. Size bin mşaallah ve brekllah derim.

Saniyen: Mesleğime ve Risale-i Nurdan aldığım dersime bütün bütün muhalif olarak ve on seneden beri fni dünyanın geçici, ehemmiyetsiz hadiselerine bakmamak olan bir düstur-u hayatıma da münfi olarak, sırf senin hatırın ve merak ettiğin ve bu defaki uzun mektubun için vaziyetime ve zalimlerin işkencelerine ait birkaç maddeyi beyan edeceğim.

Birincisi: Otuz sene evvel Drül-Hikmette z iken, birgün, arkadaşımızdan ve Drül-Hikmet zsından Seyyid Sadeddin Paşa dedi ki:

Kat bir vasıta ile haber aldım; kökü ecnebde ve kendisi burada bulunan bir zındıka komitesi, senin bir eserini okumuş. Demişler ki: Bu eser sahibi dünyada kalsa, biz mesleğimizi yani zındıkayı (dinsizliği) bu millete kabul ettiremeyeceğiz. Bunun vücudunu kaldırmalıyız diye senin idamına hükmetmişler. Kendini muhafaza et.

Ben de Tevekkelt alllah, ecel birdir, tagayyür etmez dedim.

İşte bu komite, otuz sene, belki kırk seneden beri hem tevessü etti, hem benimle mücadelede herbir desiseyi istimal etti. İki defa imha için hapse ve on bir defa da beni zehirlemeye çalışmışlar. En son dehşetli plnları, sabık Dahiliye Vekilini ve Afyonun sbık Vlisini, Emirdağının sabık kaymakam vekilini aleyhime sevk etmeleriyle, resm hükmetin nüfuzunu bütün şiddetiyle aleyhimde istimal etmeleridir. Benim gibi zaif, ihtiyar, merdumgiriz, fakir, garip, hizmete çok muhtaç bir biçreye o üç resm memurlar, aleyhimde öyle bir propaganda yapmış ve herkesteki korku o dereceye varmış ki, bir memur bana selm etse, haber aldıkları vakitte değiştirdikleri için, casusluktan başka hiçbir memur bana uğramadığını ve komşularımın da bazıları korkularından hiç selm etmediklerini gördüğüm halde, inayet ve hıfz-ı İlh bana bir sabır ve tahammül verdi. Emsalsiz bu işkence, bu tazyik, beni onlara dehalete mecbur etmedi

Üçüncüsü: İki sene, iki mahkeme, ellerinde tetkik edilen bütün Risale-i Nur eczalarında kanunca bir vesile bulamayıp bizi ve Risale-i Nuru beraat ettirdikten sonra, zındıka komitesi, münafık bazı memurları vesile ederek, merkez-i hükmette resm bir pln çevirip beni bütün bütün hilf-ı kanun olarak bütün dostlarımdan ve talebelerimden tecrit ve sıhhat ve hayatım noktasında en fena bir yerde, beni nefyetmek nmı altında, haps-i münferid ve tecrid-i mutlak mnsında beni Emirdağına gönderdiler. Şimdi tahakkuk etmiş ki, iki maksatla bu muameleyi yapıyorlar.

Devam edecek