Emirdağı Hayatı Devamıdır-7
Eklenme: 16.11.2024 00:00:00

Bir sule mecbur cevabın tetimmesidir.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Bu yaz mevsimi, gaflet zamanı ve derd-i maişet meşgalesi hengmı ve şuhr-u selsenin çok sevaplı ibadet vakti ve zemin yüzündeki fırtınaların silhla değil, diplomatlıkla çarpışmaları zamanı olduğu cihetle, gayet kuvvetli bir metanet ve vazife-i nuriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa, Risale-i Nurun hizmeti zararına bir atlet, bir fütur ve tevakkuf başlar.

Aziz kardeşlerim, siz kat biliniz ki, Risale-i Nur ve şakirtlerinin meşgul oldukları vazife, r-yi zemindeki bütün muazzam mesilden daha büyüktür. Onun için, dünyev merak ver meselelere bakıp, vazife-i bkiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz; kuvve-i mneviyeniz kırılmasın.

Evet, ehl-i dünyanın bütün muazzam meseleleri, fni hayatta zalimne olan düstur-u cidal dairesinde, gaddarne, merhametsiz ve mukaddesat-ı diniyeyi dünyaya feda etmek cihetiyle, kader-i İlh, onların o cinayetleri içinde, onlara bir mnev cehennem veriyor. Risale-i Nur ve şakirtlerinin çalıştıkları ve vazifedar oldukları fni hayata bedel, bki hayata perde olan ölümü ve hayat-ı dünyeviyenin perestişkrlarına gayet dehşetli ecel celldının, hayat-ı ebediyeye birer perde ve ehl-i imanın saadet-i ebediyelerine birer vesile olduğunu, iki kere iki dört eder derecesinde kat ispat etmektedir. Şimdiye kadar o hakikati göstermişiz.

Elhasıl: Ehl-i dallet, muvakkat hayata karşı mücadele ediyorlar. Bizler, ölüme karşı nur-u Kurn ile cidaldeyiz. Onların en büyük meselesimuvakkat olduğu içinbizim meselemizin en küçüğünebekaya baktığı içinmukabil gelmiyor. Madem onlar divanelikleriyle bizim muazzam meselelerimize tenezzül edip karışmıyorlar; biz, neden kuds vazifemizin zararına onların küçük meselelerini merakla takip ediyoruz?

Bu yet ve usul-ü İslmiyetin ehemmiyetli bir düsturu olan yani, Başkasının dalleti sizin hidayetinize zarar etmez; sizler, lüzumsuz onların dalletleriyle meşgul olmayasınız düsturun mnsı: Zarara kendi razı olanın lehinde bakılmaz. Ona şefkat edip acınmaz.

Madem bu yet ve bu düstur, bizi, zarara bilerek razı olanlara acımaktan men ediyor; biz de bütün kuvvetimiz ve merakımızla, vaktimizi kuds vazifeye hasretmeliyiz. Onun haricindekileri mlyani bilip, vaktimizi zayi etmemeliyiz. çünkü elimizde nur var, topuz yoktur. Biz tecavüz edemeyiz. Bize tecavüz edilse, nur gösteririz. Vaziyetimiz bir nevi nurn müdafaadır.

Bu tetimmenin yazılmasının sebeplerinden birisi:

Risale-i Nurun bir talebesini tecrübe ettim. Acaba bu heyecan, şimdiki siyasete karşı ne fikirdedir diye, Boğazlar hakkında boşboğazlığı münasebetiyle bir iki şey sordum. Baktım, alkadarne ve bilerek cevap verdi. Kalben, Yazık! dedim. Bu vazife-i nuriyede zararı olacak. Sonra şiddetle ikaz ettim.

Şeytandan ve siyasetten Allaha sığınırım bir düsturumuz vardır. Eğer insanlara acıyorsan, geçmiş düstur onlara merhamete liyakatini selb ediyor. Cennet adamlar istediği gibi, Cehennem de adam ister.

(Beşinci Şunın yine kısmen verdiği haberler tezahür ediyor.)

Said Nurs

* * *

Aziz kardeşlerim,

Müdafaatımda onlara cevaben demiştim ki:

Onlar bana ait değil ve o kerametlere sahip olmak benim haddim değil. Belki Kurnın mucize-i mneviyesinin tereşşuhatı ve lemalarıdır ki, hakik bir tefsiri olan Risale-i Nurda kerametler şeklini alarak şakirtlerinin kuvve-i mneviyelerini takviye etmek için, ikrmt-ı İlhiye nevindendir. İkramın, izharı bir şükürdür, caizdir, hem makbuldür. Şimdi ehemmiyetli bir sebebe binaen bu cevabı bir parça izah edeceğim. Ve, Niçin izhar ediyorum ve niçin bu noktada bu kadar tahşidat yapıyorum? diye sual edildi.

Elcevap: Risale-i Nurun hizmet-i imaniyede bu zamanda binler tahribatçılara mukabil yüz binler tamiratçısı bulunmak lzım gelirken, hem benimle lakal yüzer ktip ve yardımcı bulunmasına ihtiyaç varken, değil çekinmek ve temas etmemek, belki millet ve ehl-i idare takdirle ve teşvikle yardım ve temas etmek zarur iken ve o hizmet-i imaniye hayat-ı bkiyeye baktığı için hayat-ı fniyenin meşgalelerine ve fidelerine tercih etmek ehl-i imana vcip iken, kendimi misal alarak derim ki:

Beni herşeyden ve temastan ve yardımcılardan men etmekle beraber, aleyhimizde olanlar bütün kuvvetleriyle arkadaşlarımın kuvve-i mneviyelerini kırmak ve benden ve Risale-i Nurdan soğutmak ve benim gibi ihtiyar, hasta, zaif, garip, kimsesiz bir biçareye, binler adamın göreceği vazifeyi başına yüklemek ve bu tecrid ve tazyiklerden madd bir hastalık nevinden insanlar ile temas ve ihtilttan çekilmeye mecbur olmak, hem o derece tesirli bir tarzda halkları ürküttürmek ki, en ziyade merbut görülen bazı dostları bana selm vermemek, hatt bazı namazı da terk etmek derecesinde ürkütmekle kuvve-i mneviyeyi kırmak cihetleriyle ve sebepleriyle, ihtiyarım haricinde bütün o mnilere karşı, Risale-i Nur şakirtlerinin kuvve-i mneviyelerinin takviyesine medar ikrmt-ı İlhiyeyi beyan ederek Risale-i Nur etrafında mnev bir tahşidat yaptırmak ve Risale-i Nur kendi kendine, tek başıyla, başkalarına muhtaç olmayarak, bir ordu kadar kuvvetli olduğunu göstermek hikmetiyle bu çeşit şeyler bana yazdırılmış. Yoksahşkendimizi satmak ve beğendirmek ve temeddüh etmek, hodfuruşluk etmek ise, Risale-i Nurun ehemmiyetli bir esası olan ihls sırrını bozmaktır.

İnşaallah, Risale-i Nur kendi kendini hem müdafaa ettiği, hem kıymetini tam gösterdiği gibi, bizi de mnen müdafaa edip kusurlarımızı affettirmeye vesile olacaktır.

Devam edecek