Hüsrevi tashihte ve tevzide ve tedbirde ve muhaberede ve Nurların neşir ve yetiştirmesinde tebrik ve muvaffakiyetine dua ederiz. Bu ehemmiyetli vazifelerle beraber, yine o şirin ve parlak kaleminin yazılarını çok nüshalarda görüyoruz. Hem müstakil nüshaları da yazıyor, mektubundan anlıyorum.
Şimdi birden medrese-i Nuriyenin (Sava) Hacı Hafız Mehmed, merhum Hafız Mehmed ve kardeşleri ve Mehmedleri ve Ahmedleri ve msum Nurcuları ve mübarek ihtiyar ve sir kahraman, şakirtlerini düşündüm. Hayatım müddetince ona yakın olmak bütün canımla istedim ve vefattan sonra onların mezaristanında defnolmamı arzuladım.
Birden ihtar edildi ki:
Gerçi Medresetüz-Zehranın merkezi olan Isparta Vilyetinde maddeten bulunmak çok cihetle fideli, saadetlidir; fakat Nurun mesleği ve Nurcuların meşrebi cihetiyle daima berabersiniz. Zaman ve mekn, perde olamazlar. Şarkta, garpta, şimalde, cenupta, dünyada, berzahta bulunsanız, mnen bir mecliste, beraber sayılırsınız. Onların mnev yardımları daima birbirine oluyor ve sana da gelir diye beni teskin etti.
Ben dedim: Madem şimdi her tarafta Nurlara kuvvetli ve kesretli eller sahip çıkıyorlar ve tam muhafaza ve neşrine çalışıyorlar, elbette ben bir parça istirahat etsem tembellik olmaz.
Mektup: 114
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvel: Geçen mübarek Leyle-i Bertınızı ve gelecek Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ederiz. Bu sene, Berat Gecesi, Nurcular hakkında çok bereketli ve kerametli olduğuna bir emaresini hayretle gördük. Şöyle ki:
Ben, Berat Gecesinden az evvel As-yı Ms tashihiyle meşgulken, bir güvercin pencereye geldi, bana baktı. Ben dedim: Müjde mi getirdin? İçeriye girdi, güya eskiden dost idik gibi, hiç ürkmedi. As-yı Ms üstüne çıktı, üç saat oturdu. Ekmek, pirinç verdim, yemedi. T akşama kaldı, sonra gitti, tekrar geldi. Bert gecesinde, t sabaha kadar yanımda kaldı. Ben yatarken başıma geldi, Allahaısmarladık nevinden başımı okşadı, sonra çıktı gitti. İkinci gün, ben teessüf ederken, yine geldi, bir gece daha kaldı. Demek bu mübarek kuş, hem As-yı Msyı, hem Bertımızı tebrik etmek istedi.
Mektup: 115
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Kastamonu Hüsrevi ve Süleyman Rüştüsü olan Mehmed Feyzi ve Eminin, Üstadlarının Kastamonudaki hayatımın bir tarihçesini, hüsn-ü zanla haddimden çok fazla senlarını tebdil etmeyerek kabulümün sebebi şudur ki:
Bugünlerde Afyonun büyük memuru, bir çavuşu bana ihanete vasıta yapıp güya teveccüh-ü mmeyi hakkımda kırarak, t bu vilyet, Denizli, Isparta gibi Nurlara tam sahip çıkmasın ve Nurlar parlamasın. Gerçi ben tahammül ettim, fakat buranın yeni şakirtlerinin teessürlerinden müteessirdim. Düşünürken, Mehmed Feyzinin bu samimne ve limne, hürmetkrne mektubu o herifin ve o mirinin ihanetlerini yüzlerine vurup hiçe indirerek, teessüratımı tam sildi, süpürdü. Binler derece o iki bedbahttan yüksek olan iki Nurcunun böyle medih ve hürmetleri, onların kanunsuz cebir ve ihanetlerinin aynı zamanda tam tamına tevafuku, Feyzi ve Eminin sadakatlerinin bir kerameti olduğuna kanaat ettiğimdir.
Mektup: 116
Kardeşlerim,
Şimdi tebeyyün etti ki, beni karakola çağırmak, lüzumsuz bahanelerle beni hükmete celb etmekte maksat, ihanet ve halkın nazarında ehemmiyetsizliğim ve bana müttehem vaziyeti vermek içindi. Şimdi tahammülüm kalmadı. Mümkün oldukça oraya beni çağırmamak lzımdır. Ceza hkimini görünüz. Bana bir dv vekili tarzında bir adamı bulunuz; benim bedelime lüzum olsa karakola gitsin. Yirmi beş sene münzev bir adam, böyle ihanetkr insanlarla görüşmek, işkenceli bir azaptır. Ben, sekiz sene Kastamonuda, birtek defa valinin ısrarıyla yanına ve iki defa da polishaneye gittim. Burada sebepsiz on defadan geçti. Ben daha gidemem. Hem doktordan bir rapor alınız. Yoksa bu şehre madd ve mnev zarardır.
Hüsrevin müdafaatımda yazılan dört zelzele meselesini tasdik eden bu geceki şiddetli dört defa zelzele, bana ve Nurlara ve bu memlekete kat bir suikast eseri olarak hükmet içinde hizmetçime bağırarak bana tahkirkrne ihanet ve şetmedip Git ona söyle diyen ve kaymakamın emr-i cebrsiyle Hasta da olsa buraya getiriniz bekçilere ve jandarmalara emir veren ve Afyonun perde altındaki büyük memura dayanan karakol çavuşu, hem Nur şakirtlerinin şevklerine, hem Nurların burada yazılmasına, hem bana ehemmiyetli sıkıntı vermesinin aynı vakitte, böyle burada görülmeyen bu şiddetli zelzelenin gelmesi gösteriyor ki, Risale-i Nur bir vesile-i def-i beldır; ttile uğradıkça, bel fırsat bulup gelir.
Nurlara az zamanda çok hizmet eden Mustafa Osmanın gayet tevazukrne ve mahviyetkrane mektubu, tam onun hlisane sadakatini ve ihlsını ispat edip on beş senelik haslarla omuz omuza geldiğini gösterir. Zaten yazdığı As-yı Ms mecmuası kuvvetli bir delildir. İşte bu dakikada bunu yazarken, yine hafif zelzele başladı.