Mektup: 131
Eklenme: 7.12.2023 00:00:00

Aziz sıddık kardeşlerim,

Hiç merak etmeyiniz. Yalnız duanızı almak için şimdilik şiddetli ve suikast eseri olarak evvelce size yazdığım gibi hastalığımı beyan ediyorum. Fakat katiyen telş etmeyiniz. Hadsiz şükür olsun ki, hem evradıma, hem vazife-i tashihe mni olmuyor. İnşaallah, büyük bir sevap ve hayır var içinde. Ben kendim, bundan bir cihette memnunum; siz de hiç müteessir olmayınız. Zaten benim vazifem bitmek üzeredir. Risale-i Nur, hususan mecmuaları, herbir nüshası, Saide karşı hüsn-ü zannınızın fevkinde onun vazifesini görebilir ve görüyor. Ve Nur şakirtlerinin haslardan herbir fedakrı, o Saidin vazifesini mükemmel görebilir.

İnşaallah ileride tam görecekler. Bir Said içinizde noksan olmakla, yüzer mnev Said olan mecmualar ve binler madd Saidler, içinizde halis ve mükemmel o vazifeyi görebilirler ve görüyorlar. Bu hakikate binaen, benim şahsıma ve başıma gelen hadiselere çok ehemmiyet vermeyiniz. Yalnız çok dua ediniz. Zaaf ve ihtiyarlık ve ziyade teessüratıma, bence makbuliyetleri şüphesiz olan dualarınızla yardım ediniz.

Kahraman Tahirnin Nurcu msume, merhume mübarek Hicreti dünyadan Cennete hicret etmesi, hakikaten beni mahzun eyledi. Öyle bir Nur şakirdi ve msum taifesinin ehemmiyetli bir çalışkanı gitmesi, Nur hesabına da beni müteessir etti. İnşaallah onun yerine çoklar girecek, yerini boş bırakmayacaklar. Nasıl ki şimdiden Uşaklı küçücük Haydar meydana çıktı, hicret eden hemşiremin vazifesini göreceğim diye bizi mesrur eyledi. Cenb-ı Hak, Hicretin peder ve validesine ve akrabasına sabr-ı ceml ihsan edip, Hicreti onlara şefaatçi eylesin ve o merhumeyi de merhume hemşirem Hnımla Cennette mesrur eylesin. min.

Uşaklı Haydara benim tarafımdan onu tebrik ve Nur hizmetinde tevfikine dua ettiğimi ve Nurun msumlar taifesi içinde dahil olduğunu bildiriniz. Ve onun hocası İzzete de pek çok selm ediyorum.

Mektup: 132

Nur şakirtleri, hiç siyasete karışmadılar, hiçbir partiye girmediler. çünkü iman, ml-ı umumdir. Her taifede muhtaçları ve sahipleri vardır. Tarafgirlik giremez. Yalnız küfre, zındıkaya, dallete karşı cephe alır. Nur mesleğinde, müminlerin uhuvveti esastır.

Mektup: 133

Aziz sıddık kardeşlerim,

Bir meseleyi, çoktan beri size söylemek lzım iken unutmuştum. O da şudur: Mucizt-ı Kurniye risalesindeki ekser yetler, herbiri, ya mülhidler tarafından medar-ı tenkit olmuş veya ehl-i fen tarafından tiraza uğramış veya cinn, ins şeytanların vesvese ve şüphelerine maruz olmuş yetlerdir.

İşte, Yirmi Beşinci Söz öyle bir tarzda o yetlerin hakikatlerini ve nüktelerini beyan etmiş ki, ehl-i ilhad ve fennin kusur zannettikleri noktalar, iczın lemetı ve belğat-ı Kurniyenin kemlatının menşeleri olduğunu, ilm kaideleriyle ispat edilmiş; bulantı vermemek için onların şüpheleri zikredilmeyerek cevab-ı kat verilmiş. Dağları kazık yapmadık mı?, Güneş de akıp gider gibi yalnız Yirminci Sözün Birinci Makamında üç dört yette şüpheleri söylenmiş.

Hem o Mucizt-ı Kurniye risalesi de gerçi gayet muhtasar, acele yazılmış ise de, fakat, ilm-i belğat ve ulm-u Arabiye noktasında limlere hayret verecek derecede limane ve derin ve kuvvetli bir tarzda beyan edilmiş. Gerçi her bahsini, her ehl-i dikkat tam anlamaz, istifade etmez; fakat o bahçede herkesin ehemmiyetli hissesi var. Pek acele ve müşevveş haletler içinde telif edildiğinden, ifade ve ibaresinde kusur var olmasıyla beraber ilim noktasında çok ehemmiyetli meselelerin hakikatini beyan etmiş.

Mektup: 134

Madem Risale-i Nur, makine ile taammüm etmeye başlamış ve madem felsefe ve hikmet-i cedideyi okuyan mektepliler ve muallimler çoklukla Risale-i Nura yapışıyorlar; elbette bir hakikat beyan etmek lzım geliyor. Şöyle ki:

Risale-i Nurun şiddetli tokat vurduğu ve hücum ettiği felsefe ise mutlak değildir. Belki muzır kısmınadır. çünkü felsefenin hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye ve ahlk ve kemlt-ı insaniyeye ve sanatın terakkiyatına hizmet eden felsefe ve hikmet kısmı ise, Kurn ile barışıktır. Belki Kurnın hikmetine hdimdir, muaraza edemez. Bu kısma Risale-i Nur ilişmiyor.

İkinci kısım felsefe, dallete ve ilhada ve tabiat bataklığına düşürmeye vesile olduğu gibi, sefahet ve lehviyat ile gaflet ve dalleti netice verdiğinden ve sihir gibi harikalarıyla Kurnın mucizekr hakikatleriyle muaraza ettiği için, Risale-i Nur ekser eczalarında mizanlarla ve kuvvetli ve burhanlı muvazenelerle, felsefenin yoldan çıkmış bu kısmına ilişiyor, tokatlıyor; müstakim, menfaattar felsefeye ilişmiyor. Onun için mektepliler Risale-i Nura itirazsız, çekinmeyerek giriyorlar ve girmelidirler. Fakat gizli münafıklar nasıl ki bir kısım hocaları bütün bütün mnsız ve haksız bir tarzda ehl-i medresenin ve hocaların hakik malı olan Risale-i Nur aleyhinde istimal ettikleri gibi, bazı felsefecilerin enaniyet-i ilmiyelerini tahrik edip, Nurlar aleyhinde istimal etmek ihtimline binaen, bu hakikati As-yı Ms ve Zülfikar mecmualarının başında yazılsa münasip olur.

Safranbolu, Eflni Nahiyesi Mülyim Köyünde mütekait muallim bir kardeşimiz ve Nurun has şakirdi, Nurların neşri ve tabı için det sermayesinin kısm-ı zamını teberru etmek istiyor, kabulünü rica ediyor. Ben, bu hlis ve has kardeşimizin fedakrne ve hlisane ricasını reddedemiyorum. Ve dünya malları kaide-i şahsiyeme girmediği ve muavenetleri kendime kabul etmediğim için, bu işteki maslahatı da bilemiyorum. İki Ispartanın kahramanlarına ve Hüsrev ve Tahir ve arkadaşlarına ve Nazif ve refiklerine bu meseleyi havale ediyorum. Nurun neşri için böyle çok büyük bir hayır ve sevaba mni olamam. Sizler ya bütün niyet ettiği miktarı, veyahut bir kısmını, iki hisse ile, biri büyük Ispartanın, biri küçük Ispartanın makinelerine verilsin. Onun istediği gibi, ya teberru veya ileride başka muavenet edenler gibi bir mukabele nevinde, ya Nurlardan veya başka bir istediği ne varsa vermek suretiyle o has kardeşimizi memnun edersiniz.