Mektup: 153
Eklenme: 19.12.2023 00:00:00

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Evvel: Cennetül-Firdevsin meyveleri ve Medresetüz-Zehranın heyet-i falesinin sahaif-i amelleri ve defter-i haseneleri olan Zülfikar ve arkadaşlarını, selmetle Cuma gecesi serçe kuşunun verdiği müjdeden iki saat sonra keml-i sürurla aldık. Sizlere onların harfleri adedince Allah mübarek kılsın. Allah sizi başarılı kılsın. Allah sizi dünya ve hirette mesut etsin deyip ruh u canımızla sizi tebrik ettiğimiz gibi, bu memleketi de tebrik ederiz. Ve Zülfikarın zuhurunun mukaddemeleri başlamasıyla din lehinde kuvvetli cereyanların ve aleyhindeki tecavüzün durması ve bir kısmı rücu edip eski hattın tamirine çalışması işaretiyle, şimdi bilfiil tezahür ve neşrolması, inşaallah memleket için İslmiyet cihetinde büyük bir fidesi olacak ve zulmetleri dağıtacak işaretini veriyor.

Evet, şimalden gelen küfr-ü mutlak cereyanını durduracak, yalnız Risale-i Nurdur. Siyaset, diplomatlık, bu vazifeyi göremez. Onun için, vatanperver ve milliyetçi ve siyasetçiler, Nurlara sarılmaya mecburiyet var. O Zülfikarın zuhura gelmesi için çalışanların şahs-ı mnevsinin, belki herbirisinin kıyametteki defter-i hasenatına yedi yüz sahifesiyle birtek sahife-i hasenat olmasını rahmet-i İlhiyeden niyaz ediyoruz.

Mdem o iman hakikatleri yüksek bir ibadet ve hasenedir ve onunla çokların imanını kurtarmak binler hasene hükmündedir; onun zuhuruna çalışanların herbirisi onu okuyup ve dinleyip itikad etmesiyle, aynen işlediği sair hayratın defteri gibi bir uhrev senedidir. Elbette onların ve şahs-ı mnevsinin hirette defter-i hasenatından yedi yüz sahifesiyle bir tek sahife olarak Zülfikar aynen neşrolmak ve bir sahifesi hükmüne geçmek, hadsiz bir rahmetin şenidir.

Saniyen: Gerçi Nurlar girdikleri her yerde galebe eder; fakat mütemerrid ve muannid zındıklar, maddiyunlar, ellerinden geldiği kadar fütuhatına fütur vermek için desiselere ve ehl-i siyasete evham vermeye çabalıyorlar. İnşaallah bir halt edemezler. Fakat ihtiyat her vakit iyidir. Sırren tenevveret düsturu devam ediyor. T bunun gibi birkaç mecmua çıkıncaya kadar temkinli ve ihtiyatlı bulunmak lüzumu var. Hatt bu defa sırr-ı İnna ateynanın remizli risalesini on üç seneden beri görmediğim halde buraya göndermek bir derece ihtiyat kaidesine muhalif olduğu gibi, herkes anlamaz, hem tevil ve tefsir lzımdır. çünkü Lhikada bir mektupta yazmıştım ki, iki hakikat mücmelen bana ihtar edilmişti:

Birisi: Bir derece dar bir dairede bir nur gösterilmişti; geniş bir dairede mn verip, kırk sene evvel Bir nur göreceğiz diye müjde veriyordum. Hatt Hürriyetten evvel, eski talebelerime de o müjdeyi mükerrer söylüyordum. Zannederdim ki, geniş siyaset dairesinde olacak. Halbuki bu memleketin en ziyade muhtaç olduğu iman ve İslm ve hayat-ı içtimaiye-i İslmiye dairesinde Risale-i Nuru göreceksiniz diye hakikatten bana ihtar edilmiş; bir hiss-i kablelvuku ile musırrane ve tekrarla ben de haber veriyordum, o hak ve hakikatlı meselenin sretini değiştiriyordum.

İkincisi: Şeir-i İslmiyeye ve siyaset-i İslmiyeye darbe vuranlar on iki, on üç, on dört, on altı sene zarfında büyük darbeler yiyecekler diye bana ihtar edildi. Evvelki meselenin aksine olarak, geniş dairede vuku bulan o hdistı ve büyük cemaatlere gelen o tokatları, küçük bir dairede şahıslara gelecek tokatlar suretinde mn vermiştim ki, tam aynen iki dairede, hem küçük, hem büyük, on iki sene sonra en müthişi dünyayı terk ettiği gibi, büyük dairede de onun gibi dehşetli cemaatler on iki, on üç, on dört, on altı tarihlerinde aynı tokatları yediler ve yiyecekler diye ihtar edildi.

Ben, tevilimle bu büyük daireyi yalnız küçükte tatbik ettiğim gibi, evvelki nur meselesinde de bilkis küçük daireyi ve sırf iman hadise-i Nuriyeyi pek geniş daire-i siyasiyede tevilimle mn vermiştim. Onun için, sırr-ı İnna ateynayı herkes birden anlamaz. Hem şahs isimleri böyle mesail-i ilmiyeye girmemek lzım olduğundan, o risale hatt on üç seneden beri elime geçmediğinde isabet var; kardeşlerim dahi onu merak etmesinler. Biri eğer çok merak etse, o sırr-ı İnna ateynanın başında Şimdiki saniyen ile başlayan fıkrayı ve Lhikada geçen aynı meseleye dair fıkrayı okumak lzımdır; yoksa hiç bakmasın.

O ikinci Harb-i Umum ve o dehşetli şahsın dünyadan gitmesiyle ve şimdi de onun mesleği geri çekilmesi ve bir kısmı o mesleğin aksine din lehinde resmen çalışması ve ehl-i imanın istibdad-ı mutlakadan bir derece kurtulması ve az bir tevil ile o risaleciğin verdikleri haber aynı tarihlerde vuku bulması, o srenin bir lema-i iczıdır. Fakat heyecanlı tevillerim perde çekmişti; hakikat gizlenmiş.