Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvel: Hads-i şerifin sırrıyla Ramazan-ı Şerifin nısf-ı hirinde, hususan aşr-ı hirde, hususan tek gecelerde, hususan yirmi yedisinde, seksen küsur sene bir ibadet ömrünü kazandırabilen Leyle-i Kadirin ihyasına ve herbiriniz umum Nur talebeleriyle beraber, hususan bu biçare, çok kusurlu, hasta, zaif kardeşinizi hissedar etmenizi ve herbirinizin dualarınızın binler mnev minlerin teyidiyle dergh-ı İlhde kabul olmasını rahmet-i İlhiyeden niyaz ediyoruz.
Saniyen: Üniversitedeki genç Saidlerin hakikaten Medresetüz-Zehranın İstanbul ve Ankaradaki vazifesini yaptıklarına ve bu biçare Saide ihtiyaç bırakmadıklarına ve Risale-i Nurun herbir cihetle kfi olmasının bir nümunesi olarak şimdi size leffen gönderdiğimiz, onların mebuslara hitaben yazdıkları beyannamelerini ve yine onların bir eseri olan Tarihçe-i Hayatın yetmiş nüshasının baş tarafına koyup yetmiş mebusa göndermeleri için bize gelen beyannamelerini ber-yı malmat size gönderdik. Siz münasip görseniz, onu ve size evvelce gönderdiğimiz Sungurun Maarif Vekletine müdafaası ve Mustafa Osmanın Adliye Vekiline istidasıyla beraber Tarihçe-i Hayata bir nevi zeyil olarak el yazmasıyla veya makine ile veya İneboludaki yeni harfle elli altmış nüsha teksirini reyinize havale ediyoruz.
Salisen: Medresetüz-Zehra erknları, benim şahsımın da hakik vekilimdirler. Bana, şahsıma gelen mektuplara, onlar benim bedelime cevap versinler.
Hususan Hüsrevin mektubunda isimleri bulunan zatlara karşı münasip cevap verirsiniz. Ahmet Feyzinin size karşı yazdığı mektubun cevabının parçasını leffen size gönderiyoruz.
Umum kardeş ve hemşirelerimin mübarek Ramazanlarını ve umum gecelerini, mnev Leyle-i Kadirlerini tebrik ile selm ve dua ve dualarını rica ediyoruz.
Mektup: 17
Hak ve hakikatin nşiri olan Sebilürreşada, halen Halk Partisi namına yapılan yüz cihetle kanunsuz bir muameleyi arz ediyoruz:
Üstadımız Bediüzzaman Said Nurs, şiddetli zehirlerin neticesi olarak hastalığı şiddetlenip hayattan ümidini kestiği için, kendi nafaka parasıyla aldığı sekiz adet kitabını muhafaza etmek üzere müftü kardeşine göndermişti. Emirdağ Postahanesi güya zabıta memuru vazifesini yapıyor gibi, gizli bir maksada binaen bu kitapları zaptederek hemen bizzat kendisi gidip jandarma dairesine, kaymakama, adliyeye ve telefonla Afyona şyi edip işi şşaalandırarak kitapların hepsini adliyeye verdirmiştir. Halbuki kitapların mahiyeti şudur:
Beş parçası, mahkemede bulunan müdafaat ve zeyillerinden ibarettir. Diğer üç kitap da, şimdiki Adliye Vekili Halil Özyörükün üç defa beraatlerine karar verdiği eserlerdir ki, Denizli Mahkemesi aynı eserlerin eczalarını iade etmiştir. Ve Afyon Mahkemesinin de hükümlerini bozmuş ve o eserlerin beraatlerine rey vermiştir.
Gerçi, komünist olan eski adliye vekili Fuad Sirmen, eski heyet-i vekileye ihbar etmiş ve Kurnın gayet hak ve menfaatli bir tefsiri olan Zülfikar mecmuasının dört yüz sahifesi içinde, otuz sene evvel yazılan iki yetin tefsirine dair iki sahifeyi bahane ederek bu çok mühim eseri yasak etmeye çalışmıştır. Halbuki şimdi millet ve vatana gayet zararlı olan komünist ve masonların eserlerine müsaade edildiği halde, yüz binler kimselerin imanını kurtaran Kurnın gayet hak ve pek çok menfaatli bir tefsiri olduğunu beş yüz bin adamın şehadetiyle ispat edeceğimiz eserlere evrak-ı muzırra gibi böyle muamele yapmak ve Üstadımıza bu hastalıklı, nzik zamanında öz kardeşine karşı bu hazin teessüratı vermek, yüz cihetle kanunsuzdur diye arz ediyoruz.
Saniyen: Bu meselenin gayet sinsi ve gayet gizli hakikati şudur: Üstadımız mnen ve maddeten Demokrat Partiye yardım için talebelerini hafifçe teşvik etmişti. Bunu, Halk Partisinin muannid müstebidleri anladıkları için, mnsız bahaneyle habbeyi kubbe yaparak bu muameleyi yaptılar. Yoksa her tarafta bu kitaplar posta ile alınıp veriliyor ve buraya da İstanbuldan, başka yerlerden geliyor ve ilişilmiyordu. Bu vaziyet çok dessasne ve ümit edilmeyen bir plndır.
Salisen: Zülfikardaki mevzuubahis iki yetin tefsirinden bin misli bir muhalefetle, halen matbuatta eski hükmete hücumlar yapılıyor ki, şimdi o yetlerin tefsiri zerre miktar bir suç olamıyor. Bundan da anlaşılıyor ki, bu muameleler Halk Partisi hesabına yapılmakta devam edilen keyf işlerdir. Ve Halk Partililerin Saltanat Demokratlarda ise, hüküm ve icraat ve iktidar bizdedir diye olan iddia ve vehimlerinin bir nümunesidir.
Emirdağ Nur talebeleri namına
Mehmed, İbrahim, Ziya, ve saire