Mektup: 168’in Devamı
Eklenme: 26.12.2023 00:00:00

Kastamonunun Zehraları, Hcerleri, Lütfiyeleri, Ulviyeleri, Necmiyeleri başka bir sahada, hanımlar leminde Nur hizmetinde Feyziye arkadaşlık ediyorlar.

Feyzinin mektubunda Risale-i Nur şakirtlerinin teşebbüsüyle resm Kurn mektebi açılıp, en evvel Nurun msumları ve hususan Eminin mahdumları en evvel mektebe girip, en evvel onlar Kurnı hatmederek kısmen hıfza başlamaları cihetinde, onları ve pederlerini ve oradaki şakirtleri tebrik ediyoruz ve o msumlara binler brekllah deriz.

İki defa Nurun hizmeti için buraya kadar gelen kıymetli hemşiremiz Zehranın Medresetüz-Zehranın kğıt masrafına iki yüz lira vermesi, hanımlar kısmında da Hüsrevler, Feyziler, Ahmedler bulunduğunu gösteriyor.

Kastamonuda, Hafız İhsanın imzasıyla ve Nur kahramanlarından Hilmi Bey ve Eminin müşterek mektubunu aldım. Ben, bu iki eski ve kıymetli ve sarsılmaz ve metin o kardeşlerime ve İhsanlara ve oradaki Nur şakirtlerine çok hasretler ve iştiyaklarla selm ediyorum. Ve hapiste, bizimle beraber ve bize hapiste çok hizmet eden İhsan nerededir, merak ediyorum.

Safranbolu havalisi, hakikaten Mustafalar ve Ahmed Fuad ve Hıfzı (r.h.) ve Rahmi gibi harika sadakat ve alkadarlıkla, Kastamonudaki sekiz sene bizim Nur hizmetimizin akm kalmadığını ve Safranboluda parlak bir medrese-i Nuriye olacağını maddeten ispat ediyorlar. Bu defa Mustafa Osmanın mektubunda, iki saat yakınındaki Karabük fabrikalar şehrinde bulunan yüzer genç ve işçilerde Nurlar fütuhat yapacağını bildirmekle ehemmiyetli bir müjde telkki ediyoruz.

Nurun küçük kahramanlarından Mustafa Sungur ve Rahminin güzel mektuplarında, onların köylerinde Ahmed Fuadın cidd gayretiyle ders vermesi; ve Eflni nahiyesinin, Barla nahiyesi gibi bir medrese-i Nuriye hükmüne girdiğini ve ora ahalisi iştiyakla Nurları dinlemesi; ve yeniden iki genç muallim daha eski yazı ile Nurlara girmesi; ve çocukların, huruf-u Kurniyeyi öğrenmeye başlaması ile Risale-i Nurları da yazmaya girmeleri, büyük bir fal-i hayırdır. Cenb-ı Hak o msumları muvaffak etsin ve onların üstadları ve peder ve validelerinden razı olsun. Onlar, duada msumlar dairesine girdiler. Başta Ahmed Fuad, Mustafa ve Rahmi olarak, Eflni nahiyesini tebrik ediyoruz.

Nurun küçük kahramanlarından Mustafa Sungur ve Rahminin az bir zamanda, eski harfle, Mustafa Sungurun gayet mükemmel Meyvenin On Birinci Meselesi Htimesi ile ve Rahminin Gençlik Rehberini eski harfle güzelce yazmaları ve Kastamonudan gelen kitaplarım içinde bize göndermeleri, hakikaten benim için yeni biraderzadelerim bir Abdurrahman ve Fuad dünyaya gelmiş gibi beni memnun ediyor.

Mektup: 169

Edhem Hoca namında Balıkesirde muhacir ve Celleddn-i Rmnin mensuplarından, yirmi seneye yakın köy hocalığı ve çocuklara Kurn okutmakla meşgul ve şimdi de tam Risale-i Nura Balıkesir ve Kırkağaç havalisinde hizmet eden ve uzun mektubuyla korkak hocaları Nurlara dvet eden ve cesaret veren ve Balıkesir, Kırkağaç havalisi Nur şakirtleri namına Sandıklı Alamescid Köy imamı İbrahim Edhem imzasıyla yazdığı mektupta, çok ehemmiyetli ve güzel fıkraları var ve korkak hocalara tokatları var. O ztı cidden tebrik ediyorum. Cenb-ı Hak muvaffak eylesin. Hem ona, hem mektubunda isimleri bulunan yeni ve çok Nurculara selm ediyorum. Onun uzun mektubunu, hastalığımdan, tashih ve ıslah ve tdil edemedim. Hakkımda pek ziyade senlarını ya kaldırmak, ya tdil etmek lzımdır. Lhikaya girmek için suretini size gönderiyorum. İnşaallah Hasan Feyzi, Ahmed Fuad muallimleri Nurlara sevk ettikleri gibi, bu gayretli kardeşimiz de hocaları Nurlara sevk edecek.

Ben Denizli Otelinde iken bana mahdumuyla ara sıra ekmek, ateş cihetinde hizmet eden ve Tahir çavuşla bana mektup gönderen ekmekçi Mustafaya da selm ediyorum.

Umuma binler selm ve selmetlerine dua ederiz.

Mektup: 170

Madd ve mnev bir sual münasebetiyle hatıra gelen bir cevaptır.

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Deniliyor ki: Neden Nur şakirtlerinin kuvvetli hüsn-ü zanları ve kat kanaatleri, senin şahsın hakkında Nurlara daha ziyade şevklerine medar olan bir makamı ve kemltı şahsına kabul etmiyorsun? Yalnız Risale-i Nura verip, kendini çok kusurlu bir hdim gösteriyorsun?

Elcevap: Hadsiz hamd ve şükür olsun ki, Risale-i Nurun öyle kuvvetli ve sarsılmaz istinad noktaları ve öyle parlak ve keskin hüccetleri var ki, benim şahsımda zannedilen meziyete, istidada ihtiyacı yoktur. Başka eserler gibi müellifin kabiliyetine bakıp, makbuliyeti ve kuvveti ondan almıyor. İşte meydanda, yirmi senedir kat hüccetlerine dayanıp, şahsımın madd ve mnev düşmanlarını teslime mecbur ediyor.

Eğer şahsiyetim ona ehemmiyetli bir nokta-i istinad olsaydı, dinsiz düşmanlarım ve insafsız muarızlarım kusurlu şahsımı çürütmekle, Nurlara büyük darbe vurabilirdiler. Halbuki o düşmanlar, divaneliklerinden, yine her nevi desiselerle beni çürütmeye ve hakkımda teveccüh-ü mmeyi kırmaya çalıştıkları halde, Nurların fütuhatına ve kıymetine zarar veremiyorlar. Yalnız bazı zaif ve yeni müştakları bulandırsa da vazgeçiremiyorlar.

Bu hakikat için, hem bu zamanda enaniyet ziyade hükmettiği için, haddimden çok ziyade olan hüsn-ü zanları kendime almıyorum. Ve ben, kardeşlerim gibi, kendi nefsime hüsn-ü zan etmiyorum. Hem kardeşlerimin bu bçare kardeşlerine verdiği makam-ı uhrev, hakik, din makam ise, Mektubatta İkinci Mektubun hirindeki kaideye göre, şahsıma verdikleri mnev hediye olan kemltı, eğerhş!ben kendimi öyle bilsem, olmamasına delildir. Kendimi öyle bilmesem, onların o hediyesini kabul etmemek lzım geliyor. Hem kendini makam sahibi bilmek cihetinde enaniyet müdahale edebilir.

Bir şey daha kaldı ki, dünya cihetinde hakaik-i imaniyenin neşrindeki vazifedar, makam sahibi olsa, daha iyi tesir eder denilebilir. Bunda da iki mni var.

Birisi: Faraza velyet olsa da, bilerek, isteyerek makam yapmak tarzında, velyetin mahiyetindeki ihls ve mahviyete münafidir. Nübüvvetin vereseleri olan Sahabeler gibi izhar ve dv edemezler; onlara kıyas edilmez.

İkinci mni: Pek çok cihetlerle çürütülebilir ve fni ve cüz ve muvakkat ve kusurlu bir şahıs sahip olsa, Nurlara ve hakaik-i imaniyenin fütuhatına zarar gelir. Fakat bir nokta var ki, mcib-i şükrandır: Ehl-i siyasetteki düşmanlarım, mezkr hakikatleri bilmedikleri için, şerefli, izzetli Eski Saidi düşünüp mütemadiyen Nurlar bedeline benim şahsıma ihanet ve tenkis etmekle meşgul oluyorlar. Bazı mutaassıp enaniyetli hocaları da şahsımın aleyhine çeviriyorlar, güy Nurları söndürmeye çalışıyorlar. Halbuki Nurları daha ziyade parlattırmaya vesile oluyorlar. Nurlar, di şahsımdan değil, Kurn güneşinin menbaından nurları alıyor.