Mektup: 190
Eklenme: 3.01.2024 00:00:00

Hem benim şahsım hakkında desin ki: Katiyen bizce tahakkuk etti ki, bu adam, altı yedi ay şiddetli hasta olduğu halde, kendi cismine nazar etmemek ve ehemmiyet vermemek için, gayet sevdiği doktorlara katiyen ne müracaat etti ve ne de ilçlarını aldı.

Hem dünyaya bakmamak ve hem de hizmet-i imaniyede ihlsına zarar gelmemek için on sene zarfında, mahkemece ispat edilmiş ki, Harb-i Umumye bakmamış, merak etmemiş. Yine siyasete ve dünyaya bir meyil uyanmamak için, yirmi beş sene bir gazeteyi dinlemedi ve okumamış, bütün kardeşlerine ve talebelerine de Karışmayınız diye tavsiye etmiş.

Hem maişetçe yalnız ve ihtiyar olduğu halde, evham yüzünden kendisine yapılan sıkıntılara tahammül edip dünyaya bakmamış ve yirmi senedir istirahatı için hükmete müracaat etmemiş. Zarur bir hizmet olmadıkça kimseyi kabul etmiyor ve hiç kimsenin yardım ve ihsanını kabul etmiyor. Ve diyor ki:

Ben, bu millet ve bu vatana en büyük, en elzem hizmet bildiğim imanlarına kuvvet vermek için Kurn-ı Hakmin bu zamanda bir mucize-i mneviyesi olarak bazı hakaik-i imaniyeyi dertlerime deva bulduğum gibi, derhal kaleme aldım. İki sene üç mahkeme ve Ankara ehl-i vukufunun tetkikinden sonra, bu millet ve vatana hiçbir zararı olmadığına dair ittifaken beraat kararı verildiği için, bu hizmet-i imaniye devam etmek gayesiyle arkadaşına izin vermiş ki, bazıları teksir edilsin.

Hem biz bu adamdan işitiyoruz ki: Bu memleket ve millet ve hükmet, bu eserlere şiddetle muhtaçtır. Hükmetin erknlarından bekliyordum ki, bazıları bu eserlere sahip çıksın. çünkü ben ölmek üzereyim; hem elim bağlı, sahip olamıyorum. İnşaallah, Ahmed Hamdi gibi dindar, muktedir ztlar benim bedelime sahip çıkacaklarına ümitle mütesell oluyorum. Bu vatanın ve İslmiyet camiasına yapacağınız bu kuds vazifenizin mahkeme-i kübrda şefaatçi olmasına dua eder, hem de bilhassa o iki zta selm ederim.

Mektup: 191

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Evvel: Leyle-i Kadirde kalbe gelen pek uzun ve geniş bir hakikate pek kısaca bir işaret edeceğiz. Şöyle ki:

Nev-i beşer, bu son Harb-i Umumnin eşedd-i zulüm ve istibdadıyla ve merhametsiz tahribatıyla ve bir düşmanın yüzünden yüzer msumu perişan etmesiyle ve mağlpların dehşetli meyusiyetleriyle ve galiplerin dehşetli telş ve hkimiyetlerini muhafaza ve büyük tahribatlarını tmir edememelerinden gelen dehşetli vicdan azaplarıyla ve dünya hayatının bütün bütün fni ve muvakkat olması ve medeniyet fantaziyelerinin aldatıcı ve uyutucu olması umuma görünmesiyle ve fıtrat-ı beşeriyedeki yüksek istidadatın, mahiyet-i insaniyesinin umum bir surette dehşetli yaralanmasıyla ve ebed-perest hissiyat-ı bkiye ve fıtr aşk-ı insaniyenin heyecan içinde uyanmasıyla ve gaflet ve dalletin, en sert, sağır olan tabiatın Kurnın elmas kılıcı altında parçalanmasıyla ve gaflet ve dalletin en boğucu, aldatıcı, en geniş perdesi olan siyasetin r-yi zeminde pek çirkin, pek gaddrne hakik sureti görünmesiyle; elbette, hiçbir şüphe yok ki, şimalde, garpte, Amerikada emareleri göründüğüne binaen, nev-i beşerin mşuk-u mecazsi olan hayat-ı dünyeviyesi böyle çirkin ve geçici olmasından, fıtraten beşerin hakik sevdiği ve aradığı hayat-ı bkiyeyi bütün kuvvetiyle arayacak. Ve elbette, hiç şüphe yok ki, bin üç yüz altmış senede her asırda üç yüz elli milyon şakirdi bulunan ve her hükmüne ve dvsına milyonlar ehl-i hakikat tasdikle imza basan ve her dakikada milyonlar hafızların kalbinde kudsiyetle bulunup lisanlarıyla beşere ders veren ve hiçbir kitapta emsali bulunmayan bir tarzda beşer için hayat-ı bkiyeyi ve saadet-i ebediyeyi müjde verip bütün beşerin yaralarını tedavi eden Kurn-ı Mucizül-Beynın şiddetli, kuvvetli ve tekrarlı binler ytıyla belki sarihan ve işareten on binler defa dv edip, haber verip, sarsılmaz kat delillerle, şüphe getirmez hadsiz hüccetlerle hayat-ı bkiyeyi katiyetle müjde ve saadet-i ebediyeyi ders vermesi, elbette nev-i beşer bütün bütün aklını kaybetmezse ve madd ve mnev bir kıyamet başlarında kopmazsa, İsveç, Norveç, Finlandiya ve İngilterenin Kurnın kabulüne çalışan meşhur hatipleri ve din-i hakkı arayan Amerikanın çok ehemmiyetli din cemiyeti gibi, r-yi zeminin kıtaları ve hükmetleri, Kurn-ı Mucizül-Beynı arayacaklar ve hakikatlerini anladıktan sonra bütün ruh u canlarıyla sarılacaklar. çünkü, bu hakikat noktasında katiyen Kurnın misli yoktur ve olamaz ve hiçbirşey bu mucize-i ekberin yerini tutamaz.

Saniyen: Madem Risale-i Nur o mucize-i kübrnın elinde bir elmas kılıç hükmünde hizmetini göstermiş ve en muannid düşmanları teslime mecbur etmiş. Hem kalbi, hem ruhu, hatt hissiyatı tam tenvir edecek ve ilçlarını verecek bir tarzda hazine-i Kurniyenin dellllığını yapan ve ondan başka mehaz ve mercii olmayan bir mucize-i mneviyesi bulunan Risale-i Nur o vazifeyi yapıyor ve aleyhinde dehşetli propagandalara ve gayet muannid zındıklara tam galebe çalmış ve dalletin en kalın ve boğucu ve geniş daire-i fkında ve fennin en geniş perdelerinde As-yı Msdaki Meyvenin Altıncı Meselesi ve Birinci ve İkinci, Üçüncü ve Sekizinci Hüccetleriyle gayet parlak bir tarzda gafleti dağıtıp nur-u tevhidi göstermiş. Elbette bizlere lzım ve millete elzem, şimdi resmen izin verilen din tedrisatı için husus dershaneler açılmasına ve izin verilmesine binaen, Nur şakirtleri, mümkün olduğu kadar her yerde küçücük bir dershane-i Nuriye açmak lzımdır. Gerçi herkes kendi kendine bir derece istifade eder, fakat herkes herbir meselesini tam anlamaz. Hem iman hakikatlerinin izahı olduğu için, hem ilim, HAŞİYE-1 hem mrifet, hem ibadettir. Eski medreselerde beş on seneye mukabil, inşaallah Nur medreseleri, beş on haftada aynı neticeyi temin edecek ve yirmi senedir ediyor.

Ve hem hükmet ve millet ve vatan, hem hayat-ı dünyeviyesine ve siyasiyesine ve uhreviyesine pek çok fidesi bulunan bu Kurn lemeatlarına ve delllı bulunan Risale-i Nura değil ilişmek, tamamıyla terviç ve neşrine çalışmaları elzemdir ki, geçen dehşetli günahlara kefaret ve gelecek müthiş bellara ve anarşistliğe bir sed olabilsin.

Salisen: Bu Ramazan-ı Şerifte, Kurnı zevk ve şevk ile okumak çok ihtiyacım vardı. Halbuki elemli hastalık, madd ve mnev sıkıntılar, yorgunlukla ve meşgalelerin tesiriyle telş ettim. Birden Hüsrevin şirin kalemiyle yazılan mucizatlı cüzler ve Hafız Ali ve Tahirye pek çok sevap kazandıran parlak ve kerametli Hizbül-Ekber-i Kurniyeyi birbiri arkasından okumaya başlarken öyle bir zevk ve şevk verdi ki, bütün o yorgunlukları hiçe indirdi. Hiçbir vesveseye meydan vermeyerek pek parlak bir surette ders-i Kurniyeyi onlardan dinlerken bütün ruh u canımla arzu ettim ve kast u azmettim ki, mümkün olduğu derecede aynı Hizbül-Ekber-i Kurniye gibi fotoğrafla mucizatlı Kurnımızı tab edeceğiz, inşaallah...

Said Nurs