Mahremdir. Şimdilik Medresetüz-Zehra erknlarına mahsustur.
İhtiyar kadınlara ehemmiyetli bir müjde ve bekr ve mücerret kalmak isteyen genç kızlara bir ihtar.
Hads-i şerifte gösteriyor ki hir zamanda kuvvetli iman, ihtiyar kadınlarda bulunur ki, Dindar ihtiyar kadınların dinine tbi olunuz diye hadis-i şerif ferman etmiş. Hem Risale-i Nurun dört esasından bir esası şefkattir. Ve kadınlar şefkat kahramanı bulunmasından, hatt en korkağı da kahramancasına ruhunu yavrusuna feda eder. Ve bu zamanda o kıymettar valideler ve hemşireler, büyük bir hadise ile karşılaşıyorlar. Mahremce ve ifşsı münasip olmayan bir hakikat-i fıtriyesini, Nur şakirtlerinden mücerred kalmak isteyen veya mecbur kalan kızlar kısmına beyan etmek lzım gelir diye ruhuma ihtar edildi. Ben de derim ki:
Kızlarım, hemşirelerim,
Bu zaman, eski zamana benzemiyor. Terbiye-i İslmiye yerine terbiye-i medeniye, yarım asra yakın hayat-ı içtimaiyemize yerleştiği için, bir erkek bir kadını ebed bir refika-i hayat ve saadet-i hayat-ı dünyeviyeye medar ve sair günahlardan kendini muhafaza etmek için almak lzım gelirken; o biçare zaifeyi daim tahakküm altında, yalnız dünyevi, muvakkat gençliğinde sever. Ona verdiği rahatın bazı on misli onu zahmetlere sokar. Eğer şeran küfüv tbir edilen birbirine denk olmazsa, hukuk-u şeriye nazara alınmadığından, hayatı daima azap içinde geçer. Kıskançlık da müdahale ederse daha berbat olur.
İşte bu izdivaca sevk eden üç sebep var:
Birisi: Tenasülün devamı için, hikmet-i İlhiyece o fıtr hizmete bir ücret olarak bir fıtr meyil ve şevk vermiş. Halbuki o zevk, on dakikada bir lezzet verse de, eğer meşru ise, erkek bir saat meşakkat çekebilir. Fakat kadın, on dakikalık o zevk için on ay çocuğu kendi vücudunda zahmetini çekmekle on sene çocuğun hayatına yardımla meşakkat çeker. Demek, o on dakikalık fıtr meyil, bu uzun meşakkatlere sevk ettiği için, ehemmiyeti kalmaz. His ve nefis, onunla onu izdivaca tahrik etmemeli.
İkincisi: Fıtraten kadın, zaafı için maişet noktasında bir yardımcıya muhtaçtır. O ihtiyaç için şimdiki terbiye-i İslmiyeden ders almayan, serseriliğe, tahakküme alışanlardan o küçük bir iaşesi hatırı için tahakkümler altına girip riyakrne kocasının rızasını tahsil etmek yolunda hayat-ı dünyeviye ve uhreviyesinin medarı olan ubudiyetini ve ahlkını bozmak bedeline, köy kadınları gibi kendi nafakasını kendi çalışmasıyla kazanmak, on defa daha kolaydır. Rezzak-ı Hakik çocukların rızkını sütle verdiği gibi, onların da rızkını o Hlık-ı Rahm veriyor. O rızık hatırı için namazsız ve ahlkını kaybetmiş bir zevci aramak, riyakrne çalışıp tahakkümü altına girmek, elbette Nur talebesinin krı değil.
Üçüncüsü: Kadınlığın fıtratında çocuk okşamak ve sevmek meyelnı var. Ve bir evldının dünyada ona hizmeti ve hirette de şefaati ve validesi öldükten sonra ona hasenatıyla yardımı, o meyl-i fıtryi kuvvetlendirip evlendirmeye sevk etmiş. Halbuki şimdi terbiye-i İslmiye yerine terbiye-i medeniye ile on taneden bir iki hakik evlt, kendi validesinin şefkatine mukabil fedakrne hizmet ve dindrne dualarıyla ve hasenatlarıyla validesinin defter-i amline haseneler yazdırmak ve hirette salih ise validesine şefaat etmek ihtimaline mukabil, ondan sekizi o hleti göstermediğinden, bu fıtr meyil ve nefsn şevkle o biçare zaifeler böyle ağır bir hayata kat mecbur olmadan girmemek gerektir. İşte bu işaret ettiğimiz hakikate binaen, bekr kalmak isteyen Nur şakirtlerinden olan kızlara derim ki:
Tam muvafık ve dindar ve ahlklı bir zevc bulmadan, kendilerini açık saçıklıkla satmasınlar. Eğer bulunmadı; Nurun bir kısım fedakr şakirtleri gibi mücerret kalıp t ona lyık ve ebed bir arkadaş olacak ve terbiye-i İslmiyeyi almış vicdanlı bir müşteri ona çıksın. Ve saadet-i ebediyesi, muvakkat bir keyf-i dünyev için bozulmasın. Ve medeniyetin seyyiatı içinde boğulmasın.
Said Nurs
Mektup: 46
Hapsin ltif bir htırası
Hapislerde, hususan Afyon hapsinde eski, zlim müstebitlerin aldatmak suretinde arasıra af bahsini etmesinden, biçare mahpuslar benden soruyordular: Acaba af olacak mı?
Ben de derdim: Bu zlimler aldatıyorlar. Fakat Nur şakirtleri madem mahpuslara teselli vermek ve yüzde doksanını namaz kıldırmak hikmetiyle üç defa hapse girdiler. Rahmet-i İlhiyeden kuvvetli ümit ederim ki, hapislerin tam bir afla çıkmasına bir almet olduğuna kuvvetle ümit ve müjde ediyorum. çok defa çok adamlara bu teselliyi veriyordum. Cenb-ı Hakka hadsiz şükrolsun ki, kahraman Demokratlar o ümit ve ihbarlarımı tasdik ettirip, keyf, tarafgirne bazı kanunların bahanesiyle ve garazkr bazı memurların tarafgirlik hesabına bahanelerle ezilen çok msum mahpusları azaptan kurtarmaya vesile oldular. Ve milletin cüretkr kısmını kendine ve syişe taraftar ettiler. O vesileyle, pek çok mahpuslar Nurlara ve Nurculara cidden alkadarlık sebebiyle tamamıyla ıslah-ı hal edip vatan ve millete değil muzır, belki birer hizb ve uzv-u nfi hükmüne geçtiler.
Said Nurs