Mektup: 47
Eklenme: 24.10.2023 00:00:00

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Merak etmeyiniz, telş edecek birşey yok. Yalnız bayramdan sonra Ankara Emniyet-i Umum Müdürü, mühim memurlarla buraya gelmeleri ve bir cihette benimle de gizli alkadar bir surette gelmesinden evvel bir kumandan, onların gelmesinden cesaret alıp hafifçe bana ilişti. Fakat sonra pişman oldular. O büyük memurlar geldikten sonra mucib-i endişe birşey olmadı. Tahminimce, bana ait mesele bir derece kardeşlerime sirayet etmesi cihetiyle, Feyziye zahiren hafifçe ilişilmiş. Fakat ben merak ediyorum, onu taharri etmekte neyi bahane etmişler? Neyi aramışlar? Tafsiltı nedir? Madem iki sene tetkikattan sonra üç mahkeme kitap ve mektublarımızı bilistisna bize iade etmiş, biz de dünya siyasetiyle alkadar olmadığımız onlarca tahakkuk etmiş, daha ne arayabilirler? Olsa olsa husus, belki kıskançlık eseri veyahut garaz veyahut gizli zındıkların tahrikiyle böyle bazı kanunsuzluklar kanun namına yapılıyor. Bu hallere mukabil, tam metanet ve tesanüd ve sarsılmamak ve telş etmemek lzımdır.

Mektup: 48

Aziz, sıddık kardeşim,

Camide az görüştük; lüzumlu bazı şeyler söyleyeceğim, hatırında kalsın.

Evvel: Bedredeki yüz senelik vazifeyi on sene zarfında gören Sabri kardeşimizin samim dostları olan Hakkı, Hulsi, Mehmed ve Barlada Şamlı, Süleyman, Bahri gibi kıymettar kardeşlerimize benim tarafımdan çok selm ediyorum.

Saniyen: Küçük Alinin büyük kardeşi mübarek Mustafanın Abdurrahmandan irsiyet aldığı vazifesini, kahraman kardeşi ve mübarek mahdumu o vazifeyi tamamıyla görüyorlar. Onun vazifesi ve hizmeti devam ediyor, merak etmesin. Hafız Mustafa, elhak merhum Hafız Alinin zamanında onunla beraber ektikleri Nuran tohumların çok mübarek mahsultı var.

Hem Hafız Alinin (r.h.) vefatından sonra hapiste onun yerinde bana hizmeti, her vakit onu benim hatırıma getiriyor. Merhum Lütfinin ehemmiyetli vrislerinden Abdullah çavuş, kahraman Tahir ile, Atabeyi, Nurs karyem hükmüne getirmişler. İslmköylü Abdullah, Hafız Ali (r.h.) zamanında Risale-i Nura çok hizmet etmiş. Onlara umumen selm ediyorum. Mübarek Tahirnin küçücük bir medrese-i Nuriye hükmünde hanesindeki mübareklere dua ediyorum. Yeni bir Hafız Ali (r.h.) nümunesini gösteren ve Milaslı Halil İbrahimin sadakatini andıran İslmköylü Halil İbrahim ve orada ona benzeyen kardeşlerime de pek çok selm ve bilhassa Ispartada kahraman Rüştünün kahraman kardeşi Burhan bizi çok minnettar ettiğini ve az bir işle bize ve Risale-i Nura pek çok iş gördüğünü söyleyiniz. Zaten sana şifahen söylemiştim, unutma, husus Zekiyi de gör ve de ki: Cenb-ı Hakka şükrediyorum, yine Zeki namında ve suretinde biraderzadem Abdurrahmanı yine bana verdi. Daha şifahen söylediklerimi sen bilirsin; sen benim mektubumsun.

Mektup: 49

Aziz, sıddık kardeşlerim,

Sizin bu defa neşeli, güzel mektuplarınız, Risale-i Nurun serbestiyeti ve matbaa kapısıyla intişarı hakkında beni çok mesrur eyledi ve kahraman Tahirnin yine bu ehemmiyetli işte çalışması için buraya gelmesi, beni şiddetle dünyaya bakmaya sevk etti. Kalben dedim: Madem kardeşlerim bu derece istiyorlar, çaresini arayacağız. Gecede kalbime geldi ki: İki ehemmiyetli sebepten inayet-i İlhiye tam serbestiyet ve eski harflerle tamamını tab etmek tam müsaade etmiyor.

Birinci sebep: İmam-ı Alinin (r.a.) işaret ettiği gibi, perde altında her müştak, kendi kalemiyle veyahut başka kalemi çalıştırmasıyla büyük bir ibadet ve hirette şehidlerin kanıyla rcihane muvazene edilen mürekkep ile mücahede hükmündeki kitabetle envr-ı imanı neşretmektir. Eğer tabedilse, herkes kolayca elde ettiği için, kemal-i merakla ona çalışamaz, bilfiil neşrine hizmet vazifesini kaybeder.

İkinci sebep: Risale-i Nurun mühim bir vazifesi, lem-i İslmın ekseriyet-i mutlakasının yazısı ve hattı olan huruf-u Arabiyeyi muhafaza etmek olduğundan, tab yoluyla işe girişilse, şimdi ekser halk yalnız yeni hurufu bildikleri için, en çok risaleleri yeni hurufla tab etmek lzım gelecek. Bu ise, Risale-i Nurun yeni hurufa bir fetvası olup şakirtleri de o kolay yazıyı tercih etmeye sebep olur. Onun için, şimdiye kadar pek çok müstehak ve lyık iken, Risale-i Nura serbestiyet verilmemişti. Lillhilhamd, şimdi hakikatlerinin kuvvetiyle serbestiyeti kazandı. Hatt eski harfle tab yasak iken, yetül-Kübryı bize teslim ettirip bir keramet-i ekber gösterdi.

Biz şimdi gayet mühim ve herkese lzım Meyve ile Hüccetül-Bliğayı ikisi bir cilt olarak yeni hurufla tab etmek için Tahir ile İstanbula gönderdim. Yalnız Meyvenin Onuncu ve On Birinci Meselelerini vakit bulamayıp tashihsiz ona verdim. Şayet tab edilse, o iki meseleyi tam tashih edip ona gönderirsiniz.

Hem o iki risale, dahilde, ya hariçte, şikre veya gizli, İstanbulda veya dışarıda eski harflerle tab etmek lzımdır.

Hem Mucizt-ı Kurniye Zeyilleriyle ve Mucizt-ı Ahmediye (a.s.m.) dahi zeyilleriyle beraber ikisi bir cilt içinde eski harflerle imkn dairesinde ya İstanbul veya başka yerde eski harflerle, tevafuklu Hizbün-Nuriye, Hizbül-Kurn gibi tab etmesine çalışmak lzımdır ki; Kurn-ı Mucizül-Beynın göze görünen tevfuk mucizesinin muhafaza ile tab edilmesine mukaddeme olsun. Fakat teenn ile, meşveretle, ihtiyatla bu kuds meseleye çalışmak lzımdır.

Umum kardeşlerime birer birer selm ve selmetlerine dua ederiz. Cenb-ı Hakka hadsiz şükür olsun, en eski şakirtlerden olan Ktip Osman ve Halil İbrahim, hiç sarsılmadan, değişmeden, sadakatlerinde demir gibi devam edip çoklara da hüsn-ü misal oluyorlar.