Aziz, sıddık kardeşlerim ve ebed ve Hak yolunda hakikatli arkadaşlarım,
Kastamonu efelerinden ve Nurun kahramanlarından ve Safranbolu fedakrlarından size oradan buraya gelen husus mektuplarına husus cevap vermeye müstehak ve lyıktırlar. Fakat halim, vaktim müsaade etmediğinden, vasıtanızla bir kısa cevap verdiğime gücenmesinler.
Evvel: Hilmi, İhsan, Eminin, Taşköprülü Sadıkın mektupları beni çok mesrur eyledi. Hakikaten bu kardeşlerimiz, hapishanede dokuz ayda dokuz sene kadar hizmet-i Nuriyeyi yaparak Isparta kahramanlarıyla omuz omuza geldiler. Ben onların hem istirahatime, hem hapisteki arkadaşlarımızın ittifaklarına ve yeni Nurların hizmetine tam çalışmalarını hiçbir vakit unutmayacağım. Cenb-ı Hak onlardan ve sizden ebeden razı olsun. Ben, hayalen, çok defa eski zamana ve Kastamonudaki ve Barladaki malm yerlere ve seyranghlara şevkle gidiyorum. Oralarda oturup ağlıyorum. O enslerimi hayalen görüyorum.
Kahraman Sadıkın kuvvetli ifadesine ve güzel yazısına benzeyen bir kısa mektup da, Safranbolu şakirtlerinin selmını da, Mustafa Osman ve Hıfzı (r.h.) yazıyor. Şüphelendim, acaba Sadık oraya gelmiş, yoksa onlar oraya gitmişler, veya başka Sadık namında bir kardeşimiz midir?
Barla sıddıkları Nurların yazmasına tam çalışmaları, herkesten evvel onların vazifeleridir. çünkü Barla, birinci medrese-i Nuriye şerefini kazanmasından, o mübarek medreseyi talebesiz bırakmak ciz değil. İnşaallah, tekrar şenlenecek. çalışanlara Brekllah deriz. Cenb-ı Hak tevfik versin. min.
Saniyen: Safranbolunun sadık şakirtlerinden Osman ve Ahmedin iki mektupları, onların fevkalde sadakat ve Nurlara alkadarlıklarını gösteriyor. Mşaallah, Osman, az zamanda hem Kurnı ders almış, hem Nurları yazmış; şimdi de As-yı Msyı yazıyor. Fedakr Mustafa Osman ve Hıfzıya tam bir kardeş ve Ahmed dahi tam alkadardır. Mektubunda imlsı noksan olmasından, dediğini bilemedim. Onlara, Safranboluda ve Kastamonu ve civarındaki kardeşlerime çok selm ve dua ederiz, dualarını isteriz. Medresetüz-Zehradaki Isparta ve civarı umum kardeşlerimize birer birer selm ve selmetlerine dua ederiz.
Said Nurs
Mektup: 96
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Evvel: Bir iki hafta Hüsrevin kalemiyle mektubunu almadığımdan; ve Konyaya gönderdiğim mecmuaların cevabı gelmediğinden; ve bir Vekil-i Dahiliye başta olarak, düşmanlarımız, anarşistlerle beraber beni emsalsiz tazyiklerinden; ve buradaki münafıklar bazı safdil dostlarımızdan hem Eskişehire, hem Konyaya kitaplar gönderdiğimi ve As-yı Ms mecmualarını aldığımı haber almalarından endişeler ederken, birden hiç emsli görülmemiş bir buçuk metre kar ve dehşetli fırtına ve soğuk bu mevsimde gelmesi, bir hiddet, bir gazap, dört defa zelzeleler ve geçen sene yağmursuzluk gibi, Risale-i Nur ve şakirtleriyle münasebettar olabilir diye sordum: Bu bel umumdir, yoksa Afyon ve Eskişehir vilyetlerine mi mahsustur?
Dediler ki: O iki vilyete mahsustur.
Ben de, elhamdü lillh, dedim. Demek Risale-i Nura ve şakirtlerine umum bir taarruz yoktur, belki yalnız bana ve elimdeki Nurlara... çok güvendiğim Eskişehir, Denizli gibi bir medrese-i Nuriye olacağını tahmin ettiğim halde, Denizliden on derece noksan kalmasının sebebi, onları da Afyon ve Emirdağı gibi ürkütmektir. Her neyse, merak etmeyiniz, inşaallah bu hadise-i cevviye, aynı İstanbul mekteplerinin hadisesi gibi, gizli masonları, niyet ettikleri yeni bir taarruzdan vazgeçirdi. İnayet-i Rabbaniye himaye ediyor.
Saniyen: Bu defa yedi sekiz mektuplarınızı aldım. Husus cevaplara halim, kalemim ve vaktim müsaade etmediğinden gücenmeyiniz. Mehmed Feyzi ve Eminin mektuplarını, ilişmeden Lhikaya geçirdik. O ikisi, sekiz sene husus hizmetimde bulunmaları cihetiyle, haddimden çok ziyade tavsifatlarını bir nevi mnev dua ve sebeb-i teşvik ve kanaat, bir hüsn-ü zan ve tercüman-ı Nur haysiyetiyle Üstadlarına bir almet-i sadakat ve bir vesika-i itikad ve irtibattır diye ilişmedim. Ve Feyzinin merhume validesinin Risale-i Nur dersleriyle güzel ve Nuran vefatı, Nurların, şakirtlerine sekerat vaktinde ve sıkıntılı zamanlarında imdada yetişmesine bir parlak nümune olarak Lhikaya girmesi münasiptir.
Halil İbrahimin bu defaki mektubunda kaza ve kader-i İlhden Ne kadar? Nedendir? diye çok suallerinin birden cevabı, bizlere mücahidane çok hasenat kazandıracak ve Nurlara herkesin nazar-ı dikkatini celb etmekle umuma okutmaktır. Fakat bir derece kaza ve kadere itiraz mnsını hayale getirdiği için, şimdilik Lhika ile tmimi münasip olmaz. Ve mektubun hirindeki Cevşenül-Kebrden alınan fıkralar, dualar çok güzeldir.
Salisen: Hüsrevin mektubunda, Atabeyli Kötürüm Ali ve Eğirdirli Kzımın Nurlara tam şevkle hizmetleri, hatt ruhanleri de onları tebrike ve tahsine sevk eder. Ve Ali Köyünden bana mektup yazan on dört yaşındaki Mustafa Yeşil, pederiyle, hem Kurna, hem Nurlara hizmetleri ve üç Alilerin gayret ve himmetleriyle o köy msumları Risale-i Nura çalışmaları, değil yalnız beni, belki umum Nur şakirtlerini tahsine ve şükre sevk eder.
Rabian: Salhaddin,Abdurrahmanve Feyzinin validesinin vefatı münasebetiyle yazdığı mektubun hirindeki Fevziye tziyesi ve haşiyede benim ölümümü kabul etmemesi ve Gavs-ı zamın bir kısım himayeti As-yı Ms risalesine geçmesi diye beni sürurlarla ağlattırdı. Ve Safranbolu kahramanları Mehmed Feyzi ve Eminin şehnmelerine iştirakleri ve merkez-i hükmette umum bir Arab hattı ve hurufu kursu açılması ve As-yı Ms risalesinin fütuhatına ve kerametine almet olmasını müjdelemeleri, pek büyük bir inşirah vermesiyle bu kışın bütün çektiğim sıkıntıları hiçe indirdi.
Denizli fedakr çalışkanlarından Tavaslı Molla Mehmedin sureten kısa, fakat mnen uzun mektubunda, o dahi ölümüme razı olmuyor ve haddimden çok ziyade kıymet veriyor gördüm.
Hem ona, hem hapiste görüştüğüm kardeşlerimize, hem Hasan Feyzi ve Hafız Mustafa ve arkadaşlarına binler selm...
Umum kardeşlere selm eden, dualarınızın tiryak gibi tesirini gören kardeşiniz
Said Nurs