-Gençlik Rehberi isimli eser, Kurân-ı Azîmüşşanın emir ve tefsirlerinden ibaret bulunmasına, İslâm dininin ve bu dinin emir ve nasihatlerini ihtiva eylemesine ve Anayasanın 70 inci maddesine göre: Şahsî masuniyet, vicdan, tefekkür, söz ve neşir hak ve hürriyeti Türklerin tabiî haklarından olduğu.. Anayasanın 75 inci maddesine göre de hiçbir kimse, mensub olduğu din ve mezhebden dolayı muaheze edilemeyeceğinden; müvekkilimin Anayasa ile kendisine bahşedilmiş bulunan bu din ve neşir hürriyetinden mahrum edilerek cezaî tâkibe mâruz bırakılması Anayasa hükümlerine mugayirdir. - Yukarıda izah ettiğimiz kanunî taraflarımız farz-ı muhal nazar-ı dikkate alınmaz, Türk Ceza Kanununun antidemokratik 163 üçüncü maddesine göre müvekkilimin tâkibi mümkün farzedilirse, isnad edilen suçun tahliline geçer ve şöyle deriz:
* * *
Bir Müslüman. Ak saçlı, yaşlı bir Müslüman. Saçını başını ve yaşını bütün ömrü boyunca nurla ağartmış bir Müslüman._Saçı, başı, yaşı ve bütün vücudu Allahın nuriyle yıkanmış tertemiz ve bembeyaz bir Müslüman. Bütün ömrü boyunca inam-ı Hak olan hayatını, Türk Milletinin salâh ve hakikî saadeti için vakfetmiş; emr-i İlâhî olan ruhunu feleğin hakikî mâliki Allaha teslim edinceye kadar yolda yürümeğe azmetmiş; bina-yı sübhanî olan bedenini, yalnız Allah yolunda yıpratmış olan büyük bir Müslüman, bugün Demokrasi vardır denilen bir gün, kalkıyor, yalnız Allah diyor, Kitab diyor, Resul diyor ve gençliğe Dikkat diyor. Der demez arkasından savcı (dâvâyı açan savcı) yapışıyor. - Gel buraya... Suç işledin! diyor. Ve âfâkı kapkara bir zulmet kaplamıştır. Fakat, bakın şu asîl ve necib ihtiyar Müslümana! Ne kadar sakin ve ne kadar rahattır. Zira kesrette değil, vahdettedir. Gecenin zulmetinden ve gündüzün rengârenginden bîfütûrdur. Belâ zindanında safayı seyretmektedir. Cefa sofrasında vefa bulan, mazhar-ı tecelli olandır. Zira eşya hakikatlerinden haberdardır. Kesafeti letafete kalbetmiştir. Kanı çekilmiş, damarlarında kan yerine, feyz-i Hak ve nur cereyan etmektedir ve savcı (dâvâyı açan savcı) bu Müslümanı kolundan yakalamış, hapse sürüklemektedir. Niçin? Neden? Ne yaptı bu pîr-i fânî? Nedir kabahati bu ihtiyar Müslümanın? Ne mi yaptı? Bakın savcıya (dâvâyı açana) göre neler ve neler yaptı? Gençlik Rehberi adiyle bir kitab çıkardı. A- Lâikliğe aykırı hareket etti. Allah, din, iman lâikliğe aykırı olur mu? Olur._Peki başka? B- Devletin içtimaî, iktisadî, siyasî ve hukukî temel nizamlarını dinî esaslara uydurmak istedi. Nasıl, niçin ve ne maksatla yaptı bunları?.. C- Şahsî nüfuz temin ve tesis etmek maksadiyle. Peki, ya siyasî menfaat kasdı var mı acaba? Hayır bu yok. Ehl-i vukuf da bu maksadı görmemiş. Savcı da bunu diyemiyor._Peki amma, madem ki siyasî menfaat kasdı yokmuş, bu pîr-i fânînin şahsı, cüssesi, bedeni ne ki, dünyadan ne bekliyor ki nüfuz temin etmek istesin? Savcı, Ben orasını bilmem diyor. İstiyor işte. Hem bunu böylece bilirkişiler de söylüyorlar. Peki, nasıl yaptı bu işleri bu Müslüman? A- Dini, dinî hissiyatı ve dince mukaddes tanılan şeyleri âlet etmek suretiyle. Nedir bu mukaddes tanılan şeyler? İslâm dini, Müslümanlık hisleri, Allah kelimesinin kalbdeki haşyeti, Kurân, tefsir... Demek savcı bunları biliyor. Bunların mukaddesat olduğuna inanıyor. Peki amma, bunları bilmek, inanmak ve sonra söylemek âlet etmek midir? Evet, dâvâyı açan savcıya göre âlet etmektir. Öyle ise savcı da bunları âlet eidyor.. hem de siyasî bir kanuna âlet ediyor.. hem de bir Müslümanı mahkûm ettirmek için âlet ediyor. Şu halde o da 163 üncü maddeye göre suç işlemiyor mu? Hayır der savcı, ben propaganda yapmıyorum. O propaganda ve telkin yaptı. Ne dedi peki? Şunları söyledi: ... Bu zamanda, zındıka dalâleti İslâmiyete karşı muharebesinde nefs-i emmarenin plâniyle şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi yarım çıplak hanımlardır ki, açık bacağiyle, dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar. Nikâh yolunu kapamağa, fuhuş yolunu genişlettirmeye çalışarak çokların nefislerini birden esir edip, kalb ve ruhlarını kebair ile yaralıyorlar; belki o kalblerden bir kısmını öldürüyorlar. Peki yalan mı bunlar? Fuhşu teşvik ve nikâhı imha eden fâhişeler gürûhu inkâr mı ediliyor? Gizli ve âşikâr fuhuşla ve devlet eliyle mücadele yok mu? Ceza Kanunu, Fuhuşla Mücadele Nizamnamesi ve ahlâk zabıtası bunlarla geceli gündüzlü mücadele etmiyor mu? Var, var amma, buna biz karışırız, Allah ne karışır? diyor savcı. Peki böyle desin._Desin amma.. kanun, zabıta ve savcı, suç işlendikten sonra işleyeni ve işleteni yakalıyor. Yâni iş olup bittikten sonra, namu pâyimal olup adam öldükten sonra. Daha evvel tedbir almağa kanunen imkân yok; fakat dînen buna imkân var: Allah korkusu ve din. Bu korku sayesinde her türlü rezaletin önü alınabileceğini bildiriyor. İslâm dini bunu emrediyor. Tedbiri evvelden alın diyor. Nasıl? Nasihat edin, ikaz edin, Allahı tanıtın, insanın kalbinde Allah korkusu, Allah sevgisi, ateş, Cehennem ebedî azâb, edebî saadet yer etsin, bilsin, anlasın, sevsin ve korksun; korksunki fenalıklardan kaçsın, hem kendisi kurtulsun, hem de cemiyet, savcı da, devlet de, hükûmet de, millet de rahat etsin. bunun için Allah korkusunu ve sevgisini insanlara aşılayın. Nasıl yapalım bu işi? Söyleyin, yazın okutun._Peki amma o zaman propaganda diyorlar. Ne diyor? Bunlar Allahın emirleri, Kurân-ı Azîmüşşanın hikmetleri değil mi? Din, sizin en tabiî hakkınız değil mi? Kim meneder sizi bundan (Allah yolundan)? Suç diyorlar buna. Öyle mi? Allahın emrini okuyun: Meali: Haberiniz olsun ki o küfür edip halkı Allah yolundan meneyleyen ve hak kendilerine tebeyyün ettikten sonra Peygambere karşı gelenler, hiçbir zaman Allaha zerrece bir zarar edecek değiller. O, onların amellerini heder edecektir. Peki amma, dinlemezlerse? Dinleyenlere, iman edenlere tekrar edin; çünkü yaptığınız iş iyidir.. insanlar için, cemiyet için, millet için, hükûmet için, devlet için hayırlıdır; şerden, belâdan koruyucudur.
Devam Edecek