YEDİNCİ Kısım: AFYON hayatı-13
Eklenme: 27.12.2024 00:00:00

Bunu da size katiyen beyan ediyorum: Şahsıma tahkir ve ihanet ve çürütmek ve işkence, ceza gibi ne gelse; Risale-i Nura ve şakirtlerine benim yüzümden zarar gelmemek şartıyla, şimdiki mesleğim itibarıyla kabule karar vermişim. Bunda da hiretim için bir sevap var. Ve nefs-i emmrenin şerrinden kurtulmama bir vesiledir diye, bir cihette ağlarken memnun oluyorum. Eğer bu bçare msumlar benimle beraber bu meselede hapse girmeseydiler, mahkemenizde pek şiddetli konuşacaktım. Siz de gördünüz ki, iddianameyi yazan, bin dereden su toplamak gibi, yirmi otuz senelik hayatımda, mahrem ve gayr-i mahrem bütün kitap ve mektuplarımdan, cerbezesiyle ve kısmen yanlış mn vermesiyle, güya umum onlar bu sene yazılmış, hiç mahkemeleri görmemiş, af kanunlarına ve mürur-u zamana uğramamış gibi, onunla benim şahsımı çürütmek istiyor. Ben kendim, şahsımın çürük olduğunu yüz defa söylediğim ve aleyhimde olanlar her vesile ile yine şahsımı çürüttükleri halde, ehl-i siyaseti evhamlandıracak derecede teveccüh-ü mmeye karşı faide vermediğinin sebebi: İmanın kuvvetlenmesi için bu zamanda ve bu zeminde gayet şiddetli bir ihtiyac-ı kat ile bazı şahıslar lzımdır ki, hakikati hiçbir şeye let etmesin, nefsine hiçbir hisse vermesin. T ki, imana dair dersinden istifade edilsin, kanaat-i katye gelsin.

Evet, hiçbir zaman, bu zeminde bu zaman kadar böyle bir ihtiyac-ı şedid olmamış gibidir. çünkü tehlike hariçten şiddetle gelmiş. Şahsımın bu ihtiyaca karşı gelmediğini itiraf edip iln ettiğim halde, yine şahsımın meziyetinden değil, belki şiddet-i ihtiyaçtan ve zhiren başkalar çok görünmemesinden şahsımı o ihtiyaca bir çare zannediyorlar. Halbuki ben de çoktan beri buna taaccüp ve hayretle bakıyordum ve hiçbir cihetle lyık olmadığım halde, dehşetli kusurlarımla beraber teveccüh-ü mmenin hikmetini şimdi bildim. Hikmeti de şudur:

Risale-i Nurun hakikati ve şakirtlerinin şahs-ı mnevsi, bu zaman ve zeminde o şiddetli ihtiyacın yüzünü kendine çevirmiş. Benim şahsımınhizmet itibarıyla binden bir hissesi ancak bulunduğu haldeo harika hakikatin ve o hlis, muhlis şahsiyetin bir mümessili zannedip o teveccühü gösteriyorlar. Gerçi bu teveccüh hem bana zarar, hem ağır geliyor. Hem de hakkım olmadığı halde hakikat-i Nuriyenin ve şahsiyet-i mneviyesinin hesabına sükt edip o mnev zararlara razı oluyordum. Hatt İmam-ı Ali (r.a.) ve Gavs-ı zam (k.s.) gibi bazı evliyanın ilham-ı İlh ile bu zamanımızda Kurn-ı Hakmin mucize-i mneviyesinin bir yinesi olan Risale-i Nurun hakikatine ve hlis talebelerinin şahs-ı mnevsine işaret-i gaybiye ile haber verdikleri içinde benim ehemmiyetsiz şahsımı o hakikate hizmetim cihetiyle nazara almışlar. Ben hata etmişim ki, onların şahsıma ait bir parçacık iltifatlarını bazı yerde tevil edip Risale-i Nura çevirmemişim. Bu hatamın sebebi de, zaafiyetim ve yardımcılarımı ürkütecek esbabın çoğaltılması ve sözlerime itimadı kazanmak için zhiren şahsıma bir kısmını kabul etmiştim.

Size ihtar ediyorum! Fni ve kabir kapısındaki çürük şahsımı çürütmeye ihtiyaç yok ve bu kadar ehemmiyet vermeye de lüzum yok. Fakat Risale-i Nur ile mübareze edemezsiniz ve etmeyiniz. Onu mağlp edemezsiniz. Mübarezede millet ve vatana büyük zarar edersiniz. Fakat şakirtlerini dağıtamazsınız. çünkü, hakikat-i Kurniyenin muhafazası yolunda kırk elli milyon şehid veren bu vatandaki geçmiş ecdatlarımızın ahfadlarına bu zamanda hakikat-i Kurniyenin muhafazası ve lem-i İslmın nazarında eskisi gibi dindarne kahramanlıkları terk ettirilmeyecek. Zhiren çekilseler de, o hlis şakirtler, ruh u canıyla o hakikate bağlıdırlar. Ve o hakikatin bir yinesi olan Risale-i Nuru terkedip, o terk ile vatan ve millet ve syişe zarar vermeyeceklerdir.

Son sözüm, Ey Peygamber, eğer insanlar senden yüz çevirirse, sen de ki: Allah bana yeter. Ondan başka ibdete lyık hiçbir ilh yoktur. Ben Ona tevekkül ettim. Yüce Arşın Rabbi de Odur.

Bütün vekletlere,

Diyanet dairesine,

Temyiz Riyasetine gönderilen bir istidadır

Haşirdeki mahkeme-i kübrya bir arzuhaldir. Ve dergh-ı İlhiyeye bir şekvdır. Ve bu zamanda Mahkeme-i Temyiz ve istikbaldeki nesl-i ti ve drülfünunların münevver muallim ve talebeleri dahi dinlesinler. İşte bu yirmi üç senede yüzer işkenceli musibetlerden on tanesini, dil Hkim-i Zülcellin dergh-ı adaletine müştekiyne takdim ediyorum.

Birincisi: Ben kusurlarımla beraber bu milletin saadetine ve imanının kurtulmasına hayatımı vakfettim. Ve milyonlarla kahraman başların feda oldukları bir hakikate, yani Kurn hakikatine benim başım dahi feda olsun diye bütün kuvvetimle Risale-i Nurla çalıştım. Bütün zalimne tziplere karşı tevfik-i İlh ile dayandım. Geri çekilmedim.

Ezcümle, bu Afyon hapsimde ve mahkememde başıma gelen çok gaddarne muamelelerden birisi: Üç defa ve her defasında iki saate yakın, aleyhimizde garazkrne ve müfteriyne ittihamnameleri bana ve adaletten teselli bekleyen msum Nur talebelerine cebren dinlettirdikleri halde, çok rica ettim, Beş on dakika bana müsaade ediniz ki, hukukumuzu müdafaa edeyim. Bir iki dakikadan fazla izin vermediler.

DEVAM EDECEK