Kiralık Aşk'a vurulan kas adam Barış Ardunç'un başına adeta felaket geldi! Barış Arduç zatürre mi oldu, nasıl oldu, kimdir?

Ortaks Yapım, Star Tv'nin sevilen dizisi Kiralık Aşk'ta Ömer karakterini başarıyla oynayanBarış Arduç'un zatürre hastalığına yakalandığını açıkladı. Star TV’nin reyting rekortmeni dizisi Kiralık Aşk’ın karizmatik adonisli oyuncusu Barış Arduç şifayı fena kaptı. Deliha filmi ile Gupse Özay’la tanışıp aşk yaşayan yakışıklı oyuncu Barış Arduç’a nazar değmiş diyelim.

Kiralık Aşk'a vurulan kas adam Barış Ardunç'un başına adeta felaket geldi! Barış Arduç zatürre mi oldu, nasıl oldu, kimdir?

Ortaks Yapım, Star Tv'nin sevilen dizisi Kiralık Aşk'ta Ömer karakterini başarıyla oynayanBarış Arduç'un zatürre hastalığına yakalandığını açıkladı.

Star TV’nin reyting rekortmeni dizisi Kiralık Aşk’ın karizmatik adonisli oyuncusu Barış Arduç şifayı fena kaptı. Deliha filmi ile Gupse Özay’la tanışıp aşk yaşayan yakışıklı oyuncu Barış Arduç’a nazar değmiş diyelim. Karizmatik oyuncu Barış Arduç’un hastalığı Ortaks Yapım’ın açıklaması sayesinde öğrenildi.

Ortak Yapım’ın yaptığı açıklama genç kızların sevgilisi Barış Arduç’un hayranları adeta yıkıldı.

Güzeller güzeli sanatçı Gupse Özay’ın sevgilisi Barış Arduç adına yapılan açıklama şu şekilde…

‘’Başlangıç seviyesinde zatürre teşhisi konulmuştur’’

"Oyuncumuz Barış Arduç'a uzun süren gribal hastalığı sonrası maalesef başlangıç seviyesinde zatürre teşhisi konulmuştur. Doktoru tarafından tüm gerekli tedaviler eksiksiz şekilde uygulanmaktadır.

Kendisini merak edenlere selam söyleyen Barış Arduç'a, Ortaks Yapım ailesi olarak acil şifalar diliyor, bir an önce iyileşip aramıza katılmasını bekliyoruz.

Ayrıca Kiralık Aşk'ın yayını şu an için sorunsuz bir şekilde devam etmektedir.

Oyuncumuz Barış Arduç hakkında konuyla ilgili çıkan veya çıkacak olan asılsız haberlere lütfen itibar etmeyiniz."

Barış Arduç Kimdir?

Barış Arduç, 9 Ekim 1987 tarihinde anne babası çalışmak için İsviçre’ye gittiklerinde İsviçre’de ailesinin ortanca çocuğu olarak doğmuştur. Arnavut kökenli anne babası İsviçre’de emlakçılık yapmaktaydı. Baba tarafı Fatsa, anne tarafı Artvinlidir. Onur Arduç adında abisi ve Mert Arduç asında kardeşi vardır. Barış Arduç, İlkokulu Sakarya ve Gölcük'te, ortaokulu Bolu'da okudu. Lise son sınıfta ailesiyle beraber İstanbul'a gelerek ortaöğrenimini İstanbul'da tamamladı. Liseden sonra Kayseri'de spor akademisini kazandı fakat ilk yılında okula adapte olamayınca İstanbul'a geri döndü.

Barış Arduç, yüzme, dalgıçlık ve futbol sporlarıyla ilgilenmekte ve fotomodellik ve dublaj çalışmaları da yapmaktadır. Türkiye Sualtı Sporları Federasyonuna bağlı olarak İstanbul Şile'de 8 yıl cankurtaranlık yaptı.

Ayla Algan ile tanıştıktan sonra Ekol Drama'da kamera önü oyunculuk eğitimi aldı. Ayrıca Sadri Alışık Tiyatrosu'nda teatral eğitim de aldı. Oyunculuk kariyerine, 2011 yılında Ömür Gedik'in Paramparça adlı klibi ile ilk adımını attı.

2014 yılında yapımcılığını Necati Akpınar’ın yaptığı “Deliha” sinema filminde Cemil karakterini canlandırırken, Gupse Özay, Derya Alabora, Cihan Ercan, Zeynep Çamcı, Hülya Duyar, Cenk Durmazel, Korhan Herduran ve Jeyan Mahfi Tözüm ile birlikte oynadı.

Barış Arduç, 19 Haziran 2015 tarihinde Star TV'de yayınlanmaya başlayan ve baş rollerini Elçin Sangu, Salih Bademci, Sinem Öztürk, Nergis Kumbasar ve Levent Ülgen ile paylaştığı "Kiralık Aşk" adlı dizide Ömer karakterini canlandırdı.

Barış Arduç, 2014 yılından beri oyuncu Gupse Özay ile birliktedir.

Filmleri ve Dizileri

Oyuncu

2015 - Kiralık Aşk (Ömer) (TV Dizisi)

2015 - Racon: Ailem İçin (Tekin) (TV Dizisi)

2014 - Sadece Sen (Ersin)(Sinema Filmi)

2014 - Deliha (Cemil)(Sinema Filmi)

2013 - 2014 - Bugünün Saraylısı (Selim) (TV Dizisi)

2012 - 2013- Benim İçin Üzülme (Ahmet) (TV Dizisi)

2011 - Dinle Sevgili (Hakan) (TV Dizisi)

2011 - Küçük Hanımefendi (Cenk) (TV Dizisi)

2011 - Pis Yedili (TV Dizisi)

Gupse Özay Kimdir?

Gupse Özay, 30 Temmuz 1984 tarihinde İzmir'de doğmuştur. babası Senih Özay bir avukat, annesi ise peyzaj mimarıdır. Çerkez kökenlidir. İsminin anlamı “canımın içi” demekmiş. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Sinema, Televizyon bölümünde okudu. Şahika Tekand’ın kursuna katıldı.

Üniversite yıllarında arkadaşlarıyla çektikleri “Yaman Yaşamışım” adlı belgesel ile ödül aldı. 4 yıl kadar reklam yazarlığı yapmış ve ardından işinden ayrılarak dizi sektörüne, dizi setlerinde kamera arkasında çalıştı ve senaristlik yaptı. Sessiz Gece dizisinin ise reji ekibinde yer aldı. Gupse Özay, 'Çocuklar Duymasın' ve 'İzmir Çetesi'nin senaryo ekibinde çalıştı. Ardından Beyaz Show’un skeçlerini yazmaya başladı.

Arkadaşlarıyla “Psikolog” adlı skeçler çekmiştir. Gülse Birsel’in de onun Youtube’da o videolarından birini izleyip ‘Yalan Dünya’nın kadrosuna aldı. Bu sayede de “Yalan Dünya” dizisinde kendine bir yer bulmuştur. Bu dizide “Nurhayat” karakterini canlandırmaktadır. Makineli tüfek gibi konuşması ve peltekliğiyle zihinlerde yer etti.

Gupse Özay ağabeyi Betal Özay ile ortak bir yapım şirketi kurdu.

Gupse Özay, Kanal D!de yayınlanan “Rekorlar Dünyası”adlı programda sunuculuk yaptı.

Boş zamanlarında DVD (korku filmi ) izler, psikiyatri hakkında kitaplar okuyor ve resim yapıyor.

Ödülleri

2012 - En İyi Kadın Oyuncu (Komedi) (Yalan Dünya 1. Sezon) / 3.Antalya Televizyon Ödülleri

2012 - En İyi Kadın Oyuncu (Komedi) (Yalan Dünya 1. Sezon) / 39.Altın Kelebek Tv Yıldızları Ödülleri

Gülse Birsel Kimdir?

Mart 2002'de Atv'de yayınlanan GAG programı ile adını duyuran Gülse Birsel, yine Atv'de yayınlanan “Avrupa Yakası” adlı dizisindeki rolü ve dizinin senaryo yazarı olarak kariyerine devam etti.

Şener soyadı ile 11 Mart 1971 yılında İstanbul'da Beyoğlu, Cihangir’de doğan Gülse Birsel’in babası Gültekin Şener, annesi Semiha Şener’dir. Bir abisi, bir ablası vardır. Liseyi Beyoğlu Anadolu Lisesi'nde bitirdi. Lise son sınıfın yaz tatilinde üç aylığına İsviçre’de leydi okuluna gitti. Sonra öğrenimine Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü'nde devam etti. Üniversitenin ikinci yılında gazeteciliğe merak sardı ve Aktüel dergisinde muhabir olarak çalışmaya başladı.

Üniversiteden mezun olduktan sonra 1994 yılında Amerika'ya gitti. New York, Colombia Üniversitesi'nde sinema üzerine master yaptı. 1996 yılında tekrar Türkiye'ye dönen Gülse Birsel üç ay boyunca ATV'de kahvaltı bülteninin dış haberlerini hazırladı. Ardından, bir yıl boyunca Esquire dergisinin yayın yönetmenliğini yaptı. Esquire'dan sonra Harper's Bazaar dergisinin yayın yönetmenliğini yapan Gülse Birsel, Bazaar Gelin ve Orange dergilerini çıkarttı.

Gülse Birsel Aralık 2001'de Sabah Gazetesi'nde köşe yazarlığına başladı.2002 yılına kadar Harper's Bazaar'dan başka FHM, House Beautiful ve Gezi dergilerinin de yayın koordinatörlüğünü yürüttü. Mart 2002'den itibaren bir süre Atv'de yayınlanan g.a.g.'ın metin yazarlığı ve sunuculuğunu yaptı.

Mart 2003'te köşe yazıları ve bazı g.a.g. metinlerinden olusan "Gayet Ciddiyim" adlı ilk kitabını ve Mayıs 2004’te "Hala Ciddiyim!" adlı ikinci kitabını yayımladı.

Şubat 2004'te ATV ekranlarında yayınlanmaya başlayan Avrupa Yakası adlı dizinin senaristliğini üstlenmesinin yanı sıra oyuncu kadrosunda da yer aldı. 21 Ocak 2005'te vizyona giren Hırsız Var! adlı sinema filmi, Gülse Birsel'in ilk film projesi olarak portföyünde yerini aldı.

2008 Pekin Olimpiyatları meşalesini İstanbul Şişli'de taşıma görevi kendisine verilmiştir.

2009 yapımı Yedi Kocalı Hürmüz filminde “Safinaz” karakterini canlandırmıştır.

Gülse Birsel 2012 yılında hem senaryosunu yazıp hem oynadığı “Yalan Dünya” adlı sitcom dizisinde Altan Erkekli, Beyazıt Öztürk, Olgun Şimşek gibi oyuncularla beraber oynadı.

Turkcell, Whirlpool ve TTnet gibi birçok markanın reklam yüzü olarak TV reklemlarında da rol aldı.

Evlilikleri : 1999 Ağustosunda Murat Birsel ile evlendi.

Kitapları

- Gayet Ciddiyim

- Hâlâ Ciddiyim

- Yolculuk Nereye Hemşerim?

- Velev ki Ciddiyim

Ödülleri

 2012 - En İyi Senaryo (Yalan Dünya 1. Sezon) / 39.Altın Kelebek Tv Yıldızları Ödülleri

Film ve Dizileri

2012 - 2014 - Yalan Dünya (Dizi) (Oyuncu, Senarist)

2009 - Ah Kalbim (Dizi)

2009 - 7 Kocalı Hürmüz(Sinema)

2004-2009 - Avrupa Yakası (Dizi) (Oyuncu, Senarist)

2004 - Hırsız Var (Sinema)

2003 - Eyvah Eski Kocam (Dizi)

Sadri Alışık Kimdir?

Sadri Alışık 5 Mart 1925 yılında İstanbul'da doğdu. Asıl adı Sadrettin olmasına rağmen, annesi Saffet hanım ve babası Rafet Kaptan onu hep Sadri diye çağırırlardı. Babası Kaptan olduğundan haftada biriki kez eve gelebiliyordu. Bu yüzden ailenin sorumluluğu ve idaresi anne Saffet Hanım'da idi. Sadri Alışık sekiz yaşındayken kız kardeşi Nevin dünyaya geldi.

Sadri Alışık'ın içindeki oyunculuk aşkı küçük yaşlarda kendini göstermeye başlamıştı. Arkadaşları bilye oynayıp, uçurtma uçururken, O piyesler hazırlayıp mahalle arkadaşlarına oyunlarını sunardı. Altı-yedi yaşlarındayken bir sünnet gecesinde Naşid Özcan Tiyatrosu'nu izledi. O günden sonra tiyatroya olan tutkusu başladı. Paşabahçe 39. İlkokulunda üçüncü sınıftayken "İSTİKAL PİYESİ" adlı oyunda "Adalı Halil" rolünü aldı ki bu başroldü.

İlkokulu bittikten sonra ailenin isteği ile Cağaloğlu'na taşındılar. Orta okul ikinci sınıfta tiyatro aşkı tekrar başladı. Ancak okulda tiyatro yoktu.

Liseye İstanbul Erkek Lisesi'nde başladı. Lisenin yanısıra Cağaloğlu Halk Evi'nde tiyatroya gidiyordu. Liseyi bırakıp devam mecburiyeti olmadığından Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'ne kayıt oldu.

Yavaş yavaş, sahne, resim, tiyatro derken sinemaya adım attı ve ilk filmi Günahsızlar'ı 1945 yılında çevirdi. Şöhret basamaklarını hızla ilerleyen Sadri Alışık 1959 yılında çevirdiği Yalnızlar Rıhtımı adlı filmde otuz sekiz yıllık hayat arkadaşı Çolpan İlhan ile tanıştı. Evlendikten bir kaç sene sonra oğlu Kerem Alışık dünyaya geldi. Sinema yaşantısının yanı sıra, sahne gösterilerinde de çok başarılı oldu. İçkiyi çok seven Sadri Alışık, en iyi dostu Ayhan Işık'ın ölümünden sonra kendini iyice içkiye verdi. Karaciğer yetmezliğinden Amerika'ya giden Sadri Alışık Amerika'da yaşayan Türk doktoru Münci Kalayoğlu tarafından ameliyat edildi ve sağlığına kavuştu. Sanat yaşamını televizyonda devam ettirdi.

Sadri Alışık genellikle, değişen toplumsal değerler içinde güzelliğe tutkun, umutlu, yaşama sevinciyle dolu, dürüstlüğü ve doğruluğu özleyen insan tipini oynadı.

Sinemanın yanısıra şiir ve resimle de uğraşan Alışık, beş yüzün üzerinde filmde rol aldı. En son rolü ise Yengeç Sepeti adlı dizide baba rolüydü.

Sadri Alışık, 20 Ağustos 1959 tarihinde sinema oyuncusu Çolpan İlhan ile evlendi. Sadri Alışık 1995 yılında vefat edene kadar da evli kaldılar. Kerem Alışık adında oyuncu olan bir oğlu vardır.

Sadri Alışık 18 Mart 1995 yılında vefat etti.        

Ayhan Işık Kimdir?

5 Mayıs 1929 yılında İzmir'in Karataş semtinde doğan Ayhan Işık’ın asıl Adı Ayhan IŞIYAN'dır. Üç kız, iki erkek kardeşi vardı. Dört aylık bir bebekken ailesi İstanbul'a göç etmiştir. Zaten, İzmir'e, annesi ve babası Selanik'ten gelmişler. Altı çocuklu bir ailenin küçüğü olan Ayhan Işık altı yaşındayken babasını kaybeder. İlkokulu Bomonti'deki 44. Okul'da bitirdi. Ortaokula başladığı günlerde Babıali'ye geldi. Çünkü okula gidebilmek İçin çalışmak zorundaydı. Gazete ve dergilerde hikaye ve kapak resimleri çizmeye başlamıştı. Yaz tatilinde Paşabahçe Şişe ve Cam Fabrikası'nda 'kırık şişe kontrolörlüğü' yaptı. Vapurla gidip gelirken boş durmuyor, mecmuaların ısmarladıkları ve 'illüstrasyon' denilen renkli resimleri çiziyordu.

Daha sonra İstanbul Darphanesi'nde ressamlığa başladı. Daha sonra bir inşaat müteahhidinin yanında katiplik yaptı. Bu arada devam ettiği İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nden 1953 yılında mezun oldu.

Sinemaya geçmeden önce grafiker olarak çalışan sanatçı, çeşitli dergilere kapak resimleri yaptı. Akademideki okul arkadaşlarının Hollywood starı Clark Gable'a benzettiği Ayhan Işık, arkadaşlarının teşvikiyle Grafikerlikten sinemaya 1951'de Yıldız Dergisi ve İstanbul Film'in açtığı artist yarışmasını kazanarak geçiş yaptı. Aynı yarışmada kadınlardan da Belgin Doruk birinci oldu. Aynı yıl "Yavuz Sultan Selim ve Yeniçeri Hasan" filmiyle ilk filmini çevirerek beyazperdede gözüktü. Üçüncü filmi "Kanun Namına" ile oyunculuktaki yeteneğini kanıtlayarak üne kavuştu.

1959 yılında Amerika'da Hollywood’a giderek şansını birde orada denemek istedi ve sinema konusunda incelemelerde bulundu. Türkiye’ye döndükten sonra yeni filmler çevirerek ününü sürdürdü. Bu yıllarda çevirdiği Küçük Hanım seri filmleri halk tarafından oldukça beğenildi.

Ayhan Işık da 1972'de film yıldızlarının sahneye çıkma ve plak yapma modasına uyar ve Münir Nurettin Selçuk'tan dersler aldı, Klâsik Türk Müziği dalında solistlik yaptı ve bir tane 45'lik plak doldurdu.

Yeşilçam'da mert, tuttuğunu koparan, bıçkın mahalle delikanlısı karakterlerine hayat veren Türk sinemasının ''Taçsız Kralı'' Ayhan Işık, 200 kadar film çevirdi. 1975’den itibaren Oyunculuğunun yanı sıra yapımcı, yönetmen ve senaristlikde yapmaya da başlayan Işık, bir süre sonra da oyuncu ve yönetmen olarak 1976 yılında"Örgüt" filmini çekti ve bu arada TV'de bazı reklam filmlerinde rol aldı.

Türk sinemasının belki de en büyük oyuncularından biri olan Ayhan Işık, ikinci filminden sonra fiziği ve yeteneği ile dikkatleri çekerek, ölene kadar çevirdiği bütün filmlerde hep başrol oynadı.

"Kral" ünvanını alan Işık, ününü en uzun süre koruyan ilk oyuncu oldu. Işık; 1954'te Türk Film Festivali'nde, 1962'de Ses, 1965'te Artist ve daha bir çok yayın organının düzenlediği yarışmalarda "en başarılı erkek oyuncu" seçildi.

13 Haziran 1979 tarihinde İstanbul’da Bebek'teki evinin balkonunda güneşlenirken güneş çarpmasına bağlı beyin kanaması geçiren Ayhan Işık hastaneye kaldırıldı ise de kurtarılamadı ve üç gün sonra 16 Haziran 1979'da vefat etti .

Evlilikleri : Gülşen Işık ile evli idi. Serap adında bir kızı vardır. 

Belgin Doruk Kimdir?

Türk sinemasının 'Küçük Hanımefendi' ismiyle anılan yıldızı Belgin Doruk, 28 Haziran 1936'da Ankara'da doğdu. Sonraki yıllarda Ankara'dan İstanbul'a gelen Doruk ailesi Yeşilköy'e yerleşti. Belgin Doruk Annesinin desteğiyle 1952 yılında ortaokul son sınıftayken Yıldız dergisi ve Faruk Kenç'in Sahibi olduğu İstanbul Film'in ortaklaşa açtığı yarışmaya girdi. O yıl erkeklerde Ayhan Işık ve Mahir Özerdem, bayanlarda da Belgin Doruk birinci seçildi.

Bunun ardından kendini Yeşilçam'da buldu ve ilk filmi olan 'Çakırcalı'nın Definesi'ni çevirdi. Ayhan Işık'la oynadığı bu filmin yönetmeni Enver Paşa'nın yeğeni olan Faruk Kenç'ti ve ilk evliliğini kendisinden 26 yaş büyük olmasına rağmen onunla yaptı. Bu ilk filmini çektikleri Aydın yakınlarındaki Çakmak Çiftliği ise ilginç bir tesadüf, ikinci evliliğini yaptığı yapımcı Özdemir Birsel'indi.

Belgin Doruk, sinemada güzelilğiyle, oyun gücüyle ve yanağındaki gamzesiyle büyük sükse yaptı. Gamzesiyle ilgili anlattığı anıları da ilginçti ünlü yıldızın...”Annem bana hamileyken Ankara'da Gazi Çiftliği'ndeymiş. Benim gamzeli olmamı istediği için de bol bol ayva yemiş. Gerçekten de gamzeli doğdum. Tesadüf işte... Ama annem bunun tesadüf olmadığını söylerdi hep.”

1953'te yapılan güzellik yarışmasında Türkiye İkinci Güzeli seçildi. Türk sinemasının bir döneminde en çok film çeviren ve en çok sevilen oyuncu oldu. Zeki Müren’le birçok filmde başrol oynadı. (1959'da 'Kırık Plak', 1961'de 'Hep O Şarkı', 1962'de 'Bahçevan', 1963'de 'İstanbul Kaldırımları', 1964'de 'Hayat Bazen Tatlıdır'). Ayhan Işık ile iyi bir ikili oluşturdu ve birlikte çevirdikleri "Küçük Hanım" serisi çok tutuldu. Sanatçı, çoğunlukla melodramların ya da duygusal güldürülerin değişmez oyuncusu oldu. 1964 yılında Orhan Elmas'ın yönettiği 'Duvarların Ötesi' adlı filmde Tanju Gürsu ile başrolü paylaştı.

1970 lerde hemen hemen tüm sinema starlarının yaptığı gibi O’da sahne denemesi yapmış ,ama 1971 yılında dönemin ünlü gazinosu Çakıl'da sahneye çıkmaya hazırlanan Doruk, genel provada söyleyeceği şarkıları unutunca bu hayalini gerçekleştiremedi.

1960'lı yılların bir numaralı yıldızı olan Belgin Doruk, 1970'lerde değişen sinemayla birlikte önce starlığını, sonra sağlığını yitirdi. Aşırı kiloları, içine düştüğü yalnızlık ve ekonomik kriz onu etkiledi. 1975'ten sonra sinemadan ayrıldı.

Zayıflamak için kullandığı anfetaminli ilaçlar yüzünden sinir sistemi altüst oldu, kilo almaya başladı. Şişli'deki Fransız Lape Psikiyatri Hastanesi'nde deli muamelesi görüp zincirlere vuruldu, evine icra gelip eski kocasının eski koltuklarına muhtaç oldu. bir kutu hapı yutarak intihara kalkıştı.

Siyah-beyaz Türk filmlerinin ‘Küçük hanımefendisi’ Belgin Doruk, sağlığı bozulup aşırı kilolanınca, “Hayranlarım beni hep filmlerdeki gibi hatırlasın” diyerek inzivaya çekildi. Ölene kadar da kimseye görünmedi.

Kalp yetmezliği sonunda 26 Mart 1995 de İstanbul’da hayata veda etti.

İlk evliliğini 17 yaşında iken yönetmen faruk kenç ile yapmış, bu evlilkten "gül" adını verdiği bir kızı , ikinci evliliğini yapımcı özdemir birsel ile gerçekleştirmiş ve bu evlilikten de "aydın" adını verdiği bir oğlu var.

Evlilikleri

Faruk Kenç (1954-1958) (1956’da Gül adında bir kızı oldu )

Özdemir Birsel (1961-1995) ( 1967’de Aydın adında bir oğlu oldu.)

Zeki Müren kimdir?

Klasik Türk Müziği ses sanatçısı, söz yazarı ve besteci. Türk Sanat Musikisi'nin unutulmaz seslerinden biri olan Zeki Müren, duygulu sesi, farklı yorum tarzı ve feminen görüntüsüyle, Türkiye'de birçok toplumsal tabuyu aşmıştır. Sanatını icra ederken takındığı efendi ve kibar tavrıyla ülkenin ilk sivil "paşa"sı olmuş; güçlü sesi, müzik kariyerindeki başarısı ve sahnedeki görkemiyle "san'at güneşi" ünvanına layık görülmüştür.

6 Aralık 1931'de, Bursa'nın Tophane semtinde doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bursa'da tamamladı. İnşaat mühendisi olan babası Kaya Müren, oğlunun musiki yeteneğinin ve hevesinin farkına vardı. Zeki Müren, Tamburi İzzet Gerçeker'in hocalığında solfej ve sanat müziği usül dersleri almaya başlayarak, kişisel yetilerini edindiği bilgilerle geliştirdi.

1946'da, ilk bestelerini yapmaya başlayan Müren, eğitim hayatına İstanbul'da devam etmeye karar verdi. Büyük musiki üstadlarından ders almak, onları birebir dinlemek istiyordu. Bu hevesi kırmayan baba Müren, oğlunu İstanbul Boğaziçi Lisesi'ne yatılı olarak gönderdi.

1949'da, lise eğitimine devam ederken, sinema yönetmeni ve senaryo yazarı Arşavir Alyanak'ın babası ve ünlü bir musiki üstadı olan Agopos Efendi ile udi Kirkor Efendi'den dersler almaya başladı. Sonraki yıllarda, Refik Fersan ve Şerif İçli hocalardan fasıl musikisi, Klasik Türk müziği makamları, usül ve kuramları üzerine öğretiler aldı; Şükrü Tunar'la besteleme çalışmaları yaptı. Yine 1949'da, ilk şarkısı ve akrostişi "Zehretme bana hayatı cananım"ı besteledi. Bu şarkı İstanbul Radyosu'nda Suzan Güven tarafından "Bursalı Zeki Müren'in acemkürdi şarkısı..."anonsuyla okunduğunda, 17 yaşında bir lise öğrencisiydi.

1950 yılına gelindiğinde Müren, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi (Şimdiki adıyla Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) 'nin Yüksek Süsleme Bölümü, Sabiha Gözen Atölyesi'nde yüksek tahsiline başladı. Aynı yıl, açılan bir sınavda, 186 kişi arasından birinci seçilerek İstanbul Radyosu sanatçıları arasına katıldı. Ancak Müren'in hayatını asıl değiştiren olayın tarihi, 1 Ocak 1951'di. O gün, İstanbul Radyosu sanatçılarından Perihan Altındağ Sözeri'nin aniden rahatsızlanması üzerine, onun yerine konser vermek için radyodan çağrılmıştı. Programda, 45 dakikalık muhteşem bir canlı performans sergileyen Müren'in musiki kariyeri, bu konserden sonra yükselişe geçti.

Sanatçının ilk profesyonel plak çalışması, aslında bu konserden önce, 1950 yılındaydı ve plağa Şükrü Tunar'ın güftesini yaptığı "Bir Muhabbet Kuşu" şarkısını okumuştu. Radyo programlarında seslendirdiği parçalarla yeteneğini sergileyen ve geniş bir dinleyici kitlesi edinen Müren'in ismi artık büyük harflerle yazılıyordu.

1954 yılında, müzikal başarılarının yanı sıra, o zamanların sinema ilahesi Cahide Sonku'yla başrolünü paylaştığı ilk beyaz perde çalışması olan "Beklenen Şarkı" filmini çevirdi. O dönemde halen öğrenci olan Müren, akademide üçüncü sınıftaydı. Henüz sahneye çıkmadığı için radyo programları vesilesiyle sesi tanınıyordu, ama insanlar sanatçının yüzünü merak ediyordu. On güzel bestesinin de yer aldığı müzikal niteliğindeki bu film, Zeki Müren'i görmek isteyenlerin akınıyla gişe rekorları kırdı. 17 filmde daha başrol oynayan unutulmaz sanatçı, sinema oyuncusu olarak da büyük beğeni topladı ve o dönemler telaffuz edilen en yüksek rakamlı sözleşmelere imza attı. 1955 yılında, Arena Tiyatrosu'nun "Çay ve Sempati" adlı oyununda da başrol oynadı. Filmlere kendi bestelediği şarkıların isimlerini verdi: Berduş, Hayat Bazen Tatlıdır, Altın Kafes, Bir Yaz Yağmuru, vs. Bundan sonrası için ünlü sanatçı, sahne ve plak çalışmalarına ağırlık vermeye başladı.

1955 yılında, müzik kariyerinde önemli bir noktaya gelen Müren, "Manolyam" adlı kürdilihicazkar makamındaki parçasıyla, Türkiye'de ilk defa verilmeye başlanılan "Altın Plak Ödülü"nün ilk sahibi olmayı başardı. Sanatını bu ödülle taçlandıran şarkıcı, dönemin en popüler ve aranılan yüzü haline geldi. Öyle ki, ünlü gazinolar sanatçıyla çalışmak için birbirleriyle kıyasıya rekabete girişti; sahne aldığı mekanlar cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar ağırladı. Vurgulu ve ince yorumuyla, ahenkli sesiyle kulağa; tasarımı kendine ait gösterişli ve ilgi uyandıran kostümleriyle de göze hitap eder hale gelmişti (Bir gazino çalışmasında o zamana kadarki en uzun ökçeli ayakkabıyı giymişti: 20cm). Türkiye'de ilk defa saz ekibini de standart kıyafetlerle birörnek giydiren Müren, sahnede bütünlük oluşturarak, müziğine neredeyse tiyatral bir görkem katıyordu. Bu vesileyle kendisine, sadece ömrü boyunca değil, ölümünden sonra da adıyla birlikte telaffuz edilmeye devam edecek olan "sanat güneşi" betimlemesi atfedildi.

Birçok sanatsal yeteneğe sahip olduğunu, ortaya koyduğu başarılı yapıtlarla kanıtlayan Müren, 1965 yılında, farklı zamanlarda yazdığı şiirlerini biraraya getirerek "Bıldırcın Yağmuru" adıyla yayınladı. Amatör olarak resimle ve desen tasarımıyla da ilgilendi ve birkaç sergi açarak bu alandaki yeteneğini gözler önüne serdi. 70'li yıllar boyunca birçok kaset çalışması yayınlayan sanatçı, televizyonun gündelik hayattaki payını arttırmasıyla birlikte, sahnelerden ekranlara doğru geçiş yapmaya başladı. Sayısız kurum ve kuruluş tarafından birçok ödüle layık görüldü ve sanatını aynı saygın çizgiden kopmaksızın sürdürdü. Sert ifadesine rağmen, duygusal besteleri ve nezaketiyle, Türkiye'nin ilk sivil "paşa"sı oldu. 70'li yılların sonuna doğru, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon ve şeker hastalığı nedeniyle, sanatsal çalışmalarında perde arkasında kalmayı tercih etti. Sahnelerden uzaklaşarak, varlığını, dönemin müzikal modası olan video kliplerde hissettirdi.

1980'de Kuşadası'nda ve 1983'de Paris'te kalp krizi geçirdikten sonra, Bodrum'daki evinde istirahate çekildi. 1984'de, oldukça uzun bir zamandan sonra geliri antik tiyatronun restorasyonuna harcanmak üzere, Bodrum kalesinde son konserini verdi. Aldığı ilaçlar yüzünden artan kilosu ve yıpranmış görüntüsüyle değil de, parıltılı kostümler içindeki görkemli haliyle hafızalarda kalmak isteyen Müren, evine kapanarak insanlardan uzaklaştı. 24 Eylül 1996 tarihinde, TRT tarafından adına düzenlenmiş bir ödül töreninin TV çekimleri için İzmir Stüdyosuna gelen sanatçı, Ajda Pekkan ve Muazzez Ersoy'un da bulunduğu program esnasında kalp krizi geçirerek hayata veda etti. Üç yıldan aradan sonra çıkarmayı planladığı, Ajda Pekkan, Muazzez Abacı ve Muazzez Ersoy'la düetlerin yer alacağı yedi şarkıdan oluşan yeni kasetini tamamlayamamıştı.

Hemen hemen her albümü büyük başarılara imza atan Zeki Müren, Türk toplum yapısıyla tezat düşen görüntüsüne rağmen, farklı kesimlerden insanların sevgisini kazanabilmiş nadir sanatçılardandır. 45 yıllık sanat hayatında, yüzün üzerinde besteye imza atan sanat güneşi, ikiyüzün üzerinde plak ve albüm çalışması yayınlamıştır. Almanya, Amerika, Yunanistan gibi ülkelerde de kasetleri satılmıştır. İngiltere'nin dünyaca ünlü şarkıcılarından Morrissey ve Marc Almond, Zeki Müren'i en sevdikleri ses sanatçıları arasında baş sırada göstermektedirler.

Müren'in radyolarda başlayan canlı performans geçmişi artarak devam etmiş ve Türkiye'nin en çok konser veren sanatçısı haline gelmiştir. Öyle ki, bir yıl içinde yaklaşık yüz konsere çıktığı olmuştur. Çok sevdiği Bodrum'da evinin bulunduğu koy bugün, kendi adıyla anılmaktadır. Aynı zamanda sanatçının evi, müzeye dönüştürülmüştür ve sahne kostümlerinden resim çalışmalarına kadar birçok yapıtı burada sergilenmektedir. Müren'in cenazesi, binlerce kişinin katılımıyla, görkemli bir törenle kaldırılmıştır. Kabri Bursa Emirsultan mezarlığında bulunmaktadır ve mirasının büyük bir bölümünü Mehmetçik Vakfı'na bağışlamıştır.

ALBÜMLERİ

SENEDE BİR GÜN (1970); PIRLANTA 1 (1973); PIRLANTA 2 (1973); PIRLANTA 3 (1973); PIRLANTA 4 (1973); HATIRA(1973); ANILARIM (1974); MÜCEVHER (1975); GÜNEŞİN OĞLU (1976); NAZAR BONCUĞU (1977); SÜKSE (1978); KAHIR MEKTUBU (1981); ESKİMEYEN DOST (1982); HAYAT ÖPÜCÜĞÜ (1984); MASAL (1985); HELAL OLSUN (1986); AŞK KURBANI (1987); GÖZLERİN DOĞUYOR GECELERİME (1988); AYRILDIK İŞTE (1989); KARANLIKLAR GÜNEŞİ (1989); ZİRVEDEKİ ŞARKILAR (1989); DİLEK ÇEŞMESİ (1989); BİR TATLI TEBESSÜM (1990); DORUKTAKİ NAĞMELER (1991); SORMA (1992)

Ölümünden Sonra Yayınlanan Albümler;

MUAZZEZ ABACI & ZEKİ MÜREN DÜET (2000); SELAHATTİN PINAR ŞARKILARI (2005); SADETTİN KAYNAK ŞARKILARI (2005); ZEKİ MÜREN: 1955-1963 KAYITLARI (2005); BATMAYAN GÜNEŞ (2006)

Ajda Pekkan Kimdir?    

Ayşe Ajda Pekkan, 12 Şubat 1946'da İstanbul'da Kasımpaşa Askeri Deniz Hastanesi'nde doğdu. Babası Rıdvan Pekkan deniz binbaşısı, annesi Nevin Dobruca ev hanımıydı. Babasının görevi dolayısıyla çocukluğu Gölcük'te, Amerikan askerlerinin ailelerinin arasında geçti. Modern bir ortamda ancak ailevi sorunlar arasında geçirilen çocukluk Ajda Pekkan'ın gençliğini etkileyen önemli bir dönem oldu. İlk okuldan sonra İstanbul’a taşındılar. Kadıköy Ortaokulu'nu bitirdikten sonra Çamlıca Kız Lisesinde okudu. Bu yıllarda anne – babası boşandı. 1963 yılında Ses dergisinin açmış olduğu yarışmada birinci olunca okulu bıraktı.

Şarkıcı olmak için büyük heves taşıyan Çamlıca Kız Lisesi öğrencisi Ajda Pekkan, kardeşi Semiramis Pekkan'ın da desteğiyle 1962 yılında dönemin en popüler gece klubü Çatı'nın sahibi olan İlham Gencer'e ulaştı. İlk olarak seslendirdiği Mina Mazzini'nın "Il Cielo In Una Stanza" şarkısıyla kendini kabul ettirdiği Çatı gece klubünde Los Çatikos topluluğu eşliğinde bir müddet sahne çalışması yaptı.

1963 yılında bir aile dostlarının teşvikiyle Ses dergisinin, sinemaya yeni yüzler kazandırmak amacıyla açtığı kapak yıldızı yarışmasına katıldı. Ediz Hun'un erkekler dalında birinci, Hülya Koçyiğit'in bayanlar dalında ikinci olduğu yarışmada, birinci seçilen Ajda Pekkan'ın profesyonel kariyeri böylece başlamış oldu. Avrupai görünümü ve cüretkar tavırlarıyla Yeşilçam'ın gözde sanatçılarından biri olan Ajda Pekkan, beyaz perdeden gelen teklifleri değerlendirmeye başladı ve 1963 yılında "Adanalı Tayfur" ile ilk kez çıktığı kamera karşısında, 1967 yılındaki son filmi olan "Harun Reşit'in Gözdesi"ne kadar baş rollerini Ayhan Işık, Cüneyt Arkın ve Tamer Yiğit gibi sanatçılarla paylaştığı 47 film çevirdi.

Ses kabiliyeti rol aldığı filmlerdeki yapımcıların da dikkatinden kaçmadı ve pek çok filminde şarkıcı rolü üstlendi ve çeşitli şarkılar seslendirdi. İlk filmi "Adanalı Tayfur"da seslendirdiği "Göz Göz Değdi Bana" şarkısı, arka yüzünde Öztürk Serengil'in seslendirdiği "Abidik Gubidik" şarkısıyla birlikte 45'lik plak olarak yayınlandı. Sinemaya başlamadan önce tanışıp şarkıcılık yapabilmesi için yardım istediği ve kabiliyetine ikna ettiği Fecri Ebcioğlu, sinema yıllarında da Ajda Pekkan'la irtibatını hiç koparmadı ve 1965 yılında kendine ait ilk plağı olan "Her Yerde Kar Var / 17 Yaşında" piyasaya sürüldü. Fecri Ebcioğlu'nun yabancı şarkılar üzerine Türkçe sözler yazarak ülkemize benimsettiği "aranjman" tarzının en büyük starı, Salvatore Adamo'nun ünlü şarkısını yine Adamo gibi Fransız aksanıyla söyleyerek, yavaş yavaş ismini duyurmaya başladı.

Sahnelerden sinemaya geçen sanatçıların aksine, sinemadan sahneye geçen Ajda Pekkan, birkaç plak denemesinden sonra 1968 yılında çıkardığı "İki Yabancı" 45'liği ile aranjman dalında onbinlerce plak satarak satış rekoru kırdı. "Dünya Dönüyor", "Saklanbaç" ve "Üç Kalp" gibi üstüste çok başarılı plaklar yaptı. Bu yükselen trendin neticesinde yurtdışından davetler aldı ve Atina'daki Uluslarası Apollonia Müzik Festivali'nde 1968 yılında "Özleyiş" ve 1969 yılında "Perhaps One Day" şarkıları ile üstüste iki kere dördüncü olarak müzik piyasasındaki yerini sağlamlaştırdı. Barcelona'daki Akdeniz Şarkıları Festivali'nde "Ve Ben Şimdi" şarkısı ile Türkiye'yi temsil etmesi ve şarkılarının pek çok filmde fon müziği olarak kullanılması, Ajda Pekkan'ı tüm ülkede tanınır hale getirdiği gibi, 1966 yılında Zeki Müren’in alt kadrosunda Maksim’le gazino hayatına başladı. Ajda, o günlerde, yeni bir aşka yelken açtı. CHP Genel Sekreteri Kemal Satır’ın oğlu Mustafa Satır ile beraberliği 1967 yılının en çok ses getiren olaylarından biri oldu..

1973 yılında Avrupa´nın ünlü müzikholü ‘Olympia’da verdiği konserle hem dış dünyaya açıldı. Türkiye’nin mutlu azınlığı ona ´Superstar´ ünvanını verdi. 7 yıl kadar Fransa´da kaldıktan sonra ülkesine döndü. Ülkü Aker ve Fikret Şeneş gibi söz yazarlarıyla çalıştı.

Her ülkenin starlarını bünyesinde barındırmaya özen gösteren Philips firması, Türkiye'den seçtiği Ajda Pekkan'ı kanatlarının altına aldı ve kayıtları Fransa'daki stüdyolarda gerçekleştirilen, Fikret Şeneş'in sözlerini yazdığı şarkılarla, Ajda Pekkan'ın diğer şarkıcılardan bir adım öne fırladığı yıllar başladı. Üstüste gelen hit plaklarla Ajda Pekkan'ın sesi tüm ülkede keyifle dinlendiği gibi, şık giyimi, sürekli kendini yenileyen görünümü ve değişime açık tavrıyla sadece müzikte değil moda konusunda da hayranlarını sürükleyen bir ikon haline geldi. "Sensiz Yıllarda", "Yalnızlıktan Bezdim" gibi şarkılarla fırtına gibi girdiği 70'lerin ortalarında seslendirdiği "Tanrı Misafiri", "Kimler Geldi Kimler Geçti", "Hoşgör Sen", "Sana Ne Kime Ne" gibi ileride birer Ajda Pekkan klasiği haline gelecek şarkılarıyla Türkiye sınırlarını zorlamaya başladı. Bu üstün performansının sonucunda 1976 yılında Paris'in ünlü Olympia müzikholünde, pek çok şarkısının Türkçe versiyonlarını seslendirdiği, dönemin ünlü Cezayir asıllı Fransız şarkıcısı Enrico Macias'la seri konserler verdi. Bir dost toplantısında Hürriyet Gazetesi sahibi Erol Simavi'nin "Ajda Pekkan'a Star demek yetmez, ancak Süperstar dersek yerini bulur." sözüyle birlikte önce sanat çevrelerinde, sonra hayranlarının arasında, daha sonra da tüm ülkede "Süperstar" ünvanıyla anılır oldu.

1977 yılında bu ünvanını ilk kez resmileştiren, o güne kadar benzeri görülmemiş bir kapak dizaynı ve prodüksiyonla piyasaya sunulan, "Kim Ne Derse Desin", "Hancı" gibi şarkıların yer aldığı albümü "Süperstar"ı hazırladı. Aynı yıl Tokyo'daki Yamaha Müzik Festivali'nde "A Mes Amours" şarkısıyla elde ettiği başarılı netice, 1970'lerin başında yurtdışında ilk olarak bir Almanca ve daha sonra birkaç Fransızca plağı satışa sunulan Ajda Pekkan'ın 1977 ve 1978 yıllarında Fransa'da ses getiren 45'lik çalışmaları yapmasına ve sonunda "Pour Lui" isimli Fransızca albümünü hazırlamasına ön ayak oldu. Halk konserleri, sahne çalışmaları ve konuk sanatçı olarak katıldığı uluslararası organizasyonlar ile başarısını pekiştiren Ajda Pekkan, 1979 yılında "Bambaşka Biri", "Haykıracak Nefesim" gibi şarkıların yer aldığı Süperstar serisinin ikinci albümü "Süperstar 2"de kariyerinin doruğuna çıktı. 70'li yıllarda defalarca yılın sanatçısı seçildiği gibi şarkıları da liste başlarından inmedi, çeşitli ödüller kazandı.

O seneye kadar, Türkiye'yi temsil etme görevinin, eleme usulüyle belirlendiği Eurovision şarkı yarışmasına 1980 yılında atama yoluyla Ajda Pekkan seçildi. İlk önce tespit edilen 5 bestecinin şarkılarının jüri tarafından 3'e düşürülmesiyle, "Bir Dünya Ver Bana", "Olsam" ve "Pet'r oil" ile Tv ekranlarında boy gösterdi. "Pet'r oil"ın Türkiye'yi temsil etmesine karar verilen gece sonunda, ülkemizde hiç olmamış birşey oldu ve henüz plağı satışa sunulmamış bir şarkı tüm halk tarafından ezbere söylenir oldu. Kulis faaliyetlerinin yetersizliği, şarkının siyasi hicivli yapısı ve yarışma gecesindeki organizasyon bozuklukları neticesinde Ajda Pekkan bu yarışmada hayal kırıklığı yaratan bir derece aldı. Süperstar'ı bir hayli küstüren bu yarışmadan sonra bir süre dinlenme kararı alıp ABD.'ye yerleşti. 70'lerin sona ermesiyle birlikte pop müziğin cazibesini yitirip, alaturka ve arabeske yönelindiği yıllarda "Sen Mutlu Ol" ve "Sevdim Seni" isminde hafif müzik ve alaturka sentezi iki albüm yaptı. Ancak Süperstar'ın bir türlü içine sinmeyen ve kendi isteği doğrultusunda gerçekleşmeyen, ısmarlama olarak hazırlanan bu albümler Ajda Pekkan hayranlarının beklediği renkten ve kıvamdan uzaktı. Yerli bestecilerle çalışmaktan beklediği verimi alamayan Ajda Pekkan, 70'lerde kendi önderliğinde yükselen aranjman akımına geri döndü.

1970-79 arasını Paris'te yaşadı. 80'de Eurovizyon şarkı yarışmasında yaşadığı hüsranın ardından küsüp İngiltere'ye, oradan da Amerika'ya gitti. İki sene oralarda kaldı.

"Süperstar 83 Show"uyla sahnelerde fırtına gibi eserken, en başarılı çalışmalarında yanında olan Fikret Şeneş'le birlikte çalıştığı "Uykusuz Her Gece", "Son Yolcu" gibi şarkıların yer aldığı "Süperstar 83" albümüyle yeniden gönülleri fethetti. Reklam filmleri, Tv programları, sahne çalışmalarıyla ikinci baharını yaşayan Süperstar, 1984 yılının sonlarında yapımcılarının ve yakın çevresinin ısrarıyla dönemin popüler gruplarından Beş Yıl Önce 10 Yıl Sonra ile bir albüm hazırladı. "O Benim Dünyam" şarkısıyla yeniden çıkış yakalayan Ajda Pekkan, şarkı yorumlarındaki üstün bir performansına rağmen şarkıların özensizliği ve zorlama bir albüm olmasından dolayı, yeni ekibiyle beklediği sükseyi yapamadı.

1987 yılında Ülkü Aker ve Fikret Şeneş'in sözlerini yazdığı "Kim Olsa Anlatır", "Yalnızlık Yolcusu" gibi şarkılarla, özel hayranları için eşsiz olarak nitelenen ancak hit şarkı eksikliği nedeniyle, fazla tutulmayan "Süperstar 4" albümünü hazırladı. Sonrasında yaptığı evlilik nedeniyle aldığı müziği bırakma kararı tüm müzik severleri üzse de, müzikten ayrı geçen günlerinde yaşadığı boşluk hissi neticesinde yeniden müziğe dönüş kararı verdiği sıralarda evliliği de sona erdi.

1989 yılının son günlerinde "Ajda '90" albümünü piyasaya sürdü. Pop müziğin çıkmaza girdiği, hatta unutulduğu günlerde "Yaz Yaz Yaz" ile ortalığı kasıp kavurdu. Yarısı yerli beste, yarısı aranjman olan bu albüm, Ajda Pekkan'ın muhteşem dönüşünün bir işaretiydi adeta. Peşi sıra başlayan Rumelihisarı konserleriyle Süperstar, sevenlerini kaldığı yerden büyülemeye devam etti. '91, '93 ve '96 yıllarında çoğunlukla yerli bestecilerle çalıştığı albümleri, sivrilen bir kaç şarkı dışında beklenen ilgiyi görmedi. 90'ların ortalarına kadarki 30 senelik müzikal kariyerinde hiç toplama albüm yapmayan Ajda Pekkan'ın, hayranlarını çok memnun etse de kendi rızası dışında yayınlanan "Hoş Görsen" ve "Unutulmayanlar" albümleri piyasaya çıktı.

Çeşitli sahne çalışmalarına devam ederken 1998 yılında eski şarkılarının yeni düzenlemelerini seslendirdiği "Best Of" albümü müzik marketlerdeki yerini aldı. Yüksek satış grafiği yakalayan bu albümün devamı niteliğinde, 2000 yılında 2 CD'den oluşan "Diva" albümü piyasaya çıktı. Bu albümde Ajda Pekkan'ın eski şarkılarının yeni yorumlarının yanı sıra, "Mutlu Bütün Şarkılar" ve "Aşka İnanma" gibi iki yeni şarkı ve kardeşi Semiramis Pekkan'ın eski şarkılarından "Dert Ortağım" ile "Bu Ne Biçim Hayat"ın da Ajda Pekkan yorumları yer aldı. Büyük başarı elde eden bu albümün şarkılarından "Bir Günah Gibi", dünyaca ünlü DJ Claude Challe'nin "Buddha Bar" serisinde yer aldı. 2000 yılında Monaco'da Monte Carlo Sporting D'été müzikholü'nde dünyaca ünlü sanatçılarla birlikte sahne alan Süperstar, bir de "Prestige de la Turquie avec Ajda Pekkan" isminde videoklip hazırladı. 60, 70 ve 80'li yıllarda pek çok filmde fon müziği olarak kullanılan Ajda Pekkan şarkılarından sonra Ajda Pekkan'ın sesi, 2001 yılı içerisinde sinemalarda gösterime giren "Cahil Periler" filminde "Bambaşka Biri" ve Meksika'da yayınlanan bir pembe dizide de "Bir Günah Gibi" şarkıları ile yer aldığı filmlere renk kattı.

2002 yılında vizyona giren "Şöhret Sandalı ismindeki sinema filminde Halil Ergün'le beraber başrolleri paylaştı. 2003 yılında sözü ve müziği Şehrazat (müzisyen)’a ait Sen İste adlı single çalışmasını yayınlayan Pekkan, 2005 yılında Kanal D'de Superstar Show adlı bir televizyon programı yapmaya başladı. 2006 yılında çıkarttığı Cool Kadın adlı albümü MÜYAP tarafından Altın Plak ile ödüllendirilen Pekkan 2008 yılında İstanbul, Ankara ve İzmir'i kapsayan büyük bir turneye çıktı. Turnenin ardından Aynen Öyle adlı 21. stüdyo albümünü çıkarttı.

Ajda Pekkan son olarak 2009 yılında Serdar Ortaç tarafından söz ve müziği yazılan Resim adlı single çalışmasını yayınladı.

Evlilikleri

2 evlilik yapmıştır. 1975 yılında Ajda’nın aşk hayatına önce Galatasaray kalecisi Yasin Özdenak sonra da Ahmet Mavitan girdi.

1.evliliği : Ajda Pekkan 27 yaşındayken, 17 Kasım 1973 tarihinde 19 yaşındaki Coşkun Sapmaz ile Zürih’te evlendi. Bu evlilik 6 gün sürdü.

Ajda Pekkan 1979 yılı yazında İzmir Fuarı'nda Gazeteci Erol Yaraş ile nişanlandı, ancak birkaç gün sonra ayrıldı.

2.evliliği : 27 Aralık 1984 tarihinde iş adamı Ali Bars'la evlendi 6 yıl sürdü ve 1989 yılının sonunda evliliği sona erdi.

İkinci evliliği Aziz Üstel yüzünden bittikten sonra, bu dönemde, Talip Özkan isimli genç işadamı girdi Ajda’nın hayatına. Ajda, çok geçmeden Talip Özkan’a da “bye bye” deyip, gönül rotasını bu kez Jülide Ateş ile başarısız bir evlilik yapan İzmirli işadamı Cemal Özgörkey’e kırdıysa da fazla uzun sürmedi. Çok geçmeden işadamı Teoman Demir girdi bu kez hayatına (1994). Kesintilerle üç yıl kadar sürdü bu ilişki. Derken 1998 yılında politika dünyasının parlayan yıldızı Sağlık Bakanı Yıldırım Aktuna aşkı patladı. Beklenenden de uzun sürdü bu ilişki, ama Ajda’nın neredeyse genel kuralı haline gelen “Ne evlilik, ne ilişki uzun ömürlü olmaz. Zamanı gelince biter” ilkesine uygun olarak bitiverdi. 2000 yılında Monaco’da konser verirken yanında İzmirli iş adamı Erol Özbaş vardı. Daha sonra 2003 -2007 yılları arasında Okan Tapan ile birlikte oldu.

Ajda Pekkan, 19 mart 2013 tarihinde Beşiktaş spor klübünün 110. Kuruluş yılı kutlamaları çerçevesinde İnönü stadında sahneye çıktı.

13 – 19 Mayıs 2013 tarihleri arasında Antalya Lara'da düzenlenen UNI SummerLife 2013 Uluslararası Dans ve Müzik Festivalinde Ajda Pekkan da şarkılar söyledi.

Bugüne kadar bıçak değmemiş yeri kalmayan ünlü sanatçı 21 kez Estetik Yaptırdı:

3 kez burnunu yaptırdı.

6 kez dudaklarına silikon enjekte ettirdi.

Diz kapaklarını gerdirdi.

2 kez karın bölgesini gerdirdi.

4 kez yüzünü gerdirdi.

Kaşlarını çektirdi.

Göz kapaklarını kaldırttı.

Göğüslerini dikleştirdi.

2 kez kollarının alt bölgesindeki yağları aldırdı.

Süperstar ayrıca 6 ayda bir yüzüne botoks enjekte ettiriyor.

Albümleri;

Farkın Bu (2011)

Resim (2009)

Aynen Öyle (2008)

Cool Kadın (2006)

Diva (2000)

The Best of Ajda (1998)

Ajda Pekkan (1996)

Ajda 93 (1993)

Seni Seçtim (1991)

Ajda 90 (1990)

Süperstar IV (1987)

Ajda Pekkan ve Beş Yıl Önce On Yıl Sonra (1985)

Süperstar III (1983)

Sevdim Seni (1982)

Sen Mutlu Ol (1981)

Süperstar II (1979)

Pour Lui (1978)

Süperstar (1977)

La Fete A L’Olympia (1976)

Ajda (1975)

Ajda Pekkan Vol. III (1972)

Fecri Ebcioğlu Sunar: Ajda Pekkan (1969)

Ajda Pekkan (1968)

Filmleri

 Şıpsevdi (1963) Kendini Arayan Adam (1963) Adanalı Tayfur (1963) Şaşkın Baba (1963) Öpüşmek Yasak (1963) Abudik Gubidik (1964) Çanakkale Aslanları (1964) Plajda Sevişelim (1964) Kaynana Zırıltısı (1964) Avare (1964) Hızır Dede (1964) Koçum Benim (1964) Sokakların Kanunu (1964) Artık Düşman Değiliz (1965) Cici Kızlar (1965) Kart Horoz (1965) Kolla Kendini Bebek (1965) Pantolon Bankası (1965) Şaka İle Karışık (1965) Şepkemin Altındayım (1965) Yabancı Olduk Şimdi (1965) Bir Caniye Gönül Verdim (1965) Şehvetin Esiriyiz (1965) Babamız Evleniyor (1965) Sevdalı Kabadayı (1965) Taçsız Kral (1965) Dalgacı Mahmut (1965) Berduş Milyoner (1965) Helal Adanalı Celal (1965) Bir Gönül Oyunu (1965) Lafını Balla Kestim (1965) Sevinç Gözyaşları (1965) Avare Kız (1966) Kara Tren (1966) Şoför Deyip Geçmeyin (1966) Seher Vakti (1966) Ümit Sokağı (1966) Düğün Gecesi (1966) Siyah Otomobil (1966) Dişi Düşman (1966) Dağda Silah Konuşur (1966) Günah Çocuğu (1966) Affet Sevgilim (1966) Ayrılık Şarkısı (1966) Erkek Severse (1966) Harun Reşid'in Gözdesi (1967) Tatlı Günler (1969) Şöhret Sandalı (2002) Romantik Komedi 2: Bekarlığa Veda (Film şarkılarını seslendirmiştir "Yakar Geçerim" 2013)

45'likleri;

Yurtdışı

I Agapi M' Afise - Alli Den Tha Vreis Opos Emena (1970 Yunanistan) Den Rotises Pote - San To Karavi (1970 Yunanistan) Zigeuner Müssen Singen - Der Große Abschied (1971 Almanya) Ai No Omoide - Wasureenu H ito (1972 Japonya) Babylone, Babylone - Viens Pleurer Dans Mon Ceour (1973 Almanya) Je T'apprendrai L'amour - Tu Pars Et Tu Reviens (1976 Fransa) Mediterranée - Kim Derdi ki (1976 Fransa) Viens Dans Ma Vie - Face Á Face Avec Moi (1976 Fransa) Mediterráneo - A Mes Amours (1976 İspanya) A Mes Amours - Satisfaction (1977 Fransa) A Mes Amours - Satisfaction (1977 Japonya) Hancı - Mediterranée (1977 Japonya) Et Je Voyage - Je Danse (1978 Fransa) Loin De Nous Je T'aime - Combien Je T'aime (1978 Fransa) Pet'r Oil - Le Roi Du Petrole (1980 Fransa) Pet'r Oil - Bir Dünya Ver Bana (1980 Almanya)

Yurtiçi

Abidik Gubidik Twist - Göz Göz Değdi Bana (1964) Her Yerde Kar Var - Onyedi Yaşında (1965) Moda Yolunda - Serseri (1966) Seviyorum - ilkokulda Tanışmıştık (1966) iki Yabancı - Bang Bang (1967) Dönmem Sana - ilk Aşkım (1967) Oyalama Beni - Saklanbaç (1967) Aşk Oyunu - Et C'est Pour Toi (1967) Boşvermişim Dünyaya - Sevdiğim Adam (1967) Dünya Dönüyor - Üç Kalp (1968) Kimdir Bu Sevgili - Onu Bana Bırak (1968) Özleyiş - Ve Ben Şimdi (1968) Boş Sokak - Çapkın (1968) Ne Tadı Var Bu Dünyanın - Mesut Ol Sen (1969) İki Yüzlü Aşk - Erkekleri Tanıyın (1969) Durdurun Şu Zamanı - Yaşamak Ne Güzel Şey (1969) Ben Bir Köylü Kızıyım - Tatlı Dünya (1969) Son Arzu - Üzgün Yüzlü Dertli Akşam (1969) Ay Doğarken - Sev Sen de Gönlünce (1969) Sensiz Yıllarda - Olmadı Gitti (1970) Yağmur - Tek Yaşanır mı (1970) Gençlik Yılları - Bilmece Bildirmece (1971) Yalnızlıktan Bezdim - Gel (1971) Sen Bir Yana Dünya Bir Yana - içiyorum (1971) Olanlar Oldu Bana - Çapkın Satıcı (1972) Dert Bende derman sende - Varsın Yansın Dünya (1972) Kaderimin Oyunu - Kimler Geldi Kimler Geçti (1973) Babylone, Babylone - Viens Pleurer Dans Mon Cœur (1973) Tanrı Misafiri - içme Sakın (1973) Seninleyim - Palavra Palavra (1973) Nasılsın iyi misin - inanmam (1974) Sana Neler Edeceğim - Haram Olsun Bu Aşk Sana (1974) Hoşgör Sen - Sana Ne Kime Ne (1975) Al Beni - Aşk Budur (1975) Ne Varsa Bende Var - Yere Bakan Yürek Yakan (1976) Je T'apprendrai L'amour - Tu Pars Et Tu Reviens (1976) Gözünaydın - Kim Ne Derse Desin (1976) Viens Dans Ma Vie - Face Á Face Avec Moi (1977) Ağlama Yarim - Sakın Sakın Ha (1977) A Mes Amours - Satisfaction (1977) Ya Sonra - Yeniden Başlasın (1978) Pet'r Oil - Loving On Petrol (1980) Sen İste (2003) Resim (2009)   

Kaynak: Diyarbakır Söz