Görüş Bildir

BKM'nin efsanesi Pelin Öztekin bomba dizi ile geri dönüyor, ÇGHB'dan Pelin Öztekin hangi dizide rol alacak, kimdir?

BKM’nin yetiştirdiği komedyenlerden olan Pelin Öztekin, yapımcılığını Gül Oğuz-Mustafa Oğuz'un üstlendiği, dizide Tayanç Ayaydın'ın canlandırdığı Hüseyin'in eşi Zeynep'e hayat verecek. Komedinin efsane ustası Rasim Öztekin’in güzel oyuncu kızı Pelin Öztekin ekranlara bomba gibi dönüyor.

BKM'nin efsanesi Pelin Öztekin bomba dizi ile geri dönüyor, ÇGHB'dan Pelin Öztekin hangi dizide rol alacak, kimdir?

BKM’nin yetiştirdiği komedyenlerden olan Pelin Öztekin, yapımcılığını Gül Oğuz-Mustafa Oğuz'un üstlendiği, dizide Tayanç Ayaydın'ın canlandırdığı Hüseyin'in eşi Zeynep'e hayat verecek. Komedinin efsane ustası Rasim Öztekin’in güzel oyuncu kızı Pelin Öztekin ekranlara bomba gibi dönüyor.

Pelin Öztekin bugüne dek yer aldığı tüm projelerde komedi rolünde oynamıştı fakat yeni dizede hayranlarının karşısına şaşırtacak şekilde çıkmaya hazırlanıyor.

Pelin Öztekin Kimdir?

Pelin Öztekin, 1987 yılında İzmit’te doğdu. Tiyatrocu Rasim Öztekin’in kızıdır. İlk ve orta okulu İstanbul Fenerbahçe’de bulunan Nurettin Teksan okulunda okuduktan sonra liseyi Fenerbahçe lisesinde tamamladı. Orta okulu bitirdikten sonra bir sene Pera Güzel Sanatlar lisesinde tiyatro eğitimi, bir dönemde Fransa da Ecole des Roches da dil eğitimi aldı.

Lisenin bitmesiyle birlikte 2005 yılında “Hayat Bilgisi” dizisinde Demet karakteriyle ilk televizyon dizisine başladı. 2006 yılında BKM Mutfak atölye oyuncularına katıldı.Atölyedeki eğitim sürecinde yeniden başlayan Bir Demet Tiyatro da değişik roller aldı.

2007 de organizasyonunu BKM'nin yaptığı Haldun Dormen'in yazıp yönettiği Hisseli Harikalar Kumpanyasında şebnem karakteriyle rol aldı.

2012 yılında Star TV'de yayınlanan “Benzemez Kimse Sana”adlı yarışma proğramında yarışmacı olarak görev aldı.

20 Mart 2014 tarihinde mide ameliyatı geçirip 6 ayda 153 kilodan 100 kiloya düşen oyuncu Pelin Öztekin, 2015 yılında da şubat ayında 25 kilo daha verip 75 kiloya indi.

Filmleri ve Dizileri

2013 - İki Kafadar Chinese Connection (Sibel) (Sinema Filmi)

2013 - Doksanlar (Neşe) (TV Dizisi)

2010 - Çok Filim Hareketler Bunlar (Sinema Filmi)

2009 - Neşeli Hayat (Kasiyer) (Sinema Filmi)

2008 - 2010 - Çok Güzel Hareketler Bunlar (Pelin) (TV Dizisi)

2008 - Sınıf (Gökçe) (TV Dizisi)

2006 - Bir Demet Tiyatro (TV Dizisi)

2003 - Hayat Bilgisi (Demet) (TV Dizisi)

Metin Akpınar Kimdir?

Metin Akpınar, 02 Kasım 1942 tarihinde İstanbul’un Aksaray semtinde Nadide ve Mustafa çiftinin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Pertevniyal Lisesi'nde eğitim gördü. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Edebiyat Fakültesi'nden mezun oldu..

1957’de İstanbul Yeşil Sahne’de tiyatroya başladı, 1962'de Türk Talebe Birliği'nde amatör olarak tiyatroya devam etti. İki yıl sonra ilk kez profesyonel bir oyunda yer aldı ve bu tarihten sonra önemli tiyatro yapımlarında rol aldı. 1964 yılında Ulvi Uraz tiyatrosunda ilk profesyonel oyunu olan "Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım" ile sahneye adım attı. 1967 yılında ülkemizin ilk kabare tiyatrosu olan Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı. Haldun Taner, Zeki Alasya ve Ahmet Gülhan ile birlikte Devekuşu Kabare Tiyatrosu'nun kurucuları arasında yer aldı. Kurulduğu andan 1992 yılında kapanana kadar tiyatronun idari müdürlüğünü üstlendi. Devekuşu Kabare döneminde Zeki Alasya ve kabare ekibi ile birlikte sergiledikleri Yasaklar, Reklamlar, Beyoğlu Beyoğlu, Deliler gibi birçok oyun hala severek izleniyor.

İlk sinema filmi Kemal Sunal için de bir ilk olan 1972'de Ertem Eğilmez'in çektiği başrollerinde Tarık Akan ve Filiz Akın'ın oynadıkları Tatlı Dillim olmuştur. Bu filmin ardından Zeki-Metin ikilisi olarak birçok filmde birlikte oynadılar. Zeki Alasya ile birlikte oynadığı toplumsal içerikli komedi filmleriyle tanınan aktör, “ Nereye Bakıyor Bu Adamlar ”, “ Davetsiz Misafir ”, “ Patron Duymasın ”, “ Köyden İndim Şehire ”, “Petrol Kralları ” gibi filmlerde rol aldı.

Ertem Eğilmez imzasını taşıyan birçok filmde Zeki Alasya, Münir Özkul, Kemal Sunal, Halit Akçatepe gibi usta isimlerle aynı sahneleri paylaştı. Bu filmlerden sonra Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Zeki Alasya, Metin Akpınar dörtlüsü başrolde “Köyden İndim Şehire” ve “Salak Milyoner” filmlerini çektiler. Bu iki film halen televizyonda yayınlandığında beğenilerek izlenmektedir. Zeki-Metin efsanesinin ortaya çıktığı ilk film ise 1974 yılında gösterime giren Mirasyediler filmidir. Zeki Metin filmlerinin en akılda kalan filmleri sosyal sorunlara da değinen “Nereye Bakıyor Bu Adamlar, Patron Duymasın, Petrol Kralları” filmleridir.

Metin Akpınar, Kemal Sunal ile birlikte oynadığı ve yönetmenliğini Sinan Çetin’in yaptığı “ Propaganda ” filmiyle adından söz ettirdi. Zeki Alasya ile birlikte yarattıkları şaşkın kahraman ikilisini geride bıraktığını açıklayan aktör, bundan sonraki kariyerine kendi başına devam etme kararı aldı.

Metin Akpınar, Müşfik Kenter, Yıldız Kenter, Eşref Kolçak ve Zeki Alasya gibi emektar oyuncuların yer aldığı “ Güle Güle ” filminde ve yönetmenliğini Tunç Başaran’ın üstlendiği “ Abuzer Kadayıf” adlı bir filmde de rol aldı.

 “Papatyam” adlı dizisinde oynamıştır.

Eşi: Göksel Özdoğdu ile 17 Şubat 1961'de evlendiler (Ayrıldılar)

Oynadığı Tiyatro Oyunları

- Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım - Ulvi Uraz Tiyatrosu

- Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Vatan Kurtaran Şaban - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Astronot Niyazi - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Ha Bu Diyar - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Haneler - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Keşanlı Ali Destanı - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Aşk Olsun - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Deliler - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Geceler - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Yasaklar - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Beyoğlu Beyoğlu - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Reklamlar - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

- Dün Bugün - Devekuşu Kabare Tiyatrosu

Filmleri ve Dizileri

Senaryo

1975 - Nereden Çıktı Bu Velet (Sinema Filmi)

Oyuncu

2012 - Aşkın Halleri (Sabri) (TV Dizisi)

2009 - 2011 - Papatyam (Necati ) (TV Dizisi)

2008 - Anında Görüntü Show (Kendisi) (TV Dizisi)

2006 - Kısık Ateşte 15 Dakika (Resul) (Sinema Filmi)

2006 - Eve Giden Yol 1914 (Reşat Ağa) (Sinema Filmi)

2006 - Amerikalılar Karadeniz'de 2 (Muhtar Salih) (Sinema Filmi)

2005 - Çat Kapı (TV Dizisi)

2005 - Döngel Karhanesi (Bertan) (Sinema Filmi)

2004 - Eğreti Gelin (Tavid) (Sinema Filmi)

2002 - Rus Gelin (Damat Adayı Rıza) (Sinema Filmi)

2000 - Baykuşların Saltanatı (Doğuhan) (TV Dizisi)

2000 - Abuzer Kadayıf (Abuzer Kadayıf/Ersin Balkan) (Sinema Filmi)

1999 - Propaganda (Rahim) (Sinema Filmi)

1999 - Güle Güle (Galip) (Sinema Filmi)

1998 - Yerim Seni (Şahin) (TV Dizisi)

1993 - Hastane (Hastabakıcı Hakkı Baharbahçe) (TV Dizisi)

1992 - Zeki Metince (TV Dizisi)

1992 - Biz Bize Benzeriz (Metin) (TV Dizisi)

1988 - Güler Misin Ağlar Mısın (Metin) (TV Dizisi)

1986 - Namus Düşmanı (Ali) (Sinema Filmi)

1985 - Yanlış Numara (Erol) (Sinema Filmi)

1985 - Patron Duymasın (Erol) (Sinema Filmi)

1983 - Dönme Dolap (Lütfü) (Sinema Filmi)

1983 - Davetsiz Misafir (Halim/Rüstem/Karadenizli) (Sinema Filmi)

1982 - Görgüsüzler (Vakkas) (Sinema Filmi)

1982 - Baş Belası (Metin) (Sinema Filmi)

1981 - Şaka Yapma (Metin) (Sinema Filmi)

1979 - Vay Başımıza Gelenler (Halis) (Sinema Filmi)

1979 - Köşe Kapmaca (Halis) (Sinema Filmi)

1978 - Petrol Kralları (Metin) (Sinema Filmi)

1978 - Cafer'in Çilesi (Refik) (Sinema Filmi)

1977 - Sivri Akıllılar (Metin) (Sinema Filmi)

1977 - Aslan Bacanak (Sinema Filmi)

1976 - Nereye Bakıyor Bu Adamlar (Sinema Filmi)

1976 - Her Gönülde Bir Aslan Yatar (Danyal) (Sinema Filmi)

1975 - Nereden Çıktı Bu Velet (Sinema Filmi)

1975 - Güler Misin Ağlar Mısın (Metin) (Sinema Filmi)

1975 - Beş Milyoncuk Borç Verir Misin (Metin) (Sinema Filmi)

1974 - Salak Milyoner (Hayret) (Sinema Filmi)

1974 - Mirasyediler (Metin) (Sinema Filmi)

1974 - Mavi Boncuk (Süleyman) (Sinema Filmi)

1974 - Köyden İndim Şehire (Hayret) (Sinema Filmi)

1974 - Hasret (Alev'in Menajeri) (Sinema Filmi)

1973 - Yalancı Yarim (Mahmut) (Sinema Filmi)

1973 - Yalancı Yarim (Faik Coşkun Seslendirmesi) (Sinema Filmi)

1973 - Oh Olsun (Doktor Metin) (Sinema Filmi)

1973 - Canım Kardeşim (Kancı Mehmet) (Sinema Filmi)

1972 - Tatlı Dillim (Metin) (Sinema Filmi)

1972 - Feryat (Konuk Oyuncu) (Sinema Filmi)

Özkan Uğur Kimdir?

Müzisyen, bas gitarist, şarkıcı, aktör, perküsyoncu. Mazhar Fuat Özkan’ın Özkan’ı, Türkiye’nin en iyi bas gitaristlerinden biri ve oldukça başarılı bir aktördür. Oyunculukla müziği birlikte sürdüren ünlü müzisyen, kendisiyle yapılan röportajlarda müziğin kendisi için her zaman öncelikli bir yerde durduğunu dile getirmiştir. Nev-i şahsına münhasır kişiliği, sempatikliği ve canlı performanslardaki hareketliliğiyle oldukça renkli bir sanatçı profili çizmektedir. Kullandığı Fender Jazz Bass kendisine Barış Manço tarafından hediye edilmiştir.

Özkan Uğur 17 Ekim 1953’te ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasının adı Hurşit Uğur'dur. İlkokulu Reşat Nuri Güntekin İlkokulu'nda okurken mandolin ile tanıştı. Fenerbahçe Lisesi'nden mezun oldu. Lise yıllarında "Atomikler" adında amatör bir grup kurup, dönemin popüler şarkılarını çaldılar. Müzik hayatına 1970 yılında Şerif Yüzbaşıoğlu Orkestrası'nda başladı.

Küçükken oyuncu olma hayali kuran Uğur, daha sonra kendisiyle yapılan bir röportajda konuyla ilgili olarak şu açıklamayı yapacaktı:

Evet ben oyuncu olmak isterdim. Anneme babama zamanında çok yalvarmıştım beni konservatuara yazdırın diye ama iyi ki de yazdırmamışlar. MFÖ olmazdı bu sefer de. MFÖ'süz bir hayat da düşünemiyorum, bunu her zaman söylerim. Müzik benim en önde düşündüğüm bir hadisedir. Hani oyunculuk mu ön plana geçti, müzik mi? İkisi de beraber yürüyor şimdi ama... Benim kendimi en iyi ifade edebildiğim kısım müziktir. Ama oynamaktan da keyif alıyorum. Yalnızca o karakteri benim içime sindirmem lazım. O karakterin içine giriyorsam, zaten olayı da kabul ediyorum. Ama giremiyorsam kabul etmiyorum. Ev senaryo dolu. Bazı şeylere hayır demek lazım. Her şeyi kabul etmemek lazım

Müzik hayatına Şerif Yüzbaşıoğlu Orkestrası'nda başlayan Uğur, 1971 senesinde Mazhar Alanson ve Fuat Güner’in kurduğu Kaygısızlar grubunda profesyonel olarak basgitar çalmaya başladı. 1972'de kurulan Kurtalan Ekspres'in ilk kadrosunda bulunan Uğur bir süre sonra aynı yıl kurulan ve Erkin Koray'ın grubu olan ter’de çalmaya başladı. Ter'den sonra, askerden dönen Barış Manço'nun yeniden kurduğu Kurtalan Ekspres'e katılıp 1973–1975 yılları arasında dönem dönem onlarla çalıştı.

Edip Akbayram-Dostlar ve Seyhan Karabay-Kardaşlar kadrolarında da bulunan Uğur, 1975'te Ersen ve Dadaşlar'da çalmaya başladı. Uğur, 1976'da yine Fuat Güner-Mazhan Alanson liderliğinde kurulan İpucu Beşlisi'ne geçtiğinde müzikal yolculuğunda Anadolu Rock sayfasını kapatmış oluyordu. 1978'de Galip Boransu ve Cengiz Teoman ile Grup Karma'yı kuran Uğur, Mazhar Alanson ve Fuat Güner’le aynı müzikal dili konuşuyordu ve MFÖ’nün Özkan’ıydı. Hayatında başka projeler olsa da grubun ayrılmaz üyesiydi.

MFÖ’nün grup olarak büyük başarı kazandığı 80’lerde oldukça üretken ve verimli olan Uğur, 1988’de Fuat Güner ve Mazhar Alanson’un da rol aldığı Arkadaşım Şeytan filmiyle beyazperdede ilk defa görünmüş oluyordu.

1996 yılında Yavuz Turgul'un yönettiği Şener Şen ve Uğur Yücel başrollerini paylaştığı "Eşkıya" filminde rol aldı. Aktör olarak adından başarıyla söz ettiren Uğur, çeşitli reklâm filmlerinde de oynadı. Atv'de yayınlanan Ağırlığınca Altın yarışmasını sundu.

1997’de başrolünde Meltem Cumbul’un oynadığı, Uğur Turagay filmi Karışık Pizza’nın soundtrack albümündeki “Maksat Muhabbet Olsun” şarkısını seslendirdi.

1999 yılında yönetmenliğini Eşkıya filmini de çekmiş olan Yavuz Turgul’un yaptığı uzun soluklu TV dizisi İkinci Bahar’da Şecaattin rolünü büyük başarıyla canlandırdı. Dizideki rolüyle hafızalara kazınan Uğur’un, müzikal ve teatral anlamda sahip olduğu yetenekleri büyük takdir topladı.

2001’de yönetmenliğini Sinan Çetin’in yaptığı Komser Şekspir’de kamera önüne geçtikten sonra, 2002’de Suna Pekuysal’la başrolleri paylaştığı Yeter Anne isimli TV dizisinde oyunculuk yaptı. Dramadan komediye farklı türlerde oldukça başarılı bir oyunculuk performansı sergileyen Uğur, tüm bu dönemler boyunca her şeyin üstünde tuttuğu grubu MFÖ’yle albüm ve konser çalışmalarına da devam etti.

Alacakaranlık, Cennet Mahallesi ve İstanbul Şahidimdir isimli yapımlarda oynadıktan sonra 2004’te Cem Yılmaz’ın yönetmen koltuğuna oturup gişe rekoru kırdığı filmi G.O.R.A.’da Garavel karakterini yine büyük başarıyla canlandırdı. G.O.R.A.’nın soundtrack’i için yaptığı “Olduramadım” isimli şarkıyla ilk solo çıkışını gerçekleştirdi.

2006’da “Kısık Ateşte 15 Dakika” isimli TV dizisinde Fazıl karakterini canlandırdı.

1989 yılından beri Aysun Aslan’la evli olan sanatçı halen, grubu MFÖ’yle müzik çalışmalarını sürdürmektedir. Özkan Uğur bas gitar yanında perküsyon da çalmaktadır.

Kenan Işık Kimdir?

Kenan Işık’ın tam adı Yusuf Kenan Işık’dır. 1947 yılında Malatya Yeşilyurt'ta doğmuştur. Devlet Demiryolları'ndan emekli bir memur çocuğu olan Kenan Işık, aslen Giresun'lu bir ailenin çocuğudur. Babası Mevlit Bey, annesi Fahriye Hanım’dır. İlkokulda müsamerelerden başlayarak hep tiyatro ile ilgili oldu. Orta okul öğrenimi sırasında Malatya Halkevi'nde amatör tiyatro yapmaya başlamış, lise öğrenimini sırasında William Shakespeare'da okurken ise Meydan Sahnesi'ne girmiştir. 17 yaşında profesyonel tiyatrocu olan Işık, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü'nden mezun olduktan sonra 1973 yılında dışarıdan sınavlara girerek Devlet Tiyatrosu sanatçısı oldu ve bu kurumda uzun yıllar oyuncu, yönetmen ve oyun yazarı olarak görev yaptı.

Onlarca oyun yazdı, sahneye koydu. Oyuncu, yazar yönetmen ve seslendirme sanatçısı olarak 30'un üzerinde ödül aldı.

1996 yılında "İstanbul Şehir Tiyatrolarına Genel Sanat Yönetmeni" olarak atandı Sanatçı devam eden kariyeri süresince çok sayıda tiyatro oyunu yazmıştır. 2000 yılında Devlet Tiyatrolarından emekli olmuştur.

ABD, Almanya, Polonya gibi ülkelerde tiyatro araştırmaları yaptı. "Uluslararası Tiyatro Enstitüsü" (ITI) ve "Türk Oyun Yazarları Derneği"nde yönetim kurulu üyeliklerinde bulundu. Çeşitli gazete ve dergilerde "Kültür ve Sanat" üzerine yazdığı yazıların yanı sıra "Yeni Yüzyıl", "Yeni Bin Yıl" ve "Akşam" gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Aynı zamanda çeşitli kitaplarda "Kültür ve Sanat" üzerine bölümler yazdı. Çeşitli ulusal ve uluslararası konferans ve toplantılarda moderatör ve konuşmacı olarak görev aldı. 2002- 2005 yılları arasında İstanbul Kültür Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak görev yaptı.

"Behçet Bey'in Fötr Şapkası", "Bebek Uykusu", "Olmayan Kadın", "Aşk Hastası" oyunlarının yanı sıra "Keloğlan ve Zülfüsarı" adlı bir de çocuk oyunu yazdı.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Huzur", Karen Blixen'in "Ölümsüz Öykü" adlı yapıtlarını ve Turhan Selçuk'un "Abdülcanbaz" adlı çizgi romanını oyunlaştırıp sahneye koydu.

"Bebek Uykusu" ve "Olmayan Kadın" oyunları ile "Kültür Bakanlığı" en iyi oyun yazarı ödülü, "Behçet Bey'in Fötr Şapkası" ile İş Bankası oyun yarışmasını, "Keloğlan ve Zülfüsarı" adlı oyun ile TBMM çocuk oyunları yarışmasından mansiyon, "Olmayan Kadın" ile "Uluslararası Tiyatro Enstitüsü Avrupa Ödülü"nü kazandı. "Huzur" ise "Türk Yazarla Birliği"nin en iyi uyarlama ve Bakırköy Belediye Tiyatrosu en iyi oyun ödülünü aldı.

Kenan Işık, 1974 yılında Köşe yazarlığı sırasıyla Resmî Gazete (1973-1995), Yeni Yüzyıl (1995-1998), tekrar Resmî Gazete (1998-2000), Yeni Binyıl (2000) ve Akşam (2000-2002) gazetelerinde çalıştı. Televizyon ekranlarında başrollerini Gülben Ergen ve Haldun Dormen ile paylaştığı "Dadı" adlı dizide rol aldı.

4 Nisan 2005 tarihinde Star Tv’ye geçerek 12 Haziran 2005 tarihine kadar Star Haber'i sundu. 20 Ağustos 2005 tarihinde Star Haber'i bıraktı ve tekrar oyuncu oldu.

Eski adıyla Kim Beş Yüz Milyar İster? olan Kim Beş Yüz Bin İster? “En son şekli ile de kim milyoner olmak ister?” adlı yarışma programının sunucusu olarak daha geniş kitle tarafından tanındı.

Oyun yazarlığının yanı sıra yönetmen olarak da pek çok ödüle layık görülerek, iki kez "Kültür Bakanlığı" en iyi yönetmen, "Ulvi Uraz" en iyi yönetmen, iki kez "İsmet Küntay" en iyi yönetmen, "Oyun Yazarları Derneği" en iyi yönetmen, "Makedonya Festivali"nde jüri özel ödülünü, Nazım Hikmet'in "İvan İvanoviç Var Mıydı Yok Muydu" oyunu ile "Türkiye Eleştrimenler Birliği" ödülünü, "Avni Dilligil" en iyi yönetmen ve yine Aziz Nesin'in "Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz" oyunu ile "Avni Dilligil" en başarılı prodüksiyon ödüllerini kazandı.

2 Kasım 2009 de GYTE (Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü )Türkçe Topluluğu, “Türkçeyi Güzel ve Etkili Kullanma Ödülü” ile ödüllendirdi.

"Araf Yazıları", "Geçti Gitti Kirpiklerimin Arasından", "Uyarlama Oyunları" ve "Tiyatro Oyunları" adlı kitapları ve şiir kaseti var.

2007 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığında Müşavir olarak görev aldı. 2008 yılında bu görevinden kendi isteği ile ayrıldı. Hala İstanbul Büyükşehir Belediyesinde Sanat Danışmanığı ve ATV'de İcra Kurulu Üyeliği görevlerini sürdürmektedir.

Kenan Işık, 1981 yılında diş hekimi Beril Işık'la ikinci evliliğini yaptı. Ahmet (d.1982) ve Mehmet (d.1996) adlarında iki çocuğu var.

21 Mart 2014 günü spor sonrasında girdiği saunadan sonra fenalaşarak dengesini kaybedince düşüp, kafasını yere vurduğu için beyin kanaması geçiren Kenan Işık, hemen ameliyata alındı. Koma hali devam ediyor.

2014 Ağustos ayında tedavisine devam etmek için eşi Beril Işık tarafından Almanya'ya götürülen Kenan Işık, tedaviye olumlu cevap verip; bakışlarıyla etrafındakini takip edebiliyor ve artık gözleriyle iletişim kurabiliyor. Kimi zaman da ayakta durabiliyor, vücudunu artık tamamen kendisi tutabiliyor, dik durabiliyor. Daha önce bunların hiçbirini yapamıyordu.

Filmleri

1990 - Hanımın Çiftliği (Bulut Aras'ı seslendirmiştir)

1991 - Sızı

1993 - Süper Baba

1997 - Sıcak Saatler

2002 - Yeşil Işık

2001-2002 - Dadı (Dizi)

2007 - Fikrimin İnce Gülü (Dizi)

2009 - Dünya Bir Oyun Sahnesi

2010 - 2011 - Kelimenin Gücü

Yönettiği Bazı Tiyatro Oyunları

2012 - Aşk Hastası : Kenan Işık - Ankara Devlet Tiyatrosu

2006 - Ölümsüz Öykü : Karen Blixen Kenan Işık - İstanbul Şehir Tiyatrosu

2000 - İvan İvanoviç Var Mıydı Yok Muydu? : Nazım Hikmet - Bakırköy Belediye Tiyatrosu

1999 - Aşk Hastası : Şeyh Galib - İstanbul Şehir Tiyatrosu

1998 - Huzur : Ahmet Hamdi Tanpınar - İstanbul Şehir Tiyatrosu

1995 - Kıyamet Sularında : Civan Canova - İstanbul Devlet Tiyatrosu

1994 - Olmayan Kadın : Kenan Işık - İstanbul Devlet Tiyatrosu

1993 - Abdülcambaz : Turhan Selçuk - İstanbul Devlet Tiyatrosu

1992 - Macbeth : William Shakespeare - İstanbul Devlet Tiyatrosu

1990 - Ahmetlerim : Necati Cumalı - İstanbul Devlet Tiyatrosu

1989 - Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz : Aziz Nesin - İstanbul Devlet Tiyatrosu

1992 - Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz : Aziz Nesin - Ankara Devlet Tiyatrosu

2008-2013 - Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz : Aziz Nesin - İstanbul Şehir Tiyatrosu

1988 - Bebek Uykusu : Kenan Işık - İstanbul Devlet Tiyatrosu

1991 - Bebek Uykusu : Kenan Işık - Bursa Devlet Tiyatrosu

1987 - Matmazel Helsinka : Georgas Astolas - Ankara Devlet Tiyatrosu

1987 - Afife Jale : Nezihe Araz - Ankara Devlet Tiyatrosu

1991 - Afife Jale : Nezihe Araz - İstanbul Devlet Tiyatrosu

1986 - Türkmen Düğünü : Ali Yörük - Adana Devlet Tiyatrosu

1985 - Öyle Bir Sevgiki : Loleh Bellon - Ankara Devlet Tiyatrosu

1984 - Toroslardan Öteye : Orhan Asena - Ankara Devlet Tiyatrosu

1983 - Bozkır Güzellemesi : Nezihe Araz - Ankara Devlet Tiyatrosu

1973 - Bir Tavsiye Mektubu : Ephraim Kishon - Bursa Devlet Tiyatrosu

1973 - Strindberg Oyunu : Fredrick Dürrenmatt - Bursa Devlet Tiyatrosu

Nazım Hikmet Kimdir?

Nazım Hikmet, 1902 doğumlu şair ve yazar. Yirminci yüzyılın öncü sanat ve şiir akımları içinde dolaylı olarak yer alan ve daha ilk yapıtlarından itibaren, karışık tekniklerden yararlanarak Türk yazınının en önemli isimlerinden biri olan Nazım Hikmet, 3 Haziran 1963’te Moskova’da geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirmiştir.

Nazım Hikmet Ran, 20 Kasım 1901’de Selanik’te doğdu; ancak aile çevresinde 40 gün için bir yaş büyük görünmesin diye bu tarih, kendisinin de sonradan benimseyeceği gibi, 15 Ocak 1902 olarak anıldı. Baba tarafından dedesi Nazım Paşa, Mevlevi tarikatından, valilik yapmış, özgürlükçü ve şairliği olan bir kişiydi. Babası Hikmet Bey ise Galatasaray Lisesi (eski adıyla Mekteb-i Sultani) mezunuydu ve dışişlerinde memurdu (Kalem-i Ecnebiye). Eğitimci Enver Paşa'nın kızı olan annesi Celile Hanım ise, Fransızca konuşan, piyano çalan, ressam denecek kadar iyi resim yapan bir kadındı.

Eğitiminde, dönemin ileri düşüncelerine sahip aile çevresinin büyük etkisi olan Nazım Hikmet, Fransızca öğretim yapan bir okulda bir yıl kadar okuduktan sonra, Göztepe’deki Taş Mektep’te (Numune Mektebi) ilkokulu bitirdi. Ortaokula Galatasaray Lisesi’nde başladıysa da, ailesinin parasal sıkıntıya düşmesi üzerine Nişantaşı Sultani’sine geçti ve 1917’de mezun oldu. Dedesi Nazım Paşa’nın etkisiyle şiirle ilgilenmeye başlayan ve Feryad-ı Vatan adlı ilk şiirini daha 11 yaşındayken yazan Nazım Hikmet, denizciler için yazdığı bir kahramanlık şiirinden (Bir Bahriyelinin Ağzından, 1914) etkilenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa’nın yardımıyla Heybeliada Bahriye Mektebi'ne girdi. 1919’da bu okulu bitirdikten sonra Hamidiye kruvazörüne stajyer güverte subayı olarak atandı. Ancak aynı yılın kışında, son sınıftayken geçirdiği zatülcenp hastalığının tekrarlaması ve uzun süren iyileşme döneminin ardından deniz subayı olarak görev yapabilecek sağlık durumuna kavuşamaması üzerine, 17 Mayıs 1920’de, Sağlık Kurulu raporuyla, askerlikten çürüğe çıkarıldı.

1918’de ilk kez Hala Servilerde Ağlıyorlar Mı adlı şiirinin Yeni Mecmua’da yayınlanmasının da etkisiyle hececi şairler arasında genç bir ses olarak oldukça ünlenen Nazım Hikmet, Bir Dakika adlı şiiriyle, 1920’de Alemdar gazetesinin açtığı yarışmada birinci oldu. Bu başarısıyla Faruk Nafiz, Yusuf Ziya, Orhan Seyfi ve Yaşar Kemal gibi ustalar ondan sevgiyle söz etmeye başladı. 1920’nin son günlerinde yazdığı ve gençleri ülkenin kurtuluşu için savaşmaya çağırdığı Gençlik adlı şiiri, İstanbul’un işgal altında olduğu yıllarda Nazım Hikmet’in vatan sevgisini yansıtan direniş şiirlerindendi. İstanbul’un işgaline çok üzülen Nazım Hikmet, milli mücadeleye katılmak üzere Anadolu’ya geçti ve 1921’de Bolu Lisesi̵7;nde kısa bir süre öğretmenlik yaptı. 1921 Martı’nda Ankara Hükümeti’nce, kendisine ve çocukluk arkadaşı şair Vala Nureddin’e, İstanbul gençliğini milli mücadeleye çağıran bir şiir yazma görevi verildi. Bu görevi başarıyla yerine getiren ikilinin şiirleri on bin kopya olarak basıldı ve dağıtıldı. Şiirin yankıları öyle büyüdü ki, Vala Nureddin ve Nazım Hikmet, İsmail Fazıl Paşa tarafından meclise çağırılarak, Mustafa Kemal Paşa’ya takdim edildi. Mustafa Kemal genç şairlere şunları söyledi:

 “Bazı genç şairler modern olsun diye mevzusuz şiir yazmak yoluna sapıyorlar. Size tavsiye ederim, gayeli şiirler yazınız.” (Vala Nureddin’in Bu Dünyadan Nazım Geçti adlı kitabından)

İyi bir öğrenim görmek ve dünyada olup bitenleri anlamak isteyen iki genç şair 1921 yılında Batum’a, oradan da Moskova’ya giderek Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’ne (KUTV) yazıldılar. Nazım Hikmet, ekonomi ve toplumbilim dersleri aldığı üniversite yılları boyunca, içine girdiği yeni dünyanın düşünce ve duygu yükü altında, serbest ölçüyle şiirler yazmaya başladı. İtalya’da Marinetti’nin başlattığı Gelecekçilik (Fütürizm) akımının etkisinde, geçmişi yadsıyarak her şeyi gelecekte gören, devrimci bir bakışla yazdığı şiirleri 1923’te Yeni Hayat ve Aydınlık gibi dergilerde yayınlandı.

1924 Ekim’inde, üniversiteyi bitiren ve çıkışında olduğu gibi, yine gizlice sınırdan geçerek Türkiye'ye dönen Nazım Hikmet, Aydınlık dergisinde çalışmaya başladı. Şubat 1925’te Şeyh Sait İsyanı’nın başlaması üzerine, 4 Mart 1925’te çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu uyarınca birçok gazete ve dergi kapatıldı ve yazarları tutuklandı. Ankara İstiklal Mahkemesi’nin, 12 Ağustos 1925’te gizli örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle kendisi adına çıkardığı 15 yıllık mahkumiyet kararını öğrendikten sonra, İzmir’den İstanbul’a gelerek gizlice yurt dışına çıktı. Sovyetler Birliği’ne giden Nazım Hikmet, 1926 Cumhuriyet Bayramı’nda çıkan af kapsamına girdiğini öğrenip, geri dönmek için pasaport istediyse de bir sonuç alamadı.

1928’de Bakü’de ilk şiir kitabı Güneşi İçenlerin Türküsü’nü yayımlatmasından birkaç ay sonra, arkadaşı Laz İsmail ile birlikte, sınırı sahte pasaportlarla ve izinsiz geçme suçundan yakalandı. Yargılanmadan önce iki ay Hopa cezaevinde bekletildi ve uzun süren yargılama sonucu, oy birliğiyle serbest bırakılmasına karar verildi.

1929 yılında serbest kaldıktan sonra, İstanbul’da Resimli Ay dergisinin yazı kadrosuna katılan Nazım Hikmet’in, aynı yıl içinde yayımlanan 835 Satır adlı kitabı büyük bir ilgiyle karşılandı. Bu kitabını, gene o yıl çıkan Jokond ile Si-Ya-U (Çinli devrimci arkadaşı Emi Siao) ve ertesi yıl çıkan Varan 2 ve 1+1=1 adlı kitapları izledi. Temmuz 1930’da, Salkımsöğüt ile Bahri Hazer şiirleri Nazım Hikmet’in kendi sesiyle Columbia firmasınca plağa alındı. Yirmi günde tükenen bu plağın kahveler, lokantalar gibi halka açık yerlerde çalınmaya başlandığı görülünce, polisin duruma el koyup bazı uyarılara girişmesi sonucu, firma plağın yeni basımlarını yapmaktan vazgeçti.

1931 yılında halkı suça teşvik ettiği iddiasıyla tekrar yargılanan ve oybirliğiyle aklanan Nazım Hikmet’in, 1932’de Benerci Kendini Niçin Öldürdü adlı şiir kitabı basıldı. 1931-1932 sezonunda Kafatası ve 1932-1933 sezonunda Bir Ölü Evi adlı oyunları İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda (eski adıyla Darülbedayi) sahneye kondu. Bütün bunların ardından, halkı rejim aleyhine kışkırtmaktan hakkında idam talebiyle açılan dava, 31 Ocak 1934’te 5 yıl hapis kararıyla son buldu. Her ne kadar temyiz bu kararı bozduysa da Bursa Mahkemesi 4 yıla indirerek hapis kararında direndi. Cumhuriyet’in onuncu yılında çıkarılmış olan bağışlama yasasıyla bu cezanın 3 yılı indirilince geriye bir yıl kaldı. Oysa Nazım Hikmet bir buçuk yıldır tutukluydu; sonuçta 6 ay alacaklı olarak cezaevinden çıkıp İstanbul'a döndü.

Nazım Hikmet yurt dışındayken, ilki Sovyetler Birliği’nde görevli bir Türk ailesinin kızı olan Nüzhet Hanım ile ardından da bir Rus kızı olan Dr. Lena ile olmak üzere iki evlilik geçirdi. İstanbul'a döndükten sonra ise 1930’da tanıştığı ve 1931’de evlenmeye karar verdiği Piraye Altınoğlu ile, sorgulamalar ve tutuklamalar yüzünden ancak 31 Ocak 1935’te evlenebildi. Piraye Hanım'ın önceki evliliğinden iki çocuğu vardı. Geçimlerini sağlamak için bir yandan Akşam gazetesinde fıkralar yazdı, bir yandan da İpek Film Stüdyosu’nda senaryo yazarlığı, dublaj yönetmenliği ve film yönetmenliği gibi işler yaptı.

1935’te Taranta Babu’ya Mektuplar ve 1936’da Simavne Kadısı Oğlu Şeyh Bedreddin Destanı adlı şiir kitapları yayınlanan Nazım Hikmet, bir dizi yargılamanın ardından 29 Aralık 1938’de, Askeri Yargıtay’dan gelen onayla 28 yıl 4 ay ağır hapse mahkum edildi. 1 Eylül 1938’de İstanbul Tevkifhanesi’ne, 1940 Şubat’ında Çankırı Cezaevi’ne, aynı yılın aralık ayında da Bursa Cezaevi’ne gönderilen ve bu üç cezaevinde toplam 12 yıl hapis yatan ünlü şair, yayımlama olanağı bulunmadığı halde sürekli şiirler yazdı. 14 Nisan 1950 seçimlerini kazanan Demokrat Parti’nin çıkardığı af yasasıyla serbest kalmadan önce, uzun süre açlık grevi yaptığından sağlık durumu oldukça kötüleşti. Bu süreçte onun için yurt içinde ve yurt dışında gösteriler, toplantılar düzenlendi, bildiriler dağıtıldı, imzalar toplandı. Nazım Hikmet adında iki sayfalık bir gazete çıkarıldı ve ilgililere sürekli mektuplar yazıldı.

Nazım Hikmet cezaevindeki son iki yılında, ziyaretine gelen dayısının kızı Münevver Berk’e aşık oldu ve serbest kalmasının ardından eşi Piraye’den ayrılarak Münevver Hanım’la yaşamaya başladı. Çiftin 26 Mart 1951’de Mehmet adını verdikleri bir oğulları oldu.

Serbest kaldıktan sonra polis tarafından sürekli izlenen, kitaplarını yayımlatma ve oyunlarını izleyici ile buluşturma olanağı bulamayan Nazım Hikmet, askerliğini yapmamış olduğu gerekçesiyle Kadıköy Askerlik Şubesi’ne çağrıldı. Ne güverte subaylığı yaptığı yıllarda hastalanarak çürüğe çıkarıldığını söylemesi, ne de Cerrahpaşa Hastanesi’nden aldığı, kalbinden ve ciğerlerinden rahatsız olduğunu gösteren raporlar, askerlik yapmasını engelleyen bir durumu olduğunu ispatlayamadı. Ölüm korkusu içinde olan Nazım Hikmet, akrabası Refik Erduran’la birlikte, deniz yoluyla önce Romanya’ya sonra da Moskova’ya geçti. Bunun üzerine 25 Temmuz 1951’de, Bakanlar Kurulu kararıyla Türk vatandaşlığından çıkarıldı.

Birçok uluslararası kongreye katılan, çeşitli ülkelere yolculuklar yapan, pek çok kitabı yayımlanan ve yapıtları çeşitli dillere çevrilen Nazım Hikmet büyük bir ün kazandı. Prag’da Uluslararası Barış Ödülü’ne layık görüldü ve 1952 yılının sonunda Sovyetler Birliği’nin desteklediği Dünya Barış Konseyi’nin yönetici kadrosunda görev aldı. Nazım Hikmet’in aynı yıllarda yazdığı nükleer silahlar ve savaş karşıtı şiirleri bestelenerek, Paul Robeson ve Pete Seeger gibi dünyaca ünlü şarkıcılarca söylendi.

 “Ben hem kendimden bahseden şiirler yazmak istiyorum, hem bir tek insana, hem milyonlara seslenen şiirler. Hem bir tek elmadan, hem süpürülen topraktan, hem zindandan dönen insan ruhundan, hem kitlelerin daha güzel günler için savaşından, hem bir tek insanın sevda kederlerinden bahseden şiirler yazmak istiyorum, hem ölüm korkusundan, hem ölümden korkmamaktan bahseden şiirler yazmak istiyorum.”

İlk şiirlerini hece vezniyle yazmakla birlikte, içerik bakımından hececilerden oldukça uzak olan ve onların bireyci şiirlerinin tuzağına düşmeden, toplumsal içerikli şiirler yazan Nazım Hikmet, hece ölçüsünün kalıplarını kırdı ve Türkçe’nin zengin ses özelliklerine büyük uyum sağlayan serbest nazma geçti. Bu değişiklikte Mayakovski’nin ve Gelecekçilik’i savunan diğer genç Sovyet şairlerinin etkileri oldu.

Nazım Hikmet, 18 Kasım 1960’ta evlendiği genç eşi Vera Tulyakova ile birlikte yine bir geziden sonra Moskova’ya döndüğünde, Cenaze Merasimim adlı şiirini yazdıktan kısa bir süre sonra, 3 Haziran 1963 sabahı, bir kalp krizi sonucu evinde yaşamını yitirdi. Yazarlar Birliği’nin düzenlediği bir törenle Novodeviçiy Mezarlığı’na gömüldü.

“Ben bir insan, ben bir Türk şairi Nazım Hikmet ben tepeden tırnağa insan tepeden tırnağa kavga, hasret ve ümitten ibaret...”

1938’de şairin cezaevine girmesiyle Türkiye’de yasaklanan Nazım Hikmet şiirleri, ancak ölümünden iki yıl sonra, 1965’te yeniden ortaya çıkabildi. Yazdığı oyunlardan film, bale ve opera uyarlamaları yapıldı. Çeşitli konularda yazdığı çok sayıda makale ve eleştirileri de sonradan yayınlandı. 

Haldun Dormen Kimdir?

Haldun Dormen’in dedesi Ömer Efendi aslen Manavgatlı olup Kıbrıs'a yerleşmiş olan ailesinin çocuğu olarak Kıbrıs'ta doğmuştur. Babaannesi de Lübnanlıdır. Babası Sait Ömer Bey Kıbrıs'ta doğup büyüyüp, eğitimini İngiltere'de tamamladıktan sonra Mersin'e yerleşti.

Kıbrıs'lı aydın bir işadamı olan Sait Ömer Bey ile İstanbul’lu bir paşa kızı olan Hatice Nimet Rüştü Hanım’ın çocukları olarak, 5 Nisan 1928’de, Mersin’de dünyaya gelen Haldun Dormen, henüz bir yaşına basmadan ailesiyle Şişli, İstanbul’a taşındı. Şişli 19 Mayıs İlkokuluna gitti. Sekiz yaşında geçirdiği bir kaza sonucu sol ayağı sakatlanan Dormen, sahneye adımını, Galatasaray Lisesi’nde ortaokul öğrencisiyken attı.

Lise öğrenimini Robert Koleji’nde tamamlayan ve tiyatro eğitimini Amerikan Yale Üniversitesi'nde alan Dormen, ilk kez sahneye 1951 yılında Amerika'da çıktı. 1954 yılında İstanbul’a dönüşünün ardından, Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Küçük Sahne'de, Cinayet Var adlı oyunda sergilediği dedektif rolüyle, ilk kez seyirci karşısına çıkmış oldu.

Bir buçuk yıllık, Muhsin Ertuğrul ile çalışma döneminin ardından, 1955 yılında Beyoğlu Parmak Sokak'ın arkasında 60 kişilik bir salonu olan Cep Tiyatrosu'nu, 1957’de de, Papaz Kaçtı komedisi ile İstanbul’un Feriköy semtinde Dormen Tiyatrosu’nu kurdu.

Erol Günaydın, Nisa Serezli, Metin Serezli, Erol Keskin gibi isimlerden oluşan, Cep Tiyatrosu kadrosu, Dormen Tiyatrosu’nda da değişmedi. En parlak dönemini 1957 - 1972 yılları arasında yaşayan topluluk, 1961’de, Türkiye’de sahnelenen ilk müzikal olarak bilinen, Sokak Kızı İrma’yı sahneye koydu. Şehir tiyatrolarında uzun yıllar oynanan "Lüküs Hayat" ve İstanbul Operasında "Kral ve Ben" müzikallerini sahneye koydu.

Haldun Dormen askerliğini İstanbul Halıcıköy'deki levazım bölüğünde yedek subay olarak yaptı.

Sinemacılığa adım atan Dormen, 1966'da, Ekrem Bora ile Belgin Doruk’un rol aldığı Bozuk Düzen ve 1967’de, Müşfik Kenter, Nedret Güvenç ve Belgin Doruk’un rol aldığı, Güzel Bir Gün İçin adlı iki film yönetti.

Bozuk Düzen, 3. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi film dalında birincilik ödülünü alırken, Güzel Bir Gün İçin de, 4. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Komedi Filmi ödülünün sahibi oldu.

Ödüllere rağmen filmler gişe başarısı sağlamayınca, Dormen sinemadan vazgeçip yeniden tiyatroya dönen, 1972’de Ses Tiyatrosu’nda Ayı Masalı adlı oyunla perdelerini açan ve Bit Yeniği, Şahane Züğürtler gibi oyunlar sahneleyen Dormen Tiyatrosu, 1977’de, televizyonun yaygınlaşması sonunucu artan ekonomik sıkıntılar yüzünden kapanmak durumunda kaldı.

1977’den sonra, çeşitli televizyon ve radyolarda görev alan ve Milliyet Gazetesi’nde 8 yıl boyunca gazetecilik yapan Dormen, 1980’lerde yeniden tiyatroya döndü. 1984’te yeniden perdelerini açan Dormen Tiyatrosu’nu bu sefer de, 2001 yılından yaşanan ekonomik kriz ve 17 Ağustos depremi vurdu. Deprem sonrasında tiyatronun elverişsiz konumu yüzünden seyirci sayısının düşmesi, tiyatronun yeniden kapanmasına neden oldu.

11 oyun yazan ve İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde dersler veren Haldun Dormen, Hacettepe Üniversitesi tarafından "Onursal Bilim Doktoru" olarak ödüllendirildi.

Televizyon için de çeşitli programlara imzasını atan ve birçok televizyon dizisinde aldığı rollerle ününü arttıran Dormen, Yapı Kredi Sigorta’nın sanat danışmanlığını görevini yapmaktadır.

Dormen ayrıca, 1997’den beri verilmekte olan Afife Jale Ödülleri’nin gerçekleştirilmesine ön ayak oldu.

1959 Temmuzunda, halkla ilişkiler alanında, dünyaca ünlü Betul Mardin ile evlenen Dormen’in, sekiz yıl süren bu evliliğinden, Ömer (d.1961) adında bir oğlu oldu.

Anılarını "Sürç-ü Lisan Ettikse", "Antrakt", "İkinci Perde" adlı kitaplarında toplayan Haldun Dormen, Bulvar Komedisi ve vodvil türünde uzmanlaşmış bir tiyatro yönetmenidir.

Haldun Dormen, 1998 yılında Kültür Bakanlığı'nca verilen Devlet Sanatçısı ünvanına layık görüldü.

Haldun Dormen, anılarını “Sürç-ü Lisan Ettikse”, “Antrakt”, “İkinci Perde” adlı kitaplarında toplamıştır.

2000 yılında “Dadı” adlı dizide (Uşak Pertev) rolünde oynarken Kenan Işık ve Gülben Ergen, Seray Sever, Sinem Kobal da başrolde oynamıştır.

Ödülleri

1966 - Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi 1. Film Ödülü, Bozuk Düzen

1966 - Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Senaryo Ödülü, Bozuk Düzen

1967 - Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Komedi Filmi, Güzel Bir Gün İçin

Yönettiği Bazı Tiyatro Oyunları:

2013 - Kaç Baba Kaç : Ray Cooney - Bakırköy Belediye Tiyatrosu

2010 - İkinin Biri : Ray Cooney - İzmit Şehir Tiyatrosu

2009 - Dün Gece Yolda Giderken Çok Komik Bir şey Oldu : Larry Gelbert - Bert Shevelove - Küçük Çekmece Belediye Tiyatrosu

2009 - Vanilyalı İlişkiler : Asuman Çakır - Asuman Dabak Tiyatrosu

2008 - Onlar Ermiş Muradına : Georges Feydau - İstanbul Şehir Tiyatrosu

2008 - Bit Yeniği : Georges Feydeau - Eskişehir Şehir Tiyatrosu

2007 - Şahane Düğün : Robin Hawdon - Asuman Dabak Tiyatrosu

2006 - Bu Oyun Başka Oyun : Ken Ludwig - Asuman Dabak Tiyatrosu

2006 - Karma Karışık : Ray Cooney - Eskişehir Şehir Tiyatrosu

2005 - Papaz Kaçtı : Phıllıp Kıng - Asuman Dabak Tiyatrosu

2005 - Kantocu : Haldun Dormen - İstanbul Şehir Tiyatrosu

2000 - Amphitryon 2000 : Haldun Dormen - Dormen Tiyatrosu

2000 - Bir Kış Öyküsü (Buzlar Çözülmeden) : Cevat Fehmi Başkut

1999 - Zafer Madalyası : Thomas HeggenJoshua Logan - Dormen Tiyatrosu

1998 - Nice Yıllara (oyun) : Bernard Slade - Dormen tiyatrosu

1998 - Yukarıda Biri mi Var : Ray Cooney - Dormen Tiyatrosu

1997 - Kare As : Ray Cooney-Tony Hilton - Dormen Tiyatrosu

1996 - Bu Filmi Görmüştüm : Bricaire et Lasaygues - Dormen Tiyatrosu

1995 - Arapsaçı : Georges Feydeau - Dormen Tiyatrosu

1995 - Komik Para : Ray Cooney - Dormen Tiyatrosu

1994 - Muhteşem İkili : Dormen Tiyatrosu

1994 - Sevgilime Göz Kulak Ol : George Feydeau - Dormen Tiyatrosu

1993 - Beşten Yediye : Gerard Lauzier - Dormen Tiyatrosu

1992 - Hastalık Hastası : Moliere - Dormen Tiyatrosu

1992 - Nerdeyse Kadın : Dormen Tiyatrosu

1991 - Çılgın Sonbahar : Pierrette Bruno

1991 - Günaydın Mr. Weill : Haldun Dormen - Dormen Tiyatrosu

1988 - Kaç Baba Kaç : Ray Cooney - Dormen Tiyatrosu

1986 - Bin Yıl Önce Bin Yıl Sonra : Yavuz Turgul Vural Sözer - Şan Tiyatrosu

1985 - Lüküs Hayat : Ekrem Reşit Rey, Cemal Reşit Rey - İstanbul Şehir Tiyatrosu

1985 - İkinin Biri : Ray Cooney - Dormen Tiyatrosu

1980 - Hisseli Harikalar Kumpanyası : Haldun Dormen - Şan Tiyatrosu

1978 - Gençliğin Tatlı sesi : Tennessee Williams - İstanbul Şehir Tiyatrosu

1973 - Bir Kış Masalı : William Shakespeare - İstanbul Şehir Tiyatrosu

1971 - Gigi : Colette - Dormen Tiyatrosu

1971 - Elden Ele : George Ferdeau - Dormen Tiyatrosu

1971 - Evimizdeki Hayat : Lindsey ve Craise - Dormen Tiyatrosu

1966 - Paramparça : Turgut Özakman - Dormen Tiyatrosu

1965 - Puntila Ağa ile Uşağı Matti : Bertolt Brecht - Dormen Tiyatrosu

1964 - Almanya'dan Bir Yar Gelir : Dormen Tiyatrosu

1963 - Şahane Züğürtler (Tovarisch) : Jacques Deval - Dormen Tiyatrosu

1962 - Ayı Masalı : Dormen Tiyatrosu

1962 - Altın Yumruk : Dormen Tiyatrosu

1961 - Sokak Kızı İrma : Alexandre Breffort, Marguerite Monnot - Dormen Tiyatrosu

1959 - Sözde Melekler : Dormen Tiyatrosu

1959 - Müfettiş : Nikolay Gogol - Dormen Tiyatrosu

1958 - Zafer Madalyası : Thomas Heggen, Joshua Logan - Dormen Tiyatrosu

1957 - Çikolata Asker : Dormen Tiyatrosu

1957 - Beş Parmak : Peter Shaffer - Dormen Tiyatrosu

1957 - Papaz Kaçtı : Phıllıp Kıng : Dormen Tiyatrosu

Filmleri ve Dizileri

Yönetmen

1997 - Son Kumpanya (TV Dizisi)

1989 - Lüküs Hayat (TV Dizisi)

1988 - Hisseli Harikalar Kumpanyası (TV Dizisi)

1987 - Kaçış (TV Filmi)

1967 - Güzel Bir Gün İçin (Sinema Filmi)

1966 - Bozuk Düzen (Sinema Filmi)

Senaryo

1999 - Direklerarası (Sinema Filmi)

1997 - Son Kumpanya (TV Dizisi)

1988 - Hisseli Harikalar Kumpanyası (TV Dizisi)

1966 - Bozuk Düzen (Sinema Filmi)

Yapımcı

1967 - Güzel Bir Gün İçin (Sinema Filmi)

1966 - Bozuk Düzen (Sinema Filmi)

Oyuncu

2012 - Aşkın Halleri (TV Dizisi)

2007 - Hicran Sokağı (Seyfettin Usta) (Sinema Filmi)

2006 - Unutulmayanlar (Konuk Oyuncu) (Sinema Filmi)

2004 - Sayın Bakanım (Burhan) (TV Dizisi)

2001 - Yeşil Işık (Yakup) (Sinema Filmi)

2000 - Dadı (Uşak Pertev) (TV Dizisi)

1994 - Şahane Züğürtler (TV Filmi)

1982 - O Kadın (Modacı) (Sinema Filmi)

1982 - Düşkünüm Sana (Sinema Filmi)

1981 - Gırgıriye (Televizyoncu) (Sinema Filmi)

1971 - Hüdaverdi-Pırtık (Ali Bey) (Sinema Filmi)

1967 - Güzel Bir Gün İçin (Hırsız) (Sinema Filmi)

Danışman

1990 - Kocakarılar (Danışman) (TV Filmi)

1989 - Güzel Bir Gün İçin (Danışman) (TV Filmi)

1989 - Garip Bir Cinayet (Danışman) (TV Filmi)

1980 - Renkli Dünya (Danışman) (Sinema Filmi)

Yazım Ekibi

2007 - Naşitten Naşite (Arşiv) (TV Filmi)

Kaynak: Diyarbakır Söz

Etiketler:

Editor Hakkında

Haber Merkezi