Cem Yılmaz İftarlık Gazoz filminin galasına açıklamalarıyla damga vurdu, kimse Cem Yılmazı tanımadı, neler söyledi?

Yayınlamadan büyük ilgi gören başrolünü usta komedyen Cem Yılmaz’ın oynadığı ‘İftarlık Gazoz’ filmin galası yapıldı. ‘İftarlık Gazoz’ filminin galasına Cem Yılmaz’ın açıklamaları damgasını vurdu.

Cem Yılmaz İftarlık Gazoz filminin galasına açıklamalarıyla damga vurdu, kimse Cem Yılmazı tanımadı, neler söyledi?

Yayınlamadan büyük ilgi gören başrolünü usta komedyen Cem Yılmaz’ın oynadığı ‘İftarlık Gazoz’ filmin galası yapıldı. ‘İftarlık Gazoz’ filminin galasına Cem Yılmaz’ın açıklamaları damgasını vurdu.

Efsane komedyen Cem Yılmaz’ın başrolü olduğu İftarlık Gazoz filmi Muğla’nın ilçelerinde çekildi. Filmin çekildi. Cem Yılmaz yöreden kimsenin kendisini tanımadığını belirtip bomba açıklamalarda bulundu.

Usta komedyen Cem Yılmaz’ın açıklamaları şu şekilde…

“En çok özlediğim şeyi yaşadım. Rahat rahat gezdim” dedi.

Türkiye’nin efsane ismi Yüksel Aksu’nun yazıp yönettiği, başrolünü usta komedyen Cem Yılmaz ve Berat Efe Parlar’ın paylaştıkları ‘İftarlık Gazoz’un galası Kanyon AVM’de yapıldı.

Muğla şivesiyle konuştuğunu söyleyen Cem Yılmaz, şu şekilde devam etti…

“Filmin tamamında zorlandım. O şiveyi konuşamayacak kadar iyi Türkçe konuşuyorum” dedi.

Cem Yılmaz’ın açıklamaları kahkaha tufanı yaşattı

Cem Yılmaz’ın açıklamaları şu şekilde…

Yöre halkının yardımcı olduğunu belirten oyuncu, “Herkesten bir şey öğrendim” şeklinde konuştu. “Devamı gelir mi?” sorusuna Yılmaz, “İftarlık Gazoz: Tuuba yapacak halimiz yok” sözleriyle Yılmaz Erdoğan’ın filmi ‘Vizontele: Tuuba’ya gönderme yaptı.

Muğla’nın ilçelerinde tanınmadığını söyleyen oyuncu, “En çok özlediğim şeyi yaşadım, tanınmamayı. Rahat rahat gezdim, çok güzeldi. Orada en çok Yılmaz Erdoğan’ı tanıyorlar” sözleriyle oyuncuya takılmadan edemedi. Yönetmen, “Cem’i kimse tanımadı, o da kamyoncu Ali Rıza gibi gezdi” diyerek herkesi güldürdü.

Cem Yılmaz Kimdir?

Cem Yılmaz, 23 Nisan 1973'te İstanbul'da Kocamustafapaşa’da doğdu. Aslen Sivaslıdır. Anne adı Sabahat, baba adı Arif’tir. Can adında bir ağabeyi ve Özge adında bir kızkardeşi vardır. Kocamustafapaşa'da ki Mehmet Akif İlkokulu'nda 4. sınıfta okurken ailesiyle birlikte Bahçelievler'e taşındı. Ortaokulu Bahçelievler Kazım Karabekir Ortaokulu'nda bitirdi. Lise öğrenimi Etiler Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi'nde görmüştür.

Bir mizah dergisi olan Leman Dergisinde karikatür çalışmalarına başladığında, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünde sürdürüyordu.

İlk stand-up gösterisini Leman Kültür'de, 1995'in Ağustos ayında gerçekleştirdi. Aynı senenin aralık ayında Beşiktaş Kültür Merkezi"nde sahne almaya başladı. 2001 yılı sonuna kadar 1200'ün üstünde gösteriye çıktı. Hemen hemen bütün gösterileri kapalı gişe oynadı. Türkiyenin yanı sıra, Avrupa ve Amerikada da sahne aldı.

Leman Dergisi'nde yayınlanan çalışmalarını "Karikatürler" isimli kitabında yayınladı. İlk sinema deneyimini, 1998 yılında Ömer Vargı'nın yönettiği "Herşey Çok Güzel Olacak" isimli filmde Mazhar Alanson ile başrolü paylaşarak tatmış oldu. Film, Türkiye ve Avrupada yaklaşık 1 miyon 800 bin kişi tarafından izlendi.

Reklam dünyasında da adından söz ettiren sanatçı , "Panasonic" reklamlarının radyo spotlarıyla iki yıl üst üste Kristal Elma ödülüne layık görüldü. Radyo spotlarının yanı sıra, Panasonic, Mavi Jeans,Telsim, Doritos, Opet ve Türk Telekom gibi markaların reklamlarında oynadı. Yer aldığı her reklam filmi gündem konusu olmayı başardı.

Gösterileri 2000 senesinde Star TV tarafından yayınlanmaya başlandı ve "Gösteri" adıyla piyasa sürüldü.

2001 yılında çıkan kısa dönemden faydalandı ve Temmuz 2001'de askerliğini yaptı.

12 Kasım 2004'te vizyona giren, çekimleri tamamlanmasına karşın yapımcı firma ile yaşanan problemler sebebiyle montajı ve gösterimi geciken, 4 farklı karakterde oynayarak başrolünü üstlendiği, Ömer Faruk Sorak'ın yönetmenliğini yaptığı G.O.R.A. ile bir kez daha milyonları sinema salonlarına çekmeyi başardı.

2007 senesinde Cem Yılmaz, “CMYLMZ Fikir Sanat” adında sinema, televizyon, sahne ve diğer medyalar için yapımlar tasarlayan ve uygulayan bir fikir-sanat üretim şirketi kurmuştur. Daha önce de senaryo ve oyunculuk çalışmalarıyla birçok çalışmaya imza atan Cem Yılmaz, artık şirket bünyesinde senarist, oyuncu, yönetmen, yapımcı olarak görev alacak.

Ünlü komedyen Cem Yılmaz, 2011 vergilendirme döneminde gelir vergisi listesine 71. sıradan girerken, Yılmaz'a bağımsız müzisyen, ses sanatçısı, konuşmacı, sunucu gibi faaliyetlerinden oluşan geliri için 2 milyon 488 bin 198 lira gelir vergisi tahakkuk ettirildi.

Cem Yılmaz ve sinema ve televizyon oyuncusu Ahu Yağtu (d. 11 Temmuz 1978)10 Mart 2012 tarihinde Pera Palas Otel’de evlendi. Balayı için Dubai’ye gittiler. Evlenmeden önce 4.5 aylık hamile olan Ahu Yağtu, çocukları 2 ağustos 2012 tarihinde doğduğunda adını Kemal koydular. Ünlü çift 24 Aralık 2013 tarihinde tek celsede boşandı.

Cem yılmaz'ın son gösterisi olan CM101MMXI FUNDAMENTALS'ın sinema gösterimi de 2013 yılının ocak ayında sinemalarda aynı isimle gösterime girdi.

2014 yılında senaristliğini ve yönetmenliğini Cem Yılmaz’ın yaptığı “Pek Yakında” adlı sinema filminde Cem Yılmaz, Ozan Güven, Zafer Algöz, Özkan Uğur, Çağlar Çorumlu, Ayşen Gruda, Tülin Özen, Şirincan Çakıroğlu ile birlikte rol aldı.

Cem Yılmaz’ın Dilara Gönder aşkı

Akatlar Kültür Merkezi'nde görüntülenen Cem Yılmaz, kameramanların röportaj teklifi sonrasında keyifli sohbetine başlamışken kendisine sorulan Dilara Gönder ile aşk dedikoduları araya sıkışınca çareyi kaçmakta buldu. Uzun uzun röportaj yapabiliriz diyen Cem Yılmaz, konu Dilara Gönder ile aşk dedikodularına gelince ortamı bırakıp kaçtı

Komedyen Cem Yılmaz, önceki akşam Akatlar Kültür Merkezi'nde sergilenen "Alevli Günler" isimli tiyatro gösterisini izledi. Gösteriye aşk yaşadığı iddia edilen Dilara Gönder ile katılan Yılmaz, çıkışta keyifli halleriyle dikkat çekti. Tiyatro oyununun bitimi ile aracına yönelen Cem Yılmaz, gazetecilerin kısa bir röportaj isteğini, "Ne demek arkadaşlar, sizinle uzun uzun konuşalım" diyerek kabul etti.

''Sizin niyetiniz belli oldu''

Gazetecilere karşı sıcak kanlılığıyla şaşırtan Cem Yılmaz, arkadaşı Zafer Algöz'le kamera karşısına geçti. Ünlü komedyen, gazetecilerin Dilara Gönder'i de davet etmesiyle bir anda gerildi. Yılmaz, "Sizin niyetiniz belli oldu, hadi biz gidelim" diyerek röportajdan vazgeçti. Daha sonra Dilara Gönder'in belini tutan Cem Yılmaz, hızla aracına binerek oradan ayrıldı.

Dilara Gönder kimdir

Gönder İzmir Bornova Anadolu Lisesi'nden ve ardından Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümü'nden mezun oldu. Aydın Doğan Vakfı'nın düzenlemiş olduğu 2007 yılındaki 19. Genç İletişimciler Yarışması'na okul radyosunda yayımlanan "DinleBul" adındaki programla katıldı.[kaynak belirtilmeli] Programı radyo dalında birinci seçildi.

FBTV'de "MusicBox" isimli programla sunuculuk hayatına başladı. 2007 yılına kadar bu kanalda çalıştı. 2007'de Lig TV'ye transfer oldu ve 2,5 yıl çalıştı. Ardından TRT'de Formula 1 yarışlarını yerinde takip etti ve önemli röportajlar yaptı. 2010 yılında NTV Spor'a transfer oldu. Çok iyi derecede Almanca ve İngilizce bilmektedir.2014 yılında Kanal D ekranlarında yayın hayatına başlayan Ne Diyosuun adlı dizide rol almaktadır, bu aynı zamanda Gönder'in ilk oyunculuk deneyimidir. Şu dönemde Star tv'de yayınlanan Sil Baştandizisinde Gizem Dereli karakterini canlandırmaktadır.

Ekin Koç Kimdir?

Ekin Koç, 15 Ağustos 1986 tarihinde Antalya, Manavagat'da doğmuştur. Tam adı İsmet Ekin Koç’dur. ÖSS’ye hazırlanırken; erkek kardeşi, annesi ve babası hep beraber İstanbul’a taşındılar. Bilgi Üniversitesi İşletme bölümünü kazanıp orada okumaya başladı.

Manavagat’ta okurken Lisenin tiyatro kulübündeydi. Ama hocası beğenmediği için tiyatrodan kovuldu. Üniversitede okurken 35 Buçuk Sanat Akademisi'nde Vahide Gördüm'den ve Altan Gördüm’den oyunculuk eğitimi aldı.

2013 yılında "Sana Bir Sır Vereceğim" adlı dizide oynayarak dizi hayatına başladı. Baş rollerinde Murat Han ve Esra Ronabar’ın olduğu dizide Ekin Koç da Demet Özdemir ile iyi bir ikili oluşturdu. Dizideki Tilki karakteriyle ünlenmiştir.

2014 yılında yayınlanmaya başlayan ve başrollerinde Ayça Bingöl, Mete Horozoğlu, ve İlker Kızmaz olan “Benim Adım Gültepe” dizisinde de Seyfi karakteriyle izleyicilerle buluştu.

2015 yılında senaryosunu Levent Kazak'ın yazdığı, yönetmenliğini Abdullah Oğuz'un yaptığı "Senden Bana Kalan" adlı sinema filminde Neslihan Atagül ile başrolü paylaşırken, Zeynep Kankonde, Wilma Elles gibi oyuncular da eşlik etmiştir.

12 Kasım 2015 tarihinde Star TV’de başlayacak olan, yapımcı Timur Savcı’nın yapımcılığını üstlendiği, ‘Kösem Sultan’ dizisinde Safiye Sultan’ı Hülya Avşar canlandıracak. Kösem Sultan’ı ise Beren Saat canlandıracak. Ekin Koç'un canlandırdığı I. Ahmet'in eşi olacak olan Kösem Sultan'ın çocukluğunu ve gençliğini Yunan oyuncu Anastasia Thsilimpou 9 bölüm canlandıracak.

Cem Yılmaz’a Ahu Yağtu sorusu

Cem Yılmaz, önceki gün Bebek Kahve’de objektife takıldı. Anadolu yakasına geçmek için kiralık tekne kullanmayı tercih eden, tekne iskeleye yanaşıncaya kadar da kafede oturup içen ünlü komedyen, o sırada yanına gelen habercilerle sohbet etmeye başladı.

Ancak bir muhabirin iki yıl önce boşandığı Ahu Yağtu ile Birkan Sokullu’nun yeni aşkları hakkındaki sorusu, Yılmaz’ı çileden çıkardı: “Siz bunu nereden öğrendiniz, gazetelerden. Gazeteleri de yapan sizsiniz ama buna rağmen bana soruyorsunuz.”

Mazhar Alanson Kimdir?

Tiyatro ve sinema oyucusu, müzisyen, şarkıcı, besteci, söz yazarı. Türkiye’nin en başarılı müzik gruplarından MFÖ’yü Fuat Güner ve Özkan Uğur’la birlikte kuran Alanson, 1971 yılında kurdukları grupta vokal ve besteci olarak yer almaktadır. Türk pop müzik tarihinde oldukça önemli bir yeri olan MFÖ, ülkemizi Eurovizyon’da 2 kez temsil etmiştir. Çok iyi bir söz yazarı olan, solo albümüyle de büyük başarı kazanan Alanson, aynı zamanda sinema ve dizi oyunculuğu da yapmaktadır. Tasavvufa gönül vermiştir ve şarkı sözlerinde ulvi temalar kullanır. Fuat Güner ve Özkan Uğur'la yıllara meydan okuyan, 70'lerden bu yana müzikte kilometre taşı olan, 3 neslin sevdiği ve dinlediği bir grup olarak MFÖ, AGU isimli son albümleriyle Türkiye'de müzikaliteden ödün vermeden son derece başarılı olunabileceğini bir kez daha kanıtlamıştır. AGU albümünün isim babası Cem Yılmaz'dır.

13 Şubat 1950 yılında Ferruh Alanson ve Melek Alanson'un üçüncü çocuğu olarak Ankara’da dünyaya geldi. Babası Ferruh Alanson, Ankara Senfoni Orkestrası'nda baş trompetçi olan Alanson’un annesi Melek Alanson ise ilkokul öğretmeniydi. Ayla Alanson ve Aynur Alanson isimlerinde iki kız kardeşi olan Mazhar Alanson’un çocukluğu Ankara'nın Cebeci semtinde geçti.

Alanson, babasının başarılı bir müzisyen, teyzesi Neriman Esi'nin Türk operasının önemli isimlerinden biri ve eniştesi Muammer Esi'nin tiyatro ve sinema sanatçısı olması dolayısıyla sanatla iç içe büyüdü. Bu nedenle ortaöğrenimini Ankara Koleji’nde tamamladıktan sonra babasının vefatıyla ailesi İstanbul’a taşındı ve liseyi İstanbul Maarif Koleji’nde tamamladı.

Ankara Devlet Konservatuarı’nın Yüksek Tiyatro Bölümü’ne kaydoldu. Yüksek Tiyatro Bölümü’nden mezun olduktan sonra aynı tiyatroda oyuncu olarak görev aldı. Burada birçok usta tiyatro yazarının eserlerinde başrol oynadı. İlk eşi Hale Alanson'la da burada 1970 yılında tanışan Alanson’un 1972 yılında yaptığı bu evlilikten Eda Alanson ve oğlu Hilmi Alanson isimlerinde iki çocuğu oldu.

Lise yıllarında gitar çalmaya başlayan Mazhar Alanson’un hayatındaki dönüm noktalarından en önemlilerinden biri olacak karşılaşma 1966'da İstanbul Fenerbahçe Kalamış sahilinde yaşanacaktı. Zira Fuat Güner’le, Güner’in aldığı Beatles albümü sayesinde tanışıp arkadaş olan Alanson, bu tanışıklığın varacağı noktalardan habersizdi. Müziğe duydukları büyük ilgi ve aşkla Güner’le Kaygısızlar isminde bir grup kurarak, konserler vermeye başladılar. O dönemlerin meşhur klasiklerini çalıp söyleyen Alanson-Güner ikilisinin favorileri Crosby, Stills & Nash (and Young) ve Rolling Stones şarkılarıydı.

Kaygısızlar’ın yolu bir gün Kızıltoprak’ta Özkan Uğur'la kesişti. Müzikal anlamda çok iyi anlaştıklarına karar vermeleri sonucunda 1971'de üçlü olarak çalıp söyleyecekleri grupları Mazhar Fuat Özkan(MFÖ)’yü kurdular. İlk albümleri “Türküz Türkü Çığırırız” ismini taşıyordu, fakat albümün çıktığı dönemde Özkan Uğur askere gittiği için Alanson ve Güner albümle ilgili ikili olarak çalıştılar ve büyük ilgi topladılar.

1974'de Galip Boransu ve Ayhan Sicimoğlu'nun gruba katılmasıyla birlikte adları İpucu Beşlisi olarak değişti ve İpucu Beşlisi “Heycanlı” isimli ilk 45’liklerini yayınladıktan sonra oldukça popüler oldu. Daha sonra çeşitli nedenlerden dolayı yolları ayrılan grup üyelerinden sadece Mazhar, Fuat ve Özkan beraber müzik yapmaya devam etme kararı aldılar. Üçlü MFÖ olarak, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Seyyal Taner, Barış Manço gibi ünlü müzisyenlerle birlikte çalışma fırsatı buldu.

Mazhar Alanson o dönemde ayrıca profesyonel anlamda ilk sahne deneyimi olan Ferhan Şensoy’un "Şahları da Vururlar” müzikalinde rol aldı. Daha sonra albümünde bu müzikalden bir şarkıya yer verecekti. MFÖ, büyük çıkışını 1984 tarihli Ele Güne Karşı Yapayalnız albümüyle yapacaktı. Yalnızlık Ömür Boyu, Bu Sabah Yağmur Var İstanbul'da, Bodrum Bodrum ve Güllerin İçinden gibi büyük hitlerin çıktığı albüm, oldukça başarılı oldu.

1985’te İsveç'in Gothenburg şehrinde yapılan Eurovizyon şarkı yarışmasında Diday Diday Day isimli şarkılarıyla ülkemizi temsil eden MFÖ, yarışmayı 14. olarak tamamladı.

Mazhar Alanson, 1985 yılında ‘Yılın Söz Yazarı’ ödülünü kazandı. Bunun yanı sıra gerek MFÖ ile gerekse bireysel olarak pek çok ödülün sahibi oldu.

Eurovizyon’a ikinci katıldıkları yıl olan 1988'de ise 15. olan MFÖ, İrlanda'nın Dublin şehrinde yapılan yarışmada büyük ilgi gördü. O dönemde başbakanlık yapan merhum Turgut Özal ise MFÖ’nün yarışmayı 15. olarak tamamlamasıyla ilgili olarak şunları söyleyecekti; “Artık Eurovizyon şarkı yarışmasının taraflı olduğunu öğrenmiş olduk."

Aynı yıl 1988 yılında Alanson, Ali Poyrazoğlu ve Yaprak Özdemiroğlu ile birlikte ilk filmi olan Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı Arkadaşım Şeytan’da rol aldı.

1999’da Ömer Vargı’nın yönetmenliğini yaptığını ve başrollerini Cem Yılmaz ve Ceyda Düvenci ile paylaştığı büyük gişe başarısı elde eden Her Şey Çok Güzel Olacak filminde oynadı. Film seyirci rekoru kırdı ve eleştirmenler oldukça olumlu yorumlarda bulundu.

2002’de Ekmek Teknesi ve Çekirdek Aile dizilerinde oyunculuk yaptıktan sonra 2006 yılında başrollerini yine Cem Yılmaz’la birlikte paylaştığı Hokkabaz filminde kamera önüne geçti.

MFÖ olarak başladığı reklam oyunculuğunda 'şapkasız çıkmam abi' sloganının simgesi olan Mazhar Alanson daha sonra bir çok başarılı reklam kampanyalarında rol aldı.

Evlilikleri

1.eşi: 1972 yılında Hale Alanson ile evlendi. 16 Ağustos 2002 tarihinde boşandı. Bu evlilikten Eda Alanson adında kızı ve Hilmi Alanson adında oğlu var. 2.eşi: 2003 yılında Biricik Suden ile evlendi.

Acun Ilıcalı’nın yaptığı TV8'de 29 Eylül 2014 tarihinde başlayan 4. Sezon “O Ses Türkiye” adlı yarışma programında; yeni jüri üyeleri ise Mazhar Alanson, Özkan Uğur, Athena Gökhan Özoğuz, Hadise Açıkgöz ve Ebru Gündeş oldu. Mazhar Alanson ve Özkan Uğur aynı koltukta yer alacak ve tek oy hakkına sahip olacak.

Nokta Dergisi’nin Mazhar Alanson’la Yaptığı Röportaj

*Üç filmde oynadınız. Arkadaşım Şeytan, Her Şey Çok Güzel Olacak ve Hokkabaz. Üç filmde de performansınız çok beğenildi.

Sormayın. Türkiye’de belli bir yaştan sonra, artık, emekliliğe doğru gidilir. Benim de aksi oldu. Yaşım ilerledikçe açılıyor muyum ne? Yazık, hepi topu üç tane fakat.

*Niye daha çok değil?

Filme kendimden de bir şeyler katmak istiyorum... Fakat yönetmenlerden başıma ne geleceğini bilmiyorum. Tanıdığım insanlarla, yani beni bilen, bazı nazlarımı çekmeye müsait kişilerle çalışabiliyorum. O zaman ben de daha verimli oluyorum.

*Ekmek Teknesi’nde de oynadınız?

Onu da Hasan Kaçan’ı tanıdığım için… Diziler insanın çok emeğini alıyor. İki diziye kaç filmlik efor sarfetmişim…

*Cem Yılmaz’la ittifakınız nasıl başladı?

Cem Yılmaz, 13-14 yaşında bir çocukken Arkadaşım Şeytan’ı seyretmiş, çok sevmiş. Bana, Her Şey Çok Güzel Olacak’taki rolü teklif ederken “Mazhar Abi, ben o filmin hayranıydım” dedi.

*MFÖ bir ‘üçlü’ var. Cem Yılmaz’la ‘ikili’ olarak algılanıyorsunuz. Solo albüm de yapmıştınız. Üçlü, ikili, tekil görünümleriniz var?

Vallahi öyle oldu. Bravo, tam isabet. Bir kere, çok tekil olmayı sevmiyorum. Egomu da törpüledim... Cem Yılmaz de bir kelam adamı, o da kelimeyle sihir yapan bir adam olduğu için iyi anlaşıyoruz.

*Cem Yılmaz’la birlikte müzik de yapıyorsunuz?

Evet, müzikte de bana destek oluyor. Bizim hiçbir müzisyende olmayan, çok modern cihazları var.

*Öyle mi?

Tabii. Bir de amatörlüğü var. Mesela, Muaf şarkısının yapısını Cem’den aldım. Onun amatörlüğü, hafif bir alaturka motif, beni profesyonel insanlardan daha çok ilgilendiriyor. Sözü de danışabiliyoruz. Sanat konusunda çok takdir ettiğim, zevkine de güvendiğim bir insan Cem. Çok önemli benim için yani.

*Vay canına?

Cem’le beraber müzikte bir şey yapmamız an meselesi.

*Amatörlüğe özgü dinamizmi önemsiyorsunuz?

Müzikte, evet. Görsellikte daha profesyonel olmak istiyorum. Bana iki kostüm yaptı Biricik, ortalık karıştı. Medya olayı abarttığı için, çocuklarda Fuat ve Özkan bir rahatsızlık tabii ki oluştu. Ben farkında değilim, basmışım gidiyorum. Durumu anlayınca derhal durdurttum. Fuat ve Özkan benim arkadaşlarım, benim için çok değerli.

*Hokkabaz’daki rolünüzden bahsedelim…

Biz, Cem’in yazma sürecinde buluşup görüşüyorduk. Rolü direkt bana yazdı. Bu tabii benim biraz sevdiğim ve müthiş güzel bir şey oluyor. Yıllar süren bir arkadaşlıktan sonra, Cem artık benim neyi ne kadar yapabileceğimi biliyor.

*Yazar Sadık Yalsızuçanlar, sizin Yandım şarkısını sufi bir duyarlılıkla yazdığınızı belirtiyor…

Doğrudur. Bunu ben de medyaya söylemiştim zaten. Onu Medine’de yazdım. Yani “Yandım!” diye orada çıktı. Yanmak, aşkın icaplarından. Aşkın çeşitleri, katmanları var… Ben sanatçı olarak bir çiçekte de aşkı yakalayabilirim, eşimde de yakalayabilirim… Medine’de bir şey yakalamıştım. O bana, içime damlamışsa, ben de onu şarkıya dönüştürmüşsem, işin kalanı da dinleyiciye emanet. Ben ilahi yazmıyorum, profesyonelce, bir şarkı yazıyorum fakat yanıyorum da yani.

*Biricik Suden: Asıl mesele yanmayı bilmek. Yanmayı bildikten sonra, beşerî aşkın da, Allah, peygamber aşkının da doğru ifadesini bulabiliyorsun.

Yaşa! Aynen öyle.

*Aşkın nerede arandığı da önemli sanki?

Biz Seyit Nesimi’nin “Gel gel yanalım ateş-i aşka” ilahisini söyledik, bu sefer onu da diskolarda kadınlara söylediler! Yunus Emre’de de, tövbe estağfurullah, kendimi Yunus’la kıyaslamak için söylemiyorum tabii, ama aşkın özünün değişmediğini, yönünün değişebildiğini gördüm. Türk folklor edebiyatı ve destanlarından faydalandım. Benim de Sarı Laleler’i kime aldığım bellidir yani.

*Medine’ye defalarca gittiniz. Çünkü?..

Medine’de Peygamberimizin kabrinin olduğu yer insana müthiş manevi lezzet, huzur, heyecan veren bir yer. Ve fırsat olsa keşke her zaman giderim peygamberi ziyarete. İslam’ın Woodstock’ı gibi. Her renk insanı görüyorsun. Yalçın Küçük filan bu Woodstock benzetmesini duysa, diline düşeriz. 40 kişilik, kavuniçilerle bir Afrikalı Müslüman kabile geçiyor yanından. Endonezyalılar bambaşka giyinmiş, kafile halinde geçiyorlar. O zaman çok güzel, rengarenk bir tablo çıkıyor ortaya.

*Maneviyat diyorsunuz…

Ben, maneviyatsız hiçbir şey olmaz diyorum bir kere, o kadar. Bir insanda maneviyat yoksa, zor, Allah işini gücünü rast getirsin. Zordur yani.

*Manevi kalitelerle temasınız nasıl başladı?

Manevi kalitelerle temasım ilahilerle başladı. Her albümümüze bir ilahi koyarak, bir çeşit… propaganda değil, neyin propagandasını yapacaksın, bir nevi kültür hizmeti yapmaya çalıştık. 300 yıl öncesinin ilahisini bugünkü teknikle söylüyorsun. İyidir yani. Mazeretim Var’da Allah Allah diye bir ilahi vardır. E, çok güzeldir. Onu ne konserde çalıyoruz ne bir şey şimdi. Çaldık bir dönem. Ama Erbakan varken çalamıyorduk!

*Öyle mi?!

E tabii.

*Niye?

Çünkü taraf! Bir ideolojik tarafı desteklemek için yapmıyoruz. Samimi olarak yapıyoruz.

*Beşinci kez de Umreye gittiniz, Allah kabul etsin.

Amin. Ben ilk 1994’te gittim umreye. 4 kere gitmişim. 10 yıl olmuş, bir daha gitmişim. E bunun artık kafama saksı düştü de yeni hidayete erdim gibi algılanmaması lâzım. Ve bir sanatçı olarak daima söylüyorum, nasıl ki Hindistan’a, oraya buraya gidiyoruz, Hicaz’a yani Mekke’ye, Medine’ye gitmek de normaldir. Bu sırf AKP’lilerin, camiden çıkanların gittiği bir yer değil yani, onu belirtmek istiyorum. Ben de umreye gittim ama Yusuf İslam gibi de değilim hani.

*Yusuf İslam AKP’li mi?

Yaa, Müslüman deyince belli bir tip insana alışkın bazıları, görsel olarak. Camiden çıkan, dantelli takke takmış, uzun sakallı bir adam arıyorlar. İşin aslı öyle değil. Ben Suudları tasvip etmiyorum pek. Kadına araba kullanma hakkı vermiyorlar mesela. Buna şeriat diyorlar. O başka bir şey, yani zor. Allah şeriatla yönetilenlere kolaylık versin.

*1400 yıllık İslam kültürünün mimarisi, müziği, edebiyatı…

E tabii, bunu yok farzedemeyiz ki yani.

*Bir de “irtica” olgusu var?

İrtica “geriye dönüş” mü demek? E geriye döndüğümüzde de hiç mi güzel bir şey yok kardeşim?

Ödülleri

1998 - 20.Siyad Türk Sineması Ödülleri, En İyi Müzik (Herşey Çok Güzel Olacak)

Rol Aldığı Tiyatro Oyunları

1979 - Çavuş Musgrave'ın Davası : John Arden - Ankara Devlet Tiyatrosu

1978 - Güneşin Çocukları : Maksim Gorki - Ankara Devlet Tiyatrosu

1976 - Erkek Satı : Fazıl Hayati Çorbacıoğlu - Ankara Devlet Tiyatrosu

1975 - Düşüş (oyun) : Nahit Sırrı Örik - Ankara Devlet Tiyatrosu

1974 - Suçsuzlar Çağı Suçlular Çağı : Siegfried Lenz - Ankara Devlet Tiyatrosu

1973 - Müfettiş(oyun) : Nikolay Vasilyeviç Gogol - Ankara Devlet Tiyatrosu

1973 - Karaların Memetleri) : Cahit Atay - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Ögretmen (oyun) : Tuncer Cücenoğlu - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Evhami : Feraizcizade Mehmet Şakir - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Bir Tafsiye Mektubu : Ephraim Kishon - Ankara Devlet Tiyatrosu

1972 - Alaatinin Sihirli Lambası : Ferdi Merter - Ankara Devlet Tiyatrosu

1971 - Ne Güzel Şey : İsmet Kür - Ankara Devlet Tiyatrosu

Albümleri

2011 - Ve MFÖ

2010 - Söz Müzik Mazhar Alanson (Solo albüm)

2006 - AGU

2003 - MFÖ

2003 - Collection

2002 - Türk Lokumuyla Tatlı Rüyalar (Solo albüm)

1997 - Herşey Çok Güzel Olacak (Solo albüm)

1995 - M.V.A.B.

1992 - Dönmem Yolumdan

1992 - Agannaga Rüşvet

1990 - Geldiler

1989 - The Best Of MFÖ

1987 - No Problem

1986 - Vak the Rock

1985 - Peki Peki Anladık

1985 - Aşık Oldum / I Fall In Love

1984 - Ele Güne Karşı

Filmleri ve Dizileri

2013 - Osmanlı Tokadı ( Akşemseddin) (TV Dizisi)

2012 - Küçük Hesaplar (Memduh) (TV Dizisi)

2008 - Muro: Nalet Olsun İçimdeki İnsan Sevgisine(Sinema Filmi)

2008 - Kirpi (Kirpi Reşat) (Sinema Filmi)

2006 - Hokkabaz (Sait Tünaydın) (Sinema Filmi)

2002 - Çekirdek Aile (Sedat Çekirdek) (TV Dizisi)

2002 - Ekmek Teknesi (Medet Ağabey) (TV Dizisi)

1998 - İkinci Bahar (Belediye Görevlisi) (TV Dizisi)

1998 - Herşey Çok Güzel Olacak (Nuri) (Sinema Filmi)

1988 - Arkadaşım Şeytan (Fatih) (Sinema Filmi)

Kaynak: Diyarbakır Söz