Diyabet (şeker hastalığı) 'nın beldeki yağlanmaya ile oranı açıklandı.

Gün geçtikçe yayılan şeker hastalığı adeta bir salgın haline gelmiş iken, artan sayı hastaları ya da diyabet varlığını bilmeyenleri, belirtileri yönüne çekti. Vücuttaki yağlanma özellikle de bel çevresinde yağlanmadan mütevellit kalınlaşma şeker hastalığına daveiye çıkarmıyor adeta diyabetin belirtisi niteliğini taşıyor

Diyabet (şeker hastalığı) 'nın beldeki yağlanmaya ile oranı açıklandı.

Gün geçtikçe yayılan şeker hastalığı adeta bir salgın haline gelmiş iken, artan sayı hastaları ya da diyabet varlığını bilmeyenleri, belirtileri yönüne çekti. Vücuttaki yağlanma özellikle de bel çevresinde yağlanmadan mütevellit kalınlaşma şeker hastalığına daveiye çıkarmıyor adeta diyabetin belirtisi niteliğini taşıyor

Bilim insanları, bel kalınlığının kadınlarda 80, erkeklerde 94 santimetrenin üstünde olanların diyabet açısından değerlendirilmesi gerektiği uyarısında bulundu.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Demet Çorapçıoğlu, açıklamasında, halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabetin, uzuv kayıpları başta olmak üzere ölüme yol açabildiğini söyledi.

Çok kalori alımına bağlı olarak artan gövdesel obezite sıklığının, diyabet gelişiminden birinci derecede sorumlu olduğunun altını çizen Çorapçıoğlu, en sık insülin direncine bağlı Tip-2 diyabet ile karşılaşıldığını vurguladı. Çorapçıoğlu, Tip-2 diyabetin en fazla orta yaş grubunda görüldüğünü dile getirerek, “Dünya genelinde her 100 kişiden 8’inin diyabetli olduğu biliniyor. Yani 387 milyon diyabetli sayısı var. 2035 yılında bu sayının üzerine 200 milyonun üzerinde kişinin daha eklenmesi öngörülüyor. Son rakamlara göre ülkemizde 7 milyon diyabetli bulunuyor” diye konuştu.

Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun verilerine göre, Türkiye’de diyabet sıklığının yakın coğrafyadaki ülkelerden daha yüksek olduğuna dikkati çeken Çorapçıoğlu, “Diyabet görülme oranı Türkmenistan, Azerbaycan, Kırgızistan’da yüzde 2-3 arasında. Son 12 yılda Türkiye’de diyabet sıklığı yüzde 90’nın üzerinde artış gösterdi. Bundan önce yapılmış çalışmada, diyabet sıklığı yüzde 7 olarak belirtilmişti. Şu anda Türkiye’de her 100 kişiden yaklaşık 14’ü diyabetli” dedi.

Çorapçıoğlu, bunun Türk mutfağının özellikleri, sosyoekonomik durum ve oturgan yaşam tarzından kaynaklandığı değerlendirmesinde bulundu.

Obezite, diyabet riskini artırıyor

Şişmanlık olmasa bile bel çevresi kalınlığının normalin üstünde olmasının Tip-2 diyabet gelişme riskini artırdığını anlatan Çorapçıoğlu, “Çünkü, buradaki iç organların üzerindeki yağ dokusunun artışı insülin direncine sebep olmaktadır” ifadelerini kullandı.

Çorapçıoğlu, bel çevresinde toplanan yağ dokusunun sadece şeker hastalığının değil aynı zamanda damar tıkanıklığı, tansiyon ve kalp-damar hastalıklarının da oluşmasına neden olduğunu ve ölüme yol açabildiğini vurguladı.

Çorapçıoğlu, şunları kaydetti:

“Türkiye’de diyabet sıklığının incelendiği ‘TURDEP-2’ araştırmasına göre, ülkemizde bel çevresi kadınlarda 91 santimetrenin, erkeklerde 96 santimetre ve üzerinde olanlarda Tip-2 diyabet görülme olasılığı artmaktadır.

Yurt dışı çalışmaları da bu verileri doğrulamaktadır. Japon kökenli Amerkalılarda yapılan bir çalışma, bel çevresi arttıkça Tip-2 diyabet gelişme riskinin 2,7 kat arttığını ortaya koymaktadır. Bel çevresi kadınlarda 80 santimetrenin, erkeklerde 94 santimetrenin üzerinde olması Tip-2 diyabet riskini doğurmaktadır.”

Sabah yorgunluğuna dikkat

Davranış değişikliği ile Tip-2 diyabetin önlenebileceğini ifade eden Çorapçıoğlu, bunun için öncelikle kilo kontrolünün yapılması, fiziksel aktivitenin artırılması, sağlıklı ve yeterli beslenilmesi gerektiğini kaydetti. Çorapçığolu, ayrıca akıllı telefon, bilgisayar ve televizyon karşısında çok vakit geçirilmemesini, gün içinde mümkün olduğunca merdiven kullanılmasını, porsiyonların azaltılmasını ve öğünlerin sıklaştırılmasını, yağdan ve karbonhidrattan fakir, katkısız gıdalara ağırlık verilmesini tavsiye ettiklerini söyledi.

Kaynak: Diyarbakır Söz