Görüş Bildir

İyileşen Kovid hastasından, eksi 40 derecedeki biyobankaya uzanan 'immün plazma'nın yolculuğu

Koronavirüsle mücadelede halen tıp dünyasının elindeki en iyi seçenek olan immün plazma konusunda Türkiye'de artık bir sıkıntı yaşanmıyor. Çünkü ülkemizde, iyileşen Kovid-19 hastalarından tıbben bağışçı olmaya uygun olanların yüzde 95'i, seve seve bağış yapıyor. Günlük ihtiyacın haricinde 5 bin ünite immün plazma, Kızılay'ın Türkiye genelindeki 18 biyobankasında eksi 40 derecedeki özel depolarda saklanıyor ve 3 yıl boyunca da kullanılabiliyor.

İyileşen Kovid hastasından, eksi 40 derecedeki biyobankaya uzanan 'immün plazma'nın yolculuğu

Kovid-19 salgınında şimdiye dek binlerce hastanın yaşamını kurtaran immün plazma (konvelesan plazma) tedavisi, halen virüse karşı modern tıbbın elindeki en büyük silah. Salgının ülkemizde başladığı ilk aylarda hasta sayısı çok düşük olduğu için, yeni vakalardaki ihtiyacın karşılanmasında zorlukların yaşandığı günler geride kaldı. Çünkü Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılayı işbirliği ile şimdiye dek yaklaşık 65 bin iyileşen hasta ile temas kuruldu, 30 bine yakınına ulaşıldı ve tıbbi kriterleri sağlayıp sağlamadıklarına dair testleri sürüyor. Testlerini tamamlayan bin 500 kişiye ise bağış yapmak üzere randevuları verildi. Salgının başından bu yana 5 binden fazla hastaya immün plazma nakli yapıldı. Şu anda ise Kızılay'ın eksi 40 derecelik biyobankalarında koruduğu yaklaşık 5 bin ünite immün plazma, 3 yıllık raf ömrü ile hem olası ikinci dalga için kullanılabilecek, hem de ihtiyaç halinde anında Türkiye'nin her yerindeki hastaya ulaştırılabilecek. Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık, "Artık Türkiye'nin her yerindeki Kovid hastasının immün plazma ihtiyacı anında karşılanabiliyor. Ancak başlarda daha çok büyük şehirlerde ihtiyaç duyulan immün plazmaya bugünlerde Güneydoğu illerimizde daha çok ihtiyaç oluyor. Örneğin bu hafta en çok Mardin'den talep oldu" dedi.

"BİYOBANKADA ÜÇ YIL SAKLANABİLİYOR"

İmmün plazma tedavisinde Sağlık Bakanlığı ile birlikte en önemli role sahip olan Kızılay'ın lojistik olarak tüm süreçleri tamamladığını anlatan Kınık, "Hem klinik araştırmalar hem de Bakanlığımızın bu anlamdaki çalışmaları şunu gösteriyor ki immün plazma, halen Kovid'e karşı elimizdeki en güçlü silahlardan bir tanesi. Bağış yapabilecek kriterlerdeki iyileşen hastalarımızla irtibat kuruyoruz ve randevu vererek merkezlerimize davet ediyoruz. Aferez sistemiyle bağışçıdan toplanan immün plazma bileşenleri daha sonra 200'er mililitre şeklinde küçük porsiyonlar şeklinde her bir hastaya takılabilecek klinik dozlara ayırıyoruz. Bir bağışçıdan ortalama 600 mililitre plazma toplanıyor yani bir kişiden ortalama üç ünite immün plazma elde ediliyor. Daha sonra bunlar gerekli testlere tabi tutuluyor ve uygun olanlar dondurularak biyobankalarımızda 3 yıl boyunca saklanabiliyor. Şu an günlük ihtiyaçlarımızı karşılayabilir durumdayız" şeklinde konuştu.

"ŞU AN PLAZMA İHTİYACINDA MARDİN ZİRVEDE"

Kovid vakalarındaki bölgesel değişimlerin immün plazma ihtiyaçlarına da yansıdığını vurgulayan Dr. Kınık, şu bilgileri verdi: "Vakaların bölgesel olarak sıklet merkezleri değişiyor. Şu an Güneydoğu'da bir artış söz konusu. Mesela bugün itibariyle baktığımızda en fazla talebin Mardin'den geldiğini görüyoruz. Stoklarımızda 5 bine yakın immün plazma bileşeni var. Bunların gruplama ve ihtiyaçlara göre farklı bölgelere dağıtımını yapabiliyoruz. Tabii ikinci dalga diye ifade ettiğimiz süreç henüz başlayamadı, çünkü henüz birinci dalga sönümlenmedi. Aslına bakarsanız vaka sayısı ve yaygınlık itibariyle Kovid'le aktif savaşımız halen devam ediyor. Ama artık yüksek sayıdaki bağışlar sayesinde hem günlük ihtiyacı karşılayabilir durumdayız hem de stoklayabilir durumdayız."

"ŞİMDİYE DEK 30 BİN BAĞIŞÇI ADAYINA ULAŞTIK"

Tedavideki değişen bazı protokoller nedeniyle immün plazmaya olan ihtiyacın daha da artabileceğine işaret eden Dr. Kınık, "Konvelesan plazmanın endikasyon aralığı değişti. İlk başlarda daha ağır durumdaki hastalara veriliyordu. Şimdi risk grubu hastalar (yani eşlik eden ciddi kronik rahatsızlıkları olanlar ve özellikle bağışıklığı düşük olanlar), henüz yoğun bakıma gitmeden, solunum sıkıntısı başlamadan, plazma tedavisi uygulanabiliyor. Bu da immün plazma kullanım miktarının artabileceği anlamına geliyor. Ama biz buna da hazırlıklıyız. İyileşmiş ve kriterlere uyan herkese ulaşmaya gayret ediyoruz. Şimdiye dek 65 bin civarı insanla bu anlamda temas kurduk ya da kuruyoruz; 30 binine ulaşmışız. Bunların testleri yapılıyor, bir kısmı uygunluk bekliyor. Bin 500 civarında kişi de uygunluğu tamamlamış ve bağış için randevusunu almış durumda" diye konuştu. 

"PASİF AŞI GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR"

Bir kişinin birkaç kez bağış yapabildiğini de anlatan Dr. Kınık, "Mesela iki kez bağış yapan 560 bağışçımız, üç kez bağış yapan 435 bağışçımız, bir kez bağış yapan 2 bin 260 bağışçımız olmuş. Bunlar sadece Kızılay merkezine gelenler. Bir de pandemi hastaneleri ve diğer aferez merkezlerinde alınanlar da oluyor. Dolayısıyla yaklaşık 5 bin civarında bağışçımızın Kızılay'a ve diğer merkezlere bazen bir bazen birkaç kez bağış yaptığını söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı. İmmün plazma içindeki antikorları saflaştırarak elde edilen ve "pasif aşı" olarak bilinen "hiperimmünglobulin" geliştirme sürecinin de Sağlık Bakanlığı ile birlikte sürdürüldüğünü belirten Dr. Kerem Kınık, sözlerini şöyle noktaladı: "Bunlar, dozu ayarlanmış, bir ilaç gibi hastaya enjekte edilebilecek formlarda endüstriyel üretimi yapılabilecek saflaştırılmış immün palzma olarak tanımlanabilir. Sağlık Bakanlığı Hıfzısıhha Laboratuvarı'nda buna yönelik çalışmalarda başarılı sonuçlar elde edildi. Üretimine geçebildiğimizde, daha hedefli ve daha kalıcı bir tedavi noktasında konvelesan plazmayı konumlandırmamıza yol açacak."

Kaynak: Diyarbakır Söz

Etiketler:

Editor Hakkında

Haber Merkezi