MEB eğitimde eşitsizliği derinleştirdi

Eğitim Sen Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım, MEB’in salgın sürecinde öğrenciler arasındaki eşitsizliği derinleştirdiğini, tüm yükü eğitimciler, öğrenciler ve ailelerin omuzlarına yüklediğini söyledi.

MEB eğitimde eşitsizliği derinleştirdi

Türkiye’de 15 ayını geride bırakan koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde en çok mağduriyetin yaşandığı alanlardan birisi eğitim alanı oldu. Salgın sürecinde milyonlarca öğrenci kısıtlı imkanlarla uzaktan eğitime erişim sağlayabildi. EBA üzerinden yürütülen canlı derslere katılım birçok okulda yüzde 15-20’lerde kalırken, teknolojik donanım ve internetten yoksun olmak beraberinde eşitsizliği getirdi.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Merkez Kadın Sekreteri Simge Yardım, salgın sürecinde yaşanan mağduriyetleri anlattı. 

Salgın sürecinde uzaktan eğitime geçilmesi sonrası her çocuğun eşit bir şekilde eğitim hakkından yararlanamadığını belirten Yardım, uzaktan eğitim sürecinde en az 6 milyon öğrencinin başta bilgisayar olmak üzere yeteri ekipmana sahip olmadığını aktardı. Yardım, “Yoksul ve emekçi çocukları, özel eğitim kapsamındaki çocuklar, tarım işçisi çocuklar, anadili farklı olan çocuklar ve dezavantajlı gruplar uzaktan eğitime ulaşamadı. Bu çocuklar sistemin tamamen dışına itildi. Eşitsizlik, okuldan ayrılma, aile içi şiddet, çocuk evlilikleri, çocuk işçiliği ve istismar gibi ağır sonuçları ortaya çıkardı. Devlet okullarında okuyanlar ile özel okullarda okuyan öğrenciler arasındaki eşitsizliğin giderek büyümesi, eşit koşullarda eğitim alma hakkının ihlaline neden oldu” diye konuştu. 

EĞİTİMCİLERİN YAŞADIKLARI SORUNLAR 

Uzaktan eğitim sürecinin öğretmenleri de olumsuz etkilediğine dikkati çeken Yardım, öğretmenlerin bu süreçte uygun materyal ve ders içerikler ile yeteri tecrübeye sahip olmadığını vurguladı. Yardım, eğitimcilerin evlerini okul haline getirdiğini, bilgisayar, internet erişimi ve öğretim materyalleri gibi araçları bireysel çabalarıyla sağladığını veya satın almak zorunda kaldığını kaydetti. Öğretmenlerin geçici görevlendirmeyle zaman zaman polis kontrol noktalarında ateş ölçmek ya da kalabalık yerlerde bilgilendirme broşürleri dağıttığını, filyasyon ve çağrı merkezlerinde çalışmak için görevlendirildiğini söyleyen Yardım, tüm bu durumların eğitimi olumsuz etkilediğini kaydetti. Yardım, bunların yanı sıra öğretmenlerin ek ders ücretlerinin kesildiğini ve ekonomik kayıplarının arttığını aktardı.

MEB’İN YETERSİZLİĞİ

Yardım, pandemi sürecinde 3 eğitim-öğretim dönemi yaşandığına işaret ederek, bu süreçte Milli Eğitim Bakanlığı’nın etkin bir politika üretemediğini vurguladı. Uzaktan eğitim sürecinin tüm yükünün öğrencilerin, velilerin ve öğretmenlerin üzerine yıkıldığını ifade eden Yardım, “Türkiye’deki okullar çok fazla açılıp kapatıldı. Genel geçer yöntemlerle süreci idare etmeye çalışan MEB, eşitsizlikleri derinleştirdi ve hak ihlallerinin artmasına neden oldu. Okullarda önlemler alınarak, yüz yüze eğitime geçilmesi talebimize rağmen ne hızlı bir biçimde aşılama yapılabildi ne de sağlıklı ve güvenli okul ortamı yaratılabildi” şeklinde konuştu.

SINAV ISRARI

Pandemi sürecini öğrenciler açısından “kayıp bir yıl” şeklinde nitelendiren Yardım, yaşanan eksikliklerin giderilmesi ve sürecin telafisi için de ciddi bir çalışmanın ortaya konulması gerektiğini vurguladı. Çok uzun süre evde kalmak ve çok uzun saatler teknolojik araçlar kullanılmanın çocukların psikolojik, duygusal ve sosyal gelişimlerini olumsuz etkilediğine dikkati çeken Yardım, akademik kayıpların yanı sıra bu noktalarda da çalışmaların yapılması gerektiğini dile getirdi. Dağ, son olarak MEB’in sınavlar konusundaki ısrarını eleştirdi. Yardım, bu ısrarın öğrencilerin kaygılarının artmasına yol açtığını söyledi.

Kaynak: Diyarbakır Söz