Görüş Bildir

Madde bağımlısı gibi!

Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Onur Noyan, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 16-24 yaşları arasında internet kullanımı oranı 2005'te yüzde 25'lerdeyken geçen sene bunun yüzde 90'lara çıktığını belirterek, "Türkiye'de yakın zamanda yapılan bir geniş örnekli bir çalışma yok.

Madde bağımlısı gibi!

Fakat yurt dışı çalışmalarda gösterilen gençlerin yüzde 90'ı internet ve oyun ile iç içeyken, yaklaşık yüzde 10'u internet ve oyun bağımlısı olarak değerlendirilmektedir. Bu oranlar uyuşturucu madde bağımlılığından daha yüksek oranlardır." dedi.

Noyan, oyun oynama bozukluğunun belirtilerini şöyle sıraladı: "Önceki yıllarda sadece alkol, uyuşturucu, sigara gibi maddelerin kullanımı ile ortaya çıkan bozukluklar hastalık olarak kabul edilmekteyken günümüzde kumar oynama, internette oyun oynama bozukluğu gibi davranışlara özgü bağımlılıklar kabul görmeye başlamıştır. Bir davranışın bağımlılık olarak kabul edilmesi için tekrarlayıcı ve devamlılık gösteren davranış özelliklerinin kişiler arası, ailevi, sosyal, akademik, mesleki ve diğer alanlardaki işlevselliği bozuyor olması gerekmektedir. Ortaya çıkan olumsuz sonuçlara rağmen bireyin oyun oynamaya büyük önem atfetmesi ve öncelik vermesiyle oyun oynama zamanlarını düzenlemedeki kontrolünü kaybetmesi önemli belirtilerdir. Oyun oynarken geçirilen zamanın giderek artması, oynamadığı zamanlarda aklının bir köşesinde sürekli oyun oynamak için fırsat yaratma düşüncesinin olması, oyun oynamasının engellendiği zamanlar büyük bir sıkıntı ve öfke duyması hatta şiddet eğilimi göstermesi diğer önemli belirtilerdir."

- "Çocuklar ve ergenler daha büyük risk taşıyor"

Sadece çocukların değil, ergen ve yetişkinlerin de bağımlılık konusunda büyük risk taşıdığını vurgulayan Noyan, "Beyin gelişimi devam eden çocuklar ve ergenlerde fren merkezi olarak tanımladığımız beynin ön tarafının (frontal bölge) tam olarak gelişmemiş olması sebebiyle çocuklar ve ergenler biyolojik olarak kendilerini durdurmakta zorlanmaktadırlar. Bu sebeple çocuklar ve ergenler daha büyük risk taşımaktadırlar." dedi.

- "Ebeveynler çocuklarına model olmalılar"

Doç. Dr. Noyan, ebeveynlerin, çocuklarının ihtiyaçları olan saygı ve sevgiyi aile içerisinde çocuklarına göstermesi gerektiğinin önemine değinerek, sağlıklı ve güçlü olan aile içi iletişimin, ergenlerin ihtiyaç duyduğu saygı ve sevgiyi aile dışında aramalarına engel olacağını anlattı.

Ebeveynlerin çocuklarına model olması gerektiğini ifade eden Noyan, "Kendi yapmadığınız bir davranışı çocuğunuza yaptıramazsınız. Ailelerin sanal ortam yerine gerçek hayatta çocukları ile birlikte zaman geçirmesi, birlikte oyun oynamaları, spor yapmaları, kitap okumaları faydalı olacaktır. Çocukların mutlaka spor ya da sanatın bir dalı ile uğraşması gereklidir. Çocuklar yaşıtları ile bu konularda konuşmaya başladıktan sonra internet, oyun ve diğer sosyal medya içerikleri ile uğraşıları azalacaktır." diye konuştu.

Noyan, çocuklara sorumluluk verilmesinin, hayata yönelik bir amaç edinmelerini ve gerçek hayattan keyif almalarını sağlamanın ailelere düşen en önemli görev olduğunu aktardı.

- Bağımlılıkla mücadele için öneriler

Ebeveynlerin çocukların hesaplarını kontrol etmesi, güvenlik filtreleri kullanması, arkadaşlarını tanımasının da fayda sağlayan diğer yöntemlerden olduğunu anlatan Noyan, ailelerin teknolojik bağımlılıkla mücadele etmek için neler yapması gerektiği konusunda, şu önerilerde bulundu:

"İletişim: Koşullu mesajlar vermeden çocuklarınıza saygı ve sevgi göstermek. Aile, akraba ve arkadaş ziyaretlerine gitmek. Ziyaretlere teknolojik cihazlar götürmemek.

Kaliteli zaman geçirme: Küçük çocuklarla parklara, spor merkezlerine, gençlerle sinema, tiyatroya ve maçlara gitmek. Birlikte kitap, gazete, dergi okuma saatleri planlanmak.

Oyun: Çocuklarla birlikte halıda, yerde, masada… Karşılıklı ya da eşli oyunlar oynamak.

Model olma: Ebeveynler diğer aile üyelerine örnek olmalıdırlar. Evde bilgisayarı çok acil işleri varsa bile belirli zaman aralıklarında ve kısa süreli kullanmak.

Sorumluluk verme: Yaşına uygun ev içerisinde yapabileceği sorumluluklar vermek.

Sınır koyma: Mümkünse 7 yaşından önce çocuklarını bilgisayar, laptop, tablet ve akıllı telefon ile tanıştırmamak, 7 yaşından sonra günde 1 saat olacak şekilde ebeveyn eşliğinde eğitsel oyunlar ile zaman geçirmesini sağlamak. 7 yaşından önce kullanılacaksa zamanları mümkün olduğunca kısa tutmak gerekmektedir.

Önlem alma: Güvenli internet bağlantısı kullanımı sağlamak, arkadaşlarını tanımak, internet kullanımı takip etmek."

- "İnternet bağımlılığının sebep olduğu sosyal izolasyon..."

İnternetin faydalı bir araç olduğunu ancak nasıl ve ne kadar süre kullanıldığının faydayı zarara çevirebilecek nitelikte olduğunu anlatan Noyan, ailelerin bu noktada daha sınırlayıcı, kural koyucu olması gerektiğini vurguladı.

- "İnsanların psikolojik olarak bir kaçış noktası haline geldi"

Çocuk Kaygı Terapisti ve NLP Uzmanı Burcu Polatdemir de internetin hayata girmesiyle başlayan bu sürecin, akıllı telefonların da hızıyla insanların psikolojik olarak bir kaçış noktası haline geldiğini belirtti.

Bu durumun genellikle çocukların bağımlılığı olarak görüldüğünü anlatan Polatdemir, çocukların da bunu ebeveyni veya arkadaşlarından öğrendiğini aktardı.

Çocuğun, aynı yaş grubunda, ortak duygu paylaşımı ve rekabet duygusunun da gelişmesiyle bulunduğu sosyal alanın bir parçası olmaya çalıştığını ifade eden Polatdemir, ailesiyle yeterince kaliteli ve eğitici zaman geçiremeyen çocuk için de bilgisayar oyunlarının farklı bir uyaran olduğunun unutulmaması gerektiğine dikkati çekti.

- "Bağımlıların yüzde 10'u neredeyse 12-24 saat bilgisayar başında"

Dünya Sağlık Örgütü'nün son açıklamasında 2018'de yenileyecekleri kılavuzda "oyun bağımlılığı"nı da ruhsal hastalık kategorisine gireceği vurgusu yapıldığını hatırlatan Polatdemir, "Bu durum, her oyun oynayanı aynı kategoriye koyacağımızı göstermez. Burada yapılan araştırmalarda bilgisayar oyunu bağımlılarının yüzde 10'unun neredeyse 12-24 saatini bilgisayar başında geçirdikleri tespit edilmiştir." dedi.

Kaynak: Diyarbakır Söz

Etiketler:

Editor Hakkında

Haber Merkezi