28 ŞUBAT SENARYO VE KOMPLO TEORİLERİ!?

Evet, sevgili okurlar.

Bugün Türkiye’mizin, cumhuriyet döneminin en parlak ve güzel günlerini yaşamakta olduğunu söyleyebiliriz.

Bunun kanıtlayıcı delili de artık PKK, DHKP-C, Hizbullah, FETÖ, Ergenekon vs. gibi terör odaklarının nerdeyse ortadan kaldırılmış durumda olup, “ke en lem yekûn” sonucuna varılmasıdır.

Ama bunu içine sindiremeyen gizli nifak tohumlarının varlığını da unutmamalıyız.

Her ne kadar siyasi parti olarak AK Parti iktidarı söz konusu ise de aslında baş kaptan, baş yönetici, büyük devlet adamı Recep Tayyip Erdoğan vardır.

Devletin başında bulunan bu zat, at bakışıyla dik bakış değil, yanlarını, önünü ve arkasını görebilecek büyük bir görüş alanına sahip bir insan.

Ülkeye karşı ve kendisine karşı dıştan gelen tehlikelerin tümünü görmekle beraber, içteki münafıkça çalışan dışa bağımlı, çok tehlikeli, gizli mihrakların da olduğunu çok iyi bilmekte olduğuna inanıyoruz.

Bu itibarla gerek dıştan, gerek içten, teorik ve pratik olarak birbirini takip edebilecek tehlikelerin varlığını da Erdoğan çok iyi biliyor.

Ve Allah da yardım ediyor diye inanıyoruz.

* * *

Bakınız, sevgili okurlar.

Hürriyet Gazetesinin dünkü nüshasında birinci haber olarak “UTANMAZ ADAM” başlıklı bir haber okuduk.

Hemen yanı başında sahte cübbeli, sahte sakallı, sahte sarıklı, kepli vs. İslami kılık ve kıyafetine bürünmüş, kendini Fatih Nurullah olarak tanıtan Eyüp Fatih Şağban isimli kişinin resmi konulmuştu.

Ve resimde, adamın İslam’ın kılık-kıyafet ve hareketlerini yansıtmaya çalıştığını göstermişler.

Aynı zamanda adamın resimde gösterildiği gibi A’dan Z’ye kadar sahtecilik, uydurma ve tipinden tümüyle kopyalama şekli zaten kendini gösteriyor.

Ama ne var ki “Uşşaki tarikatının şeyhi(!)” olarak gazetede lanse edilmiştir.

Ve bu adamın etrafındaki mürit ve yakınlarının aynı tipte, aynı tempoda makyajlama resimleri gazetede gösterilmiş olup, Sakarya Akyazı’daki yazlığında müritleriyle beraber bulunup, kendisine yakın mürit ailelerden biri kendisine 24 saat hizmette bulunmak üzere tahtını tacını kurmuş bir insan olarak yazılarak gösterilmiştir.

“Bu Uşşaki Tarikatının Şeyhinin (!)” her nedense kendisine çay götürüp getiren 12 yaşındaki kıza birkaç defa istismarda bulunmuş olması ve kız da bunca yapılan istismarı korkarak kimseye söylememiş olması.

Ailesinin de suskunluk içerisinde beklemesi şayan-ı dikkattir.

Fakat her ne ise görülen lüzum üzerine babası fark etmiş ve şikâyette bulunmuş.

Şeyh Efendinin (!) jandarma baskınından sonra yakalandığı ve cezaevine konulduğu da yazılıyor.

Hürriyet Gazetesinin dünkü nüshasında özetlenen haber bu…

* * *

Evet, sevgili dostlar.

Gerçekten bu haber oldukça ilginç…

İlginç olduğu kadar çok düşündürücü, düşündürücü olduğu kadar da çok tehlikelidir.

Büyük bir senaryo, büyük bir komplo teorisi…

Bunun ucu 28 Şubat’taki bir “Şeytan Üçgeni” olan “Ali Kalkancı, Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin’in” vakasına dayanmaktadır.

28 Şubat Atatürkçü ve laikçi geçinen post modernci, darbeci generallerin, meşru Refah-Yol hükümetini devirmek için kurmuş olduğu senaryo, hem de İslam’a karşı atılan kirli adımlar, Siyonist maskeli birer maşa durumundaki bazı paşalar tarafından Erbakan’ı Başbakanlıktan alaşağı etmek için yapılan komplo teorisi neticesinde hedeflerine ulaştılar.

Hedeflerine ulaşan o post modernci hareket, devletin bir Başbakanını makamından indirdiler.

Başbakan Yardımcısı Çiller’i aşağıladılar.

Ve yeniden Ecevit, Mesut Yılmaz ve Devlet Bahçeli’den oluşan üçlü bir koalisyon kuruldu.

Nihayetinde Erbakan, İslami inancından dolayı Atatürk düşmanı olarak gösterildi ve böylece komplo teorilerini gerçekleştirebilenler geçici de olsa muratlarına ermiş oldular.

Bakınız, sevgili okurlar.

27 Mayıs senaryosu, komplo teorisi, yani CHP lideri İsmet İnönü tarafından hazırlanmış olan senaryo ne ise, 12 Eylül darbesi ne ise 28 Şubat olayı da zincirleme olarak aynı kirlenmenin devamıydı.

Yeni bir 28 Şubat’ın hazırlanabilmesi için, ancak böylesine yalan dolan, biçilen sahte kaftanlar, kuzu postuna bürünmüş kurtların, bununla iştihasını artırarak kendilerine bir hayatiyet kazandırmış olan o günkü hainler ne ise bize göre dün, Hürriyet’te yayımlanan haberin, o dönemdeki yani 22 sene önceki senaryonun değişik bir versiyonu, değişik bir irtibatlanmasıdır.

İlerleyen günlerde Türkiye’de olup biten ne gibi senaryoların ortaya çıkacağı “bekle-gör” misaliyle her şey ortaya çıkacaktır.

Zira bugünkü Türkiye, o günkü Türkiye değildir.

O günkü Türkiye’nin Kemalist geçinen, masonik, laikçi, keferetül fecerelerinin varlığı, daha güçlüydü.

Güç onların elindeydi.

Rahatlıkla o kirli güçle, yani ateizmle sosyalist ve Siyonist bazı generaller, Müslümanların heyecan ve hareketlerini sindirmek için yola çıkmışlardı.

Talimatı da içimizdeki gizli masonik locaların varlığından alıyorlardı.

Ama bugün o güç, ellerinde yok diye düşünüyor ve ümit ediyoruz.

Öyle inanıyoruz ki yalandan ibaret bu komplo teorileri de sahte şeyhleriyle beraber yaptıkları ayaklarına dolanacak ve hak ettikleri şamarı da yiyeceklerdir.

Zira devlet sahipsiz değildir.

Bu ülke sahipsiz değildir.

83 milyon insanın en azından 3’te 2’si Erdoğan’ın yanındadır.

Erdoğan da iyi niyetle, dirayetini ve yetkisini kullanacak, kullanmalıdır.

Hem de zaman kaybetmeden kullanmalıdır.

28 Şubat oyun ve senaryolarının figüranları olan Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı ve Fadime Şahin’in nasıl birbirleriyle ittifak ettikleri ve Ali Kalkancı’nın kimlerle işbirliği yaparak o senaryonun hazırlandığına dair yazımızın devamı olarak yarın sizinle paylaşacağız.

Saygı ve sevgilerimizle.